Kostantinin hristiyan olmasının sebebine gelince; son zamanlarına doğru yaşlanmış ve huyu bozulmuştu. Bu arada vücudunu abraşlık (ala tenlilik) hastalığı sarmıştı. Bu yüzden Bizans halkı onu tahttan indirip her şeyden feragat etmesini istediler. Bunun üzerine Kostantin kendisinin iyiliğini düşünen yakın adamlarını toplayıp bu hususta onlarla istişarede bulundu. Bu adamlar ona: “Bizans halkı seni tahttan indirmeğe karar vermiştir, bunu durdurmağa gücün yetmez. Ancak din yoluyla buna bir çare bulabilirsin.” dediler. Bu sırada hristiyanlık dini açıktan yayılmağa başlamıştı. Halbuki daha önceleri gizli şekilde yayılıyordu. Bu adamlar yol göstererek ona: “Bizans halkından Kudüsü ziyaret edip gelinceye kadar kendin için mühlet iste. Kudüsü ziyaret ettiğin zaman hristiyanlık dinine girersin ve halkı da bu dine girmeğe sevk edersin, zaten halk bu dini kabul edecektir. İşte o zaman sana itaat edenlerle birlikte, sana isyan edip baş kaldıranlara karşı mücadele edersin. Din için savaşan bir millet mutlaka zafer kazanır.” dediler. Kostantin onların bu tavsiyelerine uydu ve tatbike koyuldu. Neticede büyük bir halk kitlesi hristiyan olup Kostantine tabi oldu, bir çok halk da eski Yunan dinlerinde kalıp ona karşı koydu. Kostantin, kendisine tabi olanlarla birlikte muhalif tarafa savaş açtı ve zafer kazandı. Neticede onların pek çoğunu kılıçtan geçirip öldürdü ve felsefeye dair olan kitaplarıyla birlikte diğer kitaplarını ateşe verip yaktı. Bu arada Kostantiniyye (İstanbul) şehrini inşa ettirip halkı buraya taşıdı. Daha önceleri ise onların başkentleri Roma şehriydi. Mülk ve hükümdarlığı devam eden Kostantin Suriye bölgesine de hakim oldu. Sabur Zül-Ektardan önceki İran kisraları Batı Medain, yani Tısfon şehrinde kalırlardı. Nihayet küçük yaşta tahta çıkan Sabur büyüyünce, Medainin doğusunda Eyvanı yaptırdı ve oraya taşındı. Bundan böyle burası hükümdarlığın merkezi oldu. Benim hayatta olduğum 625 H. (1228 M.) yılında burası hala ayaktaydı.