"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Cufra günü

Bu yıl içerisinde Bizanslılar bir araya gelip toplandılar ve Şamda bulunanlar üzerine gitmek gayesiyle bir ordu kurma hazırlığına giriştiler. Abdülmelik Müslümanlara zarar vermesinden korktuğu için, onların krallarıyla her hafta bin dinar ödemek şartıyla anlaşma yaptı.
Bazılarının nakline göre Musab bu yıl içerisinde beraberinde çok miktarda mal, binek olduğu halde Mekkeye gitmiş, bunları kendi kavminden olanlarla olmayanlar arasında paylaştırmış ve pek çok deve kesmiştir.
Bu yıl hac emirliğini Abdullah bin ez-Zübeyr yapmıştı. Onun valileri de daha önce kendilerinden söz ettiğimiz kimselerdi.
Bu yıl içerisinde Abdülmelik bin Mervan Musabın üzerine gitmek amacıyla yola koyuldu. Halid bin Abdullah bin Halid bin Esid Ona şöyle “dedi:
“Beni Basraya yollar ve peşimden de az sayıda atlı gönderirsen orayı senin namına ele geçireceğimi ümit ederim.” Bunun üzerine Abdülmelik Onu oraya gönderdi. Halid yakınlarıyla birlikte gizlice Basraya girdi ve Amr bin Esmanın yanında misafir oldu. Onun Ali bin Esma el-Bahili yanında misafir olduğu da söylenmiştir. Amr, ibn Mamerin güvenlik kuvvetleri başında bulunan Musabın Basrada kendisinin yerine vekil bırakmış olduğu Abbad bin Husayna haber gönderdi, ibn Esma, Abbad bin Husaynın kendisine beyat edeceğini ümit ederek Ona şöyle dedi: “Ben Halidi himayeme almış bulunuyorum. Bunu bana yardımcı olman amacıyla bilmeni arzu ettim.” Abbad atından inerken ibn Esmanın elçisi gelip Ona bunları söyleyince Abbad şu cevabı verdi: “Git Ona de ki, Allaha yemin ederim, ben sana süvarilerimle birlikte gelmedikçe atımın yelesini bırakmam.” Bunun üzerine ibn Esma Halide şöyle dedi: “Abbad şu anda yanımıza gelecektir. Ben Ona karşı seni koruyamam, o bakımdan sen Malik bin Mismanın himayesine girmeğe bak.”
Halid ayaklarını atının üzengilerinden çıkartmış olarak Malikin yanına varıncaya kadar koşa koşa gitti ve: “Beni himayene al.” dedi, O da aldı. Bekir bin Vail ile Ezdlilere haber gönderince ilk gelen sancak Yeşkuroğullarının sancağı oldu. Bu sırada Abbad da atlılarıyla gelmişti. Karşılıklı olarak birbirlerinin önünde durdular, fakat aralarında her hangi bir çarpışma olmadı.
Ertesi gün olunca Nafi bin Harisin bulunduğu Cufraya gittiler. Halid ile birlikte Temimden bir takım kişiler vardı ki Sasaa bin Muaviye, Abdülaziz bin Bişr, Murre bin Mihkan ve başkaları bunlar arasında idi. Halidin bütün arkadaşları Cufraya müntesip iken, ibn Mamerin arkadaşları ise Zübeyri idiler. Ubeydullah bin Ebi Bekre, Humran bin Eban ve Muğire bin Mühelleb, Halidin arkadaşları arasında idi. Zübeyrilerden ise Kays bin Heysem es-Sülemi vardı.
Musab, Zahr bin Kays el-Cufiyi bin kişi ile birlikte ibn Mamere yardımcı kuvvet olarak gönderirken Abdülmelik de Ubeydullah bin Ziyad bin Zabyanı Halide yardımcı kuvvet olarak göndermişti. Ubeydullah Basraya kendisini durumdan haberdar edecek kimseler gönderdi. Haberci geri dönüp herkesin darmadağın olduğunu bildirince Ubeydullah Abdülmelikin üzerine gitti. iki taraf yirmi dört gün süreyle çarpıştılar. Malik bin Mismaın gözü isabet aldı. Malik savaştan usanınca iki taraf arasında elçiler gidip gelmeğe başladı. Sonunda Halidin Basradan çıkması şartıyla barış yapıldı ve Malik Onu Basradan dışarıya çıkardı.
Daha sonra Malik Sece gitti. O sırada da Abdülmelik Dimaşka dönmüş bulunuyordu. Musabın bütÜn çabası Basrayı elde tutmaktı. Orada Halide yetişmeyi de ümit etmiş, ancak vardığında Basradan çıkmış olduğunu görmüştü. Musab bu bakımdan ibn Mamere kızdı, Halidin taraftarlarını yanına çağırıp onlara hakaretler ve küfürler yağdırdı. Ubeydullah bin Ebi Bekreye şöyle dedi: “Ey adi herifin oğlu! Zaten sen bir dişi köpeğin evladısın. Köpekler onun yanına gidip gelmiş; sonunda kırmızı, sarı, siyah, kendisine benzeyen türlü çeşitli köpekler doğurmuştur. Senin baban bir köleydi. Taif Kalesinden inip Resulallahın yanına geldi. Daha sonra da Ebu Süfyanın annenizle zina ettiğini iddia ettiniz. Allaha yemin ederim, kalacak olursam sizleri kendi neseplerinize ilhak edeceğim.” Daha sonra Humranı çağırtıp Ona da şunları söyledi: “Zaten sen annesi Yahudi olan birisin. Sen iran asıllı bir Irak kafirisin. Aynut-Temrden esir alındın.” Hakem bin Münzir bin Carud, Zehranlı Abdullah bin Fedale, Ali bin Esma, Abdülaziz bin Bişr ve başkalarına da bunun gibi azarlayıcı, ağır sözler söyledi ve her birisine yüzer kamçı vurdurdu: saçlarını, sakallarını tıraş ettirdi, evlerini yıktırdı, üç gün süreyle sahrada güneşin altında tuttu. Onları hanımlarını boşamağa zorladı. Hepsinin çocuklarını askeri bölükler arasından topladı, onları Basranın her tarafında dolaştırdı, hür kadınları nikahlamayacaklarına dair yemin verdirdi.
Malik bin Mismanın evini yıktırıp orada ne varsa aldı. Bu aldıkları arasında bir de cariye vardı ve bu cariyeden Amr bin Musab adında bir de çocuğu oldu.
Musab Basrada ikamet ettikten sonra Küfeye gitti ve orada Abdülmelik bin Mervan ile savaşıp ayrılıncaya kadar kaldı.
Bu yıl içerisinde Ömer bin Hattabın oğlu olan Asım vefat etti. Asım, Ömer bin Abdülazizin anne tarafından dedesi olup Peygamberin vefatından iki yıl önce dünyaya gelmişti.