"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ömer bin abdülazizin hilafeti

Süleyman bin Abdülmelikin ölümünden sonra Ömer bin Abdülaziz halife oldu. Süleyman Dabıkta iken hastalanmıştı. Durumu ağırlaşınca oğullarından henüz baliğ olmamış birini yazdığı mektupla veliaht tayin etti. Reca bin Hayve:
“Ne yapıyorsun ey Müminlerin emiri? Halifeyi kabrinde koruyacak şeylerden biri de insanlara salih bir adamı halife tayin etmesidir.” dedi. Süleyman: “Ben istihare yapıyor (Allahtan hayırlısını istiyor) ve düşünüyorum, henüz karar veremedim.” şeklinde karşılık verdi. Süleyman bir iki gün bekledikten sonra yazdığı o mektubu yırttı ve Recayı çağırttı. Aralarında şöyle bir konuşma oldu:
Süleyman:

– Oğlum Davud hakkındaki görüşün ne?
Reca:

– O Konstantiniyyede, yani senden uzakta. Onun sağ mı, ölü mü olduğunu bilmiyorsun.
Süleyman:

– Peki sence kim uygun?
Reca:

– Sen kimi uygun görürsen o.
Süleyman:

– Ömer bin Abdülazize ne dersin?
Reca:

– Vallahi, Onun hayırlı, faziletli ve uygun olduğunu biliyorum.
Süleyman:

– O dediğin gibidir. Onun dışında çocuklarımdan birini tayin etmeyip sadece Onu halife tayin etsem fitne çıkar ve ondan sonra oğullarımdan birini veliaht yapmazsam onun halife olmasına izin vermezler. (Abdülmelik Velid ile Süleymana kardeşleri Yezidi veliaht tayin etmelerini tavsiye etmişti. Süleyman Yezid bin Abdülmeliki Ömerden sonra veliaht tayin etti. Yezid insanların toplandığı kalabalık bir günde kaybolmuştu.)
Reca

– Senin uygun gördüğün bence de uygundur, demiştim. Bu konuşmadan sonra Süleyman şu mektubu yazdı:
” Bismillahirrahmanirrahim. Bu Müslümanların emiri, Allahın kulu Süleymanın Ömer bin Abdülazize mektubudur. Benden sonra seni ve senden sonra Yezid bin Abdülmeliki halife tayin ettim. Onu dinleyip itaat edin, ihtilafa düşmeyin; zayıflar, başkalarına yem olursunuz. ”

Daha sonra zabıta teşkilatının amiri olan Kaab bin Cabir el-Absiye haber göndererek: “Ehl-i beytimi topla.” dedi.
Kaab onları toplayınca, Süleyman, Recaya: “Mektubumu onlara götür, içinde zikredilenleri kendilerine haber ver. Mektupta tayin ettiğim kişiye beyat etsinler.” dedi.
Reca, Süleymanın söylediklerini yerine getirdi. Ailesi halkı, Süleymanı görüp selam vermek istediklerini söylediler. Reca: “Tamam.” dedi ve içeri girdiler. Süleyman onlara: (Reca bin Hayvenin elindeki mektuba işaret ederek) “Bu mektupta benim vasiyetim vardır. Orada ismini zikrettiğim kimseyi dinleyip itaat ediniz.” dedi, onlar da tek tek beyat edip ayrıldılar.

Reca der ki:
“Ömer bin Abdülaziz bana geldi ve: Bunun (Süleymanın) bana bu işle (hilafetle) ilgili bir şey isnat etmesinden korkuyorum. Allaha yemin verdiriyorum, eğer böyle bir şey varsa geç olmadan (Süleyman ölmeden) bana bildir de istifa edeyim. dedi. Sana bir harf bile bildiremem. deyince bana kızmış olarak gitti. ”
Reca devam ediyor:
“Daha sonra Rişam bin Abdülmelik geldi ve: Benimle senin aranda eski bir dostluk, saygı var. Şu işi (hilafete kimin tayin edildiğini) bana bildiriver. Eğer benden başkasına tevdi edilmişse gidip konuşayım. Bunun ebediyen aramızda kalacağına Allahı şahit tutarak söz veriyorum. dedi. Ona tek bir harf bile söylemedim. O bir eliyle öbür eline vurarak ve: Bu iş bana tevdi edilmediyse kime tevdi edildi öyleyse? Abdülmelikoğullarından dışarı ını çıkacak yani? diyerek çekip gitti.”
Reca şöyle anlatıyor:
“Süleymanın yanına girdim, ölmek üzere olduğunu gördünl. Sekerat-ı mevte geldiğini gördüğümde kıbleye çevirdim. Ayıktığı zaman: Henüz zamanı gelmedi. diyordu. Bu hareketi iki veya üç defa yaptım. Üçüncüde: Zamanı geldi, bir şey isteyeceksen söyle ey Reca! dedi ve kelime-i şehadet getirdi. Yönünü kıbleye çevirdim ve öldü. Gözünü kapayıp üzerini örttüm, kapıyı da kapadım. O sırada hanımı bir haberci gönderip Süleymanın nasıl olduğunu sordu, Örtünmüş bir vaziyette uyuyor. dedim. Gelen kişi üzeri örtülü olan Süleymana baktı ve gidip hanımına haber verdi. Karısı onun gerçekten uyumakta olduğunu zannetti. Ben kapıya güvendiğim birisini oturttum ve kimseyi içeri sokmamasını söyledim. Kaab bin Cabire haber gönderdim, Süleymanın ehl-i beytini topladı. Dabık Mescidine geldiler, onlara: beyat ediniz. dedim. Bir defa beyat ettik ya! diye karşılık verdiler. Bir kere daha beyat edin, bu Müminlerin emirinin vasiyetidir. deyince ikinci defa beyat ettiler. Süleymanın ölümünden sonra da beyat edince işi sağlama bağladığımı anladım ve: Haydi efendinize kıyam edin, o öldü. dedim. inna lillahi ve inna ileyhi raciun (Allahtan geldik yine Ona döneceğiz.) dediler. Ben hemen Süleymanın mektubunu okumağa başladım. Ömer bin Abdülazizin halife tayin edildiği kısma gelince Hişam: <