"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Zaturrika gazvesi

Resulallah, Benu-Nadir Gazvesinden sonra Rabiülevvel ile Rabiülahir (11 Ağustos – 8 Ekim 625) aylarında Medinede kaldıktan sonra, Muharipoğulları ile Gatfandan Salebeoğullarının üzerine gitmek gayesiyle Necid tarafına gazaya çıktı. İşteer-Rika Gazvesi diye bilinen gazve budur. Bu isimle adlandırılmasının sebebi, beyazlığı, siyahlığı ve kırmızılığı bulunan birdağın yanında bu vakanın cereyan etmiş olmasıdır. Nebi bu gazaya çıkarken Medinede Osman bin Affanı yerine vekil bırakmıştı. Müslümanlar müşriklerle karşılaşmış fakat, herhangi bir savaş olmamıştır. Her iki taraf karşılıklı olarak, birbirlerinin saldırısından çekinmiştir. Korku namazı ile ilgili ayetler bunun üzerine nazil olmuştur. Raviler korku namazı konusunda, ihtilaf halindedirler. Fıkıh kitaplarında bu konu enine, boyuna ele alınmıştır.
Muhariboğullarından birisi Peygamberin yanına gelerek Peygamberden bakmak üzere kılıcını vermesini istedi. Nebi kılıcını verdi. Adam bu kılıcı alıp, salladıktan sonra “Ya Muhammed, benden korkmuyor musun?” diye sorunca, Nebi: “Hayır” dedi. Adam bir daha: “Kılıç elimde olduğu halde, benden korkmuyor musun?” diye tekrarlayınca, Nebi: “Hayır, Allah beni korur” deyince, adam kılıcı Nebie iade eder.
Müslümanlar, onlardan bir kadını esir alır. Bu kadının kocası hazır bulunmuyordu. Ailesine geri döndüğünde durumdan haberdar edilir. Bunun üzerine adam, Peygamberin arkadaşlarının kanını akıtmadıkça işin peşini bırakmayacağına dair yemin ederek, Resulallahın izini takip etmek üzere yola çıktı. Resulallah bir yere konaklayınca, “Bu gece bizleri kim koruyacak?” diye sordu. Muhacirlerden bir kişi, Ensardan da bir kişi bu iş için seçildi. Resulallahın konakladığı yerin yol ağzında durdular. Gecenin ilk bölümünde Muhacirlerden olan kişi, uyumak üzere yatmış, Ensardan olan kişi de gözcülük etmek üzere uyumamış ve namaz kılmaya başlamıştı. Müslümanların esir aldıkları kadının kocası gelmiş ve namaz kılan Ensariyi görmüş onun gözcülük etmekte olduğunu anlamıştı. Ona bir ok attı ve bu ok Ensardan olan kişiye isabet etti. Ensari bu oku çekip çıkardı ve ayakta namazına devam etti, arkasından bir ok daha attı. Bu da isabet etti, Ensari bu oku da çıkardı ve namazına devam etti. Üçüncü okunu da attı, bu ok da isabet etti. Ensari bunu çekip çıkardıktan sonra rükü ve sücudunu yaparak, arkadaşını uyandırdı ve ona durumu bildirdikten sonra yere düştü. Adam, ikisini de görünce fark edildiğini anladı. Muhacirlerden olan koruyucu, Ensardan olan koruyucunun durumunu görünce, “Allah Allah… Niye ilk oku atar atmaz beni uyandırmadın?” diye sorunca, Ensardan olan kişi: “Bir sure okumaktaydım, yarıda kesmek istemedim, ok atışlarını peşpeşe devam ettirince o zaman haber vermek durumunda kaldım. Allaha yemin ederim eğer Resulallahın korumamı emrettiği bir bölgeyi korumasız bırakmaktan korkmamış olsaydım, ben namazımı yarıda kesmeden adam benim işimi bitirmiş olacaktı. ”
Bu gazvenin hicretin beşinci yılının Muharrem (2 Haziran – 1 Temmuz 826) ayında olduğu da söylenmiştir.