Süleyman bin Abdülmelik Yezidi Iraka vali tayin edince savaş, namaz ve haraç işlerini de Ona tevdi etmişti. Yezid kendi kendine şöyle düşündü:
“Haccac Irakı harap etmiştir, ben ise Iraklı biriyim. Ne zaman Iraka gelsem, insanlardan haraç alsam ve vermedikleri takdirde onları cezalandırsam Haccac gibi birisi olurum, tekrar onlara hapishaneleri getirmiş olurum. Allah onları bu beladan kurtarmaz. Üstelik Süleymana, Haccacın götürdüğü şeyleri götürsem, benden kabul etmez.” Yezid daha sonra Süleymana gelerek: “Sana haraç işlerini iyi bilen birini göstereyim mi? Onu haraç işleriyle görevlendirirsin.” dedi. Süleyman: “Olur.” deyince Yezid Temimoğullarının mevlası Salih bin Abdurrahmanı tavsiye etti. Süleyman Onu haraç işleriyle görevlendirdi ve Yezidden önce Onu gönderdi. Salih Vasıta geldi, daha sonra da Yezid geldi. Halk Onu karşıladı, Salih ise Yezid iyice yaklaşıncaya kadar karşılamağa çıkmadı. Yezid iyice yaklaşınca cübbesini giyerek, Şam ehlinden dört yüz kişiyle çıkıp Yezidi karşıladı. Bir müddet birlikte yürüdüler ve Yezid de orada konakladı. Salih Onu baskı altında tuttu ve hiç bir şey yapmasına imkan vermedi. Yezid halka yemek vermek üzere bir sofra kurdurttu, Salih buna mani oldu. Yezid: “Sen bunun hesabını benim üzerime yaz.” diyerek çeşitli mallar aldı ve bunların fiyatını bir mektupla Salihe bildirdi. Salih bunları da kabul etmedi ve Yezide: “Haraç senin bu isteklerinle devam etmez. hem de Müminlerin emiri buna razı olmaz ve bundan dolayı sorguya çekilirsin.” dedi. Yezid buna gülerek: “Bu defaya mahsus olmak üzere böyle yap, bir daha aynı şeyi yapmam.” deyince Salih kabul etti.
Süleyman Yezidi henüz Horasana tayin etmemiş ve Yezid de Salihin baskılarından bıkmıştı. Abdullah bin Edhemi çağırarak: “Benim için önemli olan bir iş için seni istiyorum ve onu benim için yapmanı diliyorum.” dedi.
Abdullah: “Peki.” deyince Yezid: “Benim nasıl bir sıkıntıda olduğumu görüyorsun. Artık bundan usandım. Horasan ise bildiğin gibi, himayesiz durumda, buna bir çare yok mu?” dedi. Abdullah: “Beni Müminlerin emirine gönder.” dedi. Yezid: “Sana söylediklerimi gizli tut.” diyerek, Süleymana Irakın durumunu bildiren, ibn Edhemi öven ve ibn Edhemin Irakı iyi tanıdığını gösteren bir mektup yolladı, arkasından da ibn Edhemi gönderdi.
ibn Edhem Süleymanın yanına geldi. Süleyman Ona: “Yezid bana yazdığı mektupta senin Irakı iyi tanıdığından bahsediyor, oraları nasıl bilirsin?” diye sordu. ibn Edhem: “Orayı en iyi ben bilirim. Orada doğdum, orada yetiştim, ora ve oranın ahalisi hakkında çok şey bilirim.” diye cevap verince, Süleyman: “Öyleyse bana Horasana tayin edebileceğim birisini tavsiye et.” dedi. ibn Edhem: “Müminlerin emiri kimi istediğini daha iyi bilir. Onlardan birini söylerse, ben o şahıs hakkındaki görüşümü söyleyebilirim.” diye karşılık verdi. Süleyman Kureyşten birini söyledi. ibn Edhem: “Bu Horasanlı değiL.” deyince Süleyman: “Abdülmelik bin Mühelleb?” diye sordu. ibn Edhem: “Bu da uygun değil, çünkü bu işi idare edecek kadar yetişkin değiL. Üstelik ne babası gibi kurnaz ne de kardeşi gibi cesurdur.” şeklinde karşılık verdi.
Daha böyle bir kaç kişi zikredildi. Süleymanın en son söylediği Veki bin Ebi Sud oldu. ibn Edhem: “Ey Müminlerin emiri! Veki cesur, yiğit ve Mikdam soyunun reisidir. Benim en çok teşekkür borçlu olduğum ve bana en çok iyiliği geçen biridir. O benim intikamımı almış ve beni düşmanlarımdan korumuştur. Fakat Müminlerin emirinin bende daha çok hakkı vardır ve Ona nasihat etmek ve doğruyu söylemek benim borcumdur. Veki öyle biridir ki, etrafına yüz kişi toplansa hemen ihaneti düşünür. Halk içinde adı pek duyulmamıştır.” diyerek Süleymanı Vekiden vazgeçirmiştir. Süleyman: “Peki sen söyle bakalım, bu işe kim layık?” diye sorunca ibn Edhem: “Bildiğim birisi var ki, Müminlerin emiri Onun ismini zikretmedi.” dedi. Süleymanın “Kimdir bu?” diye sorması üzerine ibn Edhem: “Müminlerin emiri bunu kimseye söylemeyeceğine söz verirse ve duyulduğu takdirde beni korumayı taahhüt ederse ancak söylerim.” dedi. Süleyman “Kabul” deyince, ibn Edhem Yezid bin Mühellebin ismini verdi. Süleyman: “Irak Yezid için Horasandan daha iyidir.” deyince ibn Edhem: “Bunu ben de biliyorum, fakat sen Onu zorluyorsun ve O da Iraka bir vekil bırakıp gidiyor.” diye karşılık verdi. Süleyman:
“isabetli görüş beyan ettin.” diyerek Yezidin Horasana tayin edildiğine dair ahdi ibn Edhem ile gönderdi. ibn Edhem Yezide gelerek hemen yolculuğa hazırlanmasını söyledi ve Yezid oğlu Muhalledi hemen o gün Horasana gönderdi. Ondan sonra Yezid yola çıktı. Vasıta kendi yerine Cerrah bin Abdullah el-Hakemiyi bıraktı. Basraya Abdullah bin Hilal el-Kilabiyi gönderdi. Basradaki işleri ve ihtiyaçları için de kardeşleri içinde en çok güvendiği, Mervan bin Mühellebi görevlendirdi. Kufede, Harmele bin Umeyr el-Lahmiyi bir kaç aylığına görevlendirdi, sonra azletti ve yerine Beşir bin Hayyan en-Nehdiyi tayin etti.
Kayslılar Kuteybenin görevden alınmadığını zannediyorlardı. Yezid Horasana gelince, Süleyman Kuteybenin durumunu araştırmasını, eğer Kayslılar Kuteybenin azledilmediğine dair delil getirebilirlerse, Onun yerine Vekii bağlamasını emretti. Muhalled bin Yezid Merve varınca Veki Onu ve arkadaşlarını hapsedip babası gelmeden önce hepsine de işkence yaptırdI.
Vekiin Horasan Valiliği, dokuz veya on ay sürmüştür. Sonra Yezid bu yılda Horasana gelmiş, Şam ehlini ve Horasanlı bir grup halkı kendine yaklaştırmıştır. Nehai bin Tevsia bu hususta şöyle der:
Biz bir emirden ümit ettiğimizi Yezidden etmiyorduk; Bu konuda yanıldık ve zahid yaşayışından vazgeçtik. Bir emir (vali) bize insaflı davranmazsa, aslanlar gibi kükreyerek üzerine yürürüz.
Ey Yezid! Sen bize dön ve bizi köleler gibi yaşamaktan kurtar. Biz geliyoruz, bizden yüz çevriliyor.
Hiç bir şey almadan geri dönüyoruz, şu surat asma ve yüz çevirme ne demek oluyor.
Bu yıl hac emirliğini Süleyman bin Abdülmelik yapmıştır. Ordu göndermiş, oğlu Davudu Saifede görevlendirmiş, Kadın Kalesi (Hısnul-Mere) fethedilmiştir.
Mesleme Vaddahiyye topraklarında savaşmış ve Vaddfıhiye hükümdarı Vaddahın ele geçirmiş olduğu kaleyi yeniden fethetmiştir.
Ömer bin Hübeyre denizden gelerek Anadoluda (Arz-ı Rılm) savaşmış ve kışı burada geçirmiştir.
Bu yıl hac emirliğini Süleyman bin Abdülmelik yapmıştır.
Davud bin Talha el-Hadremi Mekkedeki görevinden bu yıl içinde azledilmiş, bu görevde altı ay kalabilmiştir. Yerine Abdülaziz bin Abdullah bin Halid getirilmiştir.
Endülüsü fetheden Musa bin Yesar bu yılda ölmüştür. Ölümü Süleyman bin Abdülmelik ile beraber Mekke yolunda iken vuku bulmuştur.
Kays bin Ebi Hazim el-Beceli bu yılda ölmüştür. Öldüğünde yaşı yüzün üzerinde idi. Müslüman olmak için Peygambere gelmiş, vefat ettiğini öğrenmişti. Aşere-i Mübeşşereden hadis rivayet etmiştir. Abdurrahman bin Avfdan hadis rivayet etmediği ve ömrünün sonlarına doğru aklını kaybettiği, bunadığı söylenmiştir.
Eşcanın mevlası Salim bin Ebil-Cad da bu yılda vefat etmiştir. Adı Rafıdir.