Abdülmelik akıllı, kararlı, edip, zeki ve bilgili bir kişi idi. Ebuz-Ziyad der ki:
Medinenin dört tane fakibi vardı. Bunlar: Said bin Müseyyeb, Urve bin ez-Zübeyr, Kabisa bin Züeyb ve Abdülmelik bin Mervandı.
Şabi de şöyle der:
Ben kiminle müzakere ettiysem Abdülmelikin dışında benden daha üstün kimse görmedim. Ona sözünü ettiğim her bir hadiste mutlaka bana bazı şeyler ekleyip hatırlatmış, okuduğum her şiirden de mutlaka bilmediğim bazı beyitleri söylemiştir.
Cafer bin Ukbe el-Hattai de şöyle der:
Abdülmelike saçların çabucak ağardı deyince şu cevabı verdi: “Minberlere çıkıp hatalı konuşmak korkusu saçlarımı ağarttı.”
Abdülmelik şöyle demişti:Bu işe benden daha layık hiç bir kimse bilmiyorum. Gerçekten ibn ez-Zübeyr uzun uzun namaz kılar, oldukça fazla oruç tutar, ama cimri olması hasebiyle yönetici olamaz.”
Ebu Misher der ki:
Hastalığı sırasında Abdülmelike: “Kendini nasıl buluyorsun?” diye sorulmuş, O da şu cevabı vermişti: “Kendimi Yüce Allahın şu buyruğunda belirttiği gibi görüyorum: And olsun sizi ilk defa yarattığımız gibi yapayanız, teker teker huzurumuza gelmişsinizdir. Size ınsan ettiğimiz şeyleri de geride bırakmış bulunuyorsunuz. (Enam suresi, 94).
Mufaddal bin Fedale babasından naklederek şöyle anlatır:
Çok ağır hasta olduğu sırada bazı kişiler Abdülmelik bin Mervanın yanına girmek için izin istediler. yanına girdiklerinde hadım bir kişinin göğsüne yaslamış durumda buldular. Onlara şöyle dedi: “Sizler yanıma dünyanın benden yüz çevirdiği, ahiretin de bana doğru gelmekte olduğu bir sırada girmiş bulunuyorsunuz. Şimdi Allah katında benim işime en çok yarayacak bir iş hatırlamağa çalıştım da, bunun Allah yolunda henüz bu işlere bulaşmadan önce yapmış olduğum bir gazve olduğunu gördüm. Sakın şu pis kapılarımızda fazla dolaşmayınız. ”
Said bin Abdülaziz ed-Tenmlhi der ki:
Abdülmelik bin Mervan ölümü yaklaştığı sırada sarayının kapısının açılmasını emretti. Bir boyacının elbise boyamakta olduğunu görünce: “Keşke ben de bir boyacı olsaydım!” diye iki defa tekrarladı.
Said bin Abdülaziz şöyle ekler: Onları bizim gibi olmayı temenni etmeğe iten ve bizi de onlar gibi olmayı arzulamağa itmeyen Allaha hamdü senalar olsun.
Said bin Beşir şöyle der:
Abdülmelik ağırlaşınca kendisini kınamağa ve başına vurmağa başlayarak şöyle dedi: “Keşke ben mAyşetimi günbegün kazansaydım ve Allaha itaatle vakit geçirseydim!”
ibn Hazime bundan söz edilince şöyle dedi: “Onları ölüm esnasında bizim içinde bulunduğumuz durumu temenni etmeğe iten ve öleceğimiz sırada bizleri onların içinde bulundukları durumu temenni etmeğe itmeyen Allaha hamdü senalar olsun. ”
Mesud bin Halef de şöyle anlatır:
Abdülmelik bin Mervan hastalığı esnasında dedi ki: “Allaha yemin ederim, Tihameli bir adamın Tihame dağlarında koyun otlatan bir kölesi olmayı ve hiç bu işlere bulaşmamış olmayı temenni ediyorum.”
imran bin Musa el-Müeddep der ki: Rivayet edildiğine göre, Abdülmelik bin Mervan hastalığı artınca: “Beni balkona çıkartıruz.” diye emretmiş, etrafındakiler de Onu balkona çıkartmışlardı. Bu sırada bir meltem esti ve şöyle dedi: “Ey dünya! Sen ne kadar hoşsun, fakat senin uzun süren bile kısadır. Senin büyüğün bile hakirdir. Bununla birlikte bizler senin hakkında çokça aldaruşa düştük. ”
Daha sonra da şu iki beyti okudu:
“Eğer inceleyip hesaba çekersen, ey Rabb! Azap olur benim için, azaba ise yok tahammülüm. Affet, çünkü sen çok affeden bir Rabbsin, Günahları toprak sayısınca olan bu kötü kulu.”
Bu beyitleri Muaviyenin okuduğu da söylenmiştir. Ancak Abdülmelikin de gerçekten bu şekilde korkup çekinmiş olması gerekir, çünkü kötülüklerinden sadece biri Haccac olan bir kişi kendisini nelerin beklemekte olduğunu iyi bilir.
Abdülmelik Said bin Müseyyebe şöyle demiş: “Ey Muhammedin babası! Ben artık öyle bir hale geldim ki, iyilik yapıyorum, bundan dolayı sevinemiyorum. Kötülük de yapıyorum, bundan dolayı da rahatsız olmuyorum.” Said bin Müseyyeb de Ona şu cevabı vermiş: “işte şimdi kalbin tam manasıyla ölmüş bulunuyor.”
Abdülmelik islam tarihinde verdiği sözü, ahdi ve emanı bozan ilk kişidir. Onun Amr bin Saide yaptıklarından daha önce söz edilmişti.
Farsçadan Arapçaya divanları ilk çeviren kişi Odur. Halife ve sultanların huzurunda Hirazvari konuşmayı yasaklayan ilk kişi de Odur. Ondan önce ise halifelerin yanlışlıkları yüzlerine karşı söylenebiliyordu.
ilk cimrilik eden halife, de odur. Cimriliği dolayısıyla “Taşları bile sıkmıştır.” denilirdi.
Marufun emredilmesini yasaklayan ilk kişi de odur. O ibn ez-Zübeyrin öldürülmesinden sonra yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Şu andan itibaren bana kim Allahtan korkmayı emredecek olursa onun boynunu uçururum.”