İsa Galile denizine gitti ve bir gemiye binerek Nasıraya doğru yola çıktı. Bu sırada denizde büyük bir fırtına başladı. O kadar ki, gemi nerede ise batacaktı. Ve İsa geminin pruvasında uyuyordu. Havariler yanına yaklaşarak uyardılar. “Ey muallim, kurtar kendini, helak oluyoruz!” Ters taraftan esen kuvvetli rüzgar ve denizin kükremesi nedeniyle büyük bir korkuya kapılmışlardı. İsa uyandı ve gözlerini gökyüzüne dikerek dedi, “Ey Elohim Sabao, kullarına merhamet et.” İsa bunu demişti ki, birden rüzgar durdu ve deniz sakinleşti. Bunun üzerine denizciler korkuya kapılarak dediler: “Kimdir bu, deniz ve rüzgar kendisine itaat ediyor?” Nasıra kentine gelince denizciler, İsa ne yaptıysa hepsini yaydılar. Bunun üzerine İsanın kaldığı evin çevresine şehirde oturanların hemen hemen hepsi yığıldı. Ve din adamları fakihler kendilerini Ona takdim ederek dediler, – Denizde ve Yahudiyede yaptıklarını işittik; bu nedenle burada kendi memleketinde de bize bazı işaretler göster. – Bu imansız nesil bir işaret ister, fakat bu onlara gösterilmeyecek. Çünkü hiç bir peygamber kendi memleketinde kabul görmez. İlya zamanında Yahudiyede pek çok dullar vardı. Fakat emzirilmesi için hiç birine gönderilmedi. Saydalı bir dula gönderildi. Elişa zamanında ise Yahudiyede pek çok cüzzamlı vardı. Ama yalnız Suriyeli Naaman temizlendi. Bunun üzerine şehir halkı kızarak Onu yakaladılar ve aşağıya atmak için bir uçurumun tepesine götürdüler, fakat İsa aralarından geçip giderek onlardan ayrıldı.