Elif-lam-mim üç sıfata, üç hükme işarettir. Bunlar ilahi kelama yani ilahi ilme tekabül etmektedir. Elif mana olarak; bir, tek anlamındadır. Allaha ve sonsuz olan ilahi kelamına(ilmi ledün) işarettir.
Elif : Allah (Bilgi ve sırlarına ait “ledün” ilmi),
Lam: Şahı Merdan Ali (zahir, batın ve marifet ilmi) ve
Mim: Muhammed Mustafadır.(Zahir, batın ve marifet ilmi)
=Elif=
„Elif“in makamı; Muhabbet, cem cemaat makamıdır, Onu temsil eden isim ise „Allah“ ismidir. Sıfat ise; Kainattaki bütün herşeyi var eden ve bunları elinde, ayakta tutandır.
Dört kitabın manası bellidir, bir elifte,
Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır.
Yunus Emre
Yunus Emrenin şiirinden de anlaşıldığı gibi „Elif“ bilmek, idrak etmek sıfatıdır. Dolayısıyla Allahın ilim sıfatı ile vasıflanmıştır ve Onun ilmi yaratıkların ilmi gibi basit ve sınırlı değildir, bütün kainatı kapsayandır, kadimdir. Kainattaki tüm olan bitenler Allahın bilgisi dailindedir.
Allahın ilim, kudret ve hayat gibi sıfatları vardır. Sevgi, Adeletli, hikmetli ve kudretli, merhametli, inayetli, bağışlayıcı, cömert ve sabırlı olma sıfatlarıdır. O evvelidir, ahiridir, zahiridir ve batındır. O, herşeyi bilendir. Ve Allahın ilim sıfatı, Onun ilmiyle beraberdir.
Şüphesiz yer ile gögün, gece ile gündüzün, bütün canlı ve cansız varlıkların, nesneler ve en büyük sanat eseri olan evrenin, kainatın, insanın sahibi ve dünyadaki bütün dengeleri sağlayan tek mimar ve illahi güç olan yüce Allahdır.
=Lam=
Lam; zahir ve batın alemidir. İki cihan/alemin ilmine sahip olan ise Şahı Merdan Alidir.
Zahiri(dış) ilmi: Insanlara aşikar olan dünyevi; dini hükümler, esaslar, ilkelerdir.
Batın(içsel) ilmi ise: Tasavvuf ve ledün ilmidir. Tasavvuf/ledün ilmi; her ademoğlunun nail olamıyacağı, ulaşamadığı ancak edep ve ilmen Allahın zatına ulaşanlara verilen gizli bir ilimdir. Allahın zatına ulaşmanın ancak gönül gözüyle erişilmesi mümkündür. Gönül gözü her ademoğlunda vardır ama ademoğlunun bütün dünyevi(Meşkuliyet, geçici, heves edici, tatmin edici ve geçici beklentilerden arınıp uzaklaştığı zaman Allah ile kul arasındaki gönül perdesi ortadan kalkmış olur ki o zaman da gönül gözüyle görebilir. Bu mertebeye ulaşmışlara „Gayp erenleri”, „ruhlar alemi“ denir. Dolayısıyla Ilmi ledüna sahip olan bir kişi, Allah ile her an görüşme ve konuşma gücüne/yetkisine sahiptir.
Elif-Lam-Mim dedim durdum,
Ayeti hak bildim ikrar verdim,
Sefil Ismailim delilin gördüm,
Hakkın binbir isminde Ali görünür.
Sefil Ismail
Bu dörtlükte de görüldüğü gibi “Ledün ilmi(derin bilgi)” Hakkı kendi özünde, kendi özünü ise Hakkta görmektir(Tanrısal özde ölümsüzleşmektir) yani Beka-billah mertebesine giden bu yolculuk dört kapı kırk makam, diğer bir deyimle aklen yakın(ilm-el-yakın), Hakki le Hakk(Hakk-el-yakın) aşamalarından geçerek mümkündür.
Sonuç itibariyle Tasavvuf ilmi veya marifet veya ledün ilmi zahir ilmi gibi okuyarak öğrenilmez. Bir ilim vardır ki buna marifetullah ilmi denir. Kitap satırları arasında bulunmayan ancak, yüce Allaha yakın olanların kalplerinin derinliklerinde bulunan ilahi sırlar ilmidir. Bu durum cisim alemindeki(dünyevi) akıl, mantık ve düşüncemize zıt gelebilir ama ledün ilmi sahibi olanlar, kainatta olan biten olaylardaki gizli sırrı ve hikmeti bilirler ve kendilerine ayandır. Çünkü “ledün ilmi”nin en üst mertebesi olan Allahın zatına ermek, ulaşmak ve görmekdir.
Lam sıfatı, Elif ile Mim arasındaki sıfattır. Yani Allah ile Peygamber ilmine vakıf olan kişidir. Bu kişi Şahı Merdan Alidir. Örnek verecek olursak Muhammedin “Veda yolculuğu” dur.
İlmi ledün(derin bilgi) Allahın bilgisi yani batın ilmi(ilmi ledün) ve zahir ilmi ise Muhammed‘in yani nübüvvet ilmidir.
=Mim=
Mim ve Lam sıfatları aynı hakikatın/nurun iki yüzüdür. Mim (zahir/cisim) ilmi; Insanlara aşikar olan dünyevi; dini hükümler, esaslar, ilkelerdir. Dinin esasları, hükümleri ve ilkeleri Kuran-ı Kerimde mevcuttur.
Allah alemleri, insanı yarattı ve bütün herşeyin üzerinde yaşamın merkezine insanı koydu ve bu insanların manen ham ervahlıktan erdemliğe, olgunluğa ulaşabilmeleri için de maneviyatı ile ilgili kurallar, ilkeleri içeren kutsal kitaplar (Hz.Davud-Zebur, Musa-Tevrat, Isa-Incil ve Muhammed-Kuran.) yeryüzündeki halifesi olan peygambere bağışlamıştır. Bu kitaplar aynı zamanda din ahlak anayasalarıdır.
Hz.Muhammed “Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Ben kuran için savaştım. Ali, anlam vermek için” demiştir. Dolayısıyla Şahı Merdan Ali, Muhammedin içidir yani gizli yanıdır ve Muhammed ise Şahı Merdan Ali‘nin zahiridir yani ilmini dışarıya vurandır, tebliğ edendir.
Hz.Muhammed; „Peygamberlik devri benimle son bulmuş, velayet devri başlamıştır. Benden sonra insanlar Allahın emirlerini ve islamiyeti en doğru şekilde velilerden ögreneceklerdir. Benim velim ve vasim Ebu Taliboğlu Alidir, demiştir.“
Velayet ilmi iki cihan ilmini ifade eden tasavvuf ilmidir. Tasavvuf ilmi; Hakka giden doğru yolu halka gösteren ve halkı Hakka götürendir. Çünkü insanlar hem bilmezler ve hem de yanlışları müdefaa ederler. Bilen, sadece görendir. Gören ise, bu yetkinin sahibi değildir. Bu yetki sadece Allaha mahsustur. Ama Allah ona kalp gözünü açarak bu dünya hayatını yaşadığı sürece bu yetkiye sahiptir.
Tanrı-insa ve evren birliğine (varlıkların birliğine), bilim, akıl, mantık, marifet ve sevgi temeline dayanan tasavvuf ilmidir, ariflik mertebesidir. Yaradan ile yaratılanın aynı kaynaktan geldiği ve „bir“ olduğu ilmidir.
Şahı Merdan Aliye verilen bu Velayet ondan çocuklarına, onlardan da onların çocuklarına ve soy takip ederek kıyamete kadar sürecektir.