"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
İslam Tarihi - İbnül Esir
Mesnevi Şerif - Mevlana
Peygamberler Tarihi
Tabakat - İbn Sad
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ebu müslim el-horasaninin ortaya çıkışı

Ebu Müslim hakkında ihtilaf vardır. Bir görüşe göre, hür bir kişi olup adı ibrahim bin Osman bin Beşşar bin Sedus bin CUdezdedir, Büzürcümihrin neslindendir, künyesi ise Ebu ishaktır. isfahanda doğdu, Kufede büyüdü. Babası Onu isa bin Musa es-Serraca vasiyet etmişti. isa Onu yedi yaşındayken Kufeye götürdü. imam ibrahim bin Muhammed bin Ali bin Abdullah bin Abbas ile karşılaştığında ibrahim, Ebu Müslime: “Adını değiştir, çünkü kitaplarda bulduğum şekilde ismini değiştirmezsen bir iş yapamayız.” dedi. Ebu Müslim, kendisine Abdurrahman bin Müslim adını ve Ebu Müslim künyesini verdi. işine devam etti, henüz on dokuz yaşında semerli eşek üzerindeyken meşinden palan arkası vardı. imam ibrahim Onu Ebun-Necm diye bilinen imran bin ismail et-Tainin kızı ile evlendirdi. Bu kız Horasanda babası ile birlikte bulunuyordu. Ebu Müslim Onunla Horasanda gerdeğe girdi. iki kızından Fatımayı Muhriz bin ibrahim ile Esmayı da Fehm bin Muhriz ile evlendirdi. Esmadan nesli devam etti, Fatımadan ise devam etmedi. Hurmilerin bahsettiği Fatıma budur.
Süleyman bin Kesir, Malik bin Heysem, Lahiz bin Kurayza ve Kahtaba bin Şebib Horasandan Mekkeye gitmek niyetiyle bu yıl içinde yola çıktılar. Bunlar Kufeye gelince Asım bin Yunus el-iclinin yanına gittiler. Asım Abbasın çocukları lehine propaganda yapıyor diye itham olunarak hapsedilmişti. Yanında hapiste Makıl bin el-iclinin oğulları isa ile idris de vardı. (idris Ebu Dülef el-iclinin dedesidir.) Yusufb. Ömer bu iki kardeşi Halid Kasrinin amilleri ile birlikte hapsetmişti. Ebu Müslim de bu sırada iki kardeşe hizmet ediyordu. Süleyman bin Kesir ve beraberindekiler Ebu Müslimde bazı hususiyetler gördüler ve kim olduğunu sordular. iki kardeş Onun kendilerine hizmet eden bir eyerci köle olduğunu söylediler. Ebu Müslim bu iki kardeşin kendi hakkında söylediklerini duyunca ağladı. Süleyman bin Kesir ve beraberindekiler Ebu Müslimi kendi yanlarına katılmağa çağırdılar, O da bunu kabul etti.
Ebu Müslimin isfahan veya isfahan dışında bir yerde Beni Makil el-iclinin Kabilesinden fakir bir köylü olduğu da rivayet edilmiştir. Bu rivayete göre adı ibrahim olup Haykan lakabı verilmiştir. Daha sonra Abdurrahman adını almış, imam ibrahim ise Ebu Müslim künyesini vermiştir.
Ebu Musa es-Serracın yular ve eyer yapan bir arkadaşı vardı. Bu kişi aynı zamanda deri ve semer işlerinde de mahir idi. Bu şahıs yaptıkları malları Isfahan, Cibal, Cezire, Musul, Nusaybin, Diyarbakır gibi yerlere götürerek satardı.
Asım bin Yunus bin idi ile Ma kıl ın oğulları idris ve isa hapishaneye girdiklerinde Ebu Müslim onlara burada hizmet ediyordu. Süleyman bin Kesir, Lahiz ve Kantaba Kufeye geldiklerinde Asımı ziyarete gittiler. Bu sırada Ebu Müslimi onların yanında gördüklerinde çok beğendiler ve kendi yanlarına aldılar. Ebu Musa es-Serrac, imam ibrahime verilmek üzere bir mektup yazıp Ebu Müslime verdi. Bunlar imam ibrahim ile Mekkede buluştular. imam ibrahim Ebu Müslimi yanına aldı. Ebu Müslim bu tarihten sonra imam ibrahimin hizmetinde bulundu.
Süleyman bin Kesir ile diğer nakipler daha sonra kendilerini Horasana götÜrecek bir kişi vermesi için tehal imam ibrahime geldiler.
Ebu Müslimi hÜr kabul edenlere göre Onun aslı işte böyledir.

Ebu Müslim durumunu kuvvetlendirince kendisinin Selit bin Abdullah bin

Abbasın neslinden olduğunu iddia etti. Selitin Arap olmayan, sarışın çocuk doğuran bir cariyesi vardı. Onunla tek bir defa ilişkide bulundu. Ancak ondan çocuk istememiş ve bilahare de terk etmişti. Cariye de bunu fırsat bilerek daha sonra bir köle ile evlendi, ondan gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. Abdullah bin Abbas cariyeyi köleden ayırdı, çocuğunu da kendisine köle alarak Selit adını verdi. Çocuk gürbüz ve kibar olarak ibn Abbasın hizmetinde büyüdü. Selitin Velid bin Abdülmelikin nezdinde üstün bir yeri vardı. Veli Selitin Abdullah bin Abbasın çocuğu olduğunu iddia etti. Bu durumu Selit, Ali bin Abdullah bin Abbas hakkında Velidde husumet meydana geldiğinde Onun (Velidin) emriyle ortaya attı. Velid SeIltin bu hususu dava etmesini istedi. Abdullah bin Abbasın Selitin kendi çocuğu olduğuna dair ikrarının bulunduğunu ifade eden şahitler buldular. Bu şahitler Şam Kadısının huzurunda şahitlik yaptılar. Kadı Velidin görüşüne uyarak Selltin nesebini tespit etti.
Daha sonraları Selitin miras yüzünden Ali bin Abdullah ile arası açıldı.
Bu ara Ali çok eziyet gördü. Alinin Ömer ed-Denn adında Resulallahın azatlısı Ebu RMi neslinden gelen bir adamı vardı. Ömer bir defasında Aliye “Şu köpeği (Selitı) öldüreyim ve seni kurtarayını.” diye teklif etmişti; fakat Ali bunu kabili etmedi, hatta bunu yaparsa kendisiyle alakayı keseceği tehdidinde bulundu. Ali, kendisinden kurtuluncaya kadar Selite yumuşak davrandı.
Bir ara Selit ve Ali birlikte Şam dışında bir bahçeye gittiler. Biraz sonra Ali uyudu. Bu arada Ömer ile Selit arasında münakaşa oldu. Ömer Seliti öldürdü ve bahçeye bir çukur açarak gömdü. Bu işte Ömere Alinin bir kölesi de yardım etmişti. Ömer bu köle ile birlikte kaçtı. Bir arkadaşı Selitin bahçeye girdiğini biliyordu. Selitı arayıp bulamayınca durumu annesi Ümmü Selite haber verdi. Ali de Ömer ve kölesini aramış, ancak bulamamıştı. Ali, Selit ve Ömer ile kölesini araştırdı, fakat hiç kimse onların nerede olduklarını söylemedi. Ümmü Selit Velide gitti ve Aliye karşı kendisinden yardım istedi. Bu iş için Ümmü Selit Velide istediğini verdi. Velid bunun üzerine Aliyi getirterek Seliti sordu. Ali Selitin durumunu bilmediğini söyledi ve Onu öldürtmek için emir de vermediğine yemin etti. Velid, Aliye Ömeri bulup getirmesi hususunda emir verdi. Velid bahçeye su akıtılmasını emretti. Su Selitin içinde bulunduğu çukura gelince azaldı. Böylece Selitin yeri belirlenmiş oldu ve bu çukurdan Selitin cesedi çıkartıldı. Velid Alinin dövülmesi için emir verdi. Ali iyice dövüldükten sonra SeliCin ölümü ve Ömerin nereye gittiğini haber vermesi için yünlü bir cübbe içinde güneşin karşısına çıkartıldı. Fakat Ali bunlar hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Bilahare Abbas bin Ziyad Aliye şefaatçi oldu ve oradan Humeymeye götürüldü. Hıcra götürüldüğü şeklinde de rivayet vardır. Velid kendisi ölünceye kadar Onu burada tuttu. Onun ölümünden sonra Süleyman Aliyi Şama gönderdi.
işte bütün bunlar Mansurun EbÜ Müslimi öldürdüğünde haklanda sayıp döktükleridir. Bu meyanda Mansur, Ebu Müslim hakkmda: “Sen Selitin oğlu olduğunu iddia ettin, hatta bununla da yetinmeyerek öyle olmadığı halde Abdullahın nesebinden geldiğini söyledin. Sen çıkılması zor bir yere çıktın.” demiştir.
Velidin Ali bin Abdullaha kızma sebebine gelince:
Babası Abdülmelik bin Mervan Abdullah bin Caferin kızı olan karısını boşamış, daha sonra da bu kadınla Ali evlenmişti. Abdülmelik bu evliliğe kızmış ve Aliye küfrettikten sonra: “Onun namazı riyadıf.” demişti. Bu olanları da Velid babasından duyup içine atmıştı.

Bir başka rivayete göre ise, EbÜ Müslim köledir.
Abbasoğullarından sayılmasının sebebi ise şudur: Bükeyr bin Mahan Sind valilerinden birisinin katibi idi. ibn Mahan daha sonra KUfeye geldi ve burada Abbasoğulları ile birleşti. Bunlar jurnal edilip yakalandılar. Bükeyr hapsolundu, diğerleri ise serbest bırakıldılar. Hapishanede Yunus (Ebu Asım) ile isa bin Makil el-ieli de vardı. Ebu Müslim de hapishanede isaya hizmet ediyordu. Bükeyr bunları hapishanede kendi tarafına çağırdı, onlar da bunu kabul ettiler. Bükeyr isa bin Makıle: “Bu çocuk senin mi?” diye sordu. isa da:
“O bir köledir.” diye cevap verdi. Bükeyr Onu kendisine satmasını istedi. isa da: “Pekiyi, senin olsun.” dedi. Bükeyr: “Parasını almanı isterim.” deyince isa: “Sen nasıl istersen, O senindir.” dedi. Bunun üzerine Bükeyr Ebu Müslim karşılığında isaya dört yüz dirhem verdi. Bilahare hapishaneden çıktılar. Bükeyr Ebu Müslimi imam ibrahime götürdü. ibrahim de Onu Ebu Musa esSerraca verdi. Ebu Müslim Ebu MuSaadan çok şey duyup öğrendi ve daha sonra sık sık Horasana gidip geldi.
Bir başka görüşe göre de Ebu Müslim Herat veya Buşencden birisinin kölesi idi. Efendisi Ebu Müslim ile birlikte imam ibrahime geldi. imam ibrahim, Ebu Müslimin aklına hayret etti ve efendisinden satın alarak azat etti. Ebu Müslim, imam ibrahimin yanında yıllarca kaldı. Bu arada Hörasana eşeği ile sık sık mektup taşıdı. Daha sonra imam ibrahim Ebu Müslimi Horasana taraftarlarının başına eInir olarak gönderdi ve onlara Ebu Müslime itaat etmeleri için mektup yazdı. imam ibrahim, Küfede kendi taraftarlarının vezir ve propagandacısı Ebu Selemeye mektup yazarak Ebu Müslimi Horasana gönderdiğini, Onun Horasana ulaşmasını sağlamasını bildirdi. Ebu Müslim, bunun üzerine Horasana giderek Süleyman bin Kesirin yanına vardı. Biz inşallah Onun yaptıklarını ileride 127. yılın olaylarını anlatırken zikredeceğiz.
Ebu Müslim Horasana gönderilmezden önce bir rüya görmüş, bu rüyadan Horasana emir olacağı sonucunu çıkarmıştı. Gerçekten de durum sonraları öyle oldu. NeysabUra geldiğinde Bunabazede konakladı. Burası mamur bir yerdi. Han sahibi Ebu Müslim hakkında bazı şeyler söyledikten sonra ilave olarak: “Bu kişi kendisinin Horasanın başına geçeceğini iddia ediyor,” dedi. Bir ara Ebu Müslim ihtiyacını gidermek için dışarıya çıktığında bazı serserilere güvenerek eşeğinin kuyruğunu kesti. Ebu Müslim hana geri döndüğünde bunu kimin yaptığını sordu. Han sahibi: “Bilmiyorum.” diye cevap verince Ebu Müslim: “Burası neresi?” dedi. Han sahibinin: “Bunahaze.” diye karşılık vermesi üzerine de: “Eğer ben burasını Kendahaza çevirmezsem bana Ebu Müslim demesinler.” dedi. Ebu Müslim Horasan Valisi olunca burasını tahrip etti.