"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Cemel vakasıyla ilgili diğer bir rivayet

Yukarıda anlatmış olduğumuz rivayetin dışında Cemel Vakasının meydana gelmesinin sebepleri daha değişik olarak da anlatılır. Ancak Ayşe ve etrafındakilerin Basraya gelişleri ve Osman bin Huneyf ve Hükeym ile aralarında meydana gelen ilk çatışmalarla ilgili rivayetlerde ittifak vardır. Bu rivayetler arasında ihtilaf söz konusu değildir.

Alinin Basraya doğru gelişi ve Ebu Musa el-Eşariyi görevinden azletmesine dair başka bir rivayet anlatılır. Şöyle ki:
Ali Muhammed bin Ebi Bekri Ebu Musa el-Eşariye gönderdiğinde aralarında meydana gelen konuşma ve münakaşaları Haşim bin Utbe bin Ebi Vakkas Aliye er-Rebzede iken iletir. Ali Haşim bin Utbeyi gerisin geriye Ebu Musanın yanına göndererek şöyle söylemesini emreder: “Etrafındaki adamları bana gönder. Seni hak yolunda bana yardımcı olman için vali tayin etmiştim.” Ancak Ebu Musa Alinin bu çağrısına uymamış, Haşim de durumu Aliye bir mektupla bildirerek şöyle yazmıştı: “Ben son derece burnu havada, ayrılıkçı ve alenen saldırıya geçen bir adamla karşılaştım. Sonra bu mektubu Muhill bin Halife et-Tai ile Aliye ulaştırmıştı. Arkasından Ali, oğlu Hasan ile Ammar bin Yasiri Müslümanları Küfe den alıp getirmeleri için oraya göndermişti. Ali, Karaza bin Kaab el-Ensariyi Küfeye vali tayin edip Ebu Musaya şöyle bir mektup yazmıştı: “Ben Hasan ile Ammarı Müslümanları toplayıp getirmeleri için oraya gönderdim. Ayrıca Karaza bin Kaabı da Küfe Valiliğine tayin ettim. Bunun için sen, verdiğimiz görevi bırak, çekil git. Eğer görevin başından ayrılmazsan ve çekip gitmezsen seni uzaklaştırması için Ona emir verdim, eğer sen Onu uzaklaştırmağa kalkışacak olursan da seni paramparça etmesini söyledim.” Ebu Musa el-Eşari, Alinin bu mektubunu alınca görevinden ayrılmış, Hasan da Müslümanları alıp Aliye doğru gitmişlerdi. Böylelikle Ali Kufelilerle birlikte Basraya doğru yol almıştı.
Cevn bin Katade şöyle anlatır:
“Zübeyr ile birlikte olduğum bir sırada adamın birisi gelerekEsselamü aleyke ey emir diye Zübeyre selam verdi. Zübeyr onun selamını aldıktan sonra adam şöyle dedi:Bu gelenler senin üzerine doğru geliyorlar ve şöyle şöyle bir yere geldiler. Onların ellerindeki silahlar bir hayli fazla, ayrıca sayıları da sayılmayacak kadar çok idi ve gayet katı yürekli bir görünüşe sahip olarak bu tarafa doğru yönelip geliyorlardı. Sonra çekip gitti. Arkasından başka bir atlı geldi ve Zübeyre şöyle dedi:Üzerine gelen adamlar şöyle şöyle bir yere vardılar. Sonra Yüce Allahın size ihsan etmiş olduğu bu asker topluluğunun adedini işitince korkup gerisin geriye kaçmaya başladılar. Zübeyr Ona:Haydi adam sen de! Vallahi Ebu Talibin oğlu Ali, tek başına kumlu yollarda bile olsa bize doğru yol alır, gelir. deyince adam çekip gitmişti. Bunların arkasından üçüncü bir adam geldi, atının kaldırdığı tozlarla neredeyse ordu atları ürküp dağılacaklardı. Zübeyre şöyle dedi:Bu adamlar sana doğru geliyorlar, aralarında Ammar bin Yasir de var. Onunla bazı şeyler konuştum, O da bana bazı şeyler anlattı. Zübeyr:Ammar onların arasında değildir deyince gelen adam:Evet, vallahi Ammar onların arasındadır. diye cevap verdi. Zübeyr:Hayır, vallahi Ammar onların arasında olamaz deyince de adam:Evet! Vallahi Ammar onların arasındaydı. diye ısrar etti. Adam bu sözlerini tekrar tekrar söyleyince Zübeyr Ammarın Alinin yanında olup olmadığını öğrenmek üzere iki adam gönderdi. Adamlar gidip baktı ve dönüşte adamın doğru söylediğini anlattılar. Ammarın Alinin yanında olduğunu işiten Zübeyr:Ey burnu kesilesi, ey beli kırılası! diye söylenmeğe ve bağırıp çağırmağa başladı. Sonra Zübeyri müthiş bir titreme tuttu, silahı elinden düştü ve yerinde kalakaldı.”
Cevn şöyle devam eder: “Zübeyrin yanına sokuldum ve: Hay anam babam sana feda olsun! Ne oldu sana? Seninle ölmeyi ve seninle yaşamayı arzu ederdim” dedim.
Cevn Zübeyrin yanından ayrıldıktan sonra Zübeyr ordudan ayrılıp gitmiş, bir müddet sonra da Ali oraya varmıştı. iki ordu karşı karşıya gelince Ali Talha ve Zübeyri çağırmış ve bir araya gelmişlerdi. Ali Zübeyrin içinde bulunduğu durumu kendisine hatırlatmış ve nasıl bir yanlış içinde olduğunu anlatmıştı. Ancak bunların savaştan vazgeçmediklerini gören Ali: “içinizde bu mushafı eline alacak ve içindekilere davet edecek, mushafı tutan, eli koparıldığında onu diğer eline alacak, bu eli de kesildiğinde dişleri arasına sıkıştırıp Allahın hükmüne davet ederek öldürülüp gidecek adam var mı?” diye sormuş, bir genç kalkıp: “Ben Kuranı elime alacağım” demişti. Ali bütün taraftarlarına varıp bu sözlerini üç kez tekrarladığı halde bu gençten başkası bu göreve talip olmamıştı. Nihayet Ali Mushafı buna teslim etmiş, o da eline alarak onları uymağa davet etmişti. Sağ eli kesilince sol eline almış, sol eli de kesilince göğsüyle onu tutmaya çalışmış, ancak her tarafından kanlar akıp gitmişti. Nihayet abası iyice kanlara bulandıktan sonra da öldürülmüştü. Bu manzarayı gören Ali: “işte bundan sonra onlarla çarpışmak helal oldu” diye söylemiş, öldürülen bu gencin annesi ise şu beyitleri okumuştu:
Onları Müslüman bir kişi Allahın kitabını okuyarak Korkmadan bu hükme davet etti. Anneleri de onları görüyordu. Ancak savaşı emrediyor ve savaştan alıkoymuyordu.
Ali taraftarlarının sağ kanat kuvvetleri onların sol kanadı üzerine hücum etmiş, aralarında şiddetli çarpışmalar meydana gelmeğe başlamış, bundan dolayı da Ayşenin tarafında bulunanlar Onun etrafında toplanmışlardı. Bunların büyük bir kısmı Dabbe ve Ezd kabilelerine mensup idiler. Her iki taraf arasındaki çarpışmalar günün ilk saatlerinden ikindiye yakın saatlere kadar sürmüş ve nihayet Basralılar hezimete uğramışlardı. Mağlubiyetten sonra Ezd Kabilesine mensup biri: “Savaşı tekrarlayınız!” diye bağırınca Alinin oğlunun oğlu Muhammed ona bir darbe indirip elini kesmişti. Bundan sonra aynı kişi: “Ey Ezdoğulları, kaçınız!” diye bağırmış ve o sırada Ezd Kabilesine karşı çok şiddetli hücumlar yapılmış, çok kimse öldürülmüştü. Bunun üzerine onlar: “Biz Alinin dini üzereyiz.” diye bağırmağa başlamışlardı.
Çarpışmaların sürdüğü bir sırada Ammar bin Yasir Zübeyrin üzerine hücum etmiş ve mızrağıyla dürtmeye başlamıştı. Zübeyr Ona: “Ey Ebal-Yakazan! Beni öldürmek mi istiyorsun?” diye sormuş, Ammar bin Yasir de: “Hayır, ey Abdullahın babası! Çek git buradan, çek git buradan” diye söylenmişti. Yine çarpışmalarda Zübeyrin oğlu Abdullah da yaralanmış ve kendisini yaralıların arasına atarak kurtulmuştu. Nihayet devenin ayakları kesilip yere ıhtırılmış, Muhammed bin Ebi Bekir de Ayşeyi hevdeciyle taşıyarak bir kenara koyup bir çadır kurdurmuştu. Ayşe böyle istirahata alındıktan sonra Ali yanına gelerek şöyle demişti: “insanları toplayıp getirdin, işte sonunda dağılıp gittiler. Onları birbirlerine karşı kışkırttın, bir kısmı diğer bir kısmını öldürdü.” Ayşe bunun üzerine: “Hükmü eline geçirdin, onun için müsamahalı davran. Yine ne mutlu bana ki senin cemaatinle imtihan edildim.” diye karşılık vermiş, sonra Ali Onu yol için hazırlayarak yanında kadın ve erkeklerden oluşan bir topluluğu Medineye göndermiş ve bütün ihtiyaçlarını sağlamıştı.
Ben Cemel Vakasıyla ilgili olarak Ebu Cafer et-Taberinin kaydettikleri dışında hiçbir şey kaydetmedim; çünkü o tarihçiler arasında en güvenilir olanıdır. Bazı tarihçiler ise bu olayla ilgili olarak eserlerini bir sürü boş lafta doldurmuşlar ve arzuladıkları gibi yazmışlardır.
Cemel Olayında öldürülenlerden bazıları şunlardı: Ashabdan olup Talha bin Ubeydullahın kardeşi bulunan Abdurrahman, Amr bin Abdullah bin Ebi Kays bin Amir bin Lüey ve el-Muhriz bin Harise bin Rabia bin Abdüluzza bin Abdişems. Bu sonuncusunu Ömer bir ara Mekkeye vali tayin etmiş ve hemen arkasından azletmişti. Yine bu olayda öldürülen Ali taraftarlarından biri Hacete bin ilatın kardeşi Muriz bin ilat es-Sülemi idi. Ayrıca Mesud esSülmamnin evlatları olan Mücaşi ve Müdlid de Ayşenin taraftarları arasında öldürülmüş olup her ikisi de sahabi idi. Mücaşinin kesin olarak Cemel Olayında öldürüldüğü bilinir. Ayşenin ölen taraftarları arasında Abdullah bin Hakim bin Hizam el-Esedi el-Kuraşi de vardı. Bu adam Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştu. Yine bu olayda Resulallahın ilk hanımı Haticenin ilk eşinden olan oğlu Hind bin Ebi Hala el-Üseyyidi Alinin taraftarları arasında öldürülmüştü. Bu kişinin Basralılar arasında yer aldığı söylenirse de birinci rivayet daha doğrudur. Yine ashabdan olup Ayşe taraftarları arasında öldürülenlerden biri de Temim Kabilesine mensup Bişrin oğlu Hilal bin Veki idi. Ayrıca Muavvizin kardeşi Muaz bin Afra da bu olayda öldürülmüştü. Bunların ikisi Hars bin Rifaa el-Ensarinin çocuklarıdır. Her ikisi Bedir Gazvesinde bulunmuşlardı. Bunun Ali taraftarları arasında iken öldürüldüğü söylenir. Ayrıca başka bir rivayette ise Cemel Vakasında ölmeyip daha sonraya kadar yaşadığı ve Hamu Olayında öldürüldüğü anlatılır.