"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beytulmakdisin diğer adıyla iyiyanin fethi

Bu yıl içerisinde Beytulmakdis de fethedildi. On altıncı yılın Rebiulevvel (2 Nisan – 1 Mayıs 637) ayında olduğu da söylenmiştir.
Bunun da sebebine gelince: Artaban Iylyaya girince Amr da Gazzeyi fethetti. Gazzenin Ebu Bekirin halifeliği döneminde fethedildiği, ondan sonra da Sebestiyyenin fethedildiği de söylenmiştir. Zekerriya oğlu Yahyanın kabri bu şehirdedir. Nablus şehri de cizye ödemeleri şartıyla eman ile fehedildiği gibi, Lüdd şehri de fethedildi. Bundan sonra sırasıyla Yubna, Amevas, Beyt Cebrin ve Yafa fethedilmiştir. Denildiğine göre Yafayı Muaviye fethetmiştir. Amr da Mercül-Uyunu fethetmişti. Amr bu fethin gerçekle şmesinden sonra Artabana Rumca konuşan bir adam göndererek: “Söylediklerine iyi dikkat et” diye talimat vermiş ve onunla birlikte bir mektup göndermişti. Elçi Artabanun yanına vararak, yardımcıları da yanında iken mektubu verdi. Artaban: “Allaha yemin ederim, Amr Filistinde Ecnadeynden sonra başka bir yer fethedemeyecektir” dedi. Yardımcıları: “Bunu nereden biliyorsun?” diye sorunca, Artaban: “Bu fetihleri yapacak olan kimsenin nitelikleri, -Ömerin niteliklerini sayarak- şöyle şöyledir,” diye cevap verdi.
Elçi Amrın yanına gidip durumu haber verdi. Bunun üzerine Amr Ömere şöyle bir mektup yazdı: “Ben son derece çetin bir düşmanla uğraşıyorum. Fethetmeye çalıştığım ülke sana karşı peşinen küçülmüş bulunuyor. Ne dersin?” Ömer Amrın böyle bir şeyi işitmediği bir habere dayanmadan söylemeyeceğini bildiğinden Medineden ayrılarak yola koyuldu.
Denildiğine göre, Ömerin Şama gelişinin nedeni şuydu: Ebü Ubeyde, Beytulmakdisi muhasara altına alınca, Beytulmakdis halkı kendisinden Şam Bölgesi şehirleriyle yapılan barış şartlarının aynısıyla barış yapmayı ve bu barış antlaşmasında Müslümanların tarafını Ömerin temsil etmesini istemişler. Bunu Ebü Ubeydenin Ömere yazması üzerine Ömer Medineden yola koyuldu ve Medinede Aliyi kendisinin yerine vekil bıraktı. Ali kendisine: “Ne diye kendin gidiyorsun ki? Sen köpek tabiatlı bir düşmana karşı gidiyorsun.” deyince, Ömer şu cevabı verdi: “Abbasın vefatından önce cihada çıkmaya çalışıyorum, çünkü sizler Abbası yitirecek olursanız kötülükler çorap söküğü gibi ard arda birbirini kovalayacaktır.”
Abbas, Osmanın halifeliğinin altıncı yılında vefat etmiş ve gerçekten de insanların etrafını şer kuşatmıştı.
Ömer yola koyuldu ve Cabiyeye kadar bir at sırtında geldi.
Ömer, Şam Bölgesine dört defa gelmiştir. Bunların ilkinde at sırtında, ikincisinde deve sırtında, Taun salgınının baş göstermesi üzerine geri döndüğü üçüncü gelişinde, katır sırtında, dördüncüsünde ise eşek sırtında yolculuğunu yapmıştı.
Ordu komutanlarına mektuplar yazarak tayin ettiği bir günde Cabiyede ileri kuvvetleriyle birlikte kendisine yetişmelerini ve görevlerine başkalarını vekil bırakmalarını emretti. Cabiyenin görünmeye başlamasıyla birlikte Onunla karşılaşmaya başladılar. Onunla ilk karşılaşanlar Yezıd ile Ebü Ubeyde oldu. Daha sonra Halid, üzerlerinde ipekli elbiselerle atların sırtında gelip Ona katıldı. Bunları gören Ömer atından inerek onlara taş atmaya ve: “Sizler ne de çabuk görüşünüzden döndünüz? Karnınız doyalı henüz iki yıl olduğu halde beni bu kılıkla mı karşılıyorsunuz? Allaha yemin ederim, sizler böyle bir şeyi iki yüz yıl sonra bile yapmış olsanız sizi değiştirir, yerinize başkalarını getiririm.” diye söylendi. Kendisine: “Ey müminlerin emiri! Bunlar içleri doldurulmuş elbiselerdir ve üzerimizde silah da var!” denince: “iyi o zaman” diye cevap vermişti. Daha sonra hareket edip Cabiyeye girdiler. Amr ile Şurahbilde ise bir hareket yok gibiydi. Ömer, Cabiyeye vardığında, Yahudi bir kişi kendisine: “Ey Müminlerin emiri! Allah sana Iylyanın fethini nasip etmedikçe ülkene geri dönmeyeceksin” demişti.
IyIyalılar, Amrı, Amr da onları çok uğraştırmış; fakat Amr ne orayı, ne de Remleyi ele geçirmeye muvaffak olabilmişti.
Ömer, Cabiyede askerlerle birlikte konaklamış bulunduğu bir sırada, herkesin silahına davrandığını gördü. Onlara: “Ne oluyorsunuz?” diye sordu. Onlar: “Şu gelen atlılarla kılıçları görmüyor musunuz?” deyince, karşı taraftan atları üzerinde kılıçları parlayan bir asker bölüğü gördü. Ömer onlara: “Bunlar eman istemek üzere geliyorlar, onlardan korkmayın, onlara da eman veriniz” dedi. Yaklaştıklarında onların Iylyalılarla çevresinde bulunanlar oldukları anlaşıldı. Onlarla cizye vermeleri şartıyla barış antlaşması yapınca, onlar da Ömere şehrin kapılarını açtılar. Ömer ile barış yapan avamdan kimseler idi. Çünkü Artaban ile Tuzarik, Onun Şam Bölgesine vardığını haber alınca Mısıra gitmişler ve Onun Iylya halkı ve çevresi ile Remle çevresi hakkındaki eman mektubunu da almışlardı, Iylyalılarla yapılan bu barış antlaşmasına yukarıda sözü geçen Yahudi de şahitlik yapmıştı. Ömer kendisine, Deccal hakkında soru sordu. Ömer, Deccal hakkında çokça soru sorardı. Yahudi kendisine: “Ey Müminlerin emiri! Sen ne diye onun hakkında soru soruyorsun ki? Sizler onu Ludd Kapısına varmadan on şu kadar kulaç önce öldüreceksiniz.” diye cevap verdi.
Ömer bölge halkına eman içerisinde olduklarına dair haberler gönderdi ve Alkame bin Hakimi Filistinin bir yarısına vali tayin edip Remlede kalmasını söyledi. Öbür yarısına da Alkame bin Mucezzizi tayin ederek Onun da Iylyada kalmasını emretti.
Amr ile Şurahbil kendisine Cabiyede katıldılar. Onu atının sırtında gördüklerinden dizlerinden öptüler. Ömer onları kucakladı.
Daha sonra Ömer, Cabiyeden Beytulmakdise yürüdü. Atına binmek istediğinde topallamakta olduğunu gördü. Atından inmek zorunda kalınca bir kadana getirildi ve ona bindi. Fakat kadana gürültüler ve sesler çıkarmaya başlayınca Ömer onun da sırtından inerek yüzüne vurdu ve: “Sana bu şekilde kibirlenmeyi kimin öğrettiğini bilmiyorum” dedi. Ömer bundan önce kadanaya binmemişti, bir daha da binmedi.
Böylelikle Iylya ve ıyıyalıların fethi Ömer tarafından gerçekle ştirilmiş oldu. Artaban ve barış antlaşmasını kabul etmeyen Bizanslılar Mısıra gittiler. Mısır Müslümanlar tarafından ele geçirilince Artaban öldürüldü. Onun öldürülmeyip Bizanslılara iltihak ettiği de söylenmiştir. Artaban, onların yaptıkları savaşlara komutanlık ederdi. Artaban ile Müslümanların ileri kuvvetleri karşılaştığında, Müslümanlarla birlikte Kaystan Durays adında birisi vardı. Artaban bu Kayslının elini kesmiş, o da Artabanu öldürmüştü. Bu bakımdan Durays Onun hakkında şunları söylemişti:
Rum Artabanu bu eli perişan ettiyse de Allaha hamdolsun ki ondan çok yararlandım. Rum Artabanu onu kopardıysa da
Ben de onun kemiklerini bu elle parça parça etmişimdir.