"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Mervan bin hakeme beyat edilmesi

Bu yıl içerisinde Şamda Mervan bin Hakeme beyat edildi.
Bu beyat şöyle olmuştu: ibn ez-Zübeyre halifelik için beyat edilince O da Ubeyde bin ez-Zübeyri Medineye, Fihli Abdurrahman bin Cahdemi Mısıra vali olarak tayin etmiş, diğer taraftan Ümeyyeoğulları ile Mervan bin Hakemi Şama gitmek üzere Medinenin dışına çıkartmıştı. Abdülmelik bin Mervan ise o sıralarda yirmi sekiz yaşında bulunuyordu. Husayn bin Numeyr ve beraberindekiler Şama varınca Mervana kendisi ile ibn ez-Zübeyr arasında olanları anlattı ve hem Ona, hem de Ümeyyeoğullarına şunları söyledi: “Sizleri karışıklık içerisinde görüyoruz. Şam bölgesine girilmeden ve kör ve sağır bir fitne baş göstermeden önce başınıza emirinizi seçip tayin ediniz.”
Mervanın görüşü ibn ez-Zübeyrin yanına varıp halife olarak Ona beyat etmesi şeklinde idi. Bu sırada ibn Ziyad Iraktan gelmişti. Mervanın ne yapmak istediğini haber aldı ve Ona şunları söyledi: “Böyle bir şey yapmaktan, senin yerine ben utanırım. Sen Kureyşin büyüğü ve efendisi olarak Ebu Hubeybin yanına gidecek ve Ona beyat edeceksin öyle mi?” (Ebu Hubeyb ile ibn ez-Zübeyri kast ediyor, çünkü ibn ez-Zübeyrin Hubeyb adında bir oğlu vardı ve Onun adıyla künyelenirdi.) Mervan Ona: “iş işten geçmiş değildir.” diye cevap verince, O, Onunla birlikte Ümeyyeoğulları, onlara bağlı olanlar ayağa kalkıp bir araya geldiler, Yemen halkı da Onun etrafında toplanınca Dımaşka doğru yola koyuldu. Yolda Mervan: “Henüz iş işten geçmiş değildir.” deyip duruyordu. Dimaşka vardığında onların kendilerine namaz kıldırması ve insanlar bir halife etrafında birleşinceye kadar işlerini idare etmesi için Dehhak bin Kaysa beyat ettiklerini gördü. Aynı zamanda Dehhak gizliden gizliye ibn ez-Zübeyre beyat edilmesi için de propaganda yapıyordu.
Züfer bin Haris el-Külai Kınnesrinde Numan bin Beşir de Hıms şehrinde ibn ez-Zübeyr adına beyat alıyordu. Kelbli Hassan bin Malik bin Bahdel Filistin bölgesinde önce Muaviyenin sonra da oğlu Yezidin valisi idi. Hassan, Ümeyyeoğullarının taraftarı idi. Ürdüne gitmiş ve Filistinde kendisinin yerine Cüzamlı Ravh bin Zimbaı vekil bırakmıştı. Fakat Natil bin Kays Ravha karşı ayaklanıp Onu Filistinden çıkartmış, daha sonra da ibn ez-Zübeyre beyat etmişti.
Hassan ise Ürdünde Ümeyyeoğullarına beyat edilmesi için propaganda yapıyordu. Ürdün halkına şöyle sordu: “ibn ez-Zübeyr ile Harre Vakasında öldürülenler hakkındaki fikriniz nedir?” Onlar: “Biz Onun münafık olduğuna ve Harrede öldürülenlerin Cehennemde olacaklarına şahitlik ederiz.” Hassan bu sefer şöyle sordu: “Peki, Yezid ve sizden Harrede öldürülenler hakkındaki kanaatiniz hangi merkezdedir?” Onlar: “Bizler Yezidin hak üzere olduğuna, bizden de öldürülenlerin Cennette olacağına şahitlik ederiz.” dediler. Hassan bu sefer şunları söyledi: “Ben de şahitlik ederim ki, şayet Yezid ve taraftarları hak üzere idiyseler, bugün de aynı şekilde hak üzeredirler. Ve şayet ibn ez-Zübeyr ve taraftarları batıl üzere idiyseler, onlar bugün de aynı şekilde batıl üzeredirler.” Bunun üzerine onlar: “Doğru söyledin.” dediler ve şöyle devam ettiler: “Bizler de sana, sana muhalefet eden ve ibn ez-Zübeyre de itaat eden herkesle çarpışmak üzere beyat ediyoruz. Şu şartla ki bizleri şu iki gençten uzak tutacaksın.” (Onlar “şu iki genç” sözleriyle Yezidin iki oğlu Abdullah ve Halidi kast ediyorlardı.) “Çünkü biz herkes karşımıza yaşını başını almış birisini çıkartırken, onlara genç birisini takdim etmekten hoşlanamayız.”
Daha sonra Hassan Dahhaka bir mektup yazarak bu mektupta Ümeyyeoğullarını ve onların vermiş olduğu imtihanların güzelliğini göklere çıkartıyor, ibn ez-Zübeyri zemmediyor, iki halifeye karşı itaatsizlik ettiğini anlatıyordu. Aynı şekilde bu mektubunu halka karşı okumasını da emrediyordu. ikinci bir mektup daha yazarak onu Bağide adındaki elçisine teslim etti ve şöyle talimat verdi: “Eğer Dahhak benim mektubumu halka karşı okuyacak olursa mesele yok, aksi takdirde bu mektubumu halka karşı sen okuyacaksın. ” Hassan aynı zamanda Ümeyyeoğullarına da bir mektup yazarak onların, bu olayda hazır bulunmalarını istedi. Bağide gelip Dahhakın mektubunu Dahhaka, Ümeyyeoğullarının mektubunu da onlara teslim etti. Cuma günü olunca Dahhak minbere çıktı. Bağide kendisine Hassanın mektubunu halka karşı okumasını hatırlattı. Dahhak ona: “Otur.” dedi. Bağide ikinci ve üçüncü defa da kalktı, hatırlattı; fakat Dahhak ona her seferinde: “Otur.” diyordu. Bu sefer Bağide yanındaki mektubu çıkararak halka karşı okudu. Bunun üzerine Velid bin Utbe bin Ebi Süfyan: “Hassan doğru söylemiş, ibn ez-Zübeyr de yalan söylemiştir.” dedi ve ibn ez-Zübeyre hakaret etti.
Denildiğine göre Velid, Muaviye bin Yezidin ölümünden sonra ölmüş ve bu sırada Gassanlı Yezid bin Ebil-Gams ile Kelbli Süfyan bin Ebred ayağa kalkmış, Hassanı tasdik etmiş ve ibn ez-Zübeyre hakaret etmişlerdi. Diğer taraftan Amr bin Yezid el-Hakemi ayağa kalkarak Hassana hakaret etmiş, ibn ez-Zübeyr i ise övmüş, bunun üzerine Dahhak Velid ile Yezid bin Ebil-Gams ve Süfyanın yakalanarak hapsedilmesini emretmişti. Herkes birbirine karışınca Kelbliler de Amr bin Yezid el-Hakemi üzerine atılarak Onu dövmeye başlamış ve elbiselerini de parçalamışlardı. Bu sırada Halid bin Yezid ayağa kalkmış, minberden iki basamak çıktıktan sonra halkı teskin etmişti. Dahhak minberden inip halka cuma namazını kıldırdıktan sonra saraya çekilmişti. Kelbliler gelip Süfyanı dışarı çıkarttılar. Gassanlılar da gelip Yezidi dışarı çıkarttılar. Diğer taraftan Halid bin Yezid ile kardeşi Abdullah Kelbli dayıları ile birlikte geldiler, Velid bin Utbeyi dışarı çıkarttılar. Şam halkı bugüneBirinci Ceyrun Günü adını veriyorlardı.
Daha sonra Dahhak mescide gidip orada oturdu ve Yezid bin Muaviyeden söz ederek Ona hakaret etti. Bunun üzerine Kelbli bir genç ayağa kalkarak elindeki sopayla Ona vurdu. Mescid içerisinde bulunanlar birbirlerine giriştiler ve kavgaya tutuştular. Kayslılar, ibn ez-Zübeyre beyat edilmesi ve Dahhak ın desteklenmesi için çağrıda bulunurken Kelbliler, Ümeyyeoğulları na ve dolayısıyla da kız kardeşlerinin oğlu olması hasebiyle Halid bin Yezide beyat etmeğe çağırıyorlardı.
Dahhak emirlik sarayına girmiş ve ertesi gün sabah namazına çıkmamıştı.
Ümeyyeoğullarına haber gönderip özÜr beyan etti ve hoşlarına gitmeyecek herhangi bir şeyi istemediğini bildirdi. Ayrıca onlara Hassana mektup yazmalarını, kendisinin de Ona mektup yazacağını söyledi. Mektupta Hassana Ürdünden çıkıp Cabiyeye gitmesi söylenecek, kendileri de Dımaşktan çıkacak ve Onunla birlikte Cabiyede bir araya geleceklerdi. Orada da Ümeyyeoğullarından birisine beyat edilecek idi. Ümeyyeoğulları bu işe razı oldular ve bu konuda Hassana mektup yazdılar. Dahhak ve Ümeyyeoğulları Cabiyeye doğru yola koyuldular. Sevr bin Man es-Sülemı Dahhaka gelerek şunları söyledi: “Sen bizleri. ibn ez-Zübeyre beyat etmeye çağırdın, biz de bu şartla sana beyat ettik. Böyle olduğu halde sen kalkıyorsun Kelbli olan bu adamın yanına gidiyor ve Onun kız kardeşinin oğlu olan Halid bin Yezidi vekil bırakıyorsun.” Dahhak Ona: “Peki, doğru görüş nedir?” diye sorunca Sevr şu cevabı verdi:
“Doğru görüş, bizim şimdiye kadar izlemiş olduğumuz şeyi açıkça söylemen ve ibn ez-Zübeyre davet etmendir.”
Bunun üzerine Dahhak beraberindekilerle birlikte geri dönüp Merc Rahit denilen yerde Dimaşkın yakınında konakladı. Diğer taraftan Ümeyyeoğulları, Hassan ve başkaları ise Cabiyede toplanıp bir araya geldiler. Sekunlu Malik bin Hübeyre Halid bin Yezide taraftar iken Husayn bin Numeyr Mervan yanlısı idi. Malik Husayna şunları söyledi:

“Babası bizim aramızda doğmuş bulunan bir gence beyat edelim mi? Bizim babasının yanındaki değerimizin ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Yarın (Halidi kast ederek) bu adam bizleri Arapların başına geçirecektir.” Husayn Ona şöyle cevap verdi: “Hayır, Allaha yemin ederim, Araplar bize yaşını başını almış birisini getirirken biz onlara nasıl gencecik bir adam teklif edebiliriz?” Bunun üzerine Malik: “Allaha yemin ederim, sen Mervanı halifeliğe getirecek olursan o senin elindeki kamçıyı ve ayakkabındaki bir bağı bile kıskanacak ve gölgesinde barınacağın bir ağaç olarak devam edip gidecektir. Mervan hem aşiret sahibi hem de akrabaları aşiret olan bir kimsedir. Ona beyat edecek olursanız bu aşiretlerin kölesi olursunuz. Fakat ben sizlere kız kardeşinizin oğlunu tavsiye ediyorum.” Husayn ise şu karşılığı verdi: “Ben şöyle bir rüya gördüm: Gökten indirilmiş bir kandil vardı. Halifeliğe geçecek olan kimse bu kandili yakalamağa çalışıyordu. Mervandan başka hiç kimse onu yakalayamadı. Allaha yemin ederim, biz Onu halife yapacağız.”
Cüzamlı Ravh bin Zimba ayağa kalkıp şöyle konuştu: “Ey halk! Siz Abdullah bin Ömerden, onun sahabiliğinden ve islamdaki geçmişinden söz ediyorsunuz. O gerçekten de sizin söylediğiniz gibidir. Fakat o zayıf bir kimsedir. Muhammedin Ümmetinin işlerini üzerine alacak kimse ise zayıf olmamalıdır. Diğer taraftan sizler ibn ez-Zübeyr den söz ediyorsunuz. O sözünü ettiğiniz gibidir. Resulallahın yakın dostunun oğludur. O iki kuşak sahibi olan kadının (Esmanın) oğludur, fakat münafıktır. iki halifeye, yani hem Yezide hem Yezidin oğlu Muaviyeye itaatsizlik etmiş, kan akıtmış, Müslümanları bölmüştür. Muhammedin işlerinin yönetimini eline alacak kimse münafık olmamalıdır. Mervan bin Hakeme gelince: Allaha yemin ederim, islamın önüne çıkan her yolda mutlaka o da gitmiştir. Cemel gününde Ali bin Ebi Talib ile çarpışan odur. Bizim görüşümüz odur ki insanlar yaşlıya beyat etsinler, küçükle de istişare etsinler.” Ravhyaşlı ile Mervanı,küçük ile de Halid bin Yezidi kast ediyordu. Sonunda Mervan bin Hakeme, daha sonra da Halid bin Yezide beyat etmek konusunda görüş birliğine vardılar. Halidden sonra ise Amr bin Said bin A-sa beyat etmeyi kararlaştırdılar. Şöyle ki Dimaşk emirliği Amrın, Hıms emirliği ise Halid bin Yezidin olacaktı.
Hassan Halidi yanına çağırtıp şöyle dedi: “Ey kız kardeşimin oğlu! Halk senin yaşının genç olması yüzünden sana beyat etmek istemedi; fakat Allaha yemin ederim ki ben halifeliğin yalnız senin ve senin soyundan gelecek olanların olmasını istiyorum. Ben Mervana ancak; sizin iyiliğiniz için beyat ettim.” Halid Ona şöyle karşılık verdi: “Hayır, sen bizi koruyamadın.” Hassan da bunun üzerine: “Allaha yemin ederim, ben sizleri korumaktan aciz düşmedim, fakat senin için uygun olan görüş benim görüşümdür.” dedi.
Daha sonra Hicretin 64. yılı Zilkade ayının üçüncü günü (23 Haziran 684 M.) Mervana beyat edildi. Mervan kendisine beyat edildiğinde şu beyitleri okudu:
Ben işin karıştığını görünce Gassanı ve Kelbi kullandım; Güçlü adamlar olan sekseklileri Ve savaştan başkasını kabul etmeyen Taylıları. Bunlar mülkü hep gasben alırlar. Kays yaklaşırsa: “Yerinizde durun” de.