ibn Ebi Bekrenin Rutbilin ülkesine girdiğinde Müslümanların nasıl bir duruma düştüklerini, Haccacın Abdülmelikten Rutbil üzerine ordu göndermek üzere izin istemiş olduğunu daha önceden anlatmıştık. Abdülmelik bu konuda Haccaca izin verince Haccac ordu hazırlamağa girişti. Küfelilere yirmi bin, Basralılara da yirmi bin asker vermelerini emrederek bu konuda işi oldukça sıkı tuttu. Ayrıca askerlere de maaşlarını bütünüyle ödedi; öyle ki, onlara vermiş olduğu maaşların dışında iki milyon dirhem harcadı. Onlara soylu atlar ve mükemmel silahlar sağladı. Ayrıca kahramanlığı ve bu konudaki üstünlüğüyle bilinen bütün kişileri de onlarla birlikte gönderdi. Sakifli Ubeydullah bin Ebi Mihcen ve başkaları da bunlardandır.
Haccac bu iki ordunun hazırlıklarını bitirdikten sonra başlarına komutan olarak Abdurrahman bin Muhammed bin Eşası getirdi.
Haccac Ona buğz eder ve: “Onu her gördüğümde mutlaka öldürmek istemişimdir.” derdi. Şabi bir seferinde Haccacın bu sözlerini işitmiş ve Abdurrahmana haber vermişti. Buna karşılık Abdurrahman da şöyle demişti:
“Allaha yemin ederim, ben de Haccacın bu hakimiyetini ortadan kaldırmağa çalışacağım. ”
Haccac Abdurrahmanı komutan olarak bu ordunun başında göndermek isteyince ismail bin Eşas Haccacın yanına gelerek şöyle dedi: “Onu gönderme. Allaha yemin ederim, bu Fırat Köprüsünü geçer geçmez hiçbir valiye karşı itaat borcu olduğunu kabul etmez. Üstelik ben Onun sana muhalefet etmesinden korkuyorum.” Haccac ismaile şu cevabı verdi: “O emirlerime muhalefet etmeyecek kadar benden çekinir. ”
Böylelikle Haccac Abdurrahmanı bu ordunun komutanı olarak yola koydu. Abdurrahman ordu ile birlikte Sicistana kadar gitti, Sicistanlıları toplayıp onlara bir konuşma yaptı ve bu arada şunları söyledi: “Haccac beni serhaddinize amir olarak görevlendirmiş bulunuyor. Ayrıca bana bölgenizi istediği gibi kullanan düşmanınıza karşı cihat etmeyi de emretti. O bakımdan sizden hiç bir kimse bu cihada katılmaktan sakın geri kalmasın, o taktirde ceza ile karşılaşır. ”
Sicistanlılar gerekli hazırlıklarını yapınca Abdurrahman onları da yanına aldı ve hep birlikte yola koyuldular. Rutbil durumu haber alınca elçi göndererek özür diledi ve haraç vermek istediğini bildirdi, ancak Abdurrahman bu isteğini kabul etmedi. Üzerine gitti, ülkesine girdi. Rutbil de bölge bölge, köy köy, kasaba kasaba ülkesini Abdurrahmana terk ederek geri çekildi, Abdurrahman buraları teker teker eline geçiriyordu. Abdurrahman eline geçirdiği her bir yere bir fımil tayin ediyor ve onunla birlikte yardımcılar koyuyordu. Ayrıca yol ağızlarına gözcüler bırakıyor, saldırı yapılmasından endişe ettiği her tarafa silahlı askerler yerleştiriyordu. Abdurrahman buna Rutbilin ülkesinden oldukça büyük bir kısmı ele geçirinceye, herkesin eli ganimetIerle dolup taşıncaya kadar devam etti. Belli bir yere gelince Rutbilin ülkesinde daha da içerilere girmekten vazgeçerek şöyle dedi: “Bu yılonların ülkesinden elimize geç irdiklerimizle yetindim. Müslümanlar bu bölgeyi iyice tamyıp yollarında cesaretle ilerleyebilecek duruma gelinceye kadar böyle ka-Ialım. Gelecek yıl da, inşaallah, bundan sonrasını alırız ve sonunda onlarla hazinelerini, çoluk çocuklarım, en uzak topraklarını ellerinden almak için çarpışır ve Allahın onları helak etmesini bekleriz.” Abdurrahman daha sonra Hacccaca Allahın kendisine nasip ettiği fetihleri ve yapmak istediklerini bildiren bir mektup gönderdi.
Abdurrahmanın komutan olarak gönderilmesi konusunda naklettiklerimizin dışında şeyler de söylenmiştir. Şöyle ki: Haccac Kermanda Seduslu Himyan bin Adiyi bırakmış ve Sicistan ile 5ind amilinin gerek duyduğunda kendilerinden yardım isteyeceği silahlı birlik olarak görevlendirmişti; ancak Himyan isyan edince Haccac Onun üzerine Abdurrahman bin Muhammedi göndermiş, Abdurrahman onunla savaşmış, Himyan da bozguna uğramıştı. Bunun üzerine de Haccac Abdurrahmanı Himyanın görevinde bırakmıştı. Daha sonra ise Sicistan amili olan Ubeydullah bin Ebi Bekre vefat etmiş, bunun üzerine Haccac Abdurrahmana Ubeydullahın yerine geçmek üzere gerekli ahitnameyi göndererek sözünü ettiğimiz bu orduyu hazırlamıştı. Bu orduya her bakımdan mükemmelliği ve donanımlı oluşu dolayısıyla Tavuslar Ordusu adı verilmişti.
Bu yılın hac emirliğini Medine Valisi olan Eban bin Osman yaptı. Irak ve doğu bölgelerinin Valisi Haccac idi. Haccacın Horasan Valisi ise Mühelleb idi. Basra Kadısı Musa bin Enes, Küfe Kadısı da Ebu Bürde idi.
Bu yıl içerisinde Ömer bin Hattabın azatlı kölesi Eşlem vefat etmiştir.
Ebu idris el-Havlanı, Cafer bin Ebi Talibin oğlu Abdullah da bu yıl vefat etmiştir. Abdullahın 84, 85, 86 ve 90 yıllarında vefat ettiği de söylenmiştir.
ed-Debbandan hadis rivayetinde bulunan Cuheyneli Mabed bin Abdullah bin Uleym de bu yıl vefat etmiştir. Kader ile ilgili olarak Basrada ilk söz söyleyen Odur. Onu Haccac öldürmüştür. Abdülmelik bin Mervanın Dimaşkta öldürdüğü de söylenir.
ibnul-Hanefıyye diye bilinen Ali bin Ebi Talibin oğlu Muhammed de bu yıl vefat etmiştir. Aynı şekilde sahabilerden olan ve Muaviye döneminde deniz gazalarının komutanlığını yapan Cünade bin Ebi Ümeyye de bu yıl vefat etmiştir.
Saib bin Yezid de bu yıl vefat etmiştir. 86 yılında vefat ettiği de söylenmiştir. Saib Peygamber döneminde dünyaya gelmiştir.
Şüveyd bin Gafle de bu yıl vefat etmiştir.
Bu yıl içinde vefat edenlerden biri de Abdullah bin Ebi Evfadır. Sahabilerden Kufede en son vefat eden Odur.
Cübeyr bin Nufeyr bin Malik el-Hadrami de bu yıl vefat etmiştir. Cübeyr Cahiliyye dönemine yetişmiş olmakla birlikte sahabiliği yoktur.