Bu yıl içerisinde Ebu Bekir Hac farizasını yönetti. Onunla birlikte yirmi tanesi Resulallaha, beş tanesi de kendisine ait kurbanlık deve bulunmakta idi. Onunla beraber hac edecek üç yüz kişi vardı. Zul-Huleyfeye vardığında Resulallah peşinden Aliyi göndererek Berae (Tövbe) suresini müşriklere okumasını emretti. Ebu Bekir bunun üzerine geri dönüp: “Ey Allahın Resulü, benimle ilgili herhangi bir şey nazil oldu mu?” diye sorunca, Nebi: “Hayır, fakat benim sözümü ancak ben ya da benden olan birisi tebliğ eder ey Ebu Bekir, sen mağarada benimle birlikte ve Havzda da benim arkadaşım olmaktan memnun olmaz mısın?” deyince, Ebu Bekir: “Evet” deyip yola koyuldu. Böylelikle Ebu Bekir bu haccın emirliğini yaptı. Müslümanlar haclarını yaptılar. Kafir Araplar da Cahiliyye Dönemindeki adetleri üzere hac ettiler. Ali de artık müşriklere olan ültimatomu ilan ediyor ve kurbanın kesileceği günde şöyle sesleniyordu: “Bu seneden sonra hiçbir müşrik hac edemeyecektir. Beytullahı hiçbir çıplak tavaf edemeyecektir. Her kimin Resulallah ile bir barış antlaşması varsa bu barış antlaşmasının süresi bitince bu da bitecektir.”
Müşrikler hacdan geri dönünce birbirlerini kınayarak: “Artık Kureyş de Müslüman olduktan sonra siz ne diye duruyorsunuz?” diyerek İslama girdiler.
Bu yıl içerisinde zekat miktarlarıyla emredildi. Resulallah da çeşitli bölgelere zekat toplamak üzere Amillerini gönderdi.
Resulallahın kızı ve Osman bin Affanın zevcesi olan Um Külsılm vefat etti. Onu Umeysin kızı Esma ile Abdülmuttalibin kızı Safiyye yıkadı. Ensardan aralarında Ümmü Atiyyenin de bulunduğu bazı kadınların yıkadığı da söylenmiştir. Resulallah cenaze namazını kıldırmış, mezarına yerleştirmek üzere de Ebu Talha inmiştir. Münafıkların başı Abdullah bin Übeyy bin Selul da bu sene ölmüştür.
Abdullah, Şevval (11 Ocak – 8 Şubat 631) ayında hastalanmaya başlamıştı. Öldüğü zaman oğlu Abdullah Peygamberin yanına gelerek gömleğini isteyince, Nebi gömleğini verdi. Oğlu da bunu kefen yaptı. Resulallah cenaze namazını kılmak üzere ilerleyince, Ömerönünde durarak: “Ya Resulallah, sen filan gün şunu şunu söylemiş olan bu kişinin namazını mı kıldıracaksın?” diyerek, teker teker söylediklerini saydı. Resulallah ise güıümsüyordu. Daha sonra Ona: “Ya Ömer, çekil önümden. Ben bu konuda muhayyer bırakıldım. Ben de bir tercih yaptım” dedi. “Ve bana şöyle denildi” diye ekleyerek şu ayeti okudu:Sen onlara ister istiğfar et, istersen istiğfar etme. Onlara yetmiş kere istiğfar edecek olsan bile Allah onlara mağfiret etmeyecektir. (Tevbe 80). Eğer ben, yetmiş defadan fazla istiğfar ettiğim takdirde onlara mağfiret edileceğini bilsem daha da fazla istiğfar ederdim.” dedikten sonra namazını kıldı ve onun kabri başında gömülmesi tamamlanıncaya kadar bekledi. Bunun üzerine Yüce Allah:Onlardan ölen hiç bir kimsenin namazını ebediyen kılma ve onun kabrinin başında durma (Tevbe 84) buyruğunu indirdi.
Aynı yıl içerisinde Peygamber Müslümanlara Necaşinin öldüğü haberini verdi. Necaşinin ölümü Hicretin 9. yılının Recep (14 Ekim – 12 Kasım 630) ayında olmuştu. Resulallah Onun namazını kılmıştı.
Rahib Ebu Amir de Necaşinin yanında bu yıl içerisinde ölmüştü.