Bu yıl içerisinde Abdülmelik Tarıkı Medine Valiliğinden alarak bu göreve Haccacı getirmiş, Haccac da bu görevde bir ay kaldıktan ve yukarıda sözünü ettiğimiz şeyleri sahabilere yaptıktan sonra umre yapmak üzere Medineden ayrılmıştır.
Haccac Medinede bulunduğu sırada Kabe duvarlarının ibn ez-Zübeyrin yapmış olduğu şeklini yıkarak değiştirmiş ve ilk şekli üzere yeniden bina ederek Hicr-i ismail denilen kısmı Kabenin dışında bırakmıştır. Abdülmelik şöyle demişti: “ibn ez-Zübeyr Hicrin Beytte olduğu şeklindeki rivayette Ayşeye iftira ediyor.” Fakat Abdülmelike: “Ayşenin Resulallahtan bu rivayetini ibn ez-Zübeyrden başkaları da naklediyor.” denilince: “Keşke ben de Onu yaptığıyla baş başa bırakmış olsaydım.” diye karşılık vermiştir.
Yine bu yıl içerisinde Abdülmelik Ebu idris el-Havlaniyi kadılık makamına getirmiştir.
Abdülmelik kardeşi Bişri Basra Valiliğine tayin ettikten sonra Bişr Basraya gitti ve ardından Abdülmelikin Mühellebi Ezrakilerle savaşmak üzere Basra halkı ve ileri gelenleriyle birlikte görevlendirmesini emreden mektubu geldi. Bişr istediği kimseleri halk arasından dilediği gibi seçiyordu. Ayrıca Abdülmelik Ona Küfe halkından oldukça şerefli, kahramanlığı ve tecrübesiyle meşhur olan birisini kalabalık bir ordu ile birlikte Mühellebin yanına göndermesini de emretmişti. Bu arada, nerede olurlarsa olsunlar, yok edinceye kadar Haricilerin peşine takılmalarını buyurmuştu. Bunun üzerine Mühelleb de Cudey bin Said bin Kabısayı görevlendirerek divandan askerler seçmesini emretti, fakat Mühellebin komutanlığının Abdülmelik tarafından tespit edilmiş olması Bişre oldukça ağır geldi ve bundan dolayı Ona karşı kin duymağa başladı. Sanki Mühelleb Ona karşı bir suç işlemiş gibiydi. Bu yüzden Bişr Abdurrahman bin Mihnefi yanına çağırarak şöyle dedi: “Yanımdaki mevkiini biliyorsun. Seni Kufeden göndereceğim şu ordunun başına getirmek istiyorum. Hakkındaki kanaatimi boşa çıkarma ve şu filan oğlu filana dikkat et.” Bu sözleriyle Mühellebe küfür ve hakaretler yağdırarak şöyle devam etti: -iş konusunda Ona itaat etme, hiçbir istişaresini ve görüşünü kabul etme. Onu daima küçük düşür.”
Abdurrahman der ki: “Bana düşman ile savaşıp Müslümanları gerektiği şekilde gözetmemi tavsiye edecek yerde, akılsız birisiymişim gibi amcamın oğluna karşı tahrik ediyordu. Halbuki benim gibi birisi böyle bir durumda Onun dediklerine hiç bir şekilde kulak asmazdı.”
Abdurrahman şöyle devam ediyor: “Bişr kendisine cevap vermek istemediğimi görünce bana: Ne oluyorsun? diye sordu. Ona: Allah seni ıslah etsin. Ben hoşuma gitse de, gitmese de senin emrini uygulamaktan başka ne yapabilirim? diye karşılık verdim. ”
Mühelleb Ramehürmüze varıncaya kadar yoluna devam etti. Burada Haricilerle karşılaşınca çevresine hendek açtı. Abdurrahman da beraberinde Bişr bin Cerir, Muhammed bin Abdurrahman bin Said bin Kays, ishak bin Muhammed bin Eşas ve Zahr bin Kays olduğu halde Küfelilerle gelerek Mühellebin yan tarafında, Ramehürmüzden her iki grup askerin de görülebileceği bir yerde konakladı. Askerler orada henüz on gün kadar kalmıştı ki, Bişr bin Mervanın Basrada vefat etmiş olduğu haberi geldi. Bunun üzerine hem Basralılardan, hem de Kufelilerden pek çok kişi ayrıldı. Bişr Basrada Halid bin Abdullah bin Halidi yerine vekil olarak bırakmıştı. Kufedeki vekili ise Amr bin Hureys idi.
Küfelilerden ayrılan Zahr bin Kays, ishak bin Muhammed bin Eşas, Muaammed bin Abdurrahman bin Said de Ahvaza geldiler. Böylece orada pek çok kişi toplandı. Halid bin Abdullah bunu haber alınca onlara mektup yazarak Mühellebin yanına geri dönmelerini emrediyor, şayet gitmeyecek olurlarsa onları dayak ve ölümle tehdit ederek Abdülmelikin vereceği cezadan korkmalarını söylüyordu. Mektubu getiren elçi bir veya iki satır okumuştu ki Zahr Ona: “Kısa kes!” dedi. Elçi mektubu okuduktan sonra kimse bu mektupta yazılanlara kulak asmadı. Zahr ve beraberindekiler yola koyulup Küfe yakınına kadar geldiler ve Amr bin Hureyse şöyle haber gönderdiler: “Emirin vefat haberini aldıktan sonra herkes bir tarafa dağıldı, biz (de kendi şehrimize geri döndük ve şehrin içine senin giriş iznin olmaksızın girmek istemedik.”
Bunun üzerine Amr onlara yazdığı mektubunda geri dönüşlerini kabul etmeyerek tekrar Mühellebin yanına gitmelerini emredip Küfeye girmelerine izin vermedi. Onlar da gece olmasını bekleyerek karanlık basınca evlerine gittiler. Haccac oraya emir olarak gelinceye kadar da evlerinde kaldılar.