Semah; Alevi inancının temel ibadeti olan Cem ibadetinin, On Iki Hizmetten biri de semahtır. Bu ibadet ritueli, Dıaz-ı İmam ve Deyiş eşliğinde yerine getirilmektedir.
Semah, Allaha yakınlaşmaktır. Insanın, kendi maneviyetiyle baş başa olup ve madde aleminden uzaklaşmasıdır.
Semahın zahiri boyutu
Semah ibadeti, Duaz-ı İmam ve deyiş eşliğinde yapılan dinsel ibadetin adıdır. Semah ibadetinde çalınan müzik aleti, bağlamadır. Semahın kaynağı ise, Kırklar Cemi‘ne dayanır. Miracdan sonra Kırklar Meclisine uğrayan Muhammed Mustafaya Selman-i Farisi tarafından, bir engür(üzüm) tanesi verilir ve bu engürün, Muhammed Mustafa tarafından paylaştırılması istenilir.
Hz.Muhammed Mustafa, bu engür tanesini Cebrailin getirdiği nurani tabağın içinde ezerek elde ettiği engür suyundan içen gayb erenleri yani Kırklar „ya Allah“ deyip dönmeye başlamalarıyla semah ibadetinin de temeli atılmıştır.
Dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki o da engür suyudur. Dolayısıyla zahiri anlamda Engür suyu, Allahın ilmini sembolize eder. Çünkü Ruhlar aleminde, yiyecek ve içecek söz konusu değildir.
Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da; „Semah“ ile „sema“ ibadetlerinin birbirine karıştırılmamasıdır. Sema, Mevlevilerde yapılan bir ibadettir. Müzik aleti ise, neydir ve Alevi inancındaki semah ibadeti ile hiç bir alakası yoktur.
Sema‘nın sözlük manası; Gök, gökyüzü anlamına geldiği gibi dinleme manasına da gelmektedir. Terim manası ise, musiki nameler eşliğinde aşka, vecde gelerek yapılan bir ibadet halidir.
Semah; Ilahi aşkı ruhunda duymayı, o aşk ile Allahın güzel isimlerinden herhangi birisini anarak ayakta dönmeye denir. Okunan deyiş, Duaz-ı İmam eşliğinde kadın-erkek ayrımı yapmadan, ellerini göğe doğru uzatarak din, dil, ırk ayrımı yapmamak şartıyla Hakkın bir olduğunu tekrar ve tekrar zikretmektir. Allahın adı, her insanın ruhsal mertebesine göre değişik tecelliler getirir. En büyük tecelli Allahın benliğimizin içinde tam bir yönelişle anmaktır. Semah ritüelinde, kollar yana doğru açmakla birlikte sağ el göğüse koyarak, sol el yeri gösterdiğinde; Bir türlü önüne geçilemiyen nefsin, bencilliğin, menfaatin, zulümlerin, açlıkların, ikiyüzlüklerin kısaca yaşama dair kötülüklerin anlamsızlığını görüp “Hakktan alır halka veririz” inancını anlamaktır.
Semah, Aşk meydanına yani Hakk Meydanına girerken, güvercin misali dostluğun harman olduğu bu kainat ışığının vurduğu alanda aşkla, şevkle, vecd ile kadın-erkek ayrımı yapmadan ve tüm beşeri ağırlıklardan kurtularak kötü niyetlerden arınarak, tertemiz olma halidir.
Semah, Ehli Beyt masumiyetinin ve paklığının, tüm azalarımıza hakim kılma halidir.
Semah çeşitleri: Miraçlama (Muhammed Ali semahı) ve Kırklar semahıdır. Günümüzde çokca semah çeşitlerinin olmasının nedeni, yörelerden kaynaklanır; Her yöre, kendine göre isimler verdirmiştir.
Semahın batıni boyutu
Kırklar meclisinde gerçekleşen semahın sırrı, Cenab-ı Hakk tarafından Muhammed Mustafaya bağışlanmış olan Doksan bin kelamdan otuz bin kelamının Kırklara yansıtılmış ilahi kelamın cezbe halidir.
Ilahi kelamın muhabbetinden mest olan Kırklar, ilahi aşkın cezbesine ulaşarak; Hakkı, Peygamberi ve Velisini yani Alevi deyimiyle, Hakk Muhammed Ali üçlemesini birleyip ikrarbend olmuşlardır. Dolayısıyla Selman-i Farisinin getirdiği üzüm tanesi, batıni manada Allah tarafından bağışlanmış olan ilim lokmasıdır. Zaten Ledün ilminin temeli, aşk ve cezbeye dayanır.
Ilahi aşk cezbesine vesile olan Semah ibadeti, üç aşamadan ibarettir;
1- Konsantre yani içe yönelmeye hazırlık aşaması: Müzik ritmi yavaş yavaş başlar.
2- Dünyevi alemden batıni aleme geçiş aşaması: Müzik ritmi belli bir aşamadan sora hızlanır.
3- Hakk ile bütünleşme aşaması: Müziğin çoşku aşamasında ise cezbeye, transa geçilir. Semah dönen canların sayısı, Alevilikteki kutsal sayılar; üç, beş, yedi, dokuz, on iki gibi sayılar baz alınarak tertiplenir.
Insan çoşar, döne döne çoşar ve bir ilahi aşk ateşine düşer. Sonsuz bir aleme yolculuk eder; Gözünün önündeki tüm beşeri perdeler aralanır, uçar ve sonunda alemlerin Rabbiyle bütünleşir yani semah Hakka ulaşmayı, Onunla baki olmayı sembolize eder.
And olsun o saf bağlayıp dizilenlere
O saflar tuturup sıraya dizenlere
O kanaatlarını açıp toplayarak uçanlara
O haykırarak sevk edenlere
O gögüs gererek durduranlara
O zikir okuyanlara. (Saffat suresi, ayet 1, 2, 3)
Semah bir folklorik oyun hali değildir, çünkü kulun Miracıdır. O Miraç, cem evlerinin dışına taşınmamalıdır. Peki taşınılırsa ne olur? Oyun olur. Birinci kötülük “inanmıyanlar” tarafından, ikinci kötülük ise, dini ilave kurallarla boğan “Dinci Hurafe Yobazları” tarafından işlenmektedir. Her iki oyunculuğun ortak paydası, dünya nimetleri tarafından aldatılmış olmaktır. Cem erkanında semah dönülürken “Hakk için ola, seyir için olmaya” demenin anlamı da budur.
Hace Ahmet Yesevi, buyurur ki; “Insanda, eğer aşk ve vecd hali yok ise, semahta yoktur.” Çünkü dinin ruhu, ilahi aşktır. Aşktan yoksun gönüllerin, icra ettikleri ibadet ve erkan da bir gösteriden öteye geçmiyor.
Semah, ibadet halidir. Süslü-püslü giyecekler giyerek yapılan semah, sadece foklorik anlamı olur ki buda ibadetten dışlanmış olur. Semah benlikten arınmaktır, Hakk ile Hakk olmaktır. Kırklar Meclisinde ki aşk ve cebze halidir. Dolayısıyla semahın adresi, “Kırklar Meclisi” dir.
Bir kuşun kanadında, güneşin etrafında, bulutların üstünde dönmek; Tıpkı Dünya gibi, ay gibi, evrendeki yıldızlar gibi, kıştan yaza, geceden gündüze dönmektir. Insanı merkez, elini ayna yapmak ve aynada özünü seyretmektir. Insanı sevmek, paylaşmak, inanmak ve arınmaktır. Turna olup sonsuza, bilinmeze doğru göçmek, gökyüzüne ağmak, karanlıkta, aydınlık yürekte ışık ve bir deyiş, bir nefes, bir Duaz-ı İmam olup dönmek ve birlik olmak, birliğe, kardeşliğe, insan sevgisine ağmak ve kendi gerçeğini kavrayıp dönmektir.
Hünkar Hace Bektaş-ı Veli: „Semah ariflerin aleti, muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Bizim semahımız oyuncak değil, ilahi bir sırdır. Bir kimse ki semahı oyuncak sayar o cahildir“ der.