der ki, bizim nazarımızda;
Peygamber ve alimleri doğurandır kadın,
Cana can katan ve cana yar olandır kadın,
Dünyamızı elinin üstünde tutandır kadın,
Muhabbette, mücadelede, üretimde kadın,
Anamdır, yarimdir hem de bacımdır kadın,
Tek kelimeyle kadın, insanoğlunun anasıdır.
Öncelikle şunu belirtelim ki, ne yazık ki her tolumda kadının öyle veya böyle ezildiğine, sömürüldüğüne, çile çektiğine, vs. hatta sıradan Dünya malıymış gibi gören taoplumlara dahi rastlamak mümkündür. Bu durum, insanlık açısında, üzücü ve utanç vericidir.
Alevi inancıda, kadın erkek eşitliğine büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla ibadetlerinde haremlik selamlık diğer bir deyimle cinsiyet ayrımı yoktur. Kırklar Ceminde 17sinin kadın olması, cinsiyet ayrımının Hakk katında yeri olmadığının en makbul örneğidir.
Haremlik ve selamlık konusunda, bakalım Pir Hünkar ne demektedir;
Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde,
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok,
Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde.
Pir Hünkarın deyimiyle, neyi nasıl algılıyoruz veya nasıl algılamak istiyoruz anlayışıdır.
Oysa ki, Hakk kapısında; Kadın, erkek cinsiyet ayrımı yerine “can” diğer bir anlamıyla “insan” vardır. Insan ifadesinde ise, cinsiyet yoktur. Başka bir örnek ise Aleviler, din önderi olan Pir ve eşitini bir tutarlar. Pirin olmadığı zamanlarda, Pirin eşiti gelen lokmaya dua verebiliyor. Tüm bunlara rağmen Alevi toplumu içinde de, kadını ikinci sınıf insanı görenler vardır.
Dünya kadınlarının, bir bütün olarak özgürleşmesi oluşmadıkça; Gün geçtikçe dağ gibi gelişen gericiliğin egemenliği karşısında, akıl ve mantığın kabul edemiyeceği haksızlıklara, zulme, ezikliğe maruz kalacaklardır.
Insanlıktan nasibini almamış bu gerici egemenliğin karşısında analarımız, kadınlarımız ve bacılarımız hak ettikleri yaşam biçimine öncelikle kendi mücadele ve çabalariyle sahip olmak zorundalar. Insanlıktan nasibini almış, kendisine insanım diyen her kes dayanışma içinde olmak zorundadır.