Bu vaka, Tay Kabilesiyle Esed bin Huzeymeoğulları arasında cereyan etmiştir.
Sebebi şudur: Evs bin Harise bin Lem et-Tai kendi kavmi arasında itaat edilen bir reis ve efendi, aynı zamanda cömert ve atılgan bir kişiydi. Bir gün Evs bin Harise ile Hatim et-Tai elçi olarak Amr bin Hindin yanına gitmişlerdi. Amr bin Hind, Evsi yanına çağırıp ona: “Sen mi daha üstünsün, yoksa Hatim mi daha üstün?” diye sordu. Evs: “Ey Amr! Allah seni lanetten uzak tutsun! Hatim, kabilenin emsalsiz, tek ve yegane kişisidir, ben bu kabilenin bir ferdiyim. Eğer bir an için benim, çocuklarımın ve hısımlarımın sahip olduğu şeylere Hatimin malik olduğunu farz edelim, bunları bir kuşlukta bağışlayıp hibe eder.” diye cevap verdi. Sonra Amr bin Hind, Hatimi yanına çağırdı ve ona: “Sen mi üstünsün, yoksa Evs mi üstün?” diye sordu. Hatim: “Ey Amr! Allah seni lanetten uzak etsin! Sen Evsten söz ediyorsun; onun çocuklarından her hangi birisi bile benden daha üstündür.” diye karşılık verdi. Amr her ikisinin de verdikleri cevabı beğendi ve kendilerine ikram edip ihsanda bulundu.
Daha sonra bütün Arap kabilelerinden gelen elçiler Numan bin Münzirin huzurunda toplanmışlardı; bu elçilerin arasında Evs bin Harise de bulunuyordu. Numan bin Münzir hükümdar hüllelerinden yanına bir hülle getirttikten sonra elçilere dönerek: “Yarın tekrar huzuruma gelin, bu hülleyi içinizden en üstün ve değerli olanınıza giydireceğim.” dedi. Ertesi gün olunca, Evs hariç bütün elçiler Numanın huzuruna geldiler. Bu sırada Evse: “Niçin diğer elçilerle birlikte Numanın huzuruna gitmedin?” diye sorulduğunda o: “Eğer hükümdar Numanın murad ettiği kişi ben değilsem, benim için en uygun olan durum orada hazır bulunmamamdır; şayet onun murad ettiği kişi ben olursam, mutlaka aranırım.” diye karşılık verdi. Nihayet Numan tahtına oturup Evsin orada olmadığını görünce: “Evse gidin ve ona korktuğu şeyden emin olmasını ve huzuruma gelmesini söyleyin.” dedi. Bunun üzerine Evs Numanın huzuruna geldi ve hülle ona giydirildi, fakat aile yakınlarından bir grup kimse onu kıskandıklarından şair Hutayeye gelerek: “Evsi hicvet, sana yüz dişi deve vereceğiz.” dediler; bunun üzerine Hutaye: “Evimin içerisinde gördüğüm ne kadar mal ve eşya varsa, hepsi onun Lutuf ve ihsanının eseridir. Böylesine bana yardımı dokunan bir zatı ben nasıl hicvederim?” dedi, sonra şu mealdeki mısraları söyledi: “Lem (yani Evs) ailesinin, devamlı surette iyilik ve ihsanları bana gelirken ben nasılolur da onu hicvetmeğe cüret edebilirim. ”
Fakat şairlerden Bişr bin Ebu Hazim onlara gelip: “Ben sizin için onu hicvedebilirim.” dedi; bunun üzerine onlar bu develeri Bişre verdiler. Bişr ise Evsi hicvetti, üstelik hiciv hususunda çok taşkın hareket etti ve Evsin annesini de diline doladı. Evs onun kendisini hicvettiğini öğrenince hiciv karşılığında almış olduğu develerin üzerine baskın yaparak hepsini ele geçirdi ve kendisinin peşine düştü; fakat Bişr kaçmayı başardı ve aşireti olan Esedoğullarına gelip onlardan sığınma hakkı istedi. Esedoğulları ise, onu Evse teslim etmeyi kendileri için ar ve namus meselesi yaptıklarından, iltica hakkı tanıdılar ve Evse karşı onu korudular. Bu durum karşısında Evs, Tay Kabilesinden Cedlle boyunu toplayıp onlarla Esedoğulları üzerine yürüdü. Taraflar Teymanın karşısında bulunan Zahrud-Dehnada karşılaştılar ve çok şiddetli bir şekilde savaştılar. Neticede Esedoğulları hezimete uğratıldılar ve katliamdan geçirildiler. Ancak Bişr yine kurtulup kaçtı; fakat hangi kabileye gelip iltica hakkı istediyse, Evs ten korktuklarından ona sığınma hakkı tanıyamadılar. Bunun üzerine Bişr es-Sammanın üst kısmında yerleşmiş olan Cündeb bin Hısn elKülabinin yanına geldi, fakat Evs birisini gönderip ondan Bişri kendisine teslim etmesini istedi. Bu durum karşısında Cündeb Onu teslim etmek üzere Evse gönderdi. Nihayet Bişr Evsin yanına getirildiğinde Evsin kavmi ona Bişri öldürmesini tavsiye etti; bunun üzerine Evs annesinin yanında Bişrin öldürülmesi hususunda onunla istişarede bulundu, fakat annesi Evse Bişrin mallarını geri vermesini, onu bağışlamasını ve ihsanda bulunmasını tavsiye edip hicvi ancak medhin temizleyeceğini söyledi. Bu durum karşısında Evs annesinin tavsiyesini kabul etti ve dışarı çıkıp Bişre “Ey Bişr! Şimdi sana ne yapacağımı sanıyorsun?” dedi. Bişr ise şu mealdeki mısralarla düşündüklerini dile getirdi:
“Ey Evs! Bir taraftan senin nimet ve Lutuflarını umuyorum; diğer taraftan senden korkuyorum. Şimdi ben söylediğim doğrularla, daha önce söylemiş olduğum bütün yalanları siliyorum. Eğer bana ihsanda bulunursan sana teşekkür edeceğim; zaten nimetin karşılığında şükür vaciptir. Acaba bu teşekkürümün bu gün için bana faydası olur mu? Bu gün Sudanın oğlu Evse, Esedoğulları ndan uzak yakın bütün aşiretim feda olsun! Lutuf ve nimetleriyle Sudanın oğlu Evs bana yetişti; halbuki hicvim dolayısıyla benden ona kötülükler ulaşmıştı. ”
Sonra Evs, Bişre ihsanda bulunup onu güzel yürüyen bir ata bindirdi ve daha önce elinden almış olduğu develerini kendisine geri verdi; ayrıca ona kendi malından yüz deve verdi. Bunun üzerine Bişr: “Artık ölünceye kadar bir daha senden başkasını methetmeyeceğim.” dedi ve söylediği meşhur bir kaside ile onu övdü.