"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Deyrul-cemacim vakasının devamı

Haccacın üç ayrı bölüğü Abdurrahmanın Cebele bin Zahr komutasındaki Kumi Birliği üzerine hamle yapınca Cebele şöyle seslendi: “Ey Abdurrahman bin Ebi Leyla, ey Kurra topluluğu! Kaçmak bütün insanlar arasında en çok sizin için çirkindir, çünkü ben Ali bin Ebi Talibin (Allah Onun salihler arasındaki derecesini yükseltsin; Ona sadıkların, şehitlerin ecrini versin) Şam halkıyla karşılaştığımızda şöyle dediğini işittim: “Ey Müminler! Kim yapılmakta olan bir haksızlık veyahut da yapması teklif edilen bir kötü iş görür de onu kalbiyle reddederse o kurtulmuş ve bundan uzak olmuş olur. Bunu diliyle reddeden kimse ecir kazanır ve bir öncekinden daha faziletlidir. Kim de Allahın kelamının en yüksek, zalimlerin sözünün ise en alçak olması için o münkere karşı kılıcıyla çıkarsa işte bu kimse hidayet yolunu bulmuş ve kalbini yakin nuru ile doldurmuş olur.” Haydi, siz de haramı helal kabul eden, islamda olmadık şeyleri uyduran, hakkı bilmeyen ve tanımayan, bidatçi ve düşmanlıkla hareket edip bu türlü davranışlara asla karşı çıkmayan bu kimselerle çarpışınız. ”

Ebül-Bahteri de şöyle dedi: “Ey insanlar! Sizler bunlarla hem dininiz, hem de dünyalığınız için savaşınız.” Şabi ise şöyle konuştu: “Ey insanlar! Bunlarla savaşınız. Bu konuda hiç bir tereddüde düşmeyiniz. Allaha yemin ederek söylüyorum, ben yeryüzünde bunlardan daha çok zulüm uygulayan, verdikleri hükümlerde daha çok haksızlık yapan hiç bir kesim bilmiyorum.” Said bin Cubeyr de benzeri sözler söyledi. Sonra Cebele şunları ekledi: “Bunların üzerine son derece kararlı bir hamle yapınız, onları kendi saflarına geri püskürtünceye kadar asla bırakmayınız.”
Gerçekten onların üzerine oldukça kararlı bir hamle yaptılar. Gelen birliklerle çarpıştılar, sonunda onları yerlerinden geri püskürtüp dağıttılar. Saflarının içlerine dalıncaya kadar ileri gittiler ve yerlerinden uzaklaştırdılar. Daha sonra geri döndüklerinde komutanları olan Cebele bin Zahrın öldürülmüş olduğunu gördüler ve nasıl öldürüldüğünü de bilemediler.
Onun öldürülmesi ise şöyle olmuştu: Cebelenin yanında bulunanlar Şamlılar üzerine hamIe yapıp onları dağıtınca kendisi arkadaşlarının yanına dönmesini beklemek amacıyla yerinde durdu. Şamlılardan bir grup da kendi saflarından ayrılıp bir kenarda durdular. Bunlar Cebelenin arkadaşlarının ilerlediğini görünce birbirlerine: “işte bu Cebeledir. Arkadaşları henüz savaşla meşgulken üzerine bir hamle yapalım.” diyerek üzerine atıldılar: Cebele de onların üzerine hamIe yaptı; Onu Kelbli Velid bin Nahit adındaki birisi öldürdü. Başı Haccaca götürülünce Haccac da bunun müjdesini arkadaşlarına verdi. Cebelenin askerleri geri dönünce Onun öldürülmüş olduğunu gördüler. Bu durum onları manen sarstı ve diğerlerine Cebelenin öldürüldüğü haberini acı bir şekilde bildirdiler. Ebul-Bahteri onlara şöyle dedi: “Cebelenin öldürülmüş olması sizi dağımklığa uğratmasın. O da sizin gibi bir adamdı ve ölüm anı gelip çattı. O ne bundan daha erken ölebilirdi, ne de daha sonrasına kalabilirdi.” Sonunda Kurra arasında dağımklık baş gösterdi. Şam halkı da onlara şöyle seslendiler: “Ey Allahın düşmanları! Artık helak oldunuz ve sizin en azgınınız da öldürülmüş bulunuyor.”
Bu esnada Şeybanlı Bistam bin Maskala bin Hubeyre Kurranın yanlarına geldi. Onun gelişine sevinerek: “Haydi, Cebelenin yerine geç.” dediler. Bistam Reyden geliyordu. Abdurrahmanın yanına gidince O da onu Rabialıların başına geçirdi. Oldukça kahraman bir kişi idi. Bir gün yaptığı çarpışma ile Haccacın karargahına kadar girdi ve bera-berindekiler Şam halkından otuz kadın esir aldılar ve Bistaru onları serbest bıraktı. Bununla ilgili olarak Hacdk şöyle dedi: “Kadınlarının esir olmasını önlemiş oldular. Eğer bunları geri göndermeyecek olsalardı, onlara karşı zafer kazandığım takdirde ben de onların kadınlarını esir edecektim.”
“Ebu Humeyd” künyeli Abdurrahman bin Avf er-Ruasi ortaya atılarak teke tek çarpışmak için er istedi. Şam halkından bir kişi Onun önüne geldi ve birbirleriyle vuruşmağa başladılar. Birbirlerine: “Sen kimsin?” diye sorduklarında her ikisi de: “Ben Külablı yiğidim.” deyince amca çocukları olduklarını anladılar ve birbirlerini bıraktılar. Harisli Abdullah bin Rizam da çıkıp teke tek çarpışmak için er istedi. Haccacın askerleri arasından bir kişi çıkıp yanına geldi ve Abdullah Onu öldürdü.
Abdullah aynı şeyi üç gün tekrarladı. Dördüncü gün olunca yine ortaya çıktı. Bunun üzerine Onun için: “Yine geldi. Keşke Allah canını alsaydı da gelmeseydi!” dediler. Abdullah çarpışmak için yine er isteyince Haccac Cerralıa: “Haydi, Ona karşı sen çık.” dedi. Cerrah da Abdullahın karşısına çıktı. Abdullah eskiden beri arkadaşı olan Cerralıa: “Yazık oluyor ey Cerrah, sen niye karşıma çıktın?” deyince Cerrah: “Seninle imtihan ediliyorum.” diye cevap verdi. Abdullah: “Peki, hayırlı bir iş yapmak ister misin?” diye sorunca Cerrah da: “Neymiş o?” diye sordu. Abdullah şöyle cevap verdi: “Ben önünden çekileceğim; sen de beni bırakıp Haccaca git, böylelikle Haccacın yanındaki durumun daha bir iyileşir ve bundan dolayı da seni över. Ben ise geri çekilmekten dolayı hakkımda söyleneceklere tahammül ederim. Bunu senin esenliğini istediğim için yapacağım, çünkü kavmimden senin gibi birisini öldürmek istemiyorum.” Cerrah: “Olur, öyle yap.” deyip Abdullahın üzerine hamle yapmca Abdullah Cerralıın önünde gerilemeğe başladı. Cerrah Onu öldürmek maksadıyla ciddi bir şekilde Abdullahın üzerine hamle yapınca Abdullahın bir tarafta bulunan ve içmek için yanında su bulunduran kölesi Abdullaha şöyle seslendi: “Efendim, bu adam seni öldürmek istiyor.” Bunun üzerine Abdullah Cerralıın üzerine dönerek elindeki demir çubukla kafasına vurdu ve yere düşürdü. Daha sonra şöyle dedi: “Ey Cerrah! Sen bana gerçekten kötü bir şekilde karşılık verdin. Ben seninesenliğini arzu ettim, sen ise beni öldürmek istedin. Haydi git, akrabalığımız ve aşiretimizin bir olması sebebiyle seni bırakıyorum ve öldürmüyorum. ”
Said bin Cubeyr ile Taylı Ebul-Bahteri, Şam halkı üzerine Cebele bin Zahrın ölümünden sonra hamle yapıyor ve onların arasına karışıyorlardı.
Savaş yüz üç gün devam etti. Çünkü onlar Cemaciıne Rebiyülevvel ayının üçüncü günü varıp yerleşmişler, Cemaziyülevvelin on dördüncü günü de bozguna uğramışlardı.

Yenilgi gününde son derece şiddetli bir çarpışma oldu ve Abdurrahman ile birlikte olanlar Haccacın askerlerine karşı üstünlük sağladılar. Sağladıkları bu üstünlük ile Haccacın askerlerinin bozguna uğrayacağından ve kesin bir şekilde yenileceklerinden emindiler. Tam bu sırada Haccacın sağ kanadının komutanı olan Süfyan bin Ebred Abdurrahmanın sol kanadında bulunan Temimli Ebred bin Kurra üzerine hamle yaptı. Ebred bin Kurra söz edilmeğe değmeyecek şekilde basit bir direniş gösterdikten sonra geri çekilip bozguna uğradı. Herkes Ebred bin Kurranın, beraberindekilerle bozguna uğraması için anlaşmış olduğunu zannetti. Ebred bu şekilde yenilince Onun tarafındaki saflar dağıldı ve her iki taraf birbirine karıştı. Abdurrahman o arada minbere çıkarak askerlerine: “Ey Allahın kulları! Yanıma geliniz.” diye seslenmeğe başladı. Bir grup etrafında toplandı. Şam halkı yanına yaklaşıncaya kadar yerinde kaldı. Kendisiyle birlikte bulunanlarla Şamlılara karşı savaştıysa da Şamlılar karargahına kadar girdiler. Bu sırada Ezdli Abdullah bin Yezid bin Mufaddal Abdurrahmanın yanına gelerek: “Oradan in. Esir edilmenden korkuyorum. Eğer çekip gidecek olursan, belki de Allahın yardımıyla kendilerini helak edeceğin bir topluluk etrafında toplanabilir.” dedi.
Bunun üzerine Abdurrahman ve beraberindekiler hiç bir şeye aldırış etmeden minberden indiler. Daha sonra Haccac Küfeye geri döndü, Muhammed bin Mervan Musula, Abdullah bin Abdülmelik de Şama geri döndüler. Haccac da Abdurahman ile birlikte savaşa katılmış olanlardan beyat almağa başladı.
Haccac kimden beyat aldıysa önce: Sen bu yaptıklarınla kafir olduğuna şahitlik ediyor musun?” diye sorar, bu kişi şayet: “Evet, ederim.” diye cevap verirse beyat alır, aksi takdirde öldürürdü. Hasama mensup bir adam vardı ve bu her iki taraftan da ayrı idi. Haccac ona durumunu sorunca o da her iki taraftan da ayrı ve uzak olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Haccac ona: “Sen o zaman uygun fırsat bekleyen birisisin. Kafir olduğuna şahitlik ediyor musun?” deyince adam Ona şu cevabı verdi: “O zaman ben çok kötü bir insanım demektir. Seksen yıl Allaha ibadet edeyim, sonra da kafir olduğuma şahitlik edeyim ha!” Bu sefer Haccac Ona: “Etmezsen seni öldürürüm.” deyince adam da: “Öldürecek olsan bile etmem.” diye cevap verdi. Haccac da onu öldürdü. ister Şamlılardan, isterse Iraklılardan olsun, bu kişiye acunayan olmadı.
Haccac daha sonra Kümeyi bin Ziyadı çağırıp şöyle dedi: “Sen MÜIDinlerin emiri Osmandan kısas isteyen kişisin, değil mi? Halbuki senin aleyhinde değerlendirebileceğim bir imkanın elime geçmemesini istiyordum.” KÜIDeyi Ona: “Peki, ikimizden hangisine daha çok kızgınsın? Kendisinden kısas yapılmasına imkan verdiği için Ona mı, yoksa Onu affettiğim için bana mı?” dedikten sonra şunları ekledi: “Ey Sakifli adam! Bana dişlerini gıcırdatma, kun gibi dişlerini de gösterme. Allaha yemin ederim, benim ömrümden geriye bir eşeğin susuzluk süresi kadar kısa bir zaman kalmıştır. Sen istediğin hükmü ver. Vadeyi belirleyen Allahtır. Öldürdükten sonra da hesap vardır.” Haccacın:
“Her ne olursa olsun, deliller senin aleyhindedir.” demesi üzerine Kümeyi şöyle karşılık verdi: “Bu senin kadılık yapman halinde öyledir.” Daha sonra Haccac emir verdi ve Kümeyi öldürüldü. Sonra bir başkası getirildi. Haccac Ona şöyle dedi: “Senin, kendin hakkında kafirlikle şahitlik edecek bir kişi olmadığını zannediyorum.” Haccacın bu sözleri üzerine adam şöyle konuştu:
“Sen bu konuda beni aldatmak mı istiyorsun? Ben yeryüzünün en kafiriyim. hatta Firavundan da daha kafirim.” Haccac Onun bu sözlerine güldü ve serbest bıraktı.
Haccac Küfede bir ay kadar kaldı. Şamlıları, Kufeli halkın evlerine yerleştirmişti. Böylelikle O, askerleri başkalarının evine yerleştiren ilk kişi oldu. Bu uygulama özellikle Acem diyarında hala vardır. “Kim kötü bir uygulama başlatırsa, kendi günahı ve kıyamet gününe kadar onunla amel edeceklerin günahı da onun üzerinedir.”