"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Firuz bin yezdecird bin behramin hükümdarlığı

Firuz, kardeşi Hürmüze karşı zafer kazanıp hükümdar olunca, adaleti yaygınlaştırıp halka güzel muamele etti. Son derece dindar olan Firuz tebaasına karşı bahtsız ve uğursuz olmuştu. Hükümdarlığı döneminde birbirini takip eden yedi yıl müddetle ülkesini kıtlık sarmış, nehir ve kanalların suları tamamen çekilmiş, Diclenin suyu azalmış, ağaçlar kurumuş, ülkesinin dağ ve ovalarındaki ekinler kuruyup sararmış, kuşlar ve vahşi hayvanlar ölmüş, bütün halk açlık ve şiddetli sıkıntılara maruz kalmıştı. Bunun üzerine Firuz bir yazıyla halka kendilerinden haraç, cizye ve hiç bir verginin alınmayacağını duyurdu. Sonra tekrar bir yazıyla ahaliye, yanlarında stok edilmiş halde yiyecek maddesi bulunan herkesin bunları diğer ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalarını ve zengin fakir herkesin kıtlık karşısında eşit ve bir olmalarını ilan edip bildirdi. Ayrıca her hangi bir şehir veya kasabada açlıktan bir insanın öldüğünü haber aldığı takdirde, ölen kişinin bulunduğu şehir veya kasaba halkını şiddetle cezalandırıp tenkil edeceğini ilan etti. Firuzun uyguladığı bu mükemmel siyaset neticesinde, kıtlık yıllarında Erdeşir-Hurreye bağlı bir kasabada ölen kişi hariç, hiç kimse açlıktan ölmemişti. Neticede Firuz dua edip Allaha yalvardı ve duasının kabul edilmesi üzerine kıtlık ortadan kalktı ve ülke tekrar eski bolluk yıllarına kavuştu.

Nihayet düşmanlarını kahredip yendikten, ülke ve halk canlanıp dirildikten sonra Firuz bu defa Akhunlarla savaşmak üzere harekete geçti. Firuzun gelmekte olduğunu duyan Akhun hükümdarı İhşenvar (Ahaşnuvar ) korkuya kapıldı. Bunun üzerine adamlarından birisi ona: “Kollarımı ve ayaklarımı kes, sonra beni Firuzun geçeceği yol üzerine bırak. Aileme ve çocuklarıma iyi bak. Ben Firuzun çaresine bakarım.” dedi. Hükümdar adamının dediğini yaptı ve onu Firuzun geçeceği yolun üzerine bıraktı. Daha sonra Firuz yoldan geçerken onu gördü ve halini sordu, bunun üzerine adam: “Ben, hükümdarım İhşenvara: Senin Firuza gücün yetmez dedim, o da beni bu hale getirdi. “Ben sana bu güne kadar hiç bir hükümdarın geçmediği en kısa bir yol göstereceğim.” dedi. Firuz bu adamın sözüne aldandı ve onun kılavuzluğunda askerleriyle birlikte yola koyuldu. Firuz askerleriyle beraber bir hayli mesafe katetti. Nihayet bu adam geri dönemeyecekleri bir noktaya geldiklerinde durumunu açığa vurup işin iç yüzünü onlara bildirdi. Bunun üzerine Firuzun adamları: “Ey hükümdar! Biz seni uyarıp sakındırdık, fakat dinlemediniz. Şu anda her hal-ü karda ilerlemekten başka çaremiz yoktur.” dediler. Bu durum karşısında ilerleyerek düşmanları olan Akhunlara ulaştılar. Fakat bu sırada susuzluktan ölmek üzereydiler; hatta pek çoğu susuzluktan ölmüştü. Firuz ve askerleri bu duruma düşünce İhşenvara sulh teklifinde bulundular. Bu teklifte, Firuz ve askerlerinin geri dönmelerine müsaade edilecek ve bir daha Firuz bu ülkeye savaş için gelmeyecekti. Nihayet taraflar arasında sulh anlaşması yapıldı ve Firuz sulhle ilgili bir belge yazıp imzaladıktan sonra ülkesine geri döndü.

Firuz memleketine dönüp bir müddet kaldıktan sonra, hamiyet ve gayreti onu tekrar İhşenvarın üzerine yürümeğe sevk etti. Vezirleri onun daha önce yapmış olduğu sulh anlaşmasını bozmasının doğru olmayacağını söyledilerse de, sözlerine kulak asmadı ve İhşenvarın üzerine yürüdü. Nihayet iki taraf birbirlerine yaklaştıkları zaman, İhşenvarın emriyle ordugahının arkasında on arşın genişliğinde ve yirmi arşın derinliğinde büyük bir hendek kazıldı, bu hendeğin üzeri hafif tahtalarla kapatılıp üzerine toprak serpildi. Sonra İhşenvar ve askerleri bu hendeğin gerisine çekildiler. Firuz, İhşenvarın geri çekildiğini duyunca hezimete uğratacağına inanarak onun peşine takıldı, fakat Firuz ve askerleri önlerinde hendek bulunduğunu bilmiyorlardı. Neticede Firuz ve askerleri hendeğe düşüp öldüler. Bundan sonra İhşenvar, Firuzun karargahına gelip burada bulunan her şeyi ganimet olarak aldı; bu arada Firuzun hanımlarını ve mübezan mübezi de esir etti. Sonra Firuzun ve onunla birlikte hendeğe düşüp ölenlerin cesetlerini çıkarıp sandukalara koydurdu.

Bir rivayete göre Firuz, İhşenvarın kazdırdığı hendeğin başına geldiği zaman hendeğin üzeri örtülü değildi. Bu yüzden Firuz karşı tarafa geçmek için hendeğin üzerine köprüler kurdurdu ve İhşenvarın askerlerinin bulunduğu tarafa geçti, geri dönüşte faydalanmak için de geçtiği yere bayrak ve işaretler koydurdu. Nihayet iki tarafın askerleri karşı karşıya geldiklerinde İhşenvar ortaya çıkarak Firuza daha önce aralarında yapmış oldukları sulh anlaşmasını hatırlattı ve ahdi bozmanın ceza ve tehlikesini bildirip onu uyardı, fakat Firuz inadında direnip onun uyarısını reddetti. Bu arada Firuzun adamları araya girip onu caydırmağa çalıştılarsa da Enlz kararından vazgeçmedi; ancak askerleri ne de olsa aralarında bir sulh anlaşması olduğundan savaşa karşı isteksizlik gösterdiler. Nihayet Firuzun savaşmakta direnmesi üzerine İhşenvar aralarındaki anlaşma belgesini bir süngÜnün ucuna takarak havaya kaldırdı ve: “Allahım! Bu anlaşma metninin icabı olarak ona cezasını ver, taşkınlık ve azgınlığını kendi başına musallat kıl!” dedikten sonra hemen onunla savaşa tutuştu. Neticede Firuz ve askerleri hezimete uğradılar ve geri döndüklerinde hendek üzerine kurdukları köprülerin bulunduğu yeri şaşırıp hendeğin içerisine düştüler. Firuz ve pek çok askeri burada öldü, İhşenvar ise onların mallarını, hayvanlarını ve yanlarında bulunan her şeylerini ganimet olarak aldı ve böylece bütün Horasan bölgesine hakim oldu. Bu sırada Firuzun hezimete uğradığını haber alan Fars ahalisinden Suhra adında saygı ve itibar gören birisi yanına cengaver bir süvari grubu alarak harekete geçti ve durum hakkında bilgi edinınek maksadıyla yola çıktı. Bir rivayette Firuzun, İhşenvarın üzerine yürüdüğü zaman yerine Sicistan bölgesinin sahip ve hakimi olan Suhrayı halef bıraktığı söylenir. Nihayet Akhunların hükümdarı İhşenvar ile karşılaşan Suhra Onu Horasandan sürüp çıkardı ve Firuzun karargahından almış olduğu esirleri, malları ve diğer şeyleri alıp ülkesine döndü. Suhranın bu başarısından dolayı Fars halkı Ona son derece saygı gösterdiler; hatta onu hükümdardan sonra en büyük kişi kabul ettiler. Akhunların ülkesi ise Toharistan idi. Akhun hükümdarı taht kavgası yüzünden çıkan savaşta kendisinden kardeşi Yezdecirde karşı yardım isteyen Firuza Talekanı da bağışlamıştı. Firuzun hükümdarlığı yirmi altı yıl, diğer bir rivayette ise yirmi bir yıl sürmüştür.