Haccacın Haricilere hücum etmelerini emreden mektubu Mühelleb ile ibn Mihnefe varınca bunlar Haricilerin üzerine yürüdüler ve aralarında küçük bir çarpışma oldu. Hariciler bozguna uğradılar ve her hangi bir varlık gösteremediler. Bu yüzden de geri çekilip Kazenlna gittiler. Mühelleb ile ibn Mihnef de onların yakımna kadar gittiler ve konakladılar. Mühelleb, ordugahı etrafında hendek açtı ve ibn Mihnefe, “Sen de kendi çevrene hendek açmayı uygun görüyorsan yapıver.” dedi. Ancak ibn Mihnefin beraberindekiler: “Bizim hendeğimiz kılıçlarımızdır.” dediler.
Hariciler Mühellebi gafil avlamak için geldiklerinde gerekli koruma tedbirlerini almış olduğunu görünce ibn Mihnefe doğru gittiler. Onun, çevresinde hendek açmamış olduğunu gördüler ve çarpışmağa giriştiler. ibn Mihnefi arkadaşları bırakıp kaçınca atından indi ve yakın arkadaşlarından bir kaç kişiyle birlikte çarpışmalarını sürdürdü. Kendisi ve beraberindekiler öldürüldüler. Şairleri bu olayla ilgili olarak: Yerde yatanlarla taşlanan karargah kimin? Kimileri ölü, kimileri öldürülmüş yatıyor. Esen rüzgarlar kumlarla örtüyor onları, Oysa önceden eteklerini sürüklüyorlardı.
Bu anlattıklanınız Basralılara göredir.
Küfelilere gelince: Onların zikrettiklerine göre, Haccacın Haricilere karşı hücum edilmesini emreden mektubu varınca Mühelleb ve Abdurrahman Haricilere hücum ettiler ve aralarında oldukça şiddetli bir çarpışma oldu. Hariciler Mühellebin üzerine karşı hücumda bulununca O da karargahına kadar çekilmek zorunda kaldı ve Abdurrahmana haber gönderip yardım istedi. Abdurrahman da hem süvari, hem de piyade askerler göndererek yardımda bulundu. Bu olay ise ramazan ayının bitmesine on gün kala öğleden sonra olmuştu.
ikindi geçip de Hariciler Abdurrahmanın gönderdiği piyadeleri görünce yanındaki askerlerin azaldığı zannıyla Mühellebin karşısında onu uğraştıracak kadar asker bırakıp geri kalan ordularını alarak Abdurrahmanın üzerine gittiler. Abdurrahman Haricilerin üzerine gelmekte olduklarını görünce beraberinde bulunan Kurralarla birlikte atından indi. Bunlar arasında ibn Mesüdun arkadaşı Ebul-Ahvaz, Abslı Nasr bin Huzeymenin babası ve Zeyd bin Ali ile birlikte öldürülüp Onunla birlikte Küfede asılan Huzeyme bin Nasr da vardı. Abdurrahman ile birlikte kendi kabilesinden yetmiş bir kişi de atlarından indi. Hariciler onların üzerine hamle yaparak çok şiddetli bir çarpışmaya tutuştular. Abdurrahmanın etrafında bulunanlar dağıldılar ve Onunla birlikte sabredip sebat gösteren sayılı bir kaç kişinin dışında kimse kalmadı. Oğlu Cafer bin Abdurrahman ise Mühellebe gönderdiği kimseler arasında idi. Cafer askerlerin kendisinin peşinden babasının yanına gitmek üzere gelmelerini istediyse de çok az kişi hariç kimse arkasından gitmedi. Cafer babasına yaklaşırken Hariciler aralarını kesti. Bunun üzerine yaralamncaya kadar çarpışmağa devam etti. Diğer taraftan Abdurrahman ve beraberindekiler de yüksekçe bir tepenin üzerinde aşağı yukarı gecenin üçte ikisinin bitimine kadar çarpışmağa devam ettiler ve sonunda Abdurrahman bu bir avuç arkadaşıyla beraber öldürüldü. Sabah olunca Mühelleb gelip namazını kıldırdı, defnetti ve bunu Haccaca yazdığı bir mektupla bildirdi. Haccac da aynı durumu Abdülmelike yazılı olarak bildirince Abdülmelik Ona rahmet okudu ve Küfe halkını da ayıpladı.
Haccac Abdurrahmanın askerlerinin başına Attab bin Verkayı gönderdi ve Ona Mühellebe itaat etmesini emretti. Attab bundan hoşlanınadıysa da Mühellebe itaat etmekten başka bir çare bulamadı. Mühellebin yanına karargaha geldi ve Haricilere karşı çarpıştı. Mühellebin emri altında olmakla birlikte işlerini kendisi hallediyor ve hemen hemen Mühelleble hiç bir şekilde istişare etmiyordu. Bunun üzerine Mühelleb Attabın yanına aralarında Bistam bin Maskala bin Hubeyrenin de bulunduğu bir takım adamlar yerleştirdi. Bir gün Attab ile Mühelleb arasında bir tartışma oldu ve her ikisi de karşılıklı olarak birbirlerine ağır sözler söylediler. Hatta Mühelleb elindeki değneği Attaba kaldırmışken Mühellebin oğlu Muğire ileri atılarak babasının elindeki değneği. akalayıp şöyle dedi: “Allah komutanı ıslah etsin! Bu Arapların yaşlılarından onların eşrafından bir kişidir. Sen Ondan hoşuna gitmeyecek bazı şeyler işitsen bile bunu sineye çekmelisin, çünkü O gerçekten böyle bir şeye layıktır. ” Mühelleb de öyle yaptı ve birbirlerinden ayrıldılar. Attab Haccaca haber gönderip Mühellebi şikayet etti ve geri dönmek için kendisine emir vermesini istedi. Onun bu isteği ile Haccacın Ona ihtiyaç duyması aynı zamana rastladı, çünkü Haccac Küfe eşrafının Şebibden neler çekmekte olduklarını görmüş, Attab gibi birisine ihtiyaç duymuştu. Bu sebeple gelmesini isteyerek ordusunu Mühelleb ile birlikte bırakmasını da emretti. Mühelleb de bu ordunun başına kendi oğlu Habibi komutan tayin etti.
Barikli Süraka bin Mirdas Abdurrahman bin Mihnef hakkında yazmış olduğu mersiyesinde şöyle der:
Hem Şenue Ezdinin, hem Uman Ezdinin Efendisi dün Kazerunda öldü. En şerefli bir şekilde ölünceye kadar vuruştu, Akik gibi parlak ve keskin bir kılıçla. Tepenin yanında sancağının altında düşürüldü O, Kerim aşirettendi ve kerim işlerin sahibiydi O. ibn Mihnef yaptığı savaşta sözünde durdu, Bütün kirli ve pis heriflerse Onu bırakıp gitti.
Yardım gönderdi O, fakat Ona yardıma gelmediler, Tertemiz gitti Allahın huzuruna, sözünde durmamış olarak değil.
Mühelleb Saburda Haricilerle yaklaşık bir sene kadar kaldı ve onlarla çarpışıp durdu.
Bu yıl içerisinde Temimlilerden Zeyd Menatin oğlu imruulKaysoğullarından birisi olan Salih bin Müserrih baş kaldırır gibi oldu. Salih Sufriyye görüşünde idi. Onlardan ilk ayaklanan kişi oldu. Salih bu sene beraberinde Şebıb bin Yezıd, Suveyd, Butayn ve benzerleri ile birlikte haccetti. Bu yıl içerisinde Abdülmelik bin Mervanın kendisi de haccetti. Şebıb Ona suikastta bulunmak istediyse de Abdülmelik onların bu durumlarını haber aldı. Hacdan ayrıldıktan sonra Haccac bin Yusufa mektup yazarak onları takip etmesini emretti. Salih yaşlı ve abid bir kişi olup KUfeye gelir, bir ay veya ona yakın bir süre kalır, arkadaşlarıyla görüşür ve ihtiyaç duyduğu şeyleri hazırlardı. Ancak Haccac Onu aramağa başlayınca KUfeyi bırakıp gitti.
Muhammed bin Mervan bu sene yaz gazvesini Bizanslıların Maraş tarafından Ganik denilen yere çıktıkları sırada yaptı.
Bu sene hac emirliğini Abdülmelik yaptı. Medinede bir hutbe okudu ve Allaha hamdü senada bulunduktan sonra: “Ben zayıf düşürülmüş halife gibi değilim (Osmanı kastediyor).
Şunu bunu pohpohlayan bir halife de değilim (Muaviyeyi kastediyor). Zayıf görüşlü bir halife de değilim (Yezıdi kastediyor). Şunu bilin ki, sizler bana karşı dosdoğru oluncaya kadar bu ümmeti kılıçtan başka bir şeyle tedavi edecek değilim. Bizlere ilk muhacirlerin işlerini öğretip duruyorsunuz, fakat onlar gibi hiç de amel etmiyorsunuz. Bize Allahtan korkmayı emrediyorsunuz, fakat kendinize gelince bunu unutuyorsunuz. Allaha yemin ederim, şu andan sonra kim bana Allahtan korkmayı emredecek olursa, boynunu vuracağım.” dedi ve indi.
Bu yıl içerisinde Suffa ashabından olan Süleymli irbad bin Sariye vefat etti. Onun, ibn ez-Zübeyrin ayaklanması devam ederken Şamda öldüğü de söylenmiştir. Nehalı Esved bin Yezid de bu yıl vefat etmiştir.
Esved, Alkame bin Kaysın kardeşinin oğludur.