Ebu Bilalın ayaklanma sebebinden, Ubeydullah bin Ziyadın Onun üzerine iki bin asker göndermesinden ve bunların Asek denilen yerde karşılaşıp ibn Ziyadın askerlerinin bozguna uğramasından daha önce söz edilmiş idi. Ebu Bilalin ibn Ziyadın askerlerini bozguna uğratması üzerine haberi alan ibn Ziyad, Abbad bin Ahdar komutasında üç bin askeri Ebu Bilal üzerine gönderdi.
Ahdar, Abbadın annesinin kocası olduğundan daha sonra nesebi Ona bağlanmıştır. Abbadın asıl babası ise Temimli Alkame bin Abbaddır. Abbad Tevvec denilen yerde yetişinceye kadar Ebu Bilali takip etti. Buraya varınca askerlerini savaş düzenine soktu. Ebu Bilal beraberinde bulunanlarla birlikte onlara karşı bir hamle yaptı. Her iki taraf da sebat gösterdi ve çarpışma ikindi vakti girinceye kadar devam etti. Ebu Bilal şöyle söyledi: “Bugün Cuma günüdür, büyük bir gündür, şimdi de ikindi vakti girmiş bulunuyor, bırakın namaz kılalım. ”
ibn Ahdar onların bu tekliflerini kabul etti ve birbirlerine dokunmadılar.
Fakat ibn Ahdar kendi namazları biter bitmez alelacele hücuma geçti. (Namaz ortasında hücum ettiği de söylenmiştir.) Öbürleri ise henüz namaz kılmakta idi. ibn Ahdar arkadaşlarıyla birlikte Ebu Bilal ve taraftarlarının kimisi ayakta, kimisi rüküda, kimisi secdede iken üzerlerine vardı. Fakat onlardan hiç birisinin durumunda bir değişiklik olmadı. Onlar geri taraflarından öldürülmeğe başlanmıştı. Ebu Bilalin kafası kesilip alındı.
Daha sonra Abbad Basraya geri dönerken Ubeyde bin Hilal beraberinde üç kişi ile birlikte Onu gözetledi. Abbad terkesine küçük oğlunu yerleştirmiş olduğu halde gelip saraya gitmek isterken Ona: “Dur da sana bir şeyin hükmünü soralım” dediler, O da durdu. Şu soruyu sordular: “Bizler dört kardeşiz. Bir kardeşimiz öldürülmüş bulunuyor, görüşün nedir?” Abbad: “Sizin hakkınızı alması için Emire baş vurunuz.” deyince onlar şu cevabı verdiler: “Biz Ona bunu söyledik, fakat o hiçbir şey yapmadı.” Bunun üzerine Abbad: “O zaman kardeşinizi öldüreni öldürünüz, Allah onu öldürsün.” dedi. Onlar da üzerine atılarak kendisinin vermiş olduğu hükmü uygulamaya başladılar. Oğlunu bineğinden aşağıya atınca oğlu kurtuldu, fakat kendisi öldürüldü. Böylece herkes Hariciler üzerine toplandı ve Ubeyde hariç arkadaşları öldürüldü.
Abbad öldürülünce ibn Ziyad Kufede, Onun vekili olan Ubeydullah bin Ebi Bekre de Basrada bulunuyordu. ibn Ziyad Ona mektup yazarak Haricileri takip etmesini emretti. O da bu emri yerine getirerek, onları yakalamağa başladı. Yakaladığı kimselerden herhangi birisi hak -kında şefaat edilip teminat verilirse ibn Ziyad ın gelişine kadar onu bırakır, kimsenin kefil olmadığı şahısları da hapsederdi. Urve bin Udeyye getirilince, serbest bıraktı ve: “Senin kefilin benim” dedi. ibn Ziyad Basraya gelince Haricilerden hapiste bulunanları öldürdü ve kefillerden de kefil oldukları kimseleri getirmelerini istedi. Kim bir Harici getirirse onu serbest bırakıyor ve Hariciyi öldürüyordu. Kefil olduğu Haricileri getirmeyen kimselerin ise bizzat kendilerini öldürüyordu. Ubeydullah bin Ebi Bekreden de Urve bin Udeyyeyi getirmesini isteyince Ubeydullahın:
“Onu getirmeme imkan yok.” demesi üzerine: “O zaman onun yerine seni öldürürüm” diye karşılık verdi. ibn Ebi Bekre Onu sürekli olarak aramağa başladı ve nihayet bulup ibn Ziyadın yanına getirdi. ibn Ziyad: “Kesin olarak şunu bil ki azalarını keserek seni cezalandıraca-ğım.” deyince ibn Udeyye şu cevabı verdi: “Sen kendine kısasın nasıl uygulanmasını istiyor isen aynısını bana uygula.” Bunun üzerine ibn Ziyad ellerinin ayaklarının kesilmesini emretti ve daha sonra Onu astırdı.
Onun seksen beşinci yılda öldürüldüğü de söylenmiştir.