"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Mervanın zabda yenilmesi

Kahtabenin Ebu Avn Abdülmelik bin Yezid el-Ezdiyi ŞehreZura gönderdiğini daha önce zikretmiştik. Yola çıkan Ebu Avn Osman bin Süfyanı öldürmüş, Musul dolaylarına varmıştı. 120 yılında Mervan bin Muhammed Harrandan Onun üzerine yürümüş, Zaba varınca bir hendek kazdırmıştı. Ebu Seleme de her birisinin kumandasına üç biner kişi vermek suretiyle Uyeyne bin Musa, Minhal bin Fettan ve ishak bin Talhayı göndermişti.
Ebu-Abbas ortaya çıkınca Seleme bin Muhammedi iki bin kişiyle, Abdullah et-Taiyi bin beş yüz kişiyle, Abdülhamid bin Ribi et-Taiyi iki bin kişiyle, Veddas bin Nadleyi, de beş yüz kişiyle Ebu Avna gönderdi, sonra etrafındakilere şöyle sordu: “Ailemden Mervan üzerine kim gitmek ister?” Abdullah bin Ali gitmek istediğini söyleyince Onu da Ebu Avnın üzerine gönderdi. Ebu Avn bunu duyunca her şeyini terk ederek kaçtı.

132 yılı cemaziyülahirinin ikinci gecesi Abdullah bin Ali Zab Nehrinin sığ olan geçit yerini öğrenerek Uyeyne bin Musayı elli bin kişiyle nehrin karşı tarafına geçirdi. Mervanın karargahına kadar ilerlediler, akşama kadar savaşıp Abdullah bin Alinin yanına döndüler.
Sabahleyin Mervan Nehrin üzerine köprüler kurdurdu ve karşıya geçti.
Vezirleri bunun doğru olmadığını söyledilerse de dinlemedi. Oğlu Abdullahı bir birlikle gönderdi, bunlar Abdullah bin Alinin ordusunun aşağı tarafında konakladılar. Abdullah bin Ali, Muharıkı dört bin kişiyle Abdullah bin Mervanın üzerine gönderdi, Mervanın oğlu da bu ordunun üzerine Velid bin Muaviye bin Mervan bin Hakemi yolladı. iki grup karşılaştılar. Adamları yenilmesine rağmen Muharık kaçmayıp savaşmakta direndi. Daha sonra yanındakilerle birlikte esir edilip, öldürülenlerin kelleleriyle birlikte Mervana gönderildiler. Mervan esirlerden birinin yanına getirilmesini emredince Muharıkı getirdiler. Muharık zayıfbir adamdı, Mervan: “Sen Muharık mısın?” diye sorduğunda: “Hayır askerlerin kölelerinden biriyim.” diye cevap verdi. Muharıkı tanıyor musun?” diye sordu. “Evet.” diye karşılık vermesi üzerine bu defa: “O halde bak bakalım, bunların arasında Onun kellesi var mı?” dedi. içlerinden birini işaret ederek: “işte, şu!” diye gösterdi. Bunun üzerine Mervan Onu serbest bıraktı. Mervanın yanındaki adamlardan biri Muharıka baktı ve Onu tanımadığı için: “Allah Ebu Müslime lanet etsin, bunları bizimle savaşmak için gönderiyor.” dedi.

Başka bir rivayete göre, Muharık kellelere bakınca: “Onun başını göremiyorum, kaçmış olmalı.” dedi, Mervan bunun üzerine Onu serbest.• bıraktı.
Abdullah bin Aliye Muharıkın yenilgi haberi ulaşınca yenilenlerin ordunun yanına dönüp askerlerin morallerini bozmalanna engelolmak için adam çıkardı ve yollarını kestirdi. Ebu Avn Abdullaha, Muhankın yenilgi haberi duyulup askerlerin morali bozulmadan derhal Mervana saldırmasını tavsiye etmişti. Orduya silahlarını kuşanıp harbe hazırlanmaları emredildi. Atlandılar ve karargaha Muhammed bin Sulu bırakıp Mervanın üzerine yürüdüler. Sağ kanat kumandanlığına Ebü Avn, sol kanat kumandanlığına Velid bin Muaviyeyi geçirdi. Askerlerinin sayısı yirmi bindi. Farklı rivayetlerde on iki bin veya daha değişik rakamlar da verilmektedir.
iki ordu karşılaşınca Mervan, Abdülaziz bin Ömer bin Abdülazize: “Eğer zeval vaktine kadar bizimle savaşmazlarsa biz onları Mesih (isa)in yanına göndeririz. Eğer bizimle savaşırlar ve savaş zeval vaktine kadar sürerse biz Allaha aidiz ve Ona döneceğiz.” dedi.

Mervan, Abdullaha haber gönderip sulh teklif, etti. Abdullah: “ibn Ruzeyk yalan söylüyor, atlar oraları çiğnemeden güneş batmayacak inşaallah.” dedi. Mervan Şamlılara: “Bekleyin, savaşı biz başlatmayalım.” dedi ve güneşi gözlemeğe başladı. Velid bin Muaviye bin Mervan bin Hakem beklemeyip saldırdı. Ona çok kızdı ve küfretti. ibn Muaviye Ebu Avn ile savaştı. Ebu Avn Abdullah bin Alinin yanına çekildi. Musa bin Kaaba askerlerini bineklerinden indirmesini söyledi. Askerlere bineklerinden inmeleri için emir verildi, indiler. Dizleri üzerine oturup mızraklarını ileriye doğrultarak savaşmağa başladılar. Şamlılar gerileme belirtileri gösterdi. Abdullah bin Ali bir taraftan yürüyerek ilerliyor, bir taraftan da: “Yarabbi! Ne zamana kadar senin uğrunda savaşacağız?” diyordu. “Ey Horasanlılar! Ey ibrahimin isyancıları! Ey Muhammed! Ey Mansur!” diye seslendiler. Savaş kızıştı. Mervan, Kudaaya:
“ininiz.” diye emir verdi. Bu arada Benu Süleyme de inme emri verildi. Sekasik, Benu Amir, Sekün ve Gatafan kabilelerine de saldırmaları emredildi. Bu arada güvenlik şefine de bineğinden inmesini emretti, ancak o kendisini silahlara hedef yapamayacağını söyledi. “Seni cezalandıracağım.” deyince: “Vallahi, bunu yapabilmeni isterdim.” diye cevap verdi.

Mervanın o gün aldığı her tedbir tersine tepiyor ve bir aksaklık meydana geliyordu.

yanındaki malları ortaya çıkarttı ve askerlere: “Sabredip savaşa devam ederseniz bu mallar sizindir.” diye ilan ettirdi. Askerler malları kapışma sevdasına düştüler. Malları alıp kaçmaları tehlikesi olduğu söylenince oğlu Abdullaha haber gönderip adamlarıyla birlikte ordunun arka tarafına geçerek mal yağmalamakla meşgulolan, askerlere engelolmasını emretti. Abdullah bu emri yerine getirmek için adamlarıyla beraber geri dönünce yenilgiden dolayı döndüğü zannedildi ve Mervanın ordusu paniğe kapılıp dağıldı. Köprüler yıkıldı. O gün boğulanların sayısı harpte ölenlerin sayısından fazlaydı.
Bu savaşta boğulanlar arasında ibrahim bin Velid bin Abdülmelik bin el-Mahluda vardı. Abdullah: Denizi yarıp sizi kurtarmış, Firavunun adamlarını da gözleriniz önünde sulara gömmüştük. (Bakara, 50) ayetini okudu. Said bin Hişam bin Abdülmelik de bu savaşta öldürülenler arasındaydı. Abdullahın Onu Şamda öldürdüğü de söylenir.

Abdullah bin Ali ordunun yanında yedi gün kaldı. Said bin As soyundan biri Mervanı şu şiiriyle hicvetti:
Kaçış Mervandan ayrılmamakta ısrar etti. Dedim, ki Ona: “Zalim, mazlum olarak döndü. ” Onu ilgilendiren kaçmaktır.

Kaçıp saltanatı terk etmek nerede? Artık yavaş ve vakarlı yürüme senden uzaklaşmıştır; din, soy sap yoktur.

O hilmin silip süpürücüsü ve cezanın Firavunudur. Onda fazilet arama; köpekten daha aşağı köpektir.

Abdullah bin Ali zafer haberini o gÜn mektupla Seffaha bildirdi. Mervanın karargahında bulduğu pek çok silah ve mala el koydu. Orada bulduğu her kadın Mervan ın cariyesiydi.

Seffah mektubu alınca iki rekat namaz kıldı ve bu savaşa katılanlara beş yÜzer dinar verilmesini, erzak bedellerinin de seksene çıkarılmasını emretti.

Mervanın Zabda yenilmesi cemaziyülahirin on birinci günüydü. Bu savaşta öldürülenler arasında Yahya bin Hişam bin Abdülmelik de vardı. Yahya Endülüs Valisi Abdurrahmanın kardeşiydi.
Savaş esnasında Abdullah bin Ali tek başına şerefli ve azametli bir tavırla savaşan bir genç gördü. Ona: “Ey genç! Mervan bin Muhammed de olsan sana eman veriyorum.” dedi. Genç: “Mervan değilsem de Ondan aşağı değilim.” diye cevap verdi. Abdullah bunun Üzerine: “Her kim olursan ol, sana eman veriyorum.” dedi, sonra şu şiiri okudu:

Hayatı zelil etti, ölümden hoşlanmadı; hepsini hazmı zor yemekler olarak görüyorum. Bu ikisi dışında bir şey olmazsa o zaman ölüme gidiş güzel bir gidiştir.
Sonra öldÜrülünceye kadar savaşa devam etti. Anladılar ki o Mesleme bin Abdülmelikmiş.