"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Elinde Kuran, dilinde yalan. Uyan artık uyan

Dindar ile dinci arasındaki fark nedir? Dindar inancını kalbinde, dinci ise dilinde yaşar.
Dindar ve Dinci kavramları, insanlık tarihi boyunca insanlığın tüm değerlerine musallat olmuştur. Biri bolluk, saadet, mutluluğu temsilen Hakkın iyi sıfatını ve ötekisi ise, Şeytan yani kötülük sıfatını temsil etmektedir.
Dindar dürüsttür. Dinin veya inancın kuralllarına uyandır, mütevazidir, gösterişten uzak tenha yerde ibadetini gönül rızalığıyla yerine getirendir. Dolayısıyla dinin gereklerini, kişiliğine yansıtır. Böylece çevresindeki insanlara faydası dokunan, Eline Diline Beline sahip olup zarar vermeyen, muhabbetiyle güzellikler, mutluluklar saçan güvenir ve itibarlı kimsedir.
Dincinin ise elinde Kuran, dilinde yalanı olan bir sahtekardır. Çünkü dini kendi çıkarı için kullanır ve ibadetini göstermelik olarak karabalığın olduğu yerlerde yapar. Dolayısıyla karekterinde, hal ve davranışında din yansıması olmayıp sadece dilinde vardır.
Bundan ötürü de Eline Diline Beline sahip olmayıp insanlara zarar veren, insanların manevi değerlerini tarumar eden, maneviyattan uzak çıkar ile menfaata dayalı riyakar, münafık ve ikilik yaratan bir din tücarıdır.
Dindar, bir bütün olarak toplumsal değerleri kucaklayarak benliği yani bireyselliği red ederek, dinin en büyük düşmanı olan akıl ve ruh ikililiğini-karanlığını reddederek, ilim ışığını önplana çıkarır.
Dinci ise Din sömürüsü, din kirliliği yani „sen karışma hocalar bilir edebiyatı eşliğinde menfaatçılık, hayalcılık pazarlamacılığı yaparak okumaya, ilme ve bilime düşmandır.
Dolayısıyla dindar şekilçilikten uzak kalarak, şeytanın düştüğü şekil yani kötülük bataklığından çıkma gayreti güderken dinci, „Özü“ reddederek şekillere tapınma hayal ortamını yaratır ve aynı zamanda da dayatır.
Dindar, zahir ve batın dialektiği ilmine ermiştir. O, güzelliklerden huşu duymasını bilendir. Öncelikleri beklenti ve şekiller değil, insanlığın/insanların selametidir. Bu nedenle, dindarın aşırı mal mülk arzusuna rastlamak mümkün değildir.
Dinci ise, Dindarın tam tersidir. Beklenti ve şekillere bağımlıdır. Talan/ziyan eder, mal mülk biriktirir. Çünkü servet yapma arzusu büyüktür. Bunların tümünü meşru kılmak için de Peygambere yalan söyletir, uydurma hadis ithal eder ve insanları, Allah ile aldatma gayretindedir.
Günümüzde gelinen durum ise, Dincilik adına putperestlik islam aleminin ve Dünya barışının önündeki en büyük engeldir. Iste putperestlik sisteminin ekseninde filizlenen din sömürü dalgasını, dindarlık maskesi giymek suretiyle hayata geçirenlerin mesleğine verilen addır.
Bu yaklaşım, Emevi sürecinde hortlanmış olan kabilecilik/aşiretcilik ve putçuluğun, islam ekseninde var olan bir bez ötüsü ile örtülmesidir.
Bu din tücarlığı, Emevi döneminde, Muaviye tarafından en usta şekilde yapılmıştır. Muaviye, Muhammed Mustafa tarafından lanetlemiş bir mahlukattır.
Muaviye Allahın kullarını „köle“ ve müslümanların mallarını ise saltanat elde etmek için, Allahın ilahi adaletini kullanarak din sömürücülüğü yapmıştır. Açık örneği ise, Sıffin savaşında Şahı Merdan Aliye karşı savaşırken, Kuran sayfalarını mızrakların başına geçirerek dini kendi menfaatı uğruna insanları Allah ile aldatmaya teşebbüs etmiştir. Günümüzdeki „siyasal müslümanlık“ Muaviyenin politikasını izlemekteler. Dindarlık maskesi altında „Din sömürücülüğü, Allah ile aldatmak“ politikası yatmaktadır
Özetlersek Dindar, dini yaşayan ve dinci ise, dini sömürendir. Yani biri rahmet ise, diğeri zahmettir.