"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Birinci akabe biatı ve saad bin muazın müslüman olması

Allah dinini yüceltmek, vadini gerçekleştirmek dileyince Resulallah, Ensarla karşılaştığı Hac günlerine çıkarak, kendisini daha önceden beri yapageldiği şekilde kabileIere takdim etti. Akabe yakınlarında olduğu sırada Hazreç Kabilesinden bir grupla karşılaştı. Onları Allahın yoluna çağırarak, İslamı anlattı. Ülkelerinde Yahudilerle birlikte idiler ve bunlar putperesttiler. Kendileriyle Yahudiler arasında herhangi bir anlaşmazlık olduğu zaman da Yahudiler onlara: “Yakında bir peygamber gönderilecek, biz ona uyacağız ve onunla birlik olup Ad ve Semudun öldürüldüğü gibi sizi öldüreceğiz.” diyorlardı. Resulallahı gören bu gurup birbirlerine şöyle dedi: “Allaha yemin ederiz Yahudilerin sizleri tehdit ettiği peygamber budur.” dediler.
Onun çağrısını kabul ettiler ve tasdik ederek şöyle dediler: “Şimdi bizimle kavmimiz arasında bir savaş vardır. Umulur ki Allah senin sayende onların hepsini bir araya getirir. Eğer onlar seninle birleşecek olsalar senden daha üstün kimse olmayacaktır.” dedikten sonra yanından ayrıldılar. Bunlar Hazreç Kabilesinden yedi kişi olup isimleri şöyledir:
1. Esad bin Zürare bin Udes Ebu Umame,
2. Avf bin el-Haris bin Rifaa, İbni Afra da diye bilinir. Neccaroğullarındandır,
3. Rafi bin Malik bin Aclan,
4. Amir bin Abd Harise bin Salebe bin Ganm. Züraykoğullarındandır.
5. Kutbe bin Amir bin Hadide bin Sevad, Selimeoğullarındandır.
6. Ukbe bin Amir bin Nabi, Ganmoğullarındandır.
7. Cabir bin Abdullah bin Riyab, Ubeydeoğullarındandır.
Bu yedi kişi Medineye döndüklerinde kendi kabilelerine Peygamberden sözederek onları İslama çağırmaya başladılar. Sonunda İslam aralarında yayıldı. Ertesi sene olduğunda Ensardan on iki kişi Hac kafilesine katılmıştı. Yine Akabede Peygamberle karşılaştılar. İşteBirinci Akabe beyatı budur. Bu beyatte “Kadınlar beyatı” diye bilinen ifadelerle beyatte bulundular. Söz konusu bu kimselerin isimleri: Esad bin Zürare, elHarisin iki oğlu Avf ve Muaz, (bunların ikisi de Afranın çocuklarıdır) Rafi bin Malik bin Aclan, Züraykoğullarından Zekvan bin Abd Kays, Avf bin Hazrecoğullarından Ubade bin es-Samit, Yezid bin Salebe bin Hazeme; Yezid Belli Kabilesinden olup künyesi Ebu Abdurrahmandı ve Hazreclilerle antlaşmalı idi. Salimoğullarından Abbas bin Ubade bin Nadla, Ukbe bin Amir bin Nabi, Kutbe bin Amir bin Hadide. Bunlar da Hazrec Kabilesindendir. Evs Kabilesinden bu beyatte bulunanlarda şöyledir: Ebul Heysem bin et-Teyyihhan, Abduleşheloğullarının andlaşmalısı idi. Uveym bin Saide, bu da Evslilerin bir antlaşmalısı idi.
beyatte bulunduktan sonra yanından ayrıldılar. Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz onlarla birlikte Musab bin Umeyri gönderdi. Musabın dedesinin adı Haşimdir. Haşim Abdu Menafın oğludur. o da Abdüddarın oğludur. Peygamber Musaba Medinelilere Kuranı ve İslamı öğretmesini emretti. Musab, Medinede Esad bin Zürarenin yanında misafir kaldı. Bir gün Esad, Musabı da yanına alarak Zaferoğullarının evinde oturmaya gittiler. Müslüman olan kimselerden bir grup daha onların yanına geldi. Saad bin Muaz ve Üseyd bin Hudayr durumdan haberdar oldular. Saad ile Üseyd, Abdüleşheloğullarının ileri gelenleri idi ve ikisi de müşrikti. Saad, Üseyde şöyle dedi: “Şu evimize gelen iki kişinin yanına git ve onları yapmakta olduklarından alıkoy. Eğer yanlarında teyzemin oğlu Esad bin Zürare olmasaydı senin yerine bu işi ben yapardım.” Bunun üzerine Üseyd, harbesini alarak onların yanına gitti ve onlara: “Niye geldiniz, bizim zayıflarımızın akıllarıyla mı oynamak istiyorsunuz? Çekip gidiniz.” diye çıkıştı. Buna karşılık Musab ona: “Oturmaz mısın? Söylediklerimizi dinle. Bu işi beğenirsen kabul edersin. Beğenmezsen kendini uzak tutarsın” der. Üseyd: “Doğru söyledin” diyerek yanlarına oturdu. Musab Ona İslamı anlattı. Üseyd: “Bu ne kadar güzel ne kadar büyük bir şey! Peki, bu dine girecek olursanız ne yaparsınız?” diye konuşunca ikisi ona şöyle dediler: “Evvela gusledersin, sonra da hak şahadeti getirirsin, arkasından da iki rekat namaz kılarsın” dediler. Üseyd bunları yaparak Müslüman oldu. Daha sonra ikisine de şunları söyledi: “Ben, geride bir adam bıraktım. Eğer o size tabi olacak olursa onun kavminden size uymayacak kimse kalmayacak, bunu sizlere gönderiyorum; o Saad bin Muazdır.”
Daha sonra Üseyd, Saadın ve kavminin yanına doğru gider. Gelmekte olduğunu gören Saad etrafında bulunanlara: “Allaha yemin ederim bu adam yanınızdan başka türlü iken ayrıldı. Şimdi başka türlü geliyor.” dedi. Saad Ona sordu: “Ne yaptın?” Üseyd: “O iki adamla konuştum. Allaha yemin ederim onlardan bir zarar görmedim. Hariseoğullarının Esad bin Zürareyi öldürmek üzere çıktıklarını işittim.” dedi. Bunun üzerine Saad, korkuyla, kızgın bir şekilde yerinden ayrıldı ve telaşla onların bulunduğu yere gitti. Son derece rahat ve huzurlu bir şekilde oturduklarım görünce Useydin maksadını anladı. Yanlarında durarak Esad bin Zürareye: “Eğer benimle senin arandaki akrabalık olmasaydı sen bunu bana yapamazdın” deyince Musab ona şöyle söyledi: “Oturup da dinlemez misin? Eğer bu işi beğenirsen kabul edersin. Ho-şuna gitmese, hoşuna gitmeyen şeyi senden uzak tutarız.” Bunun üzerine Saad yanlarına oturdu. Musab ona İslamı sundu ve ona Kuran-ı Kerimden bazı bölümler okudu. Saad her ikisine de şöyle dedi: “Bu dine girdiğiniz zaman ne yaparsınız?” Ona da Üseyde söylediklerini tekrarladılar. Saad Müslüman oldu, temizlendi ve ondan sonra Üseyd bin Hudayrı da yanına alarak kavminin toplantı yerine gitti. Onlara varınca şöyle dedi: “Ey Abdüleşheloğulları! Beni aranızda nasıl bilirsiniz?” Onlar: “Sen, bizim efendimizsin, en faziletlimizsin.” diye cevap verince şöyle dedi: “Allaha ve Resulüne iman edinceye kadar erkek olsun, kadın olsun sizden hiçbir kimseyle konuşmayacağım.” Ravi der ki: “Allaha yemin ederim ki, akşam cimadan önce Abdüleşheloğullarının bütün kadınları ve erkekleri İslam dinine girmiş bulunuyordu.”
Saad, Esadın evine geri döndü. Fakat sürekli olarak İslama davetine devam etti. Öyle ki Ensar evlerinin hepsinde erkek veya kadın Müslüman kimseler vardı. Ancak Ümeyye bin Zeydoğulları Vail ile Vakıfoğulları bundan müstesnaydılar. Çünkü bu aileler Ebu Kays bin Eslete itaat etmişlerdi. Ebu Kays ile bu aileler Peygamber Medineye hicret edinceye hatta Bedir, Uhud ve Hendek savaşları olup bitinceye kadar Müslüman olmamışlardı.
Musab bundan sonra Mekkeye geri dönmüştü.