"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Zayıf müslümanlara yapılan işkenceler

Bunlar, kendilerini koruyacak aşiretleri ve düşmanlara karşı savunacak güçleri olmayan ilk Müslümanlardır. Kendilerini koruyacak aşiretleri olanlara gelince, kafirler bunlara ilişemiyordu. Müşrikler aşiretleri olanların kendilerini koruyabildiklerini görünce her kabile kendi bünyesinde bulunan zayıf Müslümanlara saldırarak onları hapsetmeye, dövüp, aç susuz bırakarak, Mekkenin kızgın sıcaklarında tutarak, ateşle dağlayarak işkence yapmaya başladılar. Bundan amaçları, onları dinlerinden çevirmekti. Aralarından başlarına gelen belaların fazlalığından kalbIeri imanla dopdolu olduğu halde (istedikleri sözleri söylemek suretiyle) fitneye düşenler olduğu gibi dininde hiçbir taviz vermeksizin sapasağlam duranlar ve Allah tarafından müşriklere karşı korunan kimseler de vardı.

Bu işkenceye uğrayanlar arasında Ebu Bekirin azatlısı Habeşistanlı Bilal bin Rebah vardı. Onun babası Habeşistandan esir olarak getirilmişti. Annesi Hemame de yine esirdi. Bilalin künyesi Ebü Abdullahtır. Daha sonra köle olarak Ümeyye bin Halef el-Cumahinin mülkiyetine geçmişti. Ümeyye bin Halef öğle zamanları güneşin kızgın olduğu sıralarda Onu alır, kuma yatırır, sonra büyük bir kaya parçasının getirilerek göğsünün üzerine bırakılmasını emreder ve: “Ölünceye, ya da Muhammedi inkar edip Lat ve Uzzaya ibadet edinceye kadar bu kaya bu şekilde kalacaktır” derdi. Varaka bin Nevfel, Bilale işkence edildiği sıralarda yanından geçerken Onun: “Ehad, Ehad” yani “Allah birdir, Allah birdir” dediğini işitir: “Allaha yemin ederim ya Bilal, gerçekten O birdir, O birdir” diye karşılık verir, arkasından Ümeyyeye dönerek: “Allaha yemin ederim eğer Onu bundan dolayı öldürecek olursanız yine de şefkatle, muhabbetle alır bağrıma basarım” derdi.
Ebu Bekir, Bilale işkence yapıldığını görünce Ümeyye bin Halef elCumahiye: “Bu zavallıya bu şekilde işkence yapmaktan dolayı Allahtan korkmuyor musun?” diye çıkışırdı. Ümeyye: “Onu sen bozdun sen uzaklaştırdın” diye karşılık verirdi. Hazreti Ebu Bekir: “Benim yanımda bundan daha güçlü siyah bir köle var, bunun karşılığında onu sana vereyim” teklifini yapınca, Umeyye: “Kabul ettim” der ve bunun üzerine Ebu Bekir kendi kölesini ona verir, buna karşılık Bilali alır ve azat eder. Bilal Mekkeden Medineye hicret etmiş Resulallah ile birlikte bütün savaşlara katılmıştır.
Ammar bin Yasir, EbuI-Yekzan el-Ansi de bu zayıf Müslümanlardandır.
Ans, Murad kabilesinin bir koludur. Amr, babası ve annesiyle birlikte Resulallaha iman etmiş onunla beraber el-Erkam bin Ebil-Erkamın evinde 30 küsur kişiden sonra İslam dinine girmiştir. O ve Şuayb aynı günde Müslüman olmuşlardır. Yasir, Mahzumoğullarının anlaşmalısı idi. Bunlar Ammarı, babasını ve annesini el-Abtah diye bilinen yere güneşin en kızgın olduğu zamanlarda çıkartır, onlara işkence ederlerdi. Birgün Peygamber onların yanından geçerken “Ey Yasir ailesi, sabırlı olun, sizin vaat olunduğunuz yer Cennettir” diye müjdeledi.
Yasir işkence esnasında şehit oldu. Onun hanımı olan Sümeyye de Ebu Cehile ağır sözler söyleyince Ebu Cehil elindeki harbeyi karnına saplar ve bunun sonucunda şehit olur. Böylelikle o İslam tarihinde ilk kadın şehit olur. Ammarın üzerinde de işkenceyi gittikçe artırdılar. Bazen göğsüne kayalar koyar, bazen de bayıltırlar ve Ona şöyle derlerdi: “Biz seni bu halinle Muhammede küfredene ve Lat ile Uzza hakkında güzel şeyler söyleyinceye kadar bırakmaya devam edeceğiz.” Ammar bunu yapınca onlar da onu bıraktılar. Ağlayarak Peygamberin yanına vardı. Peygamber ona: “Hayrola ne var?” diye sorunca, Ammar: “Çok kötü ya ResUlallah” diyerek iş şundan şundan ibaret deyip durumu anlattı. Peygamber: “Peki kalbini nasıl buluyorsun?” diye sorunca Ammar: “İman ile dopdolu görüyorum” diye cevap verir. Bunun üzerine Peygamber ona şöyle der: “Ya Ammar, eğer onlar tekrar aynı şeyi yapacak olurlarsa sen de aynı şeyi bir daha söyleyebilirsin. ”
Bunun üzerine Yüce Allah:Ancak ikrah edilip kalbi iman ile mutmain ve dopdolu olan kimseler müstesnadır. (Nahl 16/106) buyruğunu inzal etti.
Ammar, Resulallah ile birlikte bütün gazalara katılmış Sıffınde Ali saflarında çarpışırken şehit edilmiştir. O sırada yaşı kimisine göre 92, kimisine göre 93, kimisine göre 94 idi.
Işkence gören zayıf Müslümanlardan birisi de Habbab bin el-Erettir.

Babası Keskereden Sevadi idi. Rabia Kabilesinden bir grup Onu esir alarak Zühreoğullarının antlaşmalısı Huzaa kabilesinden Siba bin Abduluzzaya satarlar. Siba Uhud gününde Hamzaya karşı savaş başlamadan önce teke tek dövüşen kimsedir. Habbab Tenime mensuptur. Oldukça erken dönemlerde Müslüman olmuştur. Kimisine göre Habbab, Resulallah el-Erkamın evine girmeden önce altıncı müslümandır.
Kafirler, Onu yakalamış ve çok şiddetli bir şekilde işkence yapmışlardır. Elbiselerini çıkartır, çıplak sırtını kızgın kuma yatırır, sonra da güneşte kızdırılmış taşları üstüne bırakırlar, başını kızgın kuma batırırlardı. Buna rağmen onların istedikleri hiçbir şeyi söylemedi. Medineye hicret etmiş, Resulallah ile birlikte bütün savaşlara katılmış, Kufede yerleşmiş ve Hicri 36 yılında vefat etmiştir.
Bu zayıf Müslümanlardan bir tanesi de Süheyb bin Sinan er-Rumidir.
Aslında Bizanslı değildir. Onlara nispet edilmesinin sebebi, Onu esir alıp satmalarıdır. Rengi kırmızıya yakın olduğu için Ona Rumi denmiştir diye söyleyenler de vardır. Aslında O, en-Nemr bin Kasibtendir. Resulallah Ona: “Ebu Yahya” künyesini çocuğu olmadan önce vermiştir. Allah yolunda azat edilenlerden ve çok şiddetli işkence görenlerden birisi idi. Hicret etmek isteyince Kureyş engelolmak istemiş, buna karşılık bütün malını vererek kendisini kurtarabilmiştir. Ömer bin Hattab vefat ettiği zaman kendisinden, sonraki halifeyi belirlemek üzere seçtiği altı kişilik şura, birilerini halife seçinceye kadar Süheybın Müslümanlara namaz kıldırmasını emretmişti. Süheyb, 38 yılının Şevval ayında yetmiş beş yaşında olduğu halde Medinede vefat etmiştir.
Amir bin Fuheyreye gelince; Amir, Ezdli Tufayl bin Abdullahın azatlısıdır. Tufaylın annesi Um Rumandır. Buna göre O, Ayşe ile anne bir kardeştir. Amir, Resulallah Darulerkam a girmeden önce eskiden beri Müslüman olmuş bir kimsedir. Mustazaflardandır. Allah yolunda işkence edildiği halde dininden dönmemiştir. Ebu Bekir onu satın alarak hürriyetine kavuşturdu. Ebu Bekirin koyunlarını otlatır, çobanlık yapardı. Ebu Bekir, Peygamber ile birlikte hicret ettikleri sırada mağarada oldukları vakit Amir koyunları alıp, onların yanına giderdi. Onlarla birlikte kendilerine hizmet etmek amacıyla Medineye hicret etmiştir. Bedir ve Uhud savaşlarında hazır bulunmuştur. Birr Maune gününde kırk yaşında iken şehit olmuştur. Öldürücü darbeyi aldığında: “Kabenin Rabbine yemin olsun kurtuldum” diye söylemiştir. Şehitlerle birlikte defnedilmek üzere cesedi arandığı halde bulunamamıştır. Denildiğine göre melekler onu defnetmiştir.
Ebu Fuheyhe de işkence gören zayıf Müslümanlardandır. Onun asıl adı Eflahtır. Yesardır diyenler de vardır. Cumah Kabilesinden Safvan bin Ümeyye bin Halefin kölesi idi. Bilal ile birlikte Müslüman olmuştur. Umeyye bin Halef, onu yakalayıp ayağına bir urgan bağlamış daha sonra emir vererek kızgın kumlar üzerinde çekilmesini istemiş, bu şekilde çekilirken Umeyye Ona şöyle sormuştur: “Bu senin Rabbin değil midir?” Ebu Fuheyhe: “Benim de, bunun da, senin de Rabbimiz Allahtır” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Umeyye çok şiddetli bir şekilde boğazını sıkmıştır. Ümeyyenin yanında kardeşi Ubeyy bin Halef de vardı. Ubey: “Onun azabını artırabildiğin kadar artır, Muhammed gelsin, büyüsüyle onu kurtarsın bakalım” derdi. Bu şekilde işkencelere devam ettiler ve sonunda öldü sanıp bıraktılar. Daha sonra kendisine gelince, Ebu Bekir rast geldi ve satın alıp azat etti.
Ebu Fuheyheye işkence edenler, Abduddaroğullarıdır da denilmiştir. Bunlara göre Ebu Fuheyre Abduddaroğullarının kölesi idi. Bunlar onun göğsünün üzerine büyük kaya parçalarını koyar, bundan dolayı dili dışarıya sarkar, fakat yine de dininden dönmezdi. Medineye hicret etmiş ve Bedir Gazvesinden önce vefat etmiştir.
İşkence gören zayıf Müslümanlardan biri de Müemmil bin Hubeyb bin Adiyy bin Kaab oğullarının cariyesi Lebibe idi. Ömer bin Hattabın Müslüman olmasından önce İslama girmişti. Ömer, dininden dönsün diye ona işkence eder, sonra da bırakır ve: “Seni ancak usandığım için bırakıyorum” der, buna karşılık Lebibe Ona: “İslama girmeyecek olursan Allah da sana böyle yapacaktır” diye cevap verirdi. Ebu Bekir onu satın almış ve hürriyetini vermiştir.
İşkence gören bu zayıf Müslümanlardan birisi de Zinniredir. Beni Adiyyin cariyesi idi. Ömer Ona işkence yapardı. Mahzumoğullarının cariyesi idi ve gözlerini kaybedinceye kadar Ebu Cehil Ona işkence yapardı, diyenler de vardır. Gözlerini kaybettikten sonra Ebu Cehil: “Bunu sana Lat ve Uzza yaptı” deyince, Zinnire: “Lat ve Uzza kendilerine kimin ibadet ettiğinin farkında mıdırlar ki? Hayır. Bu iş Semadan, Allahtan gelen bir şeydir ve benim Rabbim gözlerimi bana geri vermeye kadirdir” diye cevap vermişti. Ertesi gün Yüce Allah Zinnireye tekrar gözlerini geri vermiş; bunun üzerine Kureyş “İşte bu da Muhammedin bir büyüsüdür” diye söylemişti. Ebu Bekir onu satın alarak azat etmiştir.
İşkence gören zayıf Müslümanlardan bir tanesi de Nehdoğullarının cariyesi en-Nehdiyyedir. Sonunda Abduddaroğullarından bir kadının mülkiyetine geçmiş ve Müslüman olmuştur. Bu kadın, en-Nehdiyyeye azap ederek şöyle derdi: “Allaha yemin ederim sana işkence etmekten vazgeçmeyeceğim veyahut da Muhammedin arkadaşlarından birisi gelir, seni satın alır öyle kurtulursun.” Ebu Bekir Onu satın alarak azat etmiştir.
Azab görenlerden bir başkası da Um Ubeystir. Um Uneys diyenler de vardır. Zuhreoğullarının cariyesidir. Esved bin Abd Yeğus Ona işkence yapardı. Ebu Bekir bunu satın alarak azat etmiştir.
Ebu Cehil soylu olan kimselerin yanına gittiğinde onlara şöyle derdi: “Sen kendinin ve senden daha hayırlı olan babanın dinini mi terk ediyorsun?” Arkasından onun görüşünün çirkin olduğunu davranışının güzelolmadığını, akılsızca bir iş yaptığını söyler ve şerefini küçük düşürmeye çalışırdı. Müslüman olmuş bir kimse eğer bir tüccar ise ona da: “Senin ticaretin kesada uğrayacak, malın telef olacak” derdi. Müslüman olmuş kişi zayıf bir kimse ise, işkence görmesi için ne gerekirse yapardı.