"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

İlyas

Hızkil vefat edince, İsrailoğullarının arasında bir takım uygunsuz hadiseler meydana geldi ve onlar Allaha olan ahitlerini terk edip putlara tapmağa başladılar. Bunun üzerine Allah onlara, İlyas bin Yasin bin Finhas bin el-Azar (Ayzar) bin Harun bin İmranı peygamber olarak gönderdi.
Musadan sonra İsrailoğullarına gönderilen peygamberler, Tevratın hükümlerinden unutulanları yenilemek için gönderilirlerdi. İlyas, İsrailoğullarının hükümdarlarından Ehab adında bir hükümdarın yanında bulunuyordu; Ehab Onu dinler ve sözlerini tasdik eder, İlyas da işlerinde ona yardımcı olurdu. İsrailoğulları ise bu sırada Bal adında bir puta tapıyorlardı. İlyas onları Allahın birliğine ve Ona ibadet etmeğe davet etti; Halbuki İsrailoğulları ancak kendi hükümdarlarının sözlerine kulak asar, onların sözlerini dinlerlerdi. Bu sırada İsrailoğullarının hükümdarları dağınık vaziyette idiler. Her bir hükümdar belli bir bölgede hüküm sürüyor ve o bölgeyi haraca bağlıyordu.
Bir gün İlyasın yanında bulunduğu hükümdar ona: “Allaha yemin ederim ki, ben senin davet ettiğin dinin batıl olduğu kanaatindeyim. Çünkü ben İsrailoğullarının hükümdarlarından falan ve falanın putlara taptıklarını görüyorum. Fakat buna rağmen onların yiyip içtiklerini, dünya nimetlerinden faydalandıklarını, puta tapmalarının kendilerine bir zararı olmadığını, hatta puta tapmalarının dünyalıklarından hiçbir şeyi eksiltmediğini görmekteyim. Hem bizim onlardan üstün olan bir tarafımız da yoktur.” dedi.

Bunun üzerine İlyas istircada bulunarak (Biz Allah içiniz, muhakkak Ona döneceğiz, diyerek) yanında bulunduğu hükümdardan ayrıldı. Sonra bu hükümdar da diğerleri gibi putlara tapmağa başladı.
Bu hükümdarın mümin, fakat imanını gizleyen salih bir komşusu vardı ve bu kişinin hükümdarın sarayının kenarında bir bahçesi mevcuttu. Hükümdar ise komşularına çok iyi davranıyordu. Bu hükümdarın şer ve küfürde eşi menendi bulunmayan bir karısı vardı. Bir gün karısı hükümdara bu adamın bahçesini elinden almasını söyledi; fakat hükümdar karısının bu sözünü dinlemedi. Hükümdar bulunduğu beldeden bir yere gittiği zaman yerine halef olarak karısı bakar ve halkın arasına çıkardı. Bir defasında hükümdar şehirden uzaklaşmıştı; işte bu sırada karısı bostan sahibi kişinin aleyhine şahit tutup kocası hükümdara sövdüğünü ileri sürerek onu öldürüp bostanına el koymuştu. Nihayet hükümdar geri döndüğü zaman karısının bu hareketine fena halde öfkelenip gözünde büyüttü ve çok yadırgadı. Bunun üzerine karısı ona: “Olan oldu.” diyerek kocasını yatıştırmağa çalıştı. Bu sırada Allah İlyasa, hükümdar ve karısına gidip bahçeyi sahibinin mirasçılarına geri vermelerini, vermedikleri takdirde Allahın onlara gazap edip bahçenin içinde helak edeceğini ve bu bahçeden çok az bir müddet faydalanacaklarını söylemesini vahyetti. Bunun üzerine İlyas hükümdar ve karısına durumu bildirdi; fakat onlar hakka yaklaşmadılar.

İlyas, İsrailoğullarının küfür ve haksızlık üzerinde direndiklerini görünce onların aleyhine dua etti. Bunun üzerine Allah onlara üç yıl yağmur yağdırmadı; bu yüzden hayvanlar, kuşlar, böcekler ve ağaçlar telef oldular, hatta insanlar çok şiddetli bir sıkıntıya düştüler. Bu sırada İlyas İsrailoğullarının kendisine bir kötülük yapmalarından korkarak gizlenmişti; rızkı ise onun ayağına geliyordu. Sonra bir gece İlyas İsrailoğullarından bir kadının evine sığınmıştı; bu kadının Elyesa bin Ahtub (Uhtub ) adında bir oğlu vardı ve oğlu ağır bir hastalığa yakalanmıştı. İlyasın duasıyla Elyesa, içinde bulunduğu ağır hastalıktan afiyet bulup şifaya kavuştu ve İlyasa tabi olup ona bağlandı. Hatta Elyasa İlyas ile beraber bulunur, onunla sohbet eder, onun söylediklerini tasdik ederdi. Nihayet İlyas yaşlanınca Allah vahiy yoluyla ona: “Ey İlyas! Sen hayvanlar, kuşlar, böcekler ve bunlar gibi birçok yaratığın telef olup yok olmasına sebep oldun. Halbuki sadece İsrailoğulları isyan etmişti.” buyurdu. Bunun üzerine İlyas: “Ey Rabbim! Bana müsaade et, bu defa İsrailoğullarının lehine dua edeyim, sıkıntılardan kurtulmalarına sevineyim, umulur ki onlar hak yola dönerler.” dedi ve İsrailoğullarının yanına gelerek onlara: “Kusurlarınız yüzünden hem siz, hem de hayvanlar ve diğer yaratıklar helak oldu. Eğer siz, yaptıklarınız yüzünden Allahın size gazap ettiğini öğrenmek ve benim sizi davet ettiğim şeyin hak olduğunu bilmek isterseniz, putlarınızIa birlikte ortaya çıkın ve onlara dua edip yalvarın, eğer bu putlar dualarınıza icabet eder, isteklerinizi yerine getirirlerse, iddia ettiğiniz gibi putlara tapmak hak olur. Şayet onlar dualarınıza icabet etmez ve isteklerinizi yerine getirmezler ise, o zaman batıl yolda olduğunuzu anlamış olursunuz ve bu yolu bırakırsanız, ben de sizin için Allaha dua ederim, bu vesile ile sizi sıkıntılardan kurtarır.” dedi.
Bunun üzerine İsrailoğulları ona: “Gerçekten şimdi yerinde bir söz söyledin.” dediler. Fazla zaman geçirmeden harekete geçerek putlarıyla birlikte ortaya çıktılar ve onlara dua edip yalvarmağa başladılar. Ancak ne var ki, putlarından dua ve yalvarmalarına bir karşılık alamadılar, sıkıntı ve darlıktan da kurtulamadılar. Bunun üzerine hemen İlyasa koşarak ona: “Biz mahvolduk, bizim için Allaha dua et.” dediler. İlyas onların sıkıntılardan kurtulmaları ve kendilerine yağmur yağdırılması için Allaha dua edip yalvardı. Bu sırada İsrailoğullarının gözlerinin önünde kalkan gibi bir bulut belirdi ve gittikçe büyümeğe başladı. Çok geçmeden Allah bu buluttan bol miktarda yağmur gönderdi; böylece memleketleri yağmur sebebiyle yeniden dirildi ve Allah onları içinde bulundukları sıkıntılardan kurtardı. Fakat onlar batıl yollarını bırakmadılar ve hak yola da dönmediler. Bunun üzerine İlyas, Allahtan ruhunu kabzetmesini ve kendisini onların elinden rahata kavuşturmasını istedi.
İlyasın bu duasından sonra Allah Ona bir kanat taktı ve nurdan bir de elbise giydirdi. Ayrıca ondan yemek ve içmek zevkini de kesti. Böylece İlyas hem insan, hem melek, hem yer ve hem de gök özelliklerini taşıyan bir varlık oldu.
Bu arada Allah hükümdarla kavminin başına bir düşman musallat etti ve bu düşman onlara karşı zafer elde edip hükümdarla karısını gasbettikleri bahçenin içerisinde öldürdü, etleri çürüyünceye kadar onları bahçenin içerisine bıraktı.