Bu zat, Hirenin sahip ve hakimi olan Amr bin Münzir bin Maüssema idi; saltanatının sertliğinden ve siyasetinin kuvvetinden dolayı kendisine Mudarrıtül-Hıcare lakabı verilmişti. Annesi ise Haris bin Amr el-Maksur bin Akilül-Mürarın kızı ve İmruül-Kays bin Hucr bin Harisin halası Hind idi: Onun öldürülmesinin sebebi şu idi: Bir gün Mudarrıtül-Hıcare yanında oturan yakın arkadaşlarına: “Memleketimdeki Araplar arasında annesinin anneme hizmet etmesini izzet-i nefis meselesi yapıp gururuna yedirmeyen birisini tanıyor musunuz?” diye sordu, onlar da: “Böyle birini tanımıyoruz, ancak böyle bir kişi olsa olsa Amr bin KülsUm et-Tağlibi olabilir, çünkü onun annesi Leyla, Mühelhil bin Rabianın kızıdır; Leylanın amcası Küleyb Vail, kocası Külsum, oğlu ise Amrdır.” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Mudarrıtül-Hıcare içinden geçenleri açığa vurmadı ve Amr bin Külsuma haber gönderip kendisini ziyarete gelmesini, annesi Leylayı da beraberinde getirmesini ve annesinin kendi annesi Haris in kızı Hind i ziyaret etmesini istedi. Onun bu teklifi karşısında Amr bin Külsum annesi Leyla ile birlikte Tağlib oğullarından bir grup süvariyle yola çıkıp Fırat nehrinin kenarına geldi. Amr bin Hind, yani Mudarrıtül-Hıcare, Amr bin Külsumun gelişini haber alır almaz emir vererek Hire ile Fırat arasında çadırlarını kurdurdu ve ülkesinin ileri gelen kimselerine haber salıp yemekler hazırlattı, sonra bütün halkı yemeğe davet etti. Bu arada Mudarrıtül-Hicare kendisi, Amr bin Külsum ve ileri gelen yakın adamları otağın içerisine yerleştiler. Otağın yakınında annesi Hind için kurulan kubbemsi küçük çadıra ise, annesi ile Amr bin Külsumun annesi Leyla yerleşti. Davet edip çağırdığı insanlar ise yemeklerini otağın dış kısmında ve kapısının önünde yediler. Ayrıca Mudarrıtül-Hicare daha önce annesine:
“Herkes yemeğini yiyip sıra nadide armağanlara geldiği zaman hizmetçilerini yanından uzaklaştırır, armağanlar yanına getirildiğinde Leylaya hizmet etmesini söyler ve onları teker teker eline uzatıp vermesini emredersin.” diyerek tembih etmişti. Hind de oğlunun dediklerini aynen yaptı. Nihayet armağanların getirilmesi istendiği zaman Hind Leylaya: “Şu tabağı bana verir misin?” diye seslendi. Leyla ise: “İhtiyacı olan kalksın alsın.” diye karşılık verdi. Hindin ısrar etmesi üzerine Leyla: “Ey Tağlib Hanedanı! Vay başımıza gelenlere!” diye bağırmağa başladı Amr bin Külsum annesinin bu çığlığını duyunca kam tepesine sıçradı. Bu sırada otağdakiler içkilerini yudumluyorlardı. Amr bin Hind, yani Mudarrıt onun çehresinden bir bela çıkacağını anlamıştı. Tam bu sırada Amr bin Külsum sıçrayıp otağda asılı bulunan Amr bin Hindin kılıcını aldı. Zaten bu esnada otağda başka kılıç bulunmuyordu. Eline geçirdiği bu kılıcı hemen Mudarrıtül-Hıcarenin başına vurup onu öldürdü. Sonra otağın dışına çıkıp: “Ey Tağlib Hanedanı!” diye seslendi. Bunun üzerine Tağlibliler Mudarrıtül-Hicarenin mallarını ve atlarını yağmaladılar ve kadınları da esir aldılar. Sonra yola koyulup Hireye geldiler.
Üfnun et-Tağlibi bu konuda şu mealdeki mısraları söylemiştir: “Ömrün hakkı için and olsun ki, Amr bin Hind annesi Hinde hizmet ettirmek maksadıyla Leyla yı davet etti, fakat bunda muvaffak olamadı. Amr bin Külsum ise kalkıp parlak ve işlek kılıcı eline aldı, nedimlerinin içmekte oldukları içkiyi boğazlarında bıraktı. “