"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Babul-ebvabın fethi

Bu yılda Müslümanlar, Babul-Ebvabı fethetmişti. Diğer yandan Ömer, Ebu Musayı Basraya tekrar geri getirmiş,Zunnur diye adlandırılan Süraka bin Amrı da Babul-Ebvaba göndermişti. Buraya gönderilen askerlerin öncülerinin kumandanlığına da Abdurrahman bin Rabia görevlendirilmişti. Aynı şekilde bunun da adının Zunnur olduğu belirtilir. Askerlerin sağ ve sol kanatlarından birine Huzeyfe bin Esid el-Gifariyi diğer tarafa da Bükeyr bin Abdullah el-Leysiyi tayin etmişti. Bükeyr bin Abdullah, el-Bab şehrine daha evvel ulaşmıştı. GanimetIerin taksimi görevine de Selman bin Rabia el-Bahili getirilmişti. Bunun üzerine Süraka bin Amr yola çıkmış, Azerbaycandan ayrıldıktan sonra Bükeyr Baba ulaşmıştı. Diğer taraftan Ömer, Sürakaya yardımcı, kuvvet olarak el-Cezireden Habib bin Meslemeyi göndermiş ve Onun yerine Ziyad bin Hanzalayı görevlendirmişti. Abdurrahman bin Rabia el-Bab üzerine vardığında, o sırada bir zamanlar Şam üzerine yürüyüp israiloğullarını hezimete uğratan Şehriyarın torunlarından olup yine Şehriyar isminde birisi burada hükümran idi. Abdurrahmanın şehre geldiğini gören Şehriyar hemen eman dilemiş ve Onunla görüşmek istediğini bildirmişti. Onun bu isteği kabul edilmiş ve Şehriyar, Abdurrahmanın yanına vararak şöyle demişti: “Ben çok çeşitli milletlerin bir arada olduğu bir yerde hüküm yürütüyorum. Burada ikamet edenlerin hasep ve nesebi yoktur. Akim gereği olarak soyu, sopu belli olanlara karşı onlara yardım etmek gerekmez. Bunun yanında Kıpçaklar ve Ermeniler hiçbir şeydir. Sizler benim ülkemi istila etmiş ve halkıma hakim olmuş bulunuyorsunuz. Artık bundan sonra ben sizin yanınızda ve sizinle birlikte olacağım, cizyeyi size ödeyeceğim, size yardımcı olacak ve sizin sevdiklerinizi ve istediklerinizi yerine getireceğim. Fakat buna karşılık siz de bu cizyeleri artırıp düşmanlarınızı size karşı kışkırtmayasınız!”
Başka bir rivayete göre Abdurrahman, Onu Sürakaya göndermiş, Süraka huzuruna kabul edip bu dediklerine karşı olumlu bir tavır takınmıştı. Ancak cizyeden kesinlikle vazgeçilemeyeceğini ve buralarda ikamet edip de düşmana karşı savaşmayanlardan mutlaka alınınası gerektiğini söylemiş ve diğer konularda onunla mutabakata varmıştı. Bunun üzerine anlaşmanın mahiyetini bir mektupla Ömere bildiren Sürakaya halifeden gelen cevapta, yaptıklarının geçerli olacağını ve cevaz verip onu takdir ettiğini görüyoruz.