"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Miraçname ile miraciyye, anlam ve yorumu

Peygambereliğinin dokuzuncu senesinde, Nebi ve Resul mertebesine yükselen Muhammed Mustafanın gerçekleştirmiş olduğu miracı anlatan manzumelerdir.
Zahiri anlamda Mirac, semaya yani göğe yükselmektir. Diğer bir manada zahiri alemden, batıni aleme geçiş demektir. Buradaki batın alem, akıl boyutudur. Batıni yani akıl aleminde, kendi kendini aşarak Allah katına yükselmek ve Onunla görüşmektir. Gerçek manada, madde aleminden mana alemine geçiştir. Diğer bir deyimle Yoksulluk, fukaralık aleminden Ululuk, erdemlik alemine geçiştir. Yani Kainatın efendisi makamına erişmektir. Buradaki yoksulluk veya fukaralık bilgisizlik ve ululuk ise, zahir ile batın ilmine erişmiş durumdur.
Hz.Muhammed Mustafa, akıl boyutunda kendi kendini aşması ve Allahın hikmetine erişmesi, Recep ayının yirmi yedisini yirmi sekize bağlayan gecede gerçekleşmiştir. Akıl boyutunda gerçekleştirilmiş bu duruma, Kadir gecesi denilmiştir.
Kadir sözlük anlamı
Hüküm, değer, kıymet, kudret yani aklını olgulaştırma gücüne veya Allahın ilmine erişme gücüne sahip anlamındadır.
Hz.Muhammed Mustafaya rehberlik eden Melek Cebrail; Sidretülmüntehaya yani Hakikat aleminde, bulunduğu varsanılan ve ötesine geçilmeyen kıldan ince kılıçtan keskin olarak tanımlanan Zahir ile batın ilminin çizgisine gelince ben buradan ileriye geçemem, geçersem yanarım deyince Muhammed Mustafa; “Öyleyse sen yerinde kal, Ben ezelden bu ilahi aşk yoluna canımı kurban koymuşum. Yanarsam, tek başıma yanayım. Canını, cananından sakınan, cananını/mevlasını nasıl görebilir? Mevlamın uğrunda, bu can feda olsun.” der ve Allahın huzuruna yanlız gitmiştir.
Melek Cebrailin, ötesine geçemem ifadesinin manası
Hz.Muhammed Mustafanın nefsi emarelerden, dünyevi zevklerden, meşkuliyetlerden veya beklentilerden, vs. tamamen arınıp pak olması gerektiğini ve bu gerekliliği, kendi rızalığıyla birlikte tek başına gerçekleştirmesidir.
Hz.Muhammed Mustafa, akıl boyutunda gerçekleştirdiği miraciyye de Kırklar meclisine uğrar. Kırklar, Gayp erenleri/Rica-ül gayp alemidir. Diğer bir manada ise, Kırklar meclisi; Batın alemde Velayet makamı, ermişlik mertebesidir. Mecliste bulunanlar, ermişlik mertebesine ulaşmış ulu erenlerdir.
Dolayısıyla Alevi ibadetinin merkezinde, Miraciyye vardır ve ibadetin temel ilkesini yani bel kemiğini oluşturur. Miracciye, Muhammed Mustafanın akıl boyutunda gerçekleştirmiş olduğu miracı konu edinen ve bağlama eşliğinde okunan nefestir. Cem ibadetlerinde en çok okunan miraciyye, Şah Ismail Hatayinin miraciyyesidir.
Evvel emanet budur ki:
Piri, rehberi tutasın.
Kadim erkana yatasın,
Tariki müstakime.
Dosdoğru yola gidebilmek için, her insanoğluna bir yol gösterici yani bir rehber gerekir. Çünkü yola, rehbersiz gidilmez. Rehber, bilendir.
Bu konuda Çin filozufu Konfiçüyüs; „Bilen kişi ile dost ol, çünkü seni aydınlatır. Bilgisiz kişilerle dost ol, çünkü sen onu aydınlatırsın. Bilmediğini, bilmeyenlerden hemen uzaklaş, çünkü onlar aptaldır, seni de aptallaştırır“ buyurmaktadır. Evet bilenlerle yol yürünür, bilmeyen seni yolda bırakır. Onun için kişiye yolu bilen, menzile götürecek bir rehber gereklidir.
Muhammed belin bağladı,
Anda ahiri Cebrail.
Iki gönül bir oluben,
Hep yürüdüler dergaha.
Dergaha gidebilmenin yolu, gönüllerimizin birliğinden geçmektedir. Dolayısıyla teklikten, çokluğa geçiş ancak gönüllerin birlenmesiyle mümkündür.
Doksan bin kelam danıştı,
Iki cihan dostuna.
Tevhidi armağan aldı,
Yeryüzündeki insana.
Kelam; sözdür, bilgidir, irfaniyettir.
Irfanlık; Ilahi bir feyiz olarak kainatın sırlarını bilme kudretidir, bilmektir, tanımaktır, Allahın birliğini, tekliğini bilmektir.
O şerbetten biri içti,
Cümlesi mest-ü hayran.
Mümin müslim üryan büryan,
Hepsi de girdi semaha.
Mest olma, serden geçmektir. Kelamın, ilahi aşka dönüşmesidir. Artık gönülde, Ilahi kudretten başka kimse kalmamış ve Ilahi aşka erişmiştir. Diğer bir deyimle, üryan büryandır ve Tevhid olunmuştur. Bir vicutta ikilik olur mu hiç! Irmaklar, deryada birleşmiştir. Gönül gerçek sahibinindir artık. Fani olan, baki olanına kavuşmuştur. Ibadet, yapmanın amacıda budur.