"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Kutsal mekan Türbe, ziyaretleri

Kutsal mekanlar(Türbeler), asıl anlamıyla dini kişilerin; Allahın bir çok mucizeleri başta olmak üzere, doğaüstü özelikleri, gücü bulunduğuna ve insanlara yardım ettiğine inalınan ulu zatların(evliya, enbiya, ermiş) içinde yatırlarının(mezar) bulunduğu yapıdır.
Bu özeliklerle donanımlı olan ulu erlerin; Dünyevi hayatında insanlara manevi huzur, güç, umut, uğur getirdiklerine ve aynı zamanda adaletli davrandıklarına inanılan; Allaha dua edip ve dualarının bu ulu zatların yüzü suyu hürmetine kabulüni dilemektir.
Duaların, gülbangların, dileklerin, yalvarışların yanlızca Allaha yapılması gerektiği bilinmekle birlikte evliya, enbiya, ermiş kişilerin Allahın bir çok özeliklerine dolayısıyla maneviyetine ulaşmış olmalarının, Allahın temsilcileri olduklarına ve dileklerinin Allah tarafından bu kutsal kişilerin yüzü suyu hürmetine kabul edildiği inancına dayanır.
Kutsal mekanlarda yatan ulu zatlardan medet umma, yardım dileme görüşlerinin arkasındaki asıl temel neden ise, insanların ölümünden sonraki yaşamla ilgili inançlardır. Dini inançların birbirinden bir çok konuda farklı olsalar da, temel olarak ölümden sonraki yaşamla ilgili temel benzerlikler aynıdır. Bu temel benzerliklerde insanın öldüğünde, ruhun bedenden ayrılarak ruhlar aleminde yaşamın devam ettiği inancıdır. Ve aynı zamanda zahiri alemle(yakınlarıyla) sürekli iletişim halindedirler. Ölümden sonraki ruh halli Alevilerde ise “don değiştirdi” denilmektedir.
Canlı varlıkların cümlesi için doğmak ne kadar hak ise, ölümde bir o kadar haktır. Çünkü Allahtan geldik yine Ona döneceğiz. Varlığın birliğini Allah olarak kabul eden Alevi inancında ölüme; “Don değiştirdi”, “Hakka yürüdü”, “ruhu revan oldu”, “O, Hakk dünyasına yürüdü biz ise nahak dünyasındayız” gibi deyimler kullanılıyor. Hiç bir varlık yoktan var olmadığı gibi, ebediyen de yok edilemez. Sadece don değiştirir. Yani ruhun sürekli olarak tekrardan bedene bürünmesidir.
Hz.Muhammed Mustafa; “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” der.
Yunus Emre ise; “Ete kemiğe büründüm, Yunus olarak göründüm (….) Her dem yeni doğarız, bizden kim usanası.”
Özetlersek; Benim ruhum, Allahtan gelmektedir. Ben de Allahım, lakin ete kemiğe büründüğüm zaman yunus oldum. Allahı arıyorsanız Yunusa ya da kendinize bakmanız yeterlidir(Bu deyim her beşeri kuloğlu için söylenmemiştir, sadece ulu, kamil, erenler, evliyalar için geçerlidir). Hepiniz Allahın birer suretisiniz. Ondan geldiniz ve yine ona döneceksiniz demektedir.
Islam inancına mensup bazıları “Kutsal mekanlar(tübeler) için, “Dine” aykırı olduğunu söylemekteler. Islamın 5 farzından biri olan hac ibadetlerini gerçekleştirmek için milyonlarca hacı adayının her yıl ziyaret ettikleri kutsal mekanlar: 1- Mekke, 2-Safa tepesi, 3-Merve tepesi, 4-Arafat, 5-Müzdelife, 6-Mina, 7-Hz.Muhammedin doğduğu ev, 8-Cennetül mualla, 9-‘Hacun ve ‘Malat diye anılan mezarlık, 10-Nurdağı, 11-Hira mağarası, 12-Sevr mağarası, 13-Hacerül esvet, 14-Makam-ı Ibrahim, 15-Cin mescidi, 16-Medine, 17-Cennetl Baki, 18-Kuba Mescidi, 19-Mescidi Cuma, 20-Mescidül Kıbleteyn, 21-Okçular tepesi ve Uhud şehitliği.
Her yıl bunca kutsal mekanlar ziyaret edeceksiniz, salavat, dua, ibadet, medet, mürvet deyip, şeytan taşlamalar yapacaksınız ve daha sonra kalkıp Kutsal Mekanları ziyaret etmek din gereği haramdır diyeceksiniz. Bu iddiaların nekadar inandırıcı, samimi olduğunu siz okur canlara bırakıyoruz.
Insan, özünde bütün alemleri toplamış bir küçük kainattır. Yaratıcı kemalini, insanı yaratışta bulmuştur. Bu konuda Pir Hünkar Hace Bektaş-ı Veli, bunları şöyle özetlemiştir: „Kul Tanrıya Kırk Makamda erer, ulaşır, dost olur.“ Ulaşmak ve dost olmak manası: Kendi benliğinden siyrilip, Allahın benliğinde erimek ve Onunla bir olamak.
Yine Hallacı Mansur, Enel Hakk dediği zaman Hakktan gayrı değilim, Ben Hakktan ibaretim demektedir. Hakkın varlığının onda yüz bulmasıdır. Şunu da belirtelim ki kutsal mekanları ziyaret etmek, her inançta vardır.