"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Dört Kapıdan birinci kapı, Șeriat kapısı ve makamları

Dört Kapı Kırk Makam, anlamı…
Pir Sultan Abdal; „Dört kapı içinde bir şehir gördüm, mihmanımız Şahı Merdan Alidir“ der.
Buyruk ve Makalata göre, dört ulu kapı ve bu dört ulu kapıya bağlı, kırk makam vardır.
Dört Ulu Kapı, şunlardır:
1. kapı, Şeriat,
2. kapı, Tarikat,
3. kapı, Marifet ve
4. kapı ise insan oğlunun erişe bileceği son kapı, Sırr-ı Hakikat kapısıdır.
Her ulu kapının kendisine has, On tane alt kurumları vardır. Bu kurumlar, insanın çiğ, olgunlașmamıș yani ham ervahlıktan olgun insan olma yollarıdır.
Pir Hünkar; “Kul Tanrıya kırk makamda erer, ulaşır ve dost olur.” der. Buda, görsel alemde; kendini bulmak, ikrar vermek, nefsini bilmek, Hakkı özünde bulmak ve Hakk ile beraber olmak yani Kamil-i Insan olmaktır.
Özetlersek Dört kapının kaynağı, birdir. Dört kapı, dört aleme denk düşer. Kırk makamın onu Șeriat, onu Tarikat, onu Marifet ve onu Sirr-ı Hakikat içindedir.
Yol evlatları, dört kapıya bağlı kırk makamdan geçerek Hakk ve hakikate ulaşır. Buda Insan-ı Kamilin çerağ gibi durması, fitil gibi yanması, yağ gibi erimesi ve mum gibi ışık saçması gerekir.
Dört Kapı Kırk Makam; Allaha giden manevi yolda, bir yol evladının geçmek zorunda olduğu manevi evrelerin bir bütünüdür. Bu evreler; Nefsine, hiddetine yani Eline Diline Beline sahip olmayı diğer bir deyimle ilim irfan yoluyla eksiksiz ve noksansız Kamil-i Insan olmayı emreder. Dört Kapı Kırk Makam sahibi, Muhammed Alidir.
Muhammed Ali yolunda hizmet, bu dört kapıya yapılır ve saygı, bu dört kapıya gösterilir. Dört Kapı: Hakk Yolunda yürüyen tarikat yolcusunun geçmek zorunda olduğu manevi aşamalardır. Pirin irșadından geçmeyenler, dört kapı ilminden uzaktırlar.
Hz.Muhammed Mustafa, insanlığa evrensel ilahi mesajı getirmeden önce sert bir kabile geleneği yaşayan Arap toplumu; Kervan basmalar, soygunlar, talanlar, yağmalamalar, köle ticareti sıradan bir olay gibi Arap toplumunun gündelik hayatını belirlemiștir.
Çok tanrıcılık, putlara tapma geleneği, sadece Mekke ve Medinede değil bütün Arap toplumunda yaygın bir gelenek olmuștur.
Hz.Muhammed Mustafa, böylesi bir ortamda zuhur etmiștir. Içinden geldiği toplumu, kökten değiştirmek için insanların sadece ruh dünyalarına değil onların toplumsal dünyalarına da seslenmiștir. Adeta Arap çöllerinde, bir medeniyete öncülük etmiș ve büyük reformları hayata geçirmiștir. Fakat Muhammedin Hakka yürümesinden sonra, eski gelenekler tekrar canlanmış ve yeni ile eski olanın karıșımı çapraz bir yapılanma ortaya çıkmıștır.
Şeriat kapısı
Şeriat Kapısında; Benimki benim, seninki de senindir.
Şeriat kelimesi, arapça bir kelimedir. Bu yüzden, daha çok Arapçada kullanıldığı anlamıyla bilinir. Oysa Aleviliğin tasavvuf öğretisine göre, bambaşka bir anlama gelmektedir.
Dört Kapı Kırk Makam üzerine kurulu Alevilik inancında, ilk kapı ve buna bağlı on makam, şeriat kapısıdır. Ancak buradaki şeriatın, Radikal islamlıktaki şeriatla hiçbir alakası yoktur. Herşeyden önce şeriat kaynaklarının, yorum ve algılaması farklıdır. Radikal islamlıkta Muhammed Mustafa, Tanrı buyruklarını Melek Cebrail aracılığıyla insanlara ileten bir aracıdır.
Alevilikte ise şeriatın Tanrısal kaynakları, doğrudan doğruya insan olarak Muhammed Mustafanın iç güdüsel zekasının, sezgisel aklının ürünüdür. Melek Cebrail, Muhammed Mustafa‘nın Tanrısal özle buluşan içgüdüsel zekasının veya sezgisel aklının bir simgesinden başka bir şey değildir.
Batın alemde Allahın kesin eğemenliğine karşın, bu alemin bir yansıması olarak algılanan, şeriat adıyla anılan ve zahiri dünyada ki işler ise, Tanrının bilgisi ve denetimi dışında yürür. Burada insan kesin eğemendir ancak takdir, yanlız Allahındır.
Şeriat kapısı, arayış ve kendini bulma kapısıdır. Dolayısıyla şeriat kapısındaki kişi, aradığı soruların cevabını bulmak ve aydınlığa giden yolu aralamak istiyorsa, kendisini irşad edebilecek bir Pir bulmalıdır.
Pirlik makamına gelmiş bir zat, kendisine gelen her talibi irşad edebilme yeteneğine sahiptir ve sahip olması da gerekir. Eğer değilse o kişinin, o makamda durmaması gerekir çünkü yol açısından zulümdir.
Kendini bulan, ne aradığının bilincine varan bir kişi, şeriatı yavaş yavaş aşarken kendisini tarikat makamına doğru ilerlemiş olarak bulur. Hakk ile hakikatı idrak etmenin köklü bir ruh olgunluğuyla mümkündür. Bu aşamaya ulaşmış bir kişinin, manevi veya ruhi olarak, yeniden doğması demektir.
Buyruğa göre, Şeriat Kapısı: Gemidir, bilmektir, kulluk etmektir, ilimdir, tendir, kapıdır, mumdur.
Aydın ve olgun insan, olma yolu olan Dört Kapıdan Șeriat kapısı‘nın on makamları
1. makam, Iman etmek,
2. makam, Ilim öğrenmek,
3. makam, Ibadet etmek,
4. makam, Haramdan uzaklaşmak,
5. makam, Ailesine faydalı olmak,
6. makam, Çevreye zarar vermemek,
7. makam, Muhammedin emirlerine uymak,
8. makam, Şefkatli olmak,
9. makam, Temiz olmak ve
10. makam, Yaramaz işlerden sakınmaktır.
On makamın manaları
1- Iman etmek
Allah‘tan kendisine ulașılanı din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanmıș ilkelerde peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak. Korkudan uzak güvenmek, güven içinde olmaktır.
2- Ilim öğrenmek
Ilim olmadan kişinin hedefe, olgunluğa, medeniyete, vs. ulașılması mümkün değildir. Dolayısıyla cehaletin bataklığına saplanmanın asıl sebebi, bilgisizliktir.
Çünkü ilim ışıktır, karanlıklar onun ile aydınlanır: Ilim Dinde hak ile batılı, ibadet de Hakka teslimiyet ile bidati, ahlakta güzel ile çirkini birbirinden ayıran bir ışık konumundadır.
Ilmin olmadığı yerde doğru ile yanlış ve iyilikler ile kötülükler birbirine karışır. Hatta belli bir süre sonra ilimsizlikten dolayı yanlışlar doğru, kötükler güzel diye bilinmeye başlar. Şu an günümüzde olduğu gibi! Ilim rehberdir, hedefe onunla varılır.
3- Ibadet etmek
Ibadet, kişinin iç dünyasında nefsani dengesizliğin savaşımından ibarettir.
Bütün insanlar, ömürleri boyunca fizik-duygu-düşünce noktasında ki ham yönlerini dengeleme ve terbiye etme savașını vermektedirler. Dolayısıyla bütün insanların ve insanlığın her dem çektiği sıkıntılar bu üç yöndeki dengesizliklerden kaynaklanmaktadır.
Evet ibadet bir iç terbiyedir, sabır ister. Her ibadet, insanın fiziksel yapısını ve egosunu genel olarak terbiye etmekle birlikte, etki yoğunlukları insanda farklı noktalarda hissedilir. Örneğin bedeni ve ruhani ibadetlerden yola çıkarsak; Bedenin ibadeti șeklen yerine getirilir ve Ruhun ibadeti ise duadır, muhabbettir, ilimdir.
4- Haramdan uzaklaşmak
Insanların bedenine, ruhuna zararlı olan; Yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi vb. uygun olmayan madde ile sıvılar ve Kul hakkı gibi durumlardır.
5- Ailesine faydalı olmak
Ailesine faydalı olmak. Eșine, așına, emeğine, çocuklarına bağlı, saygılı olmak ve sahiplenmektir.
6- Çevreye zarar vermemek
Çevresindeki insanlarla uyum içinde olmak, doğa ile doğada yașıyan mevcudata karșı kendini sorumlu his etmek ve bu sorumluluğunu, yerine getirmektir.
7- Peygamberlerin güzel huylarına uymak
Peygamberlerin buyurduğu güzel ahlağa uymak, Onların güzel ahlağıyla hal ve hareketlerini olgunlaștırmaktır.
8- Şefkatli olmak
Şefkat; Sevgi, merhamet, yardım duygularının bulunduğu, çeşitli felsefi görüşlerde ve inanç sistemlerinde farklı kavramlarla dile getirilmişse de hepsinde olumlu bir duygu ve davranış biçimi olarak dile getirilmiştir.
9- Temiz olmak
Dıș ve iç temizlik önemlidir. Dıș temizlik; Bedenin sağlıklı olabilmesiyle birlikte, giysilerin de temiz ve pak olması önemlidir. Iç temizlik yani Ruhun temizliği ise, ilim ve bilimle mümkündür.
10- Yaramaz işlerden sakınmak
Yaramaz ișler; Zararlı, faydalı olmayan, kabul görmeyen ișlerdir.
Bunlardan bazıları ve nedenleri
Ihmal etme durumu
Örneğin bir çocuğun fiziksel, duygusal, sosyal gereksinimlerinin zamanında ve yeterince karşılanmamasıdır. Anne-baba tutumları: Aşırı baskıcı, zorlayıcı, gevşek veya aşırı korumacı tutumlar.
Şiddetin uygulanması
Fiziksel, duygusal anlamda aşağılama, uzun süreli ve aşırı cezalandırmalar gibi yaklașımlardır.
Ayrılık durumları
Sevdiklerinden uzun süre ayrı kalmak veya anne ve babanın, boşanmaları gibi durumlar etkileyicidir.
Travma olayları
Günlük rutini bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olayların travmatik yaşantılar olarak tanımlanabilmektedir.
Uyum ve davranış bozuklukları
Bunlardan bazıları. Yalan söyleme, hırsızlık, inatçılık, kendine veya bașkasına zarar vermek, korku-fobi, kaygılanmak gibi unsurlardır