Sakiflilerden yenilgi ve bozguna uğrayanlar ve Sakifli olmayıp onlara katılanlar Taife varınca kentlerinin surlarını üzerlerine kapattılar ve muhasara altına alınmayı bekleyerek gerek duyacakları her şeyi topladılar.
Peygamber onların üzerine yürüdü. Taife varmadanBuhratur-Ruğa diye bilinen yerde Leysoğullarından birisini kısasen öldürdü. Çünkü bu adam Hüzeylden birisini öldürmüş, Nebi de onun öldürülmesini emretmişti. İşte İslam Tarihinde ilk olarak kısası yapılan kan budur.
Nebi, Sakifliler üzerine yürüdü ve onları Taifte yirmi günden fazla bir süre muhasara altında tuttu. Onlara karşı mancınık kullandı. Mancınık kullanma görüşünü Selman-ı Farisi ortaya atmıştı. Onlarla çok çetin bir takım çarpışmalar oldu. Taifin surlarına yakından hücum tertipleme günü geldiğinde Müslümanlar yapmış oldukları bir koç arabasının arkasına girerek Taifin surlarının duvarına doğru ilerlemeye başladılar. Sakifliler onların üzerine kızdırılmış demir parçaları atınca arabanın altından kaçmak zorunda kaldılar. Bunun üzerine Taifte bulunanlar onlara ok atmaya başladılar ve bazı kimselerin ölümüne neden oldular.
Resulallah, Sakiflilerin üzüm bağlarının koparılmasını emretmesi üzerine bağlar koparıldı. Bu sırada Resulallahın yanına Taiflilere ait bazı köleler çıkageldi. Resulallah da onları azad etti. Ebu Bekre Baki bin Haris bin Kelede bunlardan birisidir. Ona Ebu Bekre denilmesinin sebebi, aşağı inmek için makara kullanmış olmasıydı. Onunla birlikte kaçan başka diğer bazı köleler daha vardı. Taifliler İslama girdikten sonra bu kölelerin efendileri Resulallahtan tekrar onları köleliğe iade etmesini istedilerse de O: “Hayır öyle bir şey yapmam, çünkü onlar Allahın azad ettiği kimselerdir” cevabını verdi.
Osman bin Mazunun hanımı ve Hakim es-Süleminin kızı Hüveyle şöyle söyledi: “Ey Allahın Resuü, Allah sana Taifin fethedilmesini kısmet ederse bana Gaylan kızı Badiyenin ya da Akilin kızı el-Farianın süs ve mücevherlerini ver.” Sözü edilen bu iki kadın en çok süs eşyası ve mücevheri olan kadınlardı. Fakat Resulallah ona: “Ya Hüveyle, şayet Sakifin fethedilmesi imkanı bana verilmeyecek olursa o zaman ne olur?” diye cevap verdi. Hüveyle oradan çıkıp durumu Ömer bin el-Hattaba anlattı. Bu sefer Ömer huzura girerek: “Ey Allahın Resulü, Hüveyle bana bir şeyler söyledi. Sen gerçekten bunları söyledin mi?” deyince, Nebi: “Evet söyledim” dedi. Bu sefer Ömer: “Ey Allahın Resulü o zaman buradan ayrılmak için sesleneyim mi?” deyince, Resulallah: “Evet, gitmek için gerekli ilanı yap” dedi.
Denildiğine göre Resulallah, Taiflileri muhasaraya devam etme konusunda Nevfel bin Muaviye ed-Düeli ile danışmış, Nevfel şöyle demişti: “Ey Allahın Resulü, ininde bulunan bir tilkiyi başında bekleyecek olursan yakalarsın, terk edersen de sana zarar vermez. Bunun için buradan ayrılmayı ilan et” dedi. Oradan geri dönülünce adamın birisi şöyle söyledi: “Ey Allahın Resulü, sen Sakiflilere beddua et.” Bunun üzerine Nebi: “Allahım, sen Sakiflilere hidayet ver ve onların bize gelmesini sağla” diye dua buyurdu. Sakifliler muhasara edenlerin çekip gittiklerini görünce, Sakifli Said bin Ubeyd: “Haberiniz olsun, bunlar hala yerlerindedir” deyince, Müslümanlardan birisi de Uyeyneye şunları söyledi: “Hay Allah canını alsın ya Uyeyne sen Resulallaha karşı kendilerini savundular diye mi methediyorsun?” dedi. Bu sefer Uyeyne: “Allaha yemin ederim, ben sizinle birlikte Sakiflilerle çarpışayım diye gelmedim. Bilakis ben belki bana bir erkek çocuk doğurur ümidiyle Sakifli bir cariye bana düşer diye geldim, çünkü Sakifliler görülmemiş bir kavimdir.”
Taifte on iki kişi şehit düştü. Mahzumlu Abdullah bin Ebi Umeyye, annesi ve Abdülmuttalibin kızı Atike, Ebu Bekir es-Sıddıkin oğlu Abdullah bunların arasındaydı. Abdullaha bir ok isabet etmiş ve bu okun yarası dolayısı ile Resulallahın vefatından sonra Medinede ölmüştü. Bu muhasara esnasında ölenler arasında Saib bin Haris bin Adiyy ve başkaları da vardı.
Sözü edilen Gaylanın kızı Badiye hakkında Heyt el-Muhannes (yani Hunsa Heyt) Abdullah bin Ebi Umeyyeye şunları söyler: “Allah bize Taifi fethetmeyi müyesser edince sen Resulallahtan sana Gaylanın kızı Badiyeyi vermesini iste, çünkü o sıcakkanlı, bal renkli, tatlı söz söyleyen iri gözlü birisidir. Konuştuğunda şarkı söyler gibi konuşur, ayağa kalktığında sağa-sola eğilip bükülür, yürüdüğünde sarsıla sarsıla yürür. Oturunca kurulur, gelince dört ayakla yaklaşır, gidince şişman olduğu için sekiz ayaklı gibi gider. Ayaklarının topukları iri iridir.” Bunun üzerine Peygamber: “Sen nitelikleri biliyorsun” diyerek onu hanımlarının bulunduğu yere girmekten menetti.