"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Asımın horasandan azli ve esedin valiliği

Bu yılda Muaviye bin Hişam Saife-i Yüsra ile savaşlarına devam etmiştir.
Süleyman bin Hişam Saife-i Yümna ile Cezire cihetinden savaşmış ve Anadolu içlerine seriyyeler göndermiştir.
Mervan bin Muhammed iki ayrı ordu göndermiş, bunlardan biri Lan kalelerinden üçünü fethetmiş, diğeri Tumanşaha kadar gelip halkıyla sulh yapmıştır.
Bu yıl içerisinde Hişam bin Abdülmelik, Asım bin Abdullahı Horasan Valiliğinden azledip yerine Halid bin Abdullah Kasriyi tayin etmiş, Halid de kardeşi Esed bin Abdullahı göndermiştir.
Asımın azlediliş sebebi şudur:
Asım, Hişama: “Öncü, ehline yalan söylemez (“er-Raidu la yakzibu ehlehu”). Horasanı Iraka bağlamadıkça ıslahı mümkün değildir. Emirül-Müminin uzak olduğu ve yardım geciktiği için orası daha yakından istimdat edilebilecektir.” diye bir mektup yazmıştı. Hişam Horasanı Halid bin Abdullah Kasrinin idaresine verdi ve kardeşini orayı ıslah için göndermesini söyledi.
Halid oraya kardeşi Esedi gönderdi. Asım Esedin gelmekte olduğunc. ve öncü kuvvet olarak da Muhammed bin Malik Hemdaniyi gönderdiğini öğrenince hemen Haris bin Süreye ile anlaştı. Beraberce Harisin Horasanu: istediği bölgesine yerleşebileceğine dair bir mektup ve bir de Hişama Allahu: kitabından ve Resulünün sünnetinden soran, razı olmadığı takdirde aleyhine toplanacaklarını bildiren bir mektup yazdılar. Bu mektubu bazı ileri gelenler mühürlediler. Yahya bin Hudayn bin Münzir: “Bu Müminlerin emirini azletmek anlamına gelir.” diyerek mektubu imzalamadı. Böylece mektup hükmünü yitirdi.

Asım Mervin yukarı tarafında bir köyde idi. Hilris bin Süreye Asımın üzerine yürüdü. Savaşı kaybeden taraf Haris bin Süreye oldu. Adamlarından pek çoğu esir edildi. Merv-i Ruzun başı Abdullah bin Amr Milzem de esirler arasındaydı. Asım esirleri katlettirdi. Harisin atı bir okla yaralanmıştı. Haris bu oku çıkarmış, yaranın tesirinden atın etkilenmesini azaltmak için habire vuruyordu. Şam ehlinden biri Harise hamle yaptı. Haris bu hamleye cevap verirken: ” Karnındaki islam hürmetine senden bir şey istiyorum; atından in.” dedi. Adam atından indi ve Haris bindi. Abdülkays soyundan biri olay hakkında şöyle demiştir:

Kureyş artık hayatın lezzetinden ayrılamaz oldu; Horasanın silinip giden yollarına karşı bizimle korunuyor.
Keşke Kureyş bir gece denizin yeşil dalgalarında yüzerken sabahlasa.

Şam halkı Hilrisin yazdığı mektubu onaylamadığından dolayı Yahya bin

Hudayna büyüklük payesi verdiler. Sonra olup biteni ve Harisin Muhammed bin Müslim ile beraber hezimete uğradığını bildiren bir mektup yazdılar. Bu mektup Esed bin Abdullaha Reyde (bir rivayete göre Beyhakta) bulunduğu sırada gelmiştir. Esed (bu zaferi kendine mal ederek) Harisi hezimete uğrattığını ve Yahyanın zikri geçen tavrını bildiren mektubu kardeşi Hillide gönderdi, Hillid de mükafat olarak Yahyaya on bir dirhem ve yüz elbise verilmesini emretti.
Asımın valiliği bir seneden az sürmüştür. Esed Onu hapsetmiş, sorguya çekmiş ve yüz bin dirhem istemiştir. Ayrıca Umilre bin Hureym ve Cüneydin diğer ilmillerini (görevlilerini) de serbest bırakmıştır.
Esed geldiği zaman Asım Merv ve NeysabUra hilkimdi. Hilris Merv-i Ruzda, Hillid bin Abdullah el-Heceri ise Amülde bulunuyordu, Hilris ile de uyum içerisindeydi. Esed Merv-i Ruzda Hilrisin üzerine yürürse Hillidin Amül tarafından gelmesinden, Hillidin üzerine yürüdüğü takdirde ise Merv-i Ruz tarafından Hilrisin gelmesinden korkarak Abdurrahman bin Nuaymı Küfe ve Şam ehliyle Merv-i Ruzda Hilrisin üzerine gönderip kendisi Amüle gitmeğe karar verdi. Kendisini Ziyild el-Kureşi (Hayyiln Nabatinin azatlısı) komutasında Amül süvarileri karşıladı. Esed karşısında tutunamayınca gerisin geriye şehre çekildiler. Esed şehri muhasara edip mancımklar diktirdi. Şehirdekilerin başında Hilrisin adamlarından Heceri bulunuyordu. Sonunda kuş atmaya dayanamayıp eman istediler. Esed bunlara elçi göndererek ne istediklerini sordu. Bunlar: “Allahın kitabı, ResCılünün sünneti ve önceki yaptıklarımızdan dolayı bizi sorguya çekip cezalandırmamanız.” dediler. Esed onların bu dediklerini kabul etti. Oraya Yahya bin Nuaym bin Hübeyre eş-Şeybaniyi amil tayin ederek Belhe yöneldi. Belh halkının Süleyman bin Abdullah bin Hazime beyat ettiklerini öğrendi. GemileIle Tirmize geçti, Harisin Tirmizi muhasara ettiğini gördü. Tirmizde ise o sırada Sinan el-Arabi vardı. Esed, nehrin kenarına konakladı. Nehri geçemediğinden onlara yardım edemedi. Tirmiz ehli şehirden çıkarak Harisin ordusuyla kıyasıya savaştılar. Haris onları tuzağa düşürmek için hezimete uğramış gibi göründü. Önceden yaptırdığı siperlere doğru çekildi. Tirmiz ehli kaçtıklarını zannederek üzerlerine yürüdüler. Bu sırada Nasr bin Seyyar, Esed ile oturmuş, bu durumu seyrediyordu. Harisin Tirmizlileri tuzağa düşüreceğini hemen anlayarak Tirmizlilerin Harisin peşine düşmelerinin kötü olacağını söyledi. Esed, Nasr bin Seyyarın Hadse acıyıp Onun iyiliği için böyle konuştuğunu zannederek tam Nasrı kınayacaktı ki, birden Harisin ordusu siperlerinden çıkarak hücuma geçti ve Tirmizlileri hezimete uğrattı.
Daha sonra Esed Belhe hareket etti. Tirmiz halkı da tekrar Harise saldırarak hezimete uğrattılar, basiret sahibi pek çok kişiyi katlettiler. ikrime, Ebu Fatıma öldürülenler arasındaydı.
Esed Zemm yolu üzerinden Semerkanda doğru hareket etti. Zemme gelince oradaki kalelerden birinde bulunan ve Harisin arkadaşı olan Heysem eş-Şeybaniye elçi göndererek: “Sizler kavminizin kötü tavrını ayıplayıp yasakladınız. Bu, kadın esirler, onların helal oluşu ve müşriklerin Semerkand gibi bir yere galip gelmeleri derecesinde değildir. Ben Semerkandı istiyorum. Sana bizden her hangi bir kötülük erişmeyeceğine, sana ve yanındakilere adil muamele edileceğine, ikram edileceğine ve eman verileceğine Allahadına yemin ederim. Eğer sen bu davetimi kabul etmezsen, sadece bir ok dahi atsan, artık sana teminat (eman) vermem. Hatta bin eman bile versem, bunun hiç birini yerine getirmem.” dedi. Heysem bu anlaşmayı kabul etti. Esed buradan Semerkanda doğru yola çıktı ve Semerkandın sularının kaynağı olan Verağsere kadar çıktı. Suyu vadiye doldurarak akış yönünü Semerkanda gitmeyecek şekilde ayarladı.
(Esed ve Harisin arkadaşlarının anlatılan hadiselerinin 118 yılında cereyan ettiği de rivayet edilmiştir,)