"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Haris bin süreyein öldürülmesi

Yezid bin Velidin Haris bin Süreyce teminat verdiğini, Onun da müşrik beldelerinden islam beldelerine dönüşünü ve Nasr ile arasında olan ihtilatı önceden anlatmıştık.
ibn Hübeyre lraka vali olunca Nasra Horasana dair emirnamesini yazdı. Nasr Mervan bin Muhammede beyat etti, Haris ise şöyle dedi: “Bana Yezid teminat verdi, Mervan ise vermedi. Mervan Yezidin emanım geçerli saymıyor, ben de ondan emin olmuyorum.” Böylece Nasr ile anlaşamadı, Nasr Ona birliğe davet eden, tefrika ve düşmanlık umudunu bırakmayı ihtiva eden bir haber gönderdi. Haris kabul etmedi, karşı çıktı ve asker topladı. Nasra:

“Emirlik işini şuraya havale et,” diye haber gönderdi, fakat Nasr kabul etmedi. Haris, Cehmiyyenin reisi ve Rasibin azatlısı Cehm bin Safvana, Onun (Nasrın) ahlak ve hareketlerini ve halkı nelere davet ettiğini insanlara ilan etmesini emretti. Cehmin ilanını işittiklerinde Harisin etrafındaki kalabalık arttı. Haris Nasra emniyet teşkilatından Salim bin Ahvezi azletmesi, memurlarını değiştirmesi ve aralarındaki emirliğe dair Allahın Kitabıyla amel eden kavim denilen kimseleri seçmelerini kabul etmesi için yine haber gönderdi. Nasr, Mukatil bin Süleyman ve Mukatil bin Hayyanı Haris de Muğire bin Şube el-Cehzami ve Muaz bin Cebeleyi seçti. Nasr katibine bu dört kişinin sünnet ve kanunlardan hoşlarına gidecek şeyleri ve tercih edecekleri vergi amirlerini -ki onları da Semerkand şehri ile Taharismna tayin edecekti- yazmasını emretti.
Haris kendisinin Abbasoğulları taraftarı olduğunu açığa vuruyordu. Nasr Ona şöyle haber gönderdi: “Eğer Şamın surlarını yıkıp Ümeyyeoğullarının mülk ve saltanatını yok edeceğinizi sanıyorsan, benden beş yüz adam, iki yüz deve al, malımdan dilediğin kadarını ve harp aletlerini yüklen ve git. Ömrüme yemin ederim, eğer dediklerinden caymazsan muhakkak senin yanında yer alırım; eğer söylediklerini yapamazsan kendi aşiretini de helak ettin demektir. ”
Haris şöyle dedi: “Biliyorum ki bu elediğim doğrudur, fakat arkadaşlarımın bu hususta bana destek olmamalarından korkuyorum. Nasr şu şekilde karşılık verdi: “Belli ki onlar senin görüşünde değildirler, öyleyse aranızda bir çatışma meydana gelmesi halinde Rabia ve Yemenden yirmi bin kişiyi gözden çıkar.” Nasr Harisi Maveraünnehire vali tayin etmeyi ve kendisine üç yüz bin vermeyi teklif etti, ancak O kabul etmedi. Bunun üzerine Nasr Ona şöyle dedi: “Öyleyse Kermani ile işe başla. Eğer Onu öldürürsen ben de senin emrindeyim.” Haris bunu da kabul etmedi.
Sonra Cehm bin Safvan ile Mukatil bin Hayyanın hakemliğine razı oldular. Bunlar da Nasrın çekilmesi ve emirlik işinin şuraya havale edilmesine hükmettiler. Nasr kabul etmedi, Haris de karşı çıktı. Nasr, yakınlarından bazı kimseleri Harisle yazıştılar diye suçladı. Bunlar Nasrdan özür dilediler, O da özürlerini kabul etti.
Anlaşmazlık ve karışıklığı işittikleri zaman Horasan halkından bir grup gelmişti. Bunların içinde Asım bin Umeyr Es-Süreymi, Ebu Zeyyal en-Naci, Müslim bin Abdurrahman ve daha başkaları vardı. Haris huy ve ahlakının çarşılarda ve Nasrın kapısında okunup ilan edilmesini emretti ve okundu. Bu sebeple birçok kimse Ona geldiler. Biri Nasrın kapısında huy ve ahlakını okuyunca Nasrın uşakları Onu dövdüler, Haris de onlara harp ilan etti ve bunun için hazırlandılar. Merv halkından birisi Harise Merv in surları içerisindeki bir deliği gösterdi, Haris de araştırıp geldi ve Balin Kapısı tarafından şehre girdi. Cehm bin Mesud en-Naci onlarla savaştı ve öldürüldü. Salim bin Ahvezin konağını zorla aldılar ve Balin Kapısını beklemekte olanları öldürdüler. Bu olay cemaziyülevvelin bitmesine iki gün kala, pazartesi günü oldu. Haris Saad sokağına saptı, burada Hayyanın azatlısı Ayünü gördü. Ayün Onunla savaştı ve öldürüldü.
Salim sabah olunca atına bindi, bir münadiye emretti ve şöyle çağırdı: “Kim bir baş getirirse ona üç yüz dirhem var.” Bu çağrı üzerine güneş doğar doğmaz Haris yenildi, halbuki bütün gece onlarla savaşmışlardı. Salim Harisin ordugahına gelip katibini öldürdü. Bunun adı Yezid bin Davuddur. Harise kalenin deliğini gösteren adamı da öldürdü.

Nasr Kermaniye haber gönderdi, O da Ona yanında bir grup olduğu halde sözleşme yapmak üzere geldi. Salim bin Ahvez ile Mikdam bin Nuaymın arasında ortaya bir söz atılmıştı, bu yüzden birbirlerine kızmışlardı. Her birine de orada bulunanlardan bir grup yardım ediyordu. Kermani Nasr tarafından bir tuzak olacağından korktu ve kalktı. Oturması için yapıştılar, ancak oturmadı; atına binip döndü ve “Nasr bana hıyanet etmek istedi.” dedi.
Kermani ile birlikte bulunan Cehm bin Safvan o gün esir edildi ve öldürüldü. Haris, oğlu Hakimi Kermamye gönderdi, Muhammed el-Müsenna Ona dedi ki: “Her ikisi de senin düşmanındır, bırak bozuşup ıstırap çeksinler. ” Ertesi gün olunca Kermani ata binerek Yezid Meydanı kapısına geldi, Nasrın adamlarıyla dövüştü. Sonra Harb bin Amir kapısına geldi, çarşamba günü adamlarını Nasra yolladı. Birbirlerinin üzerlerine oklar vs. attılar, sonra ayrıldılar. Perşembe günü aralarında savaş olmadı, cuma günü karşılaştıklarında Ezd bozuldu, Nasrın adamları Kermamnin bulunduğu yere kadar geldiler. Kermani eline sancağı alarak savaştı, Nasrın askerleri yenildiler, Kermamnin adamları bunların seksen atını aldılar. Temim bin Nasr yere yıkıldı, Onun da iki atını aldılar. Salim bin Ahvez de düştü, Onu Nasrın karargahına taşıdılar. Gece olunca Nasr Mervden çıktı. Mervden çıkanın ismet bin Abdullah elEsedi olduğu da söylenmiştir. Bu adam Nasrın askerlerinin yaralarını sarardı. Üç gün birbirleriyle vuruştular.
Akşama doğru Kermamnin askerleri yenildiler, bunlar Ezd ve Rabia kabileleri idi. Bundan sonra Halil bin Gazvan şöyle seslendi: “Ey Rabia ve Yemenliler! Haris çarşıya girdi ve ibnül-Aktaı, yani Nasr bin Seyyarı öldürdü. Bunu duyan Mudarlıların -ki bunlar Nasr bin Seyyarın adamlarıdırbileklerinde kuvvet kalmadı, yenildiler. Temim bin Nasr yaya olarak savaştı.
Yemenliler Mudar Kabilesini yenince Haris Nasra şöyle haber gönderdi: “Yemenliler sizin yenilmeniz sebebiyle beni ayıplıyorlar, halbuki ben vazgeçmiştim. Şimdi sen adamlarının gayretlilerini Kermamnin karşısına çıkar.” Daha sonra Nasr ondan buna dair sözler aldı. Nasra Abdulhakim bin Said el-Avzi ve Mekke halkından Ebu Cafer isa bin Cürüz geldi. Nasr Abdulhakim el-Avzlye (Avz, Ezd Kabilesinin bir koludur) dedi ki: “Görmüyor musun kavminin sefılıleri neler yaptı?” O da şöyle cevap verdi: “Bilakis senin kavminin sefihleri, ki senin varlığın sebebiyle onların saltanatları uzadı. Sen valiliği Rabia ve Yemenlilere değil de kendi kabilene verdin, onlar da şımardılar. Halbuki Rabia ve Yemenliler içinde sefihler de vardır. Sefihler alimlere galebe çaldı.” Ebu Cafer isa bunun üzerine Nasra şöyle dedi: “Ey emir! Bu kadar iş ve valilik artık sana yeter; zira büyük bir işin gölgesi senin üzerine düşmek üzeredir. Nesebi meçhul bir adam karaltısını gösteriyor ve halkı kurulacak yeni bir devlete çağırıyor. Böylece iş ve ahvale hakim oluyor, siz ise bakıyorsunuz.” Nasr: “Vefakarlığın azlığından ve kötü ayrılıkçı adamların bulunması sebebiyle dediğin ne kadar da olacağa benziyor.” deyince de Ebu Cafer: “Haris öldürülüp asılırsa, Kermamnin bunda elinin olması uzaktır.” şeklinde karşılık verdi.
Nasr Mervden çıktığı zaman Kermani oraya hakim oldu. Mervlilere güven içinde olduklarını duyurdu, ardından evleri yıktı, malları yağmaladı. Haris Onun bu yaptıklarını beğenmedi. Kermani de onu yakalatmak istedi, sonra bıraktı. Bişr bin Cürmüz et-Dabbi, beş bin kişilik kuvvetiyle ayrılarak Harise şöyle dedi: “Ben senin yanında adaleti istemek için savaştını. Sen şimdi Kermamyle beraber olduğun için, “Ancak Haris galip geldi.” denilmesi için savaşacaksın; halbuki onlar kabilecilik ve taraftarlık için savaşıyorlar. Artık ben seninle birlikte savaşmam. Bizler adaletli kimseleriz, ancak bizimle savaşanlarla dövüşürüz.”

Haris, Iyaz Mescidine geldi. Kermamye, “Emirlik işi şuraya havale edilsin.” diye haber gönderdi, Kermamrazı olmadı. Haris oradan ayrıldı ve günlerce oturdu.
Haris sonra şehrin suruna geldi, bir yarık açıp şehre girdi. Kermani de geldi. Aralarında şiddetli bir şekilde savaştılar. Haris yenildi, açılan yarığın arasında bulunanlar ve askerleri öldürüldü. Haris bir katırın üzerindeydi; ondan indi, bir ata bindi. Yüz kişinin içinde kaldı, sonunda bir zeytin ağacının yanında yahut bir iğde ağacının yanında öldürüldü. Kardeşi Sevade ile başkaları da öldürüldü.
Denildiğine göre, öldürülmesinin sebebi şudur:
Kermani, ayrıldığını zikrettiğimiz Bişr bin Cürmuza karşı çıktı. Kennaninin beraberinde Haris bin Süreye de vardı. Kermani birbirlerine iki konak mesafede bulunan kendi karargahı ile Bişrin karargahı arasında günlerce oturdu, sonra harp etmek için Ona yaklaştı. Haris Kermani ile birlikte olduğuna pişman olup Ona şöyle dedi: “Onlarla muharebe etmekte acele etme, ben onları sana geri döndürürüm.” On atlı ile çıkıp Bişrin karargahına geldi, onlarla beraber oturdu. Harisin adamları olan Mudarlılar da Kermaninin ordusundan Harise doğru ayrıldılar. Seleme bin Ebi Abdullahtan başka Kermani ile birlikte olan kalmadı. Bu adam: “Ben Harisin sözünde durmadığını görüyorum.” dedi. Bir de Kermaninin ordusunda kalan Mühelleb bin iyaz vardı ki, bu da: “Ben Harisin ancak atlılar içinde kovalandığını zannediyorum.” dedi. Kermani defalarca bunlarla vuruşuyor, sonra bazen onların hendeklerine, bazen bunların hendeklerine dönüyorlardı.
Bir kaç gün sonra Haris oradan ayrıldı, Mervin surunu deldi ve şehre girdi. Kermani Onu takip etti ve O da içeri girdi. Mudarlılar Harise: “Bu günümüzde hendeklerimizi terk ettik; defalarca bizden kaçtın, yaya yürü.” dediler. Bunun üzerine: “Benim atlı olmam sizin için yaya olmamdan daha hayırlıdır.” dedi. “Yaya yürüı;nenden başkasına razı olmayız.” demeleri üzerine de yaya yürüdü. Bundan sonra Kermani ile yeniden vuruştular. Haris, kardeşi Bişr bin Cürmuz ve Temim atlılarından birkaçını öldürüldüler, geri kalanlar da bozulup yenildiler. Böylece Merv Yemenlilere kaldı, onlar da Mudarlıların evlerini yıktılar. Nasr bin Seyyar, Haris öldürüldüğü vakit şu şiiri söyledi:
Ey kavmini zillet ve horluğa düşüren! Nice helak edici helak ile kahrolasıca ve uzak olasıca!

Senin uğursuzluğun Mudarı bütün bütüne helak etti; kavmin atın iki kürek arasındaki kemiklerle kesildi.
Ezd ve bunun taraftarları ne Amra tamah ediyorlar, ne de Malike… Ne de Sadoğullarına rengi kapkaranlık gece gibi simsiyah olan her bir ata gem vurduklan vakitte.

Amr, Malik ve Saad, Temim Kabilesinin kollarıdır. Nasrın bu beyitleri Osman bin Sadaka için söylediği de rivayet edilir.
Ümmü Kesir ed-Dabbiyye de şu şiiri söylemiştir: Allah ömrünün sonuna yaklaşmış bir Mudarlı ile evlenen bir kadına bereket ve uğur vermesin, Temimin erkeklerine acı çeken bir kadının sözlerini ulaştır, onu fakirlik ve hakirlik yurduna kondurunuz.
Eğer siz hücumunuzdan sonra geri çekilip hücum etmeseydiniz, Ezdin erkeklerini öğleyin geri çevirmenize kadar; itaat etmenizden sonra sizin namınıza utandım, bu müzevvenz

(bodur adam) olgunlaşmadan sizi ekiyor.