"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Alevi inacında Allah Muhammed ve Şahı Merdan Ali

Allah
* Allahın tanımı
* Allahın özelikleri (Vasıfları)
* Allahın birliğine, Muhammedin peygamberliğine ve HzAlinin veliliğine inanıp iman etmek Allah şüphesiz yer ile gögün, gece ile gündüzün, bütün canlı ve cansız varlıkların, nesneler ve en büyük sanat eseri olan Evrenin, Dünyanın, insanın sahibi ve Dünyadaki bütünn dengeleri sağlayan tek mimar ve illahi güç olan yüce Allahtır.
Allah, yerin ve gögün yaratıcısıdır. Insanoğlu Allahtan gelmiş yine Allaha dönecektir. Insanın yapısından tutalım evrene ve dünyamıza kadar, canlı cansız ne varsa hepsi birer delil niteliğindedir. Herşey Allahıın varlığına delildir. Dünya ile güneş arasındaki mesefe ideal dengededir.
Eğer dünya güneşe şu an bulunduğu noktadan biraz daha uzak olsaydı tamamıyla donaçaktı ve böylece yaşam olmıyaçaktı. Eğer dünya güneşe şu anki konumundan daha yakın bir durumda olsaydı yine yaşam olmıyaçaktı. Çünkü aşırı sıcaklık yaşam olanağını enngellerdi. Örnektende anlaşılıyorki her halükarda muazzam bir denge ile karşıkarşıyayız.
Insan tarihine baktığımızda, insanlar bir çok şeye tapmışlar. Ançak mantık ve düşüncemiz bize bir tek Tanrıın olduğunu söyler. Gökteki ve yeryüzündeki herşeyi yaratan tanrıdır. Tanrıın bir çok ünvanı var, tanrının isimleri; Tanrı, Rabb, Hüda, Hu, Allah…! dır. Evrende herşeye hakim olan Allahtır. Yaşatanda o dur, alanda o dur. Ruhu insanın bedenine koyan Allahtır. Ruhu insanın bedeninden alan da Allahtır. Ruh insandan daha çok üstün bir yaşam türüdür. O zaman mukkades ruh nedir? O Tanrın faal kuvvetidir.
Allahın başlıca nitelikleri; Sevgi, Adeletli, hikmetli ve kudretli, merhametli, inayetli, bağışlayıcı, cömert ve sabırlı olmasıdır. Insanlarında tek görevi Allaha itiat edip, Allaha laik olmasıdır.
Yaratılan, yaradanın görünüş alanına çıkışıdır. Bu görünüş alanının merkezinnde ise insan vardır. Insan, evrenin „küntü kenzidir“ (gizli hazinesidir); kainatı bir aynasıdır. Insanın sadece küçük bir bedenden oluşmadığını, Ali şöyle ifade etmektedir; „Sen kendini küçüçük bir bedenn sanıyorsun; oysa ki koskoca bir evren sendedir. Sen ey insan, açıklayıcı bir kitap gibisin; harfler içteki sırları açığa vuran vasıtalardır. Derman sende, ama senin haberin yok. Insan tanrının konuşan dili ve ağzıdır.„ sen seni bilirsen yüzün Hüdadadır; sen seni bilmezsen, hak sende cüdadır“
Tanrısal görünüşün en olgun örneği Alinin nesnel varlıĝıdır. Ali en olgun ve yetkin insandır. Kamil ve erdemliğin bütün meziniyetlerine haiz olan Ali, Alevilerin ibadet ve inançının mıhenk taşı olmuştur. Tanrısal görünüşün onda belirmesi bu insan üstü yetkinlik ve özelikleri nedeniyledir.
Insan ve sevgi kavraı üzerine kurulan Alevi inanç ve yaşam biçiminde, sevginin üç aşaması vardır;
1-Insanınn olgunlaşması
2-Tanrıya varmak ve
3-Varlık birliğine (Vahdet-i Vucut) ulaşmak.
Bu aşamalara insan denilen varlığı ulaştıran yegane olgu sevgidir. O yüce değerin başarılarıdır.
Hz.Muhammed
* Islam Peygamberi ve Muhammedin tannımı
* Insan Rehbersiz, kendi başına Allahı tanıyabilirmiydi?, Allaha giden doğru yolu bulabilirmiydi?
* Peygamberin sıfatları
Islamiyetin Peygamberi olan Muhammed Hicretten 52 yıl önce (Miladi 570), Rebilülevvel ayının 17. gününde Mekke şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Abdullah daha Muhammed dünyaya gelmeden, 25 yıllarında vefaat etmiştir. Annesi Amineyi ise 6 yaşında iken kaybetmiştir.
Küçük yaşta Annesini, Babasını kaybeden Muhammedi dedesi Abdul Mutalib himayesine aldı ve o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed adını kendisine verdi. O da bir yıl sonra vefaat edince, Muhammedin amcalarından, Alinin babası Ebu Talip yanına alıp büyütmüştür. Muhammed Mekkenin en büyük Ailesi olan Haşimilerdendir.
Hz.Muhammed, Cebrailin kendisine bildirdiği ilk vahiyle ile yola koyuldu. Yıllarca bütün zorluklara rağmen insanlığı La ilahe illallah (Allahtan başka ilah yoktur) inançını kabul etmeye çağırdı.
Her peygamber, büyük küçük tüm günahlardan masumdurlar. Muhammed, yüce ahlakın, erdemin, insaniyetin, güvenirliğin, yigitliğin, bilgeliğin, asaletin…temsilcisidir.
Insanlar Allahı nasıl daha iyi tanıyabilir? Insanlar, ançak Allahın Yarattığı şeyleri inceleyip bunların üzerinde derin düşünmektir. Allahın yarattığı şeyler bize Onun çok kudretli ve hikmetli olduğunu gösterir.
Tarihe baktığımızda, insanların önlerinde Allah-u taalanın gönderdiği bir Rehber olmadan kendi başlarına gittiklerinde, yanlış yollara saptıklarını görürüz. İnsan, kendisini yaratan büyük kudret sahibinin var olduğunu, aklı sayesinde anladı. Fakat ona giden yolu bulamadı.
Peygamberler, Peygamber olarak dünyaya gelirler ve o vazife için yaratılmışlardır. Peygamberlik gibi ağır bir emaneti yüklenmek için bir hazırlık devresi geçirirler, sonunda ilahi vahiye mazhar olurlar ve insanlara ilahi emirleri tebliğe başlarlar.
Peygamberleri işitmeyenler, yaratıcıyı evela etraflarında aradı. Kendilerine en büyük faydası olan güneşi, yaratıcı sandılar ve ona tapmaya başladılar. Sonra, büyük tabiat güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanar dağları ve benzerlerini gördükçe bunları yaratıcının yardımcıları zannettiler.
Her biri için bir suret, alamet yapmaya kalktılar. Bundan da putlar doğdu. Böylece, çeşitli putlar zuhur etti. Bunların gazabından korktular ve onlara kurbanlar kestiler. Hatta, insanları bile bu putlara kurban ettiler. Her yeni hadise karşısında, putların miktarı da arttı. İslamiyyet zuhur ettiği zaman Kabe-i muazzamada 360 put vardı. Kısacası insan, bir, ezeli ve ebedi olan Allahu taalayı kendi başına bir türlü tanıyamadı. Bugün bile güneşe ve ateşe tapanlar vardır. Bunlara şaşmamalıdır! Çünkü, rehbersiz, karanlıkta doğru yol bulunamaz.
Allah-u Teala, kullarına verdiği akıl ve düşünme kuvvetinin nasıl kullanılacağını onlara öğretmek ve kendi birliğini onlara tanıtmak ve iyi işleri fena, zararlı işlerden ayırmak için, dünyaya peygamberler gönderdi. Peygamberler beşeri sıfatlarda bizim gibi insandır. Onlar da yer, içer, uyur ve yorulur. Diğer insanlardan farkları, zeka ve muhakeme kuvvetlerinin çok üstün olması, tertemiz ahlaklı ve Allah-u taalanın emirlerini bize tebliğ edecek bir güçte bulunmalarıdır. Peygamberler en büyük rehberlerdir. Masum olmak, kusursuz olmak, Peygamberlere mahsustur.
Peygamberlerin Sıfatları
1- Emanet: Her peygamber, emindir.
2- Sıdk: Dinde ve diğer meselelerde sadık ve doğrudurlar. Yalandan uzaktırlar.
3- Adalet: Adildirler. Zulümden uzaktırlar.
4- Ismet: Büyük ve küçük günahtan uzaktırlar.
Günah şeklindeki şeyler, ister Kuranı kerimde olsun, sahih hadislerde olsun tevil edilip yakışan mana verilir.
Şahı Merdan Ali.
* Şahı Merdan Alinin batıni yorumu.
Şahı Merdan Ali, Miladi takvime göre 21 Mart 598de (bazı kaynaklara göre 21 Mart 599 da) Mekke/Kabede doğmuştur. 24 Ocak 661 tarihinde ise, Abdurrahman ibni Mülcem-i Muradi adlı bir Harici tarafından zehirli bir kılıçla şehit edilmiştir. Şahı Merdan Ali taraftarları içinden çıkan bir guruptur.
Şahı Merdan Ali, islam Peygamberi Muhammedin amcasının oğludur. Muhammedin yanında, onun eğitimi ile büyümüştür. İlk .slamiyeti kabul eden kişidir. Ayrıca Muhammedin damadıdır. Dolaysıyla Peygamber soyunun sürdürücüsüdür. Şahı Merdan Ali, müslümanlığı ilk kabul eden kişi olarak son nefesine kadar da islamiyet için çalışmıştır. Bilgelikte, yiğitlikte, cesurlukta, fedakarlıkta üstüne insan yoktur. Şahı Merdan Ali, sadece yaşadığı süre içerisin de değil, onu takip eden yüzyıllarda da zalimin korkusu, mazlumun dostu olmayı sürdürmüştür.
Yer gök tufanken, yani karalar yokken yeşil bir kubede bir nur vardı. Cebrail uzun dönüşlerden sora Tan­rının izniyle kubbeye konabildi. Ve oradaki nura bürünmüş kadına sordu. “Siz kimsiniz. Kadın yanıtladı. Başımdaki taç Muhamed Mustafa, belimdeki kemer Ali el Murtaza, kulağımdaki küpeler Hasan ve Hüseyin, ben ise, Fatma-tüz Zehra” dedi.
Anadolu Alevilerin an­latımlarına baktığımızda ilahi bir gücün varlı­ğını görmekteyiz. Akraba olan Muham­med ve Şahı Merdan Ali varoluş ötesine aittirler. Yani bir nurdan var olmuşlar. Bu nur sonradan Şahı Merdan Aliden çocuklarına (Hasan ve Hüseyin) intikal etmiştir.
Aleviler, genel olarak Şahı Merdan Aliyi gerçek Kabe olarak kabul etmektedirler. Bunun içindir ki ibadet Mekke istikametine dönüle­rek yapılmamalı­dır. Çünkü Şahı Merdan Ali Tanrının gerçek evi­dir (Bey­tullahdır). Bu nedenle bir Alevi için Haca gitmek diye bir zorun­luluğu yoktur. Şahı Merdan Aliyi, Tanrının aynası, yer yüzündeki açıkla­ması olarak görülür.
Alevilerin ileri sürdüğü, Şahı Merdan Ali, Tanrının prototipidir. Tanrının yeryüzündeki açılımıdır, kavramındaki anlam, Şahı Merdan Aliyi tanrılaş­tırmak değildir, Tanrının insanda görünümü “Hakk beni adem­de, Mümünün Kalbinde” gibi kavramlar nedeniyle söylenmiştir. Işte yukarıdaki deyimlerdende anlaşılacağı gibi Tanrıyı Şahı Merdan Ali de görmektedirler. Hiç bir Alevi, Suni islamın söylediği gibi Şahı Merdan Aliyi Allah olarak görmemektedirler. Her Alevi bilmektedir ki , Şahı Merdan Alide yaratılmıştır. Ozan Yunus Emrenin, “Yaratı­lanı severim, Yaratandan ötürü” ifadesi aynı anlamı gel­mek­tedir. Kamil Insan olanın yeteneklerinden, bilgisinden kayna­klanan bir sıfattır.
Şahı Merdan Ali, Kamil-i Insan prototipidir. Böylesi bir kişiliğe sahip olması nedeniyle, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her şeyi bilir. Şahı Merdan Alinin bu meziyeti, Muhammedin Miraca çıkışı ve Kırklar Cemine uğraması sırasında, Kırkların kimler olduğunu sor­duğunda.
Şahı Merdan Ali. Bize Kırklar deniyor.
Hz.Muhammed; Ulunuz kimdir?
Şahı Merdan Ali; Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur.
Hz.Muhammed; Nişan­ınız nedir?
Şahı Merdan Ali; Hançer ile koluna yara açar. Orda bulunan 39 kişide aynı yerde kan aktı. Bir damla kanda pençereden içeri damlar ve nişan tam olur.
Daha sonra Muhammed Selman Pakın getirdiği üzüm tanesini ezdi ve suyunu içti mest oldu. Sonra Semah dönüldü.
* Muhammed ile bir nurdan var olmuşlar.
* Zalime düşman, mazluma dost.
* Şahı Merdan Ali var oluş ötesi bir varliktır, “Konuşan Kuran” bilinir.
* Şahı Merdan Ali Allahın bütün özeliklerini (güzeliklerini) kendinde taşıyan bir beşer insane ve aynı zamanda evliyadır.
* Şahı Merdan Ali bütün peygamberlerle bir melek olarak gelip-gitmiştir, Muhammed ile ise bir insan sıfatında gelmiştir.
* Zalime düşman, mazluma dost.
* Islamiyetin yayılmasını sağlayandır.
* Birbir sıfatla(donla) gelip gitmiştir.
* Sabırlı, insan üstü güzel ahlaka sahipliği, sabır Alinin en büyük silahıdır. Gayp erenlerdendir.
* Büyük ilim sahibi olması ve ilmini insanlarla paylaşması, ilmi iyi anlayıp halkın yararına kullanması.
* Şahı Merdan Alinin özelikleri; Insani ahlak, yiğitlik, cesurluk, haksıza düşman mazlumdan yana, cömertlik, yardım sever, erdemlik, vefa, olgunluk, yola bağlılık konusunda güvenilir olmak.
* Gönüllere taht kurmuş Allahın, insan sıfatındaki meleği.
* Alevi temel ahlak ilkesi olan “ Eline Diline Beline sahip olmak” anlayışı Alide simgelenir. Onu bu yolun ana ilkeleri haline getirir. ( 1400 yıllık tarih boyunca).
* Gereksiz ve yanılgılı konuşmamaya özen gösterip, barış ve hoşgörülü olmayı telkin etmektedir.
* Kul hakkını kutsal görür ve değer verir.
* Insanlara aynı nazarda bakmak; kimsesizleri, yetimleri, dulları, köleleri, yaşlıları, bedensiz özürlüleri ve çaresizleri korumak ve sahip çıkmak.
* Dünyavi tutkulardan uzak, insani bir kişiliğe sahip olmak.
* Milyonlarca insanın “Medet ya Ali” dedirten, onlara umud olan.
* Olağanüstü özeliklere sahip olması, bir deha, bir evliya, din adamı,
* Hem arı-hemde arıtıcı, hem zengin-hemde yoksul. Hem asker-hemde kahraman, hem halife-hemde bir işçi-köylü, Hem toplumsal-hemde siyasal bir önder, hem hatip-hemde bilgisine kalemine erişilmez bir yazar. Hem zahir-hemde batıni bir sır, Hem başta-hemde sonda, hem insan-hemde bir nur, hem yaratanın nuru-hemde yaratılmış fakir bir kul, tek kelime ile allahın veliyullahı.
* Eğer denizler mürekep, bütün ağaçlar kalem olsa, Adem oğulları yazıcı olsa, Cin tayfasıda hesap tutsa, Şahı Merdan Alinin faziletlerini tamamliyamazlar.
* Şahı Merdan Aliyi seven saadete erişmiştir, Şahı Merdan Aliyi sevmek imandan gelir.
* Şahı Merdan Alinin adeletli oluşu, Hak terazisini hep doğru tutan.
* Ben müminlerin emiriyim; yoksulun yediğini yemeli, giydiğini giymeliki yoksul olanlar hallerinden utanmaya, şükretsinler.
* Şahı Merdan Ali, Evrenin aynasıdır.
* La fetta illa Ali, la seyfa illa Zülfükar.
* Miraclamaya giderken Muhammedin yoluna yatan aslan Şahı Merdan Alidir.
* Pirlerin, evliyaların Şahı.
* Hakka tam teslim olmuş, hikmetine, evliyaların ve ermişlerin akıl, sır erdiremediği bir veliyullah.
* Turnalar şahı; sevenlerinin bağrı yanıktır, ağıt, deyiş, beyt v.s. acıyi dile getirme anlamında söylenmiştir.
* Bütün güzeliklerde Şahı Merdan Ali görünür, O, vardır.
* Yüz yıllardır Alevi ozanlarının, erenlerinin, evliyaların methine doymayanların anlatıkları “hikmetinin sırrına varamadık ya Ali” demeleri haykırmaları.
* Dört kapı kırk makamın sahibi. Eline diline beline sahip olma ilkelerin Piridir.
* Biz ezelden beri (kalu Bela) Allah dinini savunuyoruz. Şahı Merdan Ali, diğer semavi kitaplardada yazılıdır.
* Şahı Merdan Ali hakkında dile getirilen, anlatılan okyanus kadar bilginin ve erdemin sadece bir kaç damlası anlatılmıştır, yorum edilmiştir.
* Şahı Merdan Alinin sırrına erişilmesi çok zor olan, bir hazinedir.
Şahı Merdan Aliyi kalemler yazmakla bitiremez. Onu diller okuyarak tam anlatamaz. Arada bir dalar gidersiniz. Acaba bağlama olmasaydı Anadolunun müziği, çoşkusu böyle zengin olabilir miydi? Beyitler, deyişler o zaman böyle etkileyici olur muydu? Bağlama olmasaydı her halde Anadolu müziğinde büyük bir eksiklik olurdu.
Tuzu katılmamış yemek gibi her halde çok lezzetsiz olurdu. Şahı Merdan Ali olmasa Alevilikte her halde böyle içi boş bir Alevilik olurdu. Şahı Merdan Alisiz bir Alevilik ne oluşabilir, ne anlatılabilinir, nede düşünülebilinir. Şahı Merdan Ali sevgisi, Aleviliğin sadece lezzeti değil, ayrıca onun izzeti ve ikramıdır. Onun kemali ve erdemidir. Onun Alfabesi, onun okulu, onun diplomasıdır. Alevilik onunla güzel olur, onunla güzel görünür, onunla savunulur ve onunla yaşanılır. Şahı Merdan Alinin yeri bugünkü görünen dünya haritasında belki hak ettiği yer değildir ama o sevenlerinin kalbinde büyük bir yer edinmiştir. Elbette gönüllü bir yer edinmedir bu. Arife tarif gerekmez, Onu sevmek bir Rızalık (Gönüllülük) işidir. Sohbetimiz zehiri bal edenlerledir.
Şahı Merdan Ali çoçuklarını topluyor ve soruyor; Kim yol ve erkanı iyi biliyor? Kimisi ben bir haftada, biri der bir ayda, biri der iki haftada v.s. İmam Hüseyin der ben bir saniyede tarifini yaparım. Şahı Merdan Ali sorar ya Hüseyin nasıl yaparsın? Babası Şahı Merdan Alieye sorar yolmu ulu yoksa sen mi ulusun? Şahı Merdan Ali hemen dara kalkıyor ve diyorki tabi ki yol uludur.
Hz.Muhammed torunları Hasanı ağzından, Hüseyini de boğazından öpüyor. Muhammede soruyorlar, ya Muhammed niye Hasanı ağzından, Hüseyini boğazında öptün? Muhammed Hasanı zehirliyeçekler Hüseyinin ise başını gövdesinden ayıraçaklar diye cevap verir.