Hakk Muhammed Ali meydanında, Mürşid-Pir huzurunda, cemaatin şahitliğinde verilen ikrarı ifade eder. İkrar; Sözdür, bağlılıktır. Pire verilen ikrar, Muhammed‘e verilmiş ikrardır; Muhammed‘e verilen ikrar ise, Allaha verilmiş ikrardır.
Dolayısıyla el ele el Hakka demek; Talibin pire verdiği söz, Muhammede verilen sözdür, Muhammede verilen söz ise, Allaha verilmiş söz demektir. Yani Hakk ve hakikat yolunda yürüyen cümle yol evlatlarının talip olduklarını ifade eder. Çünkü Evladı resul olmayanlar ikrarını Evlad-ı Resul olanlara verirken ve Evlad-ı Resul olanlarda kendi aralarında birbirlerine ikrarbend olmuşlardır.
Hiyerarşik olarak; Talip, rehbere; Rehber, Pire; Pir, Mürşide; Mürşid, Muhammed Aliye ve Muhammed Ali ise, Allaha ikrarbend olmuşlardır. Böylece verilmiş olan ikarar ile, taliplik Hakka ulaşmış olacaktır. Alevilikte buna, „el ele el Hakka“ denir.
Diğer bir manada ise, Hakk yolunda verilen Rızalık lokmasını sembolize eder. Rızalık lokması; Manevi hizmet karşılığı talibin gönül rızalığiyle, pire verdiği lokmadır.
Hakk yolunda yapılan hizmet, „el ele el Hakka“ olduğu için; Rızalık lokması bir elden alınır ve diğer elden de verilir. Buradaki mana; Pir, ihtiyacı kadarını alır ve geride kalan mevlayı da muhtaç kimselerin ihtiyaçları karşılanır veya hayır kurumlarına bağışlanır. Amaç; İhtiyacından fazlasına el uzatmamak, nefsini konrol altında tutmak ve eşit paylaşımcılıktır.
Toparlarsak Rıza lokması; Talip, Pire; Pir, Mürşide; Mürşid, Serçeşmeye ve Serçeşmede ise, aş olup insanlara geri döner.