"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

İlk ve son peygamber, kimlerdir?

Hz.Adem, ilk insan ve ilk peygamberdir. Topraktan var edilmiş anlamına gelen, Adem kelimesi; Kimine göre ibraniceden ve kimene göre de arapçadan geldiği söylenilmektedir.
Canab-ı Hakk, Ademi topraktan yaratıp ruhundan ruh, nefesinden nefes üfleyerek; Akıl, mantık, ruh, irade, sevgi, merhamet, ilim ve bilgi gibi vasıflarla donatılıp yeryüzüne gönderilmiştir.
Hz.Adem, kendisine bağışlanan akıl, mantık ve diğer hikmetler sayesinde Allahın yeryüzüne bağışlamış olduğu nimmetleri işleterek yaşamını, geçimini sağlayabilecek konumda olan tek canlı varlık yani insandır.
Kendisine verilen yetenekler sayesinde yeryüzündeki toprağı işletecek, imar edecek, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını, maddelerini, kefiş edecek; Çıkaracak, işletecek ve bir takım yeni yeni maddeler elde ederek kendinden sonra gelen ümmetine yaşama imkanını sağlayarak medeni toplum yaratmaya ön ayak olan ilk düşünür, bilge ve mimardır.
Hz.Ademe aynı zamanda, “Ebul Beşer” yani “insanların atası-babası” ve yeryüzüne halife kılındığı için de “Safiyyullah (tertemiz)” diye isimlendirilmiştir. Insanlar için ise; Beni Adem yani Ademin zürriyeti-çocukları anlamında tanımlanmışlardır.
Beşer-madde aleminde insanların yaşam hayatlarında uyulması için Ademe, on sahifelik bir manevi ahlak yasasını içeren bir kitap indirmiştir. Bu küçük kitaplara “Suhuf” denir. Dolayısıyla böylece medeni ahlak anayasası yani iyi ve kötü ahlak ilkeleri, pratikte uygulanmaya geçilmiştir. Bu manevi ahlak yasalarına hem Adem uymuş ve hem de çocuklarının uymalarını sağlamıştır.
Hz.Ademin başından geçenleri çocuklarına anlatarak madde aleminin geçici olduğunu, ölümden sonra tekrar dirileceklerini, asıl sonsuz haayatın ise ahirette olacağını öğüt etmiştir.
Hz.Muhammed ise, son peygamber ve Kamil-i Insandır.
Allahın elçileri, her türlü günahlardan arınmış ve masumdurlar. Ve yüce ahlakın, erdemin, insaniyetin, güvenirliğin, yigitliğin, bilgeliğin, asaletin temsilcisidirler.
Melek Cebrailin kendisine bildirdiği ilk vahy ile, yola koyulan Muhammed; Yıllarca bütün zorluklara rağmen insanlara, „La ilahe illallah (Allahtan başka ilah yoktur)“ inancını kabul etmeye çağırmıştır.
Tarihe baktığımızda, insanların önlerinde Canab-ı Hakkın gönderdiği bir Rehber olmadan, yanlış yollara saptıklarına şahit olmuşuzdur. Insanoğlu, kendisini yaratan ilahi bir kudretin var olduğunu aklı sayesinde anlamış ve idrak etmiştir. Fakat Onu ve Ona giden doğru yolu bulamamıştır.
Peygamberlerin devrinden önce insanlar, yaratıcıyı kendi ekseninde aramışlardır. Ve zamanla kendinde üstün güç ve kuvete sahip olan nesneleri Tanrı olarak kabul etmeye çalışmışlardır örneğin güneşi, yaratıcı sandılar ve ona tapmaya başladılar. Daha sonraları büyük tabiat-doğa güçlerini; Fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanar dağları ve benzerlerini gördükçe bunları yaratıcının yardımcıları ve hatta ilahi kudretin kendisi olduğunu zannettiler. Rehbersiz insanlar, bir ezeli ve ebedi olan Canab-ı Hakkı kendi başlarına bir türlü tanıyamamıştır. Günümüzde dahi halen güneşe ve ateşe tapanlar vardır.
Dolayısıyla Canab-ı Hakk, kullarına verdiği akıl ve düşünme kuvvetinin nasıl kullanılacağını onlara öğretmek ve kendi varlığını onlara tanıtmak, iyi ve kötü alışkanlıkları birbirinden ayırmak için, dünyaya peygamberler-elçiler göndermiştir.
Peygamberler beşeri sıfatlarda bizim gibi insandırlar. Onlar da yer, içer, uyur ve etkinliklerde bulunurlar. Diğer insanlardan farkları üstün zeka, ilim, irfanla donatılmış masum ve kusursuz olmalarıdır; Tertemiz ahlaklı, adaletli, her soruna cevap bulabilecek güce sahip ve Allahın ilim irfanını insanlara tebliğ edecek bir güçte bulunmalarıdır.