Bu yılın Rebiyülahir ayında Ebu Müslim Merve girdi. Cemaziyülahirde girdiğine dair rivayetler de vardır.
Bunun sebebi ibnül-Kermani ile iş birliği yapmasıydı. ibnül-Kermani ve yanındaki diğer Arap kabileleri Ebu Müslimle savaşmak için Nasr ile anlaşma yapmışlardı. Bu Ebu Müslimin çok ağırına gitti ve onlarla savaşmak için adamlarını topladı. Süleyman bin Kesir ibnül-Kermaninin karşısındaydı. Süleyman Ona şöyle dedi: “Dün babam öldürüp asan Nasr ile anlaşmaya nasıl gönlün razı oluyor? Halbuki ben senin Nasr ile aynı mecliste namaz kılmağa dahi razı olmayacağını zannederdim.” Bu sözler Onun aklını başına getirdi. ittifak kararından vazgeçti, böylece Arap kabileleri arasında yapılmış olan anlaşma bozulmuş oldu.
Sulh bozulunca Nasr Mudarlılarla birlikte Ebu Müslimin yanına gelmek istedi. ibnül-Kermamnin Yemen ve Mudar kabilelerinden teşekkül eden adamları da aynı istekte bulundular. Bunun için günlerce haberci gönderdiler. Ebu Müslim aralarında tercih yapabilmesi için her iki grubun elçilerinin de gelmesini emretti, fakat önceden yanındaki Şiilerle anlaşarak Rabia ve Yemen kabilelerini tercih etmelerini söyledi ve: “Mudar Kabilesi şeytanla beraberdirier, Mervanın adamları ve Yahya bin Zeydin katilidirler.” dedi.
iki elçi heyeti de geldi. Ebu Müslim yerine oturdu, onları da karşısına oturttu. yanına Şiilerden yetmiş kişi çağırttı ve bu iki grup arasında tercih yapmalarını söyledi. Şiilerden Süleyman bin Kesir kalktı ve konuştu. Ağzılaf yapan bir hatipti. ibnül-Kermaniyi ve adamlarını tercih etti. Sonra Nakib Ebu Mansur Talha bin Ruzeyk ayağa kalktı. O da Kermaninin adamlarını tercih etti. Arkasından Mürsid bin Şakik söz aldı ve: “Mudar Kabilesi Resulallahın katilleri, Ümeyyoğullarının yardımcıları ve Mervanın memurlarıdırlar. Kanlarımız boyunlarında, mallarımız ellerindedir. Nasr bin Seyyar da Mervanın emirlerini yerine getiren bir memur, lehinde propaganda yapıp Ona EmirülMüminin diyen biridir. Biz Nasrın doğıu yolda olduğunu kabul etmekten Allaha sığımrız. Bu yüzden Ali bin el-Kermaniyi tercih ediyoıuz.” dedi. Şiilerin yetmişi birden: “Mürşid bin Şakikin söyledikleri doğıudur.” dediler. Nasrın elçilerinin üzerine keder ve perişanlık çöktü, ibnÜı-Kermaninin heyeti ise başarı kazanmış olarak döndü. Ebu Müslim Alinden Malıuvana döndü ve Şiilere orada evler yapmalarını emretti. Allah onları Arapların kendilerine karşı iltifat etmelerinden kurtarmıştı.
Ali el-Kermani Ebu Müslime haber göndererek: “Merve bir taraftan ben gireyim, sen de adamlarınla birlikte başka bir taraftan gir.” dedi. Ebu Müslim: “Nasr ile birleşip bana karşı harp etmeyeceğinizden emin değilim. Sen önce yalnız başına gir ve Nasr ile savaşı başlat.” diye haber gönderdi.
ibnül-Kermani şehre girdi ve harbi başlattı. Ebu Müslim, Şibl bin Tahman en-Nakibi atlı bir birlikle oraya gönderdi. Şibl Buharalıuzalı Sarayına yerleşti, Ebu Müslime gelmesi için haber gönderdi. Ebu Müslim, önünde Abdullah el-Huzai, sağ yanında Malik bin Heysem el-Huzai, solunda Kasım bin Muçaşi et-Temimi olduğu halde Merve girdi. Bu sırada iki taraf birbiriyle savaşmaktaydı. Ebu Müslim şu ayeti okudu: Şehre, ahalisinin haberi olmadan girdi. Bu esnada iki adam birbirleriyle dövüşüyordu. Biri kendi tarafından, diğeri düşmanlarındandı. (Kasas, 15). Ebu Müslim vali konağına gidip her iki gıubun savaşı durduıup askerleriyle birlikte çekip gitmeleri için haber gönderdi. Mervliler Ebu Müslimi çok iyi karşıladılar. Ordudan beyat alınmasını emretti. beyat aldığı kişiler arasında Ebu Mansur Talha bin Ruzeyk de vardı. Bu zat Nakiblerdendi. Haşimilerin delillerini ve Emevilerin kusurlarını çok iyi bilirdi. (Nakibler on iki kişiydi. Yüz veya yüz dört yılında Muhammed bin Ali Horasana elçi gönderdiğinde davetini kabul eden yetmiş kişi arasından onları seçmişti.) Adı ile mevsuf bir zattı. beyat aldığı diğer kişiler ise şunlardı: Huzaa Kabilesinden Süleyman bin Kesir, Malik bin Heysem, Ziyad bin Salih, Talha bin Ruzeyk, Amr bin Ayün; Tayy Kabilesinden Kahtabe bin Şebib bin Halid bin Madan; Temim Kabilesinden Musa bin Kaab Ebu Uyeyne, Lahiz bin Kurayz, Kasım bin Müşaci, Eşlem bin Sellam; Bekir bin Vail Kabilesinden Ebu Davud bin ibrahim eş-ŞeyMni, Ebu Ali el-Herevi, (Amr bin Ayün yerine Şibl bin Tahmandan beyat aldığı da söylenir), isa bin Kaab, Ebu Ali elHerevi yerine Ebu Müslimin damadı (veya eniştesi) Ebun-Necm ismail bin imran.
Nakibler arasında Ebu Mansur Talha bin Ruzeyk bin Saad dışında babası hayatta olan yoktu. Künyesi ve nisbeti Ebu Zeynep el-Huzai idi. Ebu-Eşas harbine katılmış, Mühelleble birlikte savaşmıştı. Ebu Müslim onunla istişare eder ve katıldığı savaşlarla ilgili sorular sorardı.
beyat şöyle idi:
“Allahın Kitabına Resulünün SÜllnetine uymak, Resulallahın ehl-i beytine razı olmak üzere beyat ediyorum.” beyat edenlere şöyle deniliyordu:
“Bu beyatle, Allaha karşı ahdinizi ve bağlılığınızı yerine getirmeniz, hanımlarınızı boşamanız, kölelerinizi azat etmeniz ve Beytullaha doğru yola çıkmanız, başınızdakiler vermedikçe yiyecek istememeniz boynunuzun borcu olmuştur. ”