"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beytül-makdisin inşası ve davudun vefatı

Rivayet edildiğine göre Davudun zamanında ortalığı kasıp kavuran bir veba hastalığı baş gösterdi. Bunun üzerine Davud halkını alıp sonra inşa edilecek olan Beytül-Makdisin bulunduğu yere geldi. Meleklerin oradan göğe yükseldiklerini gördüğü için dua etmek üzere gelmişti. Davud, Kaya (Sahra)nın yanına gelince durdu ve veba hastalığının kaldırılması için Allaha dua etti. Allah da onun duasını kabul buyurdu ve veba hastalığını kaldırdı. Bunun üzerine onlar burasını mescit edindiler. Beytül-Makdisin inşasına DavUd un hükümdarlığının üzerinden on bir yıl geçtikten sonra başlandı ve inşası tamamlanmadan önce de Davud vefat etti. Davud vefat etmezden önce oğlu Süleymana Beytül-Makdisin tamamlanmasını ve kardeşi İşayı öldüren kumandanı da öldürmesini vasiyet etti.
Davud vefat edip Süleyman onu defnettikten sonra, babasının emrini yerine getirmek üzere harekete geçip önce kumandanı öldürdü, sonra da Beytül-Makdisin inşaatını tamamladı. Süleyman Mescidi mermerden yapmış, altınla süsleyip mücevherler ile donatmıştı. Bunları ise bütün cin ve şeytanları çalıştırmak suretiyle başarmıştı. Süleyman, Mesciti bitirdiği gün büyük bir bayram yaptı ve kurbanlar takdim etti. Allah da onun takdim ettiği kurbanları kabul buyurdu. Süleyman önce şehri inşa ile işe başladı, onu bitirdikten sonra Mescidin imar ve tamamlanmasına girişti. Bu binanın niteliği hususunda aklen uzak görülen bir takım şeyler söylenmiştir, fakat onların burada zikredilmesine gerek yoktur.
Anlatıldığına göre, Mescidin inşasına ilk başlayan Süleymandır.

Davud onu inşa etmek istediği zaman Allah vahiy yoluyla ona: “Burası mukaddes bir ev olacaktır. Sen ise elini kana bulamış bulunuyorsun, bu mukaddes evi inşa etmeğe layık değilsin. Fakat oğlun Süleyman elini kana bulamamış olduğundan bunu o inşa edecektir.” buyurdu. Süleyman hükümdarlığa geçince bu Mesciti inşa etti.
Davudun vefatına gelince: Onun bir cariyesi vardı ve her gece kapıları kapattıktan sonra anahtarları getirip ona teslim ederdi. Bundan sonra Davüd ibadete çekilirdi. Bir gece cariye kapıları kapattıktan sonra evin içerisinde bir adam gördü ve ona: “Seni eve kim aldı?” diye sordu. Adam: “Ben hükümdarların yanına izin almadan girerim.” diye cevap verdi. Davüd onun bu sözünü işitince: “Sen ölüm meleği misin?” diye sordu. O da: “Evet” dedi. Bunun üzerine Davud: “Ölüme hazırlanmam için neden bana haber göndermedin?” dedi. Melek: “Sana pek çok haberci gönderdim.” dedi, Davud: “Senin gönderdiğin habercilerin kimlerdi?” diye sordu. Melek de: “Baban, kardeşin, komşun ve tanıdıkların hani neredeler?” diye sordu. Davüd: “Öldüler” diye cevap verdi. Bunun üzerine melek: “İşte onlar benim sana gönderdiğim habercilerdi. Çünkü sen de onlar gibi öleceksin. ” dedi, sonra da ruhunu kabzetti. Davud vefat edince, onun mülk ve saltanatına, ilmine ve peygamberliğine Süleyman varis oldu.

Davüdun on dokuz erkek çocuğu vardı, onların arasından babasına bu hususlarda Süleyman mirasçı oldu. Vefat ettiği zaman Davud yüz yaşındaydı. Bu hususta Peygamberden rivayet edilen sahih bir hadis vardır. Davudun hükümdarlığı ise kırk yıl sürdü.