Bu savaş Temimoğullarının aleyhine, Şeybanoğullarının lehine neticelenmiştir .
Ebü Ubeyde anlatıyor: “Temim Kabilesinden Tarif bin Temim el-Anberi hacca gitmişti. Kendisi iri cüsseli birisiydi ve Mücedda lakabıyla tanınırdı. Aynı zamanda kavminin süvarisi ve bahadırı idi. Tarifin Kabede tavaf yaptığı bir sırada, Ebü Rabiaoğullarından güçlü kuvvetli, kahraman bir genç olan Hamsisa bin Cendel onunla karşılaştı ve gözlerini dikip uzun müddet baktı; bunun üzerine Tarif: Niçin böyle dikkatli dikkatli bana bakıyorsun? diye sordu. Hamsisa: Seni tespit etmek istiyorum; belki bir orduyla geldiğimde seninle karşılaşırım ve seni öldürürüm. diye cevap verdi. Tarif: Allahım! Bu yıl çıkmadan beni Onunla karşılaştır. diye dua edip yalvardı. Hamsisa da aynı şekilde dua etti; bunun üzerine Tarif şu mealdeki mısraları söyledi:
Her ne zaman Ukaz Panayırı na bir kabile gelse, önce durum değerlendirmesi yapacak olan bir yetkiliyi bana gönderirler. Beni yadırgayıp basit görmeyin; ben silahı keskin, güçlü bir adamım ve hadiseler arasında işaretliyim, bilinirim. çevremde Üseyd ve Hüceymoğullarından pek çok süvari var; evimin etrafi ise mücadeleci ve dövüşçülerle doludur. Altımda sakar at, üzerimde kılıcın ağzını ters döndürüp köreltecek sağlam ve zarif bir zırh vardır.”
“Ebu Rabia bin Zühl bin Şeyban ile Mürre bin Zühl bin Şeybanoğulları arasında bir husumet ve düşmanlık vardı; hatta önemsenmeyecek derecede aralarında kansız bir savaş da meydana gelmişti. Ebu Rabia oğullarının reisi Hani bin Mesud, kendi kavmine: Ben onlarla aramızdaki düşmanlığın büyümesini istemiyorum. dedi ve kavmini Mehaid Suyunun başına götürüp orada konaklamağa karar kıldı. Mehaid Suyu Temimoğullarının sularına yakın bir yerde bulunuyordu. Nihayet Temimoğulları onların buraya gelip konakladıklarını öğrenince birbirlerini haberdar ederek: Bu Ebu Rabiaoğulları münferit bir kabiledir. Eğer onların kökünü kazıyıp yok edersek, Bekir bin Vailoğullarını zayıf düşürmüş oluruz. dediler ve bir araya gelip üç koldan harekete geçtiler. Bu üç koldan Hanzalaoğullarının başında Ebül-Ceda et-Tahvi, Saadoğullarının başında İbn Fedeki el-Minkarı, Amr bin Temimoğullarının başında Tarif bin Temim reis olarak bulunuyorlardı. Ebu Rabiaoğulları onların üç koldan kendilerine yaklaşmakta olduklarını haber alınca savaş için hazırlandılar. Hani bin Mesud kendi kabilesine bir konuşma yaparak savaşa teşvik etti ve: Karşı taraf üzerinize geldi-ğinde onlarla bir miktar savaşın, sonra geri çekilin. Onlar, ganimet ve yağma işleriyle meşguloldukları bir sırada tekrar gelip saldırın. Bu suretle istediğinizi yapmış olursunuz ve gayenize ulaşırsınız. diyerek tavsiyede bulundu.”
“Temimoğulları sabah erkenden uyanık duran ve hazırlıklı bulunan Ebu Rabiaoğullarını bastırdılar ve taraflar şiddetli bir savaşa tutuştular. Şeybanoğulları, reisIeri bulunan Hani bin Mesudun tavsiyelerine aynen uydular. Temimoğulları ise ganimet peşine düşüp bununla meşgulolmağa başladılar. Temim Kabilesinden birisi Hani bin Mesudun küçük bir oğluna rastlayıp onu yakaladı ve: Bu ganimet bana yeter. diyerek alıp götürdü. Temim Kabilesi ganimet ve esirlerle meşgul olurken, Şeybanoğulları tekrar gelip hücuma geçtiler ve onları hezimete uğrattılar, ayrıca diledikleri kadar adam öldürdüler ve diledikleri kadar esir aldılar. Öyle ki, Temim Kabilesi böylesine bir musibetle hiç karşılaşmamıştı. Durum o kadar vahimdi ki, onlardan çok az kişi kurtulabildi ve hiç bir kimse durup diğerini bekleyemedi. Bu arada Tarif bin Temim de hezimete uğradı ve Hamsisa takip edip onu öldürdü. Sonra Şeybanoğulları Temim Kabilesi tarafından esir alınan kadın, erkek ve çocuklarını, ganimet olarak alınan mallarını tekrar geri aldılar; ayrıca yanlarında bulunan ne varsa, onları da aldılar. Hani bin Mesud ise Temimli birisi tarafından esir alınan oğlunu yüz deve fidye vererek kurtardı. ”
“Şeybanoğullarından bir şair bu gün hakkında şu mealdeki mısraları söylemiştir:
Ey Tarif! Mağrur cahil gibi dua ettin; halbuki sen öyle bir durumda idin ki, bilinmiyordun. Savaşta kalkıp karşı koyduğun kabilenin bulunduğu yere geldin; halbuki bu kabilenin babasının ismini duyan ordu hezimete uğrardı. Sen bu kabilenin mensuplarını yurtlarının çevresinde kahramanca yurtlarını korurken buldun; süvariler yaklaştıklarında, hemen cüretle onların üzerlerine atılırlardı. Onlar savaş sırasında Ebu Rabia oğullarına intisap ettiklerinde, yıldızlar gibi kümeli olarak bölükler halinde gelirlerdi. Senin zırh ile sakar atını elinden alıp satılığa çıkardılar. Seni onların eline Üseydoğullarıyla evinin çevresinde bulunan mücadeleci ve dövüşçü adamların teslim etti.” ”
“Amr bin Sevad Tarifin arkasından şu mealdeki mısralarla bir mersiye söylemiştir:
Ey Amr bin Cündeb soyunun en hayırlı kişisi! Sakın uzaklaşma; ömrüm hakkı için söylüyorum ki, kabirleri ziyaret eden (kabre giren) kişi mutlaka uzaklaşır. Ateşi bizzat kendisi yaktığı zaman ateşinin külü çok olurdu; o bundan ne ümitsizliğe düşer, ne de yüzünü ekşitirdi (yani misafirperver ve çok cömertti). Atı geri çekilse bile, o, yine de savsaklayıp beklemezdi; elinden her şeyi gitse de, sırf kendi karnını düşünmezdi.,,”