Evs Kabilesi Hazreclilere karşı Nadr ve Kurayzaoğullarına ittifak anlaşması teklifinde bulunmuştu. Hazrecliler bu durumu öğrenince Nadr ve Kurayzaoğullarına bir elçi göndererek kendilerine savaş ilan ettiklerini bildirdiler; bunun üzerine Yahudi asıllı olan Nadr ve Kurayzaoğulları: “Biz Evslilerle böyle bir ittifak anlaşması yapmak niyetinde değiliz.” diyerek Hazreclilere haber gönderdiler, fakat Hazrecliler onların bu sözlerindeki sadakatlerini garanti etmek için Nadr ve Kurayzaoğullarından kırk genç rehin aldılar.
İbn Füshum bir gün içki içip sarhoş olduktan sonra bu hususla ilgili olarak şu mealdeki mısraları söyledi:
“Onlar müttefik aramağa koyuldular; çünkü kemikleri yufkalaştığı için zayıfladılar ve mallarını boş yere zayi ettiler. Onlardan birisi kabileye kötü davrandığı zaman biz onların üzerine ir () oğulları ndan hasımlar göndeririz. Onlar, savaş imdatçılarını sırtlanıp götürdüler; biz de Yahudileri alıp kendimize sermaye yaptık. Biz, ahde vefasızlık gösterirler endişesiyle Yahudilerden bir grup kimseyi rehin aldık ve onlar yanımızda emanet olarak bulunuyorlar. Onlar emanımız altında ve yanımızda bulunan bu rehinlerden dolayı siyaseten bize boyun eğip zelil oldular; öyle ki tarafımızdan başlarına gelebilecek musibetlerden dolayı bizlerden korkuyorlardı; çünkü biz düşmanımızIa karşılaştığımız zaman öyle bir darbe ile saldırırız ki; şerefli ve ulu kimseleri perişan edip kendimize boyun eğdiririz. ”
Nadr ve Kurayzaoğulları İbn Füshumun bu sözlerine fena halde öfkelendiler. Kaab bin Esed: “Eğer biz onlara baskın yapmazsak İbn Füshumun dediği gibi oluruz.” dedi; bunun üzerine onlar Evs Kabilesiyle ittifak yapıp Hazrec Kabilesine karşı koydular. Hazrecliler, Kaab bin Esedin bu sözünü duyunca, yanlarında rehin bulunan Nadr ve Kurayzaoğullarının genç uşaklarım öldürdüler, fakat bu arada birkaçım serbest bıraktılar. Serbest bırakılanlardan birisi de Kurayzaoğullarından Muhammed bin Kaabın dedesi Süleym bin Esed idi. Nihayet Evs Kabilesiyle Nadr ve Kurayzaoğulları Hazreclilere karşı savaş açmak üzere bir araya geldiler ve neticede şiddetli bir şekilde savaştılar. Yahudi gençlerin öldürülmesinden dolayı bu vakaya İkinci Ficar vakası adı verildi.
Bu Yahudi gençlerin öldürülmeleri hakkında başka bir rivayet daha zikredilmektedir. Şöyle ki: Beyadaoğullarından Hazrecli Amr bin Numan kendi kabilesi mensuplarına: “Atanız sizi kötü bir yere yerleştirdi. Allaha and olsun ki, sizi Nadr ve Kurayzaoğullarının bulundukları yerlere getirip yerle ştirmedikçe veya onlardan rehin alınan gençleri öldürmedikçe başıma su dokundurmayacağım.” dedi. Nadr ve Kurayzaoğullarının yerleşmiş olduğu yerler ise en güzel ve en uygun yerleşme yerleriydi. Bunun üzerine Amr bin Numan Nadr ve Kurayzaoğullarına bir elçi gönderip onlara: “Ya bulunduğunuz yerleri tahliye edip yurdunuzu bize bırakırsınız, ya da rehin alınan gençleri öldürürüz.” dedi. Bu durum karşısında Nadr ve Kurayzaoğulları yurtlarını terk etmeğe niyetlendiler; fakat Kurayzaoğullarından Kaab bin Esed ortaya atılarak: “Ey kabilemin insanları! Yurdunuzu koruyun ve buradan ayrılmayın. Bırakın Amr bin Numan genç uşaklarınızı öldürsün. Bir genç uşak kazanmak bir gecelik meseledir. Sizlerden birisi bir gece herhangi bir kadın ile yattığı zaman, bu öldürülecek olan gençler gibi birisine sahip olabilir,” dedi. Bunun üzerine onlar Beyadaoğullarına bir elçi gönderdiler ve onlara: “Biz yurdumuzu terk etmeyeceğiz, size rehin bırakılan gençlerin durumu hakkında düşünün ve onları koruyun.” diye karşılık verdiler, fakat Amr bin Numan rehin bırakılan bu genç uşakları öldürdü. Abdullah bin Übeyy bin Selul ise Amr bin Numanın bu hareketine karşı çıktı ve ona bu hareketinin günah ve zulüm olduğunu söyledi. Abdullah bin Übeyy, rehineleri öldürmekten ve Evslilere karşı savaşmaktan Amr bin Numanı caydırmağa çalışarak ona: “Bir gün naaşımn bir aba içerisine sarılmış olarak dört kişi tarafından getirileceğini şimdiden görmüş gibi oluyorum. ” demişti. Bu arada ne Abdullah bin Übey ve ne de Ona tabi olanlar rehinlerden hiçbir genci öldürmediler ve onları serbest bıraktılar. Serbest bırakılanlardan birisi de Muhammed bin Kaabın dedesi Süleym bin Esed idi. İşte bu vakit Nadr ve Kurayzaoğulları Hazreclilere karşı Evslilerle ittifak anlaşması yaptılar ve aralarında İkinci Ficar vakası denilen savaş meydana geldi. Bu rivayet, İkinci Ficar vakasına bu ismin verilmesinin uygunluğunu göstermektedir.