Cerrah bin Abdullah Hakemi bu yılda öldürülmüştür. Öldürülme sebebi ise, önceden zikrettiğimiz gibi, Hazar ülkesine girip onları hezimete uğratmasıdır. Hazarları hezimete uğratışından sonra Hazarlarla Türkler Um tarafında toplanmışlar ve Cerrah bin Abdullahın Şamlılardan topladığı askerlerle insanlığın gördüğü en müthiş şekilde savaşmışlardır. Türkler ve Hazarlar Müslümanlara sayıca üstünlük sağlamışlardı. Cerrah ve beraberindekiler Merc-i Erdebilde şehit edilmişlerdir. Cerrah Armeniada yerine kardeşi Haccac bin Abdullahı bırakmıştı.
Cerrah katledilince Hazarlar daha da ileri giderek Musula kadar ilerlemişlerdir.
Cerrah, Ömer bin Abdülazizin görevlendirdiği amillerden, saygılı ve fazıl bir kişi idi. Pek çok şair Onun için mersiye yazmıştır. (Belencerde öldürüldüğü de rivayet edilir.)
Hişam Müslümanların yenilgisini öğrenince Said Hareşiyi çağırtmış ve:
“Bana ulaşan haberlere göre Cerrah müşriklerle savaştan vazgeçmiş.” demişti. Saidin “Hayır, ey Müminlerin emiri! O hezimete uğramadı, fakat öldürüldü.” demesi üzerine Hişam: “Peki görüşün ne?” diye sormuş, Said de: “Beni kırk posta hayvanıyla yolla; sonra bana her gün kırk adam gönder, sonra da ordu komutanlarından bana gelmelerini istersin. diye cevap vermişti.
Hişam bunu kabul etti ve aynen uygulamağa koyuldu. Hareşi yola çıkıp her uğradığı şehri ayaklandırıp başına toplamağa çalıştı, cihadı arzu edenler Saidin peşine takıldı. Erzen şehrine varıncaya kadar bu şekilde hareket etti. Erzen şehrine varınca kendisini Cerrahın arkadaşlarından bir grup ağlayaralı;: karşıladı, Said de bunların ağlamalarına ağladı. Bunlara nafaka verdi ve yanına aldı. Bu şekilde Cerrahın arkadaşlarından karşılaştığını yanına aldı, Rilat geldi. Burası fethi zor bir yerdi. Said burasını kuşatarak fethetti ve ganimetlerini arkadaşları arasında taksim etti. Buradan ayrılıp Berzeaya varıncaya kada:” önüne gelen kaleleri tek tek fethetti ve Berzeada konakladı.
ibn Hakan o sırada Azerbeycanda Versan (Rusab) şehrini kuşatmış. baskın ve yağma yapıyordu. Hareşi ibn Hakanın orayı ele geçirmesinder korkarak bir arkadaşını gizlice Versan halkına gönderip gelmek üzere olduğunu bildirdi ve biraz daha direnmelerini istedi. Elçi yolda Hazarlara rastladı. Hazarlar onu yakalayıp nereden gelip nereye gittiğini sordular. Elçi doğru bt şekilde nereye gitmekte olduğunu anlattı. Hazarlar ona: “Eğer bizim dediğimizi yaparsan sana iyilik ederiz ve serbest bırakırız, eğer yapmazsan öldürürüz.” dediler. Elçi: “Ne istiyorsunuz?” diye sorunca da: “Versan halkına diyeceksin ki, size yardım gelmeyecek ve sizi bu zor durumdan kurtaracak biri de gelmeyecek. Sonra, ülkeyi bize teslim etmelerini söyleyeceksin.”
Elçi bunu kabul ederek şehre yaklaşıp kendini işitebilecekleri bir yere gelip durarak onlara şöyle seslendi: “Beni tanıyor musunuz?” Şehirdekiler:
“Evet sen falancasın.” diye karşılık verdiler. Bunun üzerine: “Öyleyse dinleyin; Hareşi çok sayıda askerle falan yere geldi. Kendisi gelinceye kadar şehri korumanızı ve mukavemet etmenizi istiyor. iki gün içerisinde kendi size ulaşacaktır.” dedi. Yukarıdakiler, tekbir ve tehlil getirdiler.
Hazarlar bunun üzerine bu adamı katlederek Versan şehrinden ayrıldılar.
Hareşi askerleriyle oraya ulaşınca şehrin etrafında kimselerin olmadığını gördü. Hazarları bulmak için Erdebile doğru hareket etti. Hazarlar oradan da ayrılıp Bacervana gitmişlerdi. Hareşiye beyaz atlı süvari gelip: “Eyemir. Cihat etmek ve ganimet ele geçirmek ister misin?” diye sordu. Hareşi: “Bu benim için nasıl mümkün olur?” deyince de: “işte on bin kişilik Hazar askeri. yanlarında da beş bin kadar Müslüman esir var, buraya dört fersah uzakta bir yerde konaklamışlar.” şeklinde konuştu.
Hareşi geceleyin hareket emri verdi. Gün ışımadan, onlar uykuda ike bulundukları yere geldi. Arkadaşlarını dört yöne taksim ederek şafak sökerken saldırıya geçtiler, hepsini kılıçtan geçirdiler. Gün ışığında bir kişi hariç hep. katledilmişti. Hareşi Hazarlar elindeki esirleri serbest bırakarak bunları Bacervana götürdü. Bacervana girdiği zaman beyaz atlı adam yine gelere” selam verdi. Bu defa şöyle dedi: “Hazar ordusu beraberlerinde MüslümanlaT ait mallar ve Cerrahın ailesi ile çocukları bulunduğu halde falan yerdedir. Hareşi hemen üzerlerine yürüdü. Hazarlar Müslümanların gelişini hissetmediler. Müslümanlar bir kaç kişi hariç hepsini kılıçtan geçirerek yanlarında esir bulunan Müslümanları kurtarıp Hazarların mallarını ele geçirdiler. Hareşi Cerrahın çocuklarına ikram ve iyilikte bulundu ve bunların hepsini Bacervana götürdü.
Hareşinin Hazar askerlerine yaptıklarını hükümdarlarının oğlu öğrenince askerlerini kınayıp zemmederek onları acizlik ve güçsüzlükle itham etti. Bunlar birbirlerini teşvik ederek meliklerinin oğluna ordu toplayıp Hareşi ile yeniden savaşmayı teklif ettiler. Azerbaycan yörelerinden topladıkları askerle epeyce kalabalık bir sayıya. ulaştılar. Hareşi de onlar üzerine yürüdü. Berzend denilen yerde iki ordu karşılaştı. Çok büyük bir savaş oldu. Müslümanlar biraz geriler gibi oldular, Hareşi onları teşvik etti. Müslümanlar yeniden hücuma geçtiler. Hazarların yanında bulunan Müslüman esirler yardım istiyorlar, tekbir ve tehlil getirip dua ediyorlardı. Müslümanlar o anda birbirlerini teşvik ettiler. Orada esirler için ağlamayan tek bir kişi kalmadı. Galibiyetleri iyice kesinleşince Hazarlar geri dönüp kaçtılar. Müslümanlar bunları Aras Nehrine kadar izlediler. Onların mallarını alarak geri döndüler ve esirleri serbest bırakarak Bacervana götürdüler.
Hazar hükümdarının oğlu daha sonra kendine katılan askerlerle tekrar Hareşinin üzerine yürüdü. Beylekan denilen yerde mola verdi. Durumu öğrenen Hareşi de onlar tarafına yürüdü. iki ordu Beylekanda karşılaştı. Hareşinin narası üzerine Müslümanlar tek vücut halinde Hazarlara saldırıp ordularını dağıttılar. Hazarlar yine de büyük bir mukavemet gösterdiler, fakat yenilmekten kurtulamadılar. Sırtlarını dönerek kaçtılar, savaşta öldürülenlerden daha fazlası nehirde boğularak öldü.
Hareşi ganimetIeri toplayıp Bacervanda taksim etti. Ganimetin beşte birini (hums) Hişama gönderdi ve fethettiği yerler hakkında bilgi verdi. Hişam da Hareşiye teşekkür mektubu yolladı.
Hareşi daha sonra Bacervanda bulunduğu sırada Hişamın kendisini yanına çağıran mektubunu aldı. Hişam, kardeşi Mesleme bin Abdülmeliki Armeniya ve Azerbaycana amil olarak tayin etmişti. Mesleme soğuk bir kış gününde Türklerin peşinden Buhara yada Fergilna denilen yere kadar geldi.