"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Davudun oriyanin hanımı ile olan meselesi

Bundan sonra Allah Davudu Oriyanın karısıyla imtihan etti. Bu hadisenin sebebi şu idi: Davud zamanını üçe taksim etmişti. Bir gün halkın anlaşmazlıklarını halledip hükme bağlar, bir gün uzlete çekilip Allaha ibadet eder, bir gününü ise hanımlarıyla geçirirdi. Davudun doksan hanımı vardı. Ayrıca o, İbrahimin, İshakın ve Yakubun üstünlüklerine gıpta ederdi.
Bir defasında Davud: “Ey Rabbim! Gördüğüm kadarıyla hayrın tümünü atalarım almış bulunuyor. Onlara verdiklerinin benzerini bana da ver.” dedi. Bunun üzerine vahiy yoluyla Allah ona: “Senin ataların bir takım musibetlerle imtihan edildiler ve sabrettiler. İbrahim oğlunu boğazlamakla imtihan edildi, İshak gözlerini kaybetmekle imtihan edildi, Yakup da oğlu Yusufa üzülmekle imtihan edildi.” buyurdu. Davud: “Ey Rabbim! Onları imtihan ettiğin şekilde beni de imtihan et ve onlara verdiklerinin benzerini bana da ver.” dedi. Allah ona vahyederek: “İmtihan edileceksin, kendini koruyup kolla.” buyurdu.
Rivayet edildiğine göre, onun imtihana çekilmesinin sebebi şu idi: Davud hiçbir kötülük yapmadan bir gün geçirebileceğini içinden geçirmişti. Nihayet kendini ibadete verdiği gün gelince, bu gününü kötülük yapmadan geçirmeğe karar verdi, kapısını kapatıp ibadete koyuldu. Aniden üzerinde bütün güzel renklerin toplandığı altından bir güvercinin önüne konduğunu gördü ve onu yakalamak istedi. Bu güvercin uçup onun yakalamaktan ümitsizliğe düşmeyeceği kadar bir yakına kondu. Sonra güvercin uçtu, o da onu takip etti. Nihayet bu vaziyette güvercini takip ederken yıkanmakta olan bir kadın gördü ve güzelliğine hayran kaldı. Bu kadın Davudun yerdeki gölgesini görünce, kendisini saçlarıyla örterek gizlenmeğe çalıştı. Bu ise Davudun rağbetini iyice artırdı. Bunun üzerine Davud kadın hakkında bilgi toplamağa başladı ve kocasının bir sınır boyunca askerlik hizmetinde olduğunu öğrendi. Davüd sınır kumandanına haber göndererek, Oriyanın savaşta Tabutun önünde yürümemesini emretti. Tabutun önünde ilerleyen kim olursa olsun yenilmez; ya zafer kazanır, ya da öldürülürdü. Sınır komutanı Davüdun dediğini yaptı ve Oriya öldürüldü.

Anlatıldığına göre, Davud kadını görünce beğenip kocasının kim olduğunu sordu ve ona: “Falan ordudadır” diye cevap verildi. Bunun üzerine Davud ordu komutanına bir mektup yazarak, onu bir askeri birlik ile birlikte falan düşmanın üzerine göndermesini emretti, komutan da bu emri yerine getirdi. Neticede Allah ona zafer nasip etti ve komutan durumu bir mektupla Davuda bildirdi. Bu defa Davud komutana bir mektup yazarak onu daha kuvvetli olan falan düşmanın üzerine göndermesini emretti. Komutan emri yerine getirdi; fakat o yine zafer kazandı. Davud verdiği emirle onun üçüncü bir düşmana karşı gönderilmesini emretti, komutan bu emri de yerine getirdi. Fakat Oriya üçüncü seferinde öldürüldü, Davud da onun karısıyla evlendi. Katadenin demesine göre bu kadın Süleymanın annesidir.

Başka bir rivayete göre, Davudun günahı şu idi; Ona, Oriyanın hanımının güzelliğine dair haber geldiğinde, helal yoldan bu kadının kendisinin olmasını temenni etmişti. Bu sırada Oriya savaşa gitmiş ve gittiği savaşta öldürülmüştü. Davud, Oriyanın öldürülmesine başkasına üzüldüğü kadar üzülmemişti. Davud, kendisini ibadete tahsis ettiği bir günde kapısını kapatmış, mihraba çekilip kendisini ibadete vermişti. İşte bu sırada Allah tarafından gönderilen iki melek ansızın kapının dışındaki bir yerden yanına girmişlerdi. Davud bu durumdan korkuya kapıldı. Yanına gelen iki melek ise ona: Korkma, biz iki davacıyız. Birimiz, ötekinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, haktan uzaklaşma. (Sad 22) dediler. Bu arada onlardan biri: Bu kardeşimin doksan dokuz koyunu var, benim ise tek bir koyunum var. Böyle iken: “Onu da bana ver” dedi ve konuşmada bana ağır bastı (Yani bana galip gelerek koyunumu elimden aldı). (Sad 23) dedi. Davud ötekine dönerek: “Ne dersin?” diye sordu. Öbürü: “Doğru söylüyor. Ben koyunlarımı yüze tamamlamak istedim ve onun bir koyununu da aldım.” diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Davud ona: “O takdirde senin başkasının hakkına tecavüz etmene göz yumamayız.” dedi. Melek de ona: “Senin buna gücün yetmez.” diye karşılık verdi. Davud: “Eğer ona koyununu geri vermeyecek olursan, (burun ve alnını göstererek) şu ve şu yerlerine vururuz.” diyerek tehdit etti. Bunun üzerine melek ona: “Ey Davud! Sen, şu ve şu yerlerine vurulmağa benden daha layıksın. Çünkü senin doksan dokuz hanımın olduğu halde, Oriyanın bir tek hanımı vardı. Nihayet öldürünceye kadar onun peşini bırakmadın, sonra da onun hanımı ile evlendin.” dedi. Bundan sonra melekler onun gözünden kayboldular. Nihayet Davud imtihan edildiğini ve içine düştüğü durumu anladı.

Bunun üzerine hemen secdeye kapandı ve kırk gün zaruri bir ihtiyacı olmadıkça başını secdeden kaldırmadı. Bu arada Davud öyle çok ağladı ki, gözyaşlarından sulanarak biten otlar başım örttü. Sonra Davud Allaha: “Ey Rabbim! Alnım yara oldu, gözyaşlarım tükendi; yine de işlediğim günah hakkında bana bir şey söylenmedi?” diyerek nida edip seslendi. Bu sırada ona: “Aç isen doyuralım, hasta isen şifa verelim, zulme uğradıysan yardım edelim. ” şeklinde bir nida geldi. Bunun üzerine Davud hıçkıra hıçkıra öyle ağladı ki, gözyaşlarından biten otlar birden kuruyup sararıverdi. İşte tam bu sırada Allah onun tövbesini kabul etti ve ona: “Başını kaldır, seni yargılayıp affettim.” buyurdu. Davud: “Ey Rabbim! Suçumu bağışladığını nasıl anlayayım? Sen adil bir hakimsin, verdiğin hükümde adaletten sapmazsın. Yarın kıyamet günü Oriya eliyle başını tutup şah damarlarından kanlar akarak senin Arşının önüne gelip de: Ey Rabbim! Şuna sor, ne diye beni öldürdü? diyecek olursa, o zaman ne olacak?” dedi. Bunun üzerine vahiy yoluyla Allah ona: “Kıyamet günü olduğu zaman onu çağırırım ve seni bana bağışlamasını isterim. Böylece o seni bana bağışlar, ben de ona cenneti bağışlarım.” buyurdu. Davud: “Ey Rabbim! İşte şimdi senin beni bağışlayıp affettiğini anladım.” dedi.

Bundan sonra Davud vefat edinceye kadar utancından dolayı doya doya bir daha gökyüzüne bakamadı. Davud günahım eline nakşetmişti, gözü ona iliştiği zaman eli titremeğe başlardı. Kendisine, içmesi için kap içinde içecek bir şeyler getirildiğinde yarısını veya birini içer, hemen günahını hatırlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamağa başlardı; ağlarken de mafsalları birbirinden ayrılacak gibi olur, sonra da getirilen kap gözyaşlarıyla dolmuş olurdu. Bu yüzden: “Davudun bir damla gözyaşı, bütün yaratıkların gözyaşlarına muadildir.” denirdi. Davud, işlediği günah avucunun içinde yazılı olarak kıyamet günü gelecek ve: “Ey Rabbim! Günahım! Günahım! Beni öne geçir!” diyecek ve öne geçirilecek, fakat (Allahın affından emin olmadığı için) kendisini güven içersinde hissetmeyecektir. Bu defa o: “Ey Rabbim! Beni geriye bırak!” diyecek, fakat yine kendini emniyet içinde görmeyecektir.
Davudun işlediği günah, İsrailoğullarının, kendisine itaat etmemelerine ve onu hafife almalarına sebep oldu. Sonra İşa adında ve Talutun kızından olma bir oğlu ona karşı çıkarak halkı kendi etrafında toplanmağa çağırdı. İsrailoğullarının sapıkları arasından ona tabi olanların sayısı zamanla bir hayli çoğaldı. Nihayet Allah Davudun tövbesini kabul edince bir grup insan onun etrafında toplandı ve o bunlarla birlikte oğlu İşaya savaş açtı. Neticede oğlunu hezimete uğrattı. Bu arada Davud, kumandanlarından birisini hezimete uğrayan oğlunun peşinden gönderdi ve ona yumuşak ve iyi muamele etmesini emretti. Fakat Davud oğlunu esir alıp öldürmeden getirmesini beklerken, hezimete uğrayan oğlunu takip eden kumandan onu bir ağaca kıstırıp yakaladı ve öldürdü. Davud oğlunun ölümüne çok üzüldü ve kumandanına darıldı.