Ömerin Cerrah bin Abdullah Hakemıyi Horasan Valiliğinden azledip yerine Abdurrahman bin Nuaym Kuşeyrlyi getirdiği söylenir. Cerrahın azli Ramazan ayında vuku bulmuştu.
Yezıd Horasandaki görevinden azledilince Irak amili yine amil olarak Cürcana gönderildi, Yezıd bin Mühellebin Cürcan amili olan Cehm bin Zehr Cufiyi sorguya çekip bağlatarak hapse attırdı, yine Onunla gelen bir grubu da hapsettirdi, sonra Horasana Cerrahın yanına çıktı. Cürcan halkı amillerini serbest bıraktılar. Cerrah Cehme: “Eğer sen amcamın oğlu olmasaydın serbest bırakılmana izin vermezdim.” dedi. Cehm de: “Amcamın oğlu olmasaydın ben de sana gelmezdim.” diye karşılık verdi.
(Cehm, Husayn bin Harisin iki kızı cmetinden Cerrahın bacanağı oluyordu. Hakem ve Cufi, Saad KuşeYrlnin iki oğlu olduğundan aynı zamanda Cerrah Cehmin amcasının oğlu oluyordu.)
Cerrah:
– Sen imamına muhalefet ettin. Savaş, belki kazamrsın da Onun yanında durumun düzelir, diyerek Cehmi Huttüle gönderdi.
Cehm oradan ganimetlerle döndü. Cerrah Ömere iki Arap, bir de Ebus-Sayd künyeli bir azadı köleden müteşekkil üç kişilik bir heyet gönderdi. Devamlı olarak iki Arap konuşuyor, Ebus-Sayd ise susuyordu.
Ömer Ona sordu:
– Sen heyetten değil misin?
Ebus-Sayd:
– Evet, heyettenim, diye cevap verdi. Bunun üzerine
Ömer:
– Öyleyse niye susuyorsun? diye sorunca da Ebus-Sayd şöyle konuştu:
– Ey Müminlerin emiri! Yirmi bin mevall maaşsız savaşmaktadır. Bir
o kadarı da Müslüman olmuş ve hala haraç (cizye) ödemektedider. emirimiz (kumandanımız) zalim ve ırkçı birisidir. Minberimize çıkar ve: “Ben size alim olarak geldim ve bugün artık ırkçıyım. Vallahi kavınimden bir tek kişi benim için kavınimden olmayan yüz kişiden daha sevimlidir. ” der. O hala Haccacın kılıçlarından bir kılıçtır. Zülüm ve düşmanlıkla muamele etmektedir.
Ömer bunun üzerine:
– Öyleyse senin gibileriyle yükselinir, dedi.
Ömer Cerraha şöyle yazdı: “Bak, senin kıblene dönüp namaz kılanlardan cizyeyi kaldır.” Cerrah bunu uygulayınca insanlar islama girmekte yarış ettiler. Cerraha denildi ki: “insanlar cizyeden kurtulmak için islama koşuyorlar, sen onları sünnetle imtihan et.” Cerrah, bu durumu Ömere bildirdi. Ömer, cevaben: “Allah, Muhammedi davetçi olarak gönderdi, sünnet edici olarak değiL.” şeklinde mektup yazdı. Daha sonra: “Bana dürüst bir adam getirin de Horasan hakkında bir şeyler sorayım.” dedi. Ona Ebu Miclezi tavsiye ettiler. Ömer, Cerraha mektup göndererek, yanına gelmesini, Ebu Miclezi beraberinde getirmesini ve Horasan harbini idare etmek üzere de, Abdurrahman bin Nuaym Amiriyi bırakmasını istedi. Cerrah bir konuşma yaptı ve: “Ey Horasanlılar! Ben size üzerimdeki şu elbiselerimle geldim, sizin malınızdan bana geçen sadece kılıcımın süsüdür.” diyerek onlardan ayrıldı. Yanında sadece bir at ve bir de katır vardı. Ömerin huzuruna çıktığında Ömer Ona: “Ne zaman yola çıktın?” diye sordu. Cerrah: “Ramazan ayında.” diye cevap verdi. Ömer bunun üzerine: “Seni zulüm ve cefa ile tavsif eden doğru söylemiş. Bayrama kadar ikamet edip, bayramı yaptıktan sonra yola çıksaydın ya!” diye sitem etmişti.
Cerrah, Ömere önceden şöyle yazmıştı: “Horasana geldim, orada fitne ve anarşinin şaşkına çevirdiği insanlar buldum. Onlar için en sevimli şey, üzerlerindeki Allahın hakkına mani olmak için (zekatı vermemek için) irtidad etmekti. Onları kılıç ve kırbaçtan başka bir şey bundan vazgeçiremiyor. Senin iznin olmadan bunları tatbik etmeyi uygun görmedim. ”
Ömer, şöyle cevap vermişti: “Ey Cerrahın anasının oğlu! Sen, fitneye onlardan daha da hırslısın. Hak etmedikçe. Mümine ve muahede kırbaç vurma. Kısastan da kaçın. Sen, gözlerin hıyanetini ve gönüllerin gizlediğini bilene döneceksin (Mümin, 19) ve Büyük küçük her şeyi sayıp döken (Kehf, 49) bir kitabı okuyacaksın.”
Cerrah, Ömerin yanına gelip, Ebu Mielezi de getirince aralarında şöyle bir konuşma geçti:
Ömer:
– Bana Abdurrahman bin Abdullah hakkında bilgi ver.
Cerrah:
– Denk olanlara eşit davranır. Düşmana düşmandır, dilediğini yapan bir kumandandır. Yardım edeceği birini bulunca hemen koşar.
Ömer:
– Ya Abdurrahman bin Nuaym?
Cerrah:
– O afıyeti ve ağır davranmayı sever. Bunu ben daha çok severim. Ömer bunu namaz ve harp işleri için, Abdurrahman Kuşeyriyi de harac toplama işleri için görevlendirdi. Horasan ehline de Abdurrahmanı harp işlerine, Abdurrahman (b. Abdullah)ı da haraç işlerine tayin ettiğini bildirdi. Bu ikisine de maruf ve ihsan tavsiye eden bir mektup gönderdi.
Abdurrahman bin Nuaym Ömer ölünceye dek Horasanda görev yaptı. ondan sonra da Yezid bin Mühellebin ölümüne kadar. Ölünce, Mesleme bin Abdülaziz Haris bin Hakemi göndermiş, bunun valiliği bir buçuk seneden fazla sürmüştü.