"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Nebinin hayat hikayesi

Abdülmuttalib, Fil Olayından sekiz yıl sonra vefat etti ve Ebu Talibe Resulallah hakkında tavsiyede bulundu. Böylelikle Ebu Talib, Peygamberin bakımını dedesinden sonra üstlenmiş oldu. Daha sonra Ebu Talib, Şama gitti. Yola çıkmak istediğinde, Resulallah, Ondan ayrılmak istememiş, O da kıramayarak beraberinde götürmüştü. Resulallah, o sırada dokuz yaşında bulunuyordu. Kafile, Şam yakınlarında Busra diye bilinen bir yerde konakladı. Orada Bahira diye bilinen bir rahip vardı ve manastırında kalıyordu. hristiyanlığı iyi biliyordu. Bu manastırda, sürekli olarak hristiyanlık bilgisine sahip bir rahip bulunagelmiş ve o manastırda birbirlerinden miras aldıkları bir kitapları olmuştu. Bahira, onları görünce, davet edip bol yemek ikram etti. Çünkü Resulallahın içinde bulunduğu topluluğu bir bulutun gölgelendirmekte olduğunu görmüştü. Kafile, onun bulunduğu manastıra yakın bir yerde bulunan bir ağacın gölgesinde konakladı. Bahira, ağaca baktı. Ağacın dallarının Peygamberi gölgeleyecek şekilde eğilip yayılmış olduklarını gördü. Bahira, Nebie çok dikkatli bir şekilde bakmaya, Onun nitelikleri olarak bildiği şeyleri vücudunda aramaya başladı.
Kafile halkı yemeklerini bitirip dağılınca (Bahira) Peygambere, uyurken ve uyanıkken bazı durumlarından sordu. Bunların, kendisinin de bildiği sıfatlarına uygun düştüklerini gördü. Daha sonra, iki omuzu arasındaki peygamberlik mührüne baktı. Arkasından Bahira, amcası Ebu Talibe: “Bu çocuk senin neyin oluyor?” diye sordu. Ebu Talib: “Oğlumdur.” dedi. Bahira: “Hayır, bunun babasının hayatta olmaması gerekir.” deyince, Ebu Talib: “O benim kardeşimin oğludur. Babası, annesi kendisine henüz hamile iken vefat etmişti.” Bunun üzerine Bahira, Ona şöyle dedi: “Evet, doğru söyledin. Sen bunu alıp kendi ülkene dön ve Yahudilerden koru. Allaha yemin ederim, eğer onlar da benim Onun hakkında bilip gördüklerimi bilecek olurlarsa, kesinlikle bir kötülük yapmak isteyeceklerdir. Onun çok büyük bir şanı olacaktır. ”
Bunun üzerine amcası, Nebi i alıp Mekkeye getirdi. Denildiğine göre, Bahira, Peygamberin amcasına Mekkeye geri dönmesini söyleyip onları Bizanslılardan korkutmakta iken, oraya yedi Bizanslı kişi yaklaşır. Bahira onlara sorar: “Siz ne diye geldiniz?” Onlar: “Bu son Peygamberin bu sıralarda çıkması gerekir. Bir takım kimselerin gönderilmediği tek bir yol bile kalmadı. Biz de senin bulunduğun bu yola gönderildik.” derler. Bunun üzerine Bahira onlara şöyle dedi: “Ne dersiniz, Allah bir şeyi yapmak isteyecek olursa, insanlardan herhangi bir kimse onu önleyebilir mi?” Onlar: “Hayır” dediler ve Bahiranın yoluna uyup yanında ikamet etmeye başladılar.
Resulallah buyurdu ki: “Cahiliye dönemi insanlarının yaptıklarım yapmak içimden yalnız iki defa geçti. Bunların her ikisinde de Allah, benimle bu yapmak istediğim işin arasına giriyordu. Ondan sonra da Allah, beni risaletiyle şereflendirinceye kadar, bir daha böyle bir şey yapmak içimden geçmedi. Mekke tepeliklerinde benimle birlikte koyun otlatan bir gence, gecenin birinde dedim ki:Benim koyunlarıma göz kulak olsan da, Mekkeye girip gençlerin oyalandıkları gibi ben de oyalansam? O da bana:Olur, yaparım dedi. Ben de çıktım ve Mekkenin (girişindeki) ilk eve geldiğimde, bir çalgı sesi duydum.Bu nedir? diye sordum.Filan erkek, filan kız ile evleniyor dediler. Çalgıları dinlemek üzere durdum. Yüce Allah kulaklarıma bir ağırlık verdi ve uyuyakaldım. Ancak güneşin sıcağıyla uyandım. Sonra da arkadaşımın yanına vardım: Bana (ne yaptığımı) sordu. Ben de ona anlattım. Daha sonraları ona başka bir gece yine benzeri birşey söyledim ve Mekkeye gittim. Birinci gece başıma gelen durumun benzerini yine yaşadım. Ondan sonra da hiçbir zaman bir kötülük yapmak içimden geçmedi. ”