Ömer bin Hübeyre bu yılda Said Hareşiyi Horasandan azlederek yerine Müslim bin Said bin Eşlem bin Züra Kilabiyi geçirmiştir.
Bunun sebebi ibn Hübeyrenin Ona Deyuştinin serbest bırakılmasını yazması, Saidin de Onu öldürmesidir.
Said Ömer bin Hübeyreyi hafife alıyor, Ona “Emir” bile demiyor, “Ebu Müsenna şöyle dedi, Ebu Müsenna şöyle yaptı.” diye konuşuyordu. Bu Ömer bin Hübeyrenin kulağına gidince ibn Hübeyre kendisinin divanlara bakacağını izhar ederek Cümeyl bin imranı Hareşinin durumunu tahkik için gönderir. Cümeyl Hareşiye gelince: “Ebu Müsenna nasıl?” diye sorar.
Hareşiye Cümeylin kendisi hakkında bilgi toplamak üzere geldiği söylenmişti. Bunun üzerine Hareşi bir karpuzun içine zehir koyarak Cümeyle gönderir. Cümeyl bundan yeyince hastalanır ve zorla ibn Hübeyreye döner. Tedavisi yapılıp iyileşince Ömer bin Hübeyreye: “iş senin bildiğinden de daha tehlikeli. Hareşi seni kendi amili olarak görüyor.” der. Bunun üzerine ibn Hübeyre kızarak Hareşiyi azledip vücuduna karınca koydurur ve malları ödeyinceye kadar ona işkence ettirir.
ibn Hübeyre geceleyin şöyle sorar: “Kays Kabilesinin seyyidi kimdir?”
Yanındakiler: “Emir (kumandan)dir.” diye cevap verirler. Bunun üzerine ibn Hübeyre şunları söyler: “Bırakın bunu, Kaysın efendisi Kevser bin Züferdir. Geceleyin halkı toplasa yirmi bin kişi gelir ve hiç biri: Bizi niçin çağırdın? diye sormaz. Onun süvarisi ise şu anda hapiste bulunan ve öldürülmesini emrettiğim şu eşektir. (Hareşiyi kastediyor). Amma Kaysın onun için en hayırlısı, öyle zannediyorum ki, benim.” Onun bu sözlerine Fezareoğullarından bir bedevi: “Eğer söylediğin gibi olsaydın Onun süvarisinin öldürülmesini emretmezdin.” şeklinde karşılık verir.
Bu şahıs Makıl bin Urveye haber göndererek Hareşiyi öldürmekten vazgeçmesini ister. ibn Hübeyre Hareşiyi öldürmesi için Ona teslim etmişti.
ibn Hübeyre Müslim bin Saidi Horasana tayin edince Hareşiyi yakalayıp bağlayarak kendisine getirmesini emretmişti. Müslim emirlik makamına (Daml-imare) geldiğinde kapının kapalı olduğunu görür. Hareşiye Müslimin geldiği haber verilir. Hareşi bunun üzerine Müslime elçi göndererek:
“Emir olarak mı, vezir olarak mı, yoksa ziyaretçi olarak mı geldin?” diye sorar. Müslim: “Benim gibi birisi ne ziyaretçi, ne de vezir olarak gelmiş olabilir.” diye cevap verir. Hareşi gelip ağır konuşur, bağlatarak hapse attırır ve hapishane gardiyanına bunu daha fazla kelepçelemesini emrettikten sonra da katibine şöyle yazdırır:
“Gardiyanın, daha sağlam bağlansın diye emir verdiğini söylüyor. Eğer bu senin üstündeki bir kişinin emriyse baş göz üstüne; eğer senin görüşün ise bu çok ağırdır, çok sert yürüyorsun.” ve şu şiiri temsil getirir:
Eğer beni yenerseniz öldürün, çünkü yenilenin yaşamağa hakkı yok.
Görünseler de, kayboIsalar da bunlar kindar ve kaba kalbli düşmanlardır.
ibn Hübeyre Iraktan kaçtığında Halid Kasri Hareşinin peşine adam düşürdü. Bu adam Hareşiye Fırat kenarında yetişti ve: “Benim hakkımda ne düşünüyorsun?” diye sordu. ibn Hübeyrenin: “Senin kavminden bir adamın Kays soyundan bir adama değişmeyeceğini sanıyorum.” diye cevap vermesi üzerine de: “Tamam, iyi bildin.” dedi.
Bu yıl hac emirliğini Abdülv3hid bin Abdullah Nadri yapmıştır. Irak ve Meşrik Valisi Ömer bin Hübeyre, Kufe Kadısı Hüseyn bin Hasen Kindi, Basra Kadısı Abdülmelik bin Yala idi.
Ebü Kilabe Cermi, Abdurrahman bin Hassan bin Sabit Ensari, Yahya bin Abdurrahman bin Hatıb bin Ebi Beltea, Amir bin Saad bin Ebi Vakkas, Musa bin Talha bin Ubeydullah, Ebu Abdullah Umeyr (mevla ibn Abbas), Halid bin Midan bin Ebi Kerib Kelai bu yılda ölmüşlerdir.