Kisra Enuşirvan ile Rum hükümdarı Gatyanus (Yahtiyanus, Yustinianus) arasında bir barış anlaşması mevcuttu. Gatyanus tarafından Suriye Araplarının başına vali tayin edilen Halid bin Cebele ile Kisra Enuşirvan tarafından Umman, Bahreyn ve Yemameden Taif ve diğer Hicaz bölgelerine kadar olan yerlerin valiliğine tayin edilen Lahm Kabilesinden Münzir bin Numan arasında bir fitne baş göstermişti. Bunun üzerine Halid bin Cebele Münzir bin Numanın üzerine saldırıp adamlarından pek çok kimseyi öldürmüş, mallarını ganimet olarak almıştı. Bu durum karşısında Enuşirvan Gatyanusa bir mektup yazarak aralarındaki sulh anlaşmasını hatırlattı ve Halidin Münzire karşı yaptıklarını bildirdi; ayrıca ondan Münzirin elinden almış olduğu malları iade etmesi için Halide emir vermesini, Münzirin adamlarından öldürmüş olduğu kimselerin diyetlerini ödemesini ve Münzirin hakkını alıvermesini isteyip; bunları yapmadığı takdirde aralarındaki sulh anlaşmasının bozulmuş olacağını bildirdi. Bu arada Münzir bin Numanın haklarının alınması hususunda Kisra Enuşirvan peşpeşe Gatyanusa mektuplar gönderdi, fakat Gatyanus onun gönderdiği bu mektuplara pek aldırış etmedi.
Kisra Enuşirvan, arka arkaya yazmış olduğu mektuplardan cevap alamayınca, hazırlığını yapıp yetmiş bin küsur askerle birlikte Gatyanus un ülkesine savaşa çıktı. Yolu el-Cezireden geçen Enuşirvan Dara ve Ruha (Urfa) şehirlerini aldıktan sonra Suriye bölgesine geçerek Menbic, Halep, Antakya, Famiye, Hıms (Humus) ve bu şehirlere bitişik olan pek çok şehri zorla alıp buralarda bulunan mal ve ticaret eşyası ne varsa hepsini eline geçirdi. Bu arada Suriye şehirlerinin en üstünü olan Antakya şehrinin ahalisini esir alıp, onları Sevad bölgesine sürdü. Sonra Kisra Emlşirvanın emriyle Tlsfon (TaysefUn) şehrinin civarında Antakyaya benzetilerek onun modelinde Rumiyye adıyla bir şehir kuruldu ve Antakya ahalisi Enuşirvan tarafından buraya yerleştirildi. Ayrıca bu Rumiyye şehri için beş mahalle (ilçe) kurdurdu. Bunlar: Yukarı Nehrevan, Orta Nehrevan, Aşağı Nehrevan, Baderaya ve Baküsaya mahalleleri idi. Bundan sonra En-uşvirvan Antakyadan buraya esir olarak getirilip yerleştirilen halka erzak göndermeye devam etti ve başlarına da aynı dinden olmaları hasebiyle yakınlık duyup anlaşabilmelerini sağlamak için Ahvaz hristiyanlarından birisini tayin etti. Diğer Suriye ve Mudar (Mısır ) şehirlerini ise Gatyanus Kisra En-uşirvana pek çok para ödeyerek tekrar satın aldı; ayrıca ülkesine savaş açmaması için Kisraya her yıl fidye ödemeyi taahhüt etti. Nihayet Rumlar her yıl bu fidyeyi getirip Kisraya ödediler.
Bundan sonra Enuşirvan Rum (Bizans) ülkesinden Hazarların üzerine yürüdü ve onlardan pek çok kimseyi öldürüp ganimetler almak suretiyle tebaasının intikamını aldı. Sonra Yemene geçti, burada da birçok insan öldürüp ganimet aldıktan sonra Medaine döndü. Böylece Enuşirvan Hırakle (Ereğli)nin aşağısından itibaren Bahreyn ile Umman arasındaki yerleri ele geçirmiş oldu. Bu arada Enuşirvan Numan bin Münziri Hireye vali tayin edip onu taltif ettikten sonra, dedesi Firuzun intikamını almak üzere Akhunların üzerine yürüdü. Bundan önce En-uşirvan Hakan ile sıhri akrabalık kurmuştu. Akhunların (Heyatıle) ülkesine giren Kisra En-uşirvan, hükümdarlarını öldürdü ve hanedanından hiç kimseyi sağ bırakmadı. Bundan sonra Belh ve Maveraünnehire geçip askerlerini Ferganeye indirdi, sonra da Medaine döndü. Bu arada Kisra Bürcana savaşa çıktı, sonra geri dönüp ordusunu Yemene gönderdi. Nihayet Yemene gelen bu ordu, Yemen hakimiyetini ellerinde bulunduran Habeşlileri öldürüp ülkeyi ele geçirdi. Hükümdar En-uşirvanın saltanatı kırk sekiz yıl, bir rivayette ise kırk yedi yıl sürdü.
Peygamber, Enuşirvanın hükümdarlığının sonlarına doğru dünyaya gelmiştir. Bir rivayette ise, Peygamberin babası Abdullah bin Muttalib, En-uşirvanın hükümdarlığının üzerinden yirmi dört yıl geçtikten sonra dünyaya gelmiş, Peygamber de onun hükümdarlığının kırk ikinci yılında dünyaya teşrif etmiştir.
Hişam bin el-Kelbi şöyle diyor: “Fars hükümdarları tarafından Arapların başına vali tayin edilen Esved bin Münzirden sonra kardeşi Münzir bin Münzir bin Numan vali tayin edilmiş ve yedi yıl bu görevde kalmıştır. Ondan sonra yerine Numan bin Esved tayin edilmiş ve dört yıl bu görevi sürdürmüştür. Sonra yerine Ebu Yafer bin Alkama bin Malik bin Adiyy el-Lahmi halef olarak geçmiş ve bu görevde üç yıl kalmıştır. Bundan sonra Münzir bin İmruül-Kays el-Bed tayin edilmiş ve kırk dokuz yıl bu görevini devam ettirmiştir. Münzir bin İmruül-Kays, saçlarım örüp örgü şeklinde iki tarafına sarkıttığı için kendisine “Zül-karney lakabı verilmişti. Onun Maüssema adıyla bilinen annesi ise, Amr bin Cüceşm bin Nemir bin Kasıtın kızı Maviye idi. Ondan sonra yerine oğlu Amr bin Münzir tayin edildi ve bu görevi on altı yıl sürdü. İşte onun idaresinin üzerinden sekiz yıl sekiz ay geçtikten sonra Muhammed dünyaya geldi. Peygamber, Enüşirvanın hükümdarlığı döneminde meydana gelen Fil Yılında doğmuştu. ”
“Yemen ülkesi Kisra Enüşirvana boyun eğip itaatine girince, kumandanlarından birisini büyük bir orduyla mücevherler ülkesi olan Hind memleketlerinden Serendibe gönderdi ve bu kumandan buranın hükümdarıyla savaşa tutuştu. Neticede hükümdarını öldürüp ülkesini istila etti ve buradan Kisra Enüşirvana pek çok mal ve mücevher gönderdi.”
“Fars ülkesinde çakah denilen hayvan bulunmuyordu. Enüşirvanın hükümdarlığı döneminde Türk illerinden Fars ülkesine bir çakal akını başlamıştı. Buna üzülen ve zor duruma düşen Enüşirvan Mübezan Mübez (rUhani reis)i huzuruna çağırıp ona: Bu yırtıcı hayvanların ülkemize geldiklerini öğrendik, bu hadiseyi gözümüzde büyütüyoruz. Bu husustaki görüşünü bize bildir. dedi. Bunun üzerine Mübezan mübez: Ben alimlerimizin: Bir ülkede adalet zulme galip gelmez, ülke halkı birbirlerine zulmetmeğe kalkışırsa düşmanları kendileriyle harp eder ve istemedikleri şeyler başlarına gelir. dediklerini duydum. diye karşılık verdi. Artık çok geçmeden Kisra Enüşirvana ülkesinin uç kısımlarında bir grup Türk yiğidinin savaşa giriştikleri haberi geldi. Bunun üzerine Kisra Enüşirvan vezirlerine ve valilerine emir vererek, uhdelerine tevdi edilen görevleri icra ederken adalet sınırını aşmamalarını ve yaptıkları her şeyde adaletli hareket etmelerini istedi. Enüşirvanın bu emrini tuttular; böylece Allah, düşmanlarını harbe gerek kalmadan başlarından savdı. “