el-Mufaddal ed-Dabbi anlatıyor: “Tağlib ve Nemir bin Kasıtoğulları ile Temim Kabilesinden bir grup kendi aralarında savaşa tutuştular; (Kufe ile Basra arasındaki) Sevad topraklarında bulunan Barıka kadar geldiler ve kendi aralarından seçtikleri bir elçiler heyetini sulh talebiyle Bekir bin Vailoğullarına gönderdiler; bunun üzerine Şeybanoğulları ve onlarla beraber bulunanlar bir araya toplanıp Tağlib Kabilesiyle onların yanında bulunanların üzerine yürümek istediler. İşte bu sırada Şeybanoğullarından Zeyd bin Şerik söz alarak: Ben dayılarım Nemir bin Kasıtoğullarına eman hakkı tanıdım ve onları himayeme aldım. dedi. Bu durum karşısında onlar Zeyd bin Şerikin, dayıları Nemr bin Kasıtoğulları hakkında vermiş olduğu eman ve himaye hakkını onaylayıp kabul ettiler. Bundan sonra sadece Tağliboğulları ile Temim Kabilesinin üzerine yürüdüler ve Tağliboğullarından pek çok sayıda adam öldürdüler. Öyle ki, Tağliboğulları tarih boyunca böyle bir felakete hiç maruz kalmamıştı. Bundan sonra Tağliboğullarından almış oldukları malları ve esirleri kendi aralarında taksim edip paylaştılar. Bu gün Tağliboğulları için çok ağır ve felaketli bir gün oldu; çünkü adamları öldürülmüş, malları yağmalanınış, kadın ve çocukları ise esir edilmişti. ”
“Şeybanoğullarından Ebü Kelbe bu gün hakkında şu mealdeki mısraları söylemiştir:
Suada mevkiindeki bir gece, Tağlib oğulları için ne bir dayanak, ne bir namus ve gayret, ne de bir şeref ve asalet bırakmıştır. Nemiroğulları na gelince, eğer Mürre Ailesi nden doğanların fazilet ve asaleti olmasaydı, yağmacılık hareketi onların da üzerine yayılacaktı.