2809. Alkame b. Kays Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame b. Selaman b. Kehl b. Bekir b. Avf b. en-Neha. Mezhic kabilesindendir. Künyesi Ebu Şibl idi. el-Esved b. Yezid b. Kaysın amcasıdır. Ömer b. el- Hattab, Osman b. Affan, Ali b. Ebu Talib, Abdullah b. Mesud, Huzeyfe, Selman, Ebu Mesud ve Ebüd-Derdadan rivayet etti. Bize Ebu Muaviye haber verdi. O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayte etti: Abdullah, siması davranışı ile Peygambere benzetiliyordu. Alkame de Abdullaha benzetiliyordu. Bize Muhammed b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Umareden, o da Ebu Mamerden şöyle dediğini rivayet etti: Amr b. Şürahbilin evine girmiştik. Şürahbil şöyle dedi: “Sima ve davranış yönünden Abdullaha en çok benzeyenin yanına gidelim.” Alkamenin yanına gittik. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Ahvas anlattı. O Muğireden, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, Abdullahın yanında Kuran-ı Kerim okudu. Abdullah, “Anam babam sana feda olsun. Kuran-ı Kerimi tertil ile oku. Çünkü Kuran-ı Kerimi tertil ile okumak güzeldir.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkameye şöyle denildi: “Ey Ebu Şibl sen mümin misin?” Alkame, “Umarım!” diye cevap verdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Muğireden, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, Alkameye “Ebu Şibl” künyesini vermişti. Alkamenin çocuğu olmamıştı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Ameşten, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, Kuran-ı Kerimi beş günde okuyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O da Mansurdan şöyle dediğini rivayet etti: İbrahime “Alkame Sıffine katıldı mı?” diye sordum. İbrahim, “Evet, katıldı ve kılıcı kana bulanıncaya kadar savştı. Kardeşi Übey b. Kays da Sıffinde öldürüldü.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abdüsselam b. Harb anlattı; dedi ki: Otuz yıldan fazla zaman önce bir Cuma gününde biz caminin önünde otururken ihtiyar bir adam, Alkame b. Kays geldi demişti. O sıra İmam Cuma hutbesini veriyordu. Alkame b. Kaysa, “Ey Ebu Şibl içeri girmeyecek misin?” denildi. Alkame, “Bu mahpusların meclisidir.” deyip caminin kapısının önünde oturdu. Bize Abdülhamid b. Abdurrahman el-Himmani haber verdi. O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Genç yaşımda ezberlediğimi şimdi önümde bir kağıda yazılıymış gibi okuyabiliyorum. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Ameşten, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, el-Esvedi çağırdı. el-Esved, “Lebbeyk!” Emret! dedi. Alkame, “Lebbey yedeyk!” Ellerin dert görmesin! Afiyette olsunlar! diye cevap verdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, seferde iken Cuma günü yıkanmazdı ve Duha namazını kılmazdı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, hanımına şöyle diyordu: “Bize o leziz ve faydalı şeylerden yedir.” Bu sözlerle Allah Tealanın “Eğer gönül hoşluğu ile o mihrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.” sözünü tevil ediyordu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, ayağını üzengiye koyarken biz de yanında idik. Alkame, “Bismillah!” deyip ayaklarını koydu. Ata binince de “el- Hamdülillah! “Bunu hizmetimize veren Allahın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Gıyas anlattı. O el-Ameşten, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame ile yola çıkmıştım. Ayaklarını üzengiye koyunca “Allahım! Başarabilirsem haccetmek istiyorum. Şayet mümkün olmazsa umre olsun.” dedi. Mekkeye varıncaya kadar hiçbir Cuma gününde yıkanmadı. Alkame, ihramlı iken vücuduna kumaş sardı ve oturdu ağzını ve burnunu da sardı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Husayndan, o İbrahimden, o da Alakmeden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame ve el-Esved Mekkeye gitmek üzere yola çıkarlarken Alkame,Necefte el-Esved ise Kadisiyyede sakal ve saçlarını kısalttı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Husayndan, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkamenin bir yük beygiri vardı. Onu yarıştırıyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame gece vakti Mekkeye vardı. Yedi şavt tavaf yaparak et- Tuvali uzun sureleri okudu. Sonra yedi şavt tavaf yaparak el- Miini 00 ayet civarındaki sureleri okudu. Sonra yedi şavt tavaf yaprak el-Mesaniyi ayet sayısı 100den az olan sureleri okudu. En sonunda yine yedi şavt tavaf yaparak geri kalanları okudu. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O el-Ameşten, o Malik b. el-Haristen, o da Abdurrahman b. Yezidden şöyle dediğini rivayet etti: Alkameye, “Mescitte namaz kılsan, sonra burada oturursan sana soru sorardık.” dedik. Alkame, “Bu, Alkamedir!” demelerinden hoşlanmam. Alkameye, “Emirlerin yanına gitsen senin kıymetini bilirler.” dediler. Alkame, “Emirlerin benden alacakları, bana vereceklerinden daha çoktur.” dedi. Bize Talk b. Gannam haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O da Mansurdan şöyle dediğini rivayet etti: İbrahime, “Alkame Sıffin savaşına katıldı mı?” diye sordum. “Evet, katıldı. Kılıcı kana bulandı ve ayağı topal oldu. Kardeşi Übeyüs-Sala yaralandı.” dedi. Talk dedi ki: Çok namaz kılmasından dolayı kendisine Übeyüs-Sala (çok namaz kılan) deniliyordu.” Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Mansurdan, o da Alkameden şunu rivayet etti: Alkame, Abdullah için Kuran-ı Kerim okuyordu. Abdullahın elinde de Mushaf vardı. Alkamenin sesi güzeldi. Abdullah, Alkameye “Tertil ile oku anam babam sana feda olsun!” dedi. Bize Kabisa b. Akabe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Ebu İshaktan, o da el-Esvedden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, kelime-i şehadeti, Kurandan bir sure öğretir gibi Alkameye öğretiyordu. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Bürde, Muaviyeye göndereceği heyet içinde Alkamenin ismini de yazmıştı. Alkame, “İsmimi sil! İsmimi sil!” diye yazı yazdı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ezher es- Semman anlattı. O da İbn Avndan şöyle dediğini rivayet etti: eş-Şabiye, “Alkame mi, yoksa el-Esved mi daha faziletlidir?” diye sordum. “Alkame daha faziletlidir. el-Esved çok tereddütlü idi. Alkame ise yavaş yürüyen ile beraber olmasına rağmen hızlı gidene yetişirdi.” dedi. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O el-Hakemden, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayte etti: Kufe ve Basra şehirlerinin valiliklerine aynı zamanda İbn Ziyad atanınca, “Gittiğim zaman bana arkadaşlık yap.” dedi. Ben bu durumu Alkameye söyledim. Alkame bana, “Senden alacakları, sana vereceklerinden daha çok olur.” dedi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah öldüğünde Alkameye, “Oturup Resulallahın sünnetini öğretmeye çalışsan iyi olur.” dediler. Alkame, “Kıçımın düşmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Alkameye, “Emirin yanına gidip iyilik yapmasına vesile olursun.” dediler. Alkame, “Ben onların dünya işlerinden bir şey elde edersem onlar benim dinime zarar verirler.” dedi. Bize Ahmed b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı: O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, Alkameye “Bakara suresini okuyacağım. Sen de beni takip et.” dedi. Abdullah okumayı bitirdikten sonra Alkameye “Okumadığım yeri kaldı mı?” dedi. Alkame, “Bir harfi okumadın.” dedim. Abdullah, “Şurası şurasını mı?” diye sordu. “Evet!” dedim. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, Alkameye “Oku!” dedi. Alkame güzel sesli idi. Okumasını bitirince Abdullah, “Anam babam sana feda olsun okurken tertil ile oku!” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Zerbi anlattı; dedi ki: Bize Hammad anlattı. O İbrahimden, o da Alkame b. Kaystan şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Kuran-ı Kerimi okurken Allah bana güzel bir ses verdi. Abdullah Kuran-ı Kerimi bana okuturdu. Ben okurken, Abdullah Anam babam sana feda olsun! Resulallahın güzel ses Kuran-ı Kerimin süsüdür. dediğini duydum.” dedi. Bize Ubeyde b. Humeyd haber verdi; dedi ki: Bize Mansur anlattı. O da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, Kuran-ı Kerimi altı günde el-Esved ise yedi günde okuyordu. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi dedi. O Fudayl b. İyaddan, o Mansurdan, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, insanları biraz şımarık gördüğü zaman geçen günleri onlara hatırlatırdı. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Fıtr anlattı. O da bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Alkamenin şöyle dediğini duydum: “İlmi her zaman müzakere edin. Müzakere etmek, ilmi canlı tutar.” Bize el-Hasan b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O Ebu İshaktan, o da Said b. Zu Huddandan şöyle dediğini rivayet etti: Alkameye “İnsan mescide girerken ne demeli?” dedik. Alkame, es-Selamü aleyke ya eyyühen-nebiyyü ve rahmetüllahi ve berekatühü sallalahü ve melaiketühü ala Muhammedin demelidir.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube anlattı. O Ebu Maşerden, o da en- Nehaiden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame bir adama bir deve sattı. Adam Alkameden aldığı deveyi geri vermek istedi. Adam deveyi geri vermeye çalışırken birkaç dirhemi de Alkameye vermek istedi. Alkame deveyi geri aldı; adamın vermek istediği dirhemleri ise almadı. Alkame, “Bu, bizim devemiz. Bu dirhemlerde hakkımız yok.” diyerek sattığı deveyi geri aldı. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ebu Kaystan şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim bir gözü kör genç bir çocukken Alkamenin bineğinin yularından çekiyordu. Süfyan şöyle dedi: Tahmin ediyorum ki “Cuma günleri” demek istedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o da Mürreden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame Rabbani insanlardandı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Miğvel anlattı. O Ebüs-Seferden, o da Mürreden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame Rabbani insanlardandı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el-Hasan b. Salih anlattı. O İbrahim b. Muhacirden, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, Ali ile beraber savaşa katıldı. Bize Ubeydullah b. Musa ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize İsrail anlattı. O da Galib Ebül-Hüzeylden şöyle dediğini rivayet etti: İbrahime, “Alkame mi, yoksa el-Esved mi daha faziletli?” diye sordum. İbrahim, “Alkame daha faziletli. Çünkü Sıffin savaşına katıldı.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Ahvas haber verdi. O Ebu İshaktan, o da Abdurrahman b. el- Esvedden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame ve el-Esved, “Selamlaşmanın tamamı musafaha ile olur. Haccın tamamı ise Arafatta imam ile iki rekat namaz kılmakla olur.” dediler. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Haneş b. el- Haris anlattı; dedi ki: Şeyhlerimiz anlattılar; dedi ki: Abdullah, Alkameyi Kuran-ı Kerimi okuyor halde görürken, “Oku anam babam sana feda olsun!” diyordu. Abdullah, Alkameden kendisinden sonra başkasını da okutmasını istiyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Sad anlattı. O da Haneşten şöyle dediğini rivayet etti: Şeyhlerimiz dedi ki: Amr b. Meymun, “el-Haderde Alkameye on yıl ekmek pişirdim.” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa ve Ahmed b. Yunus haber verdiler; dediler ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o da el- Esvedden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, el-Esvede kendisini “La ilahe illallah” ile telkin etmesini ve arkasında kimsenin ağlayıp sızlanmasına izin vermemesini vasiyet etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Husayndan, o İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, “Beni La ilahe illallah ile telkin edin. Hızlı bir şekilde beni kabrime götürün. Benim arkamda ağıtlar söylemeyin. Arkamda Cahiliye dönemindeki gibi ağıtlar söylenmesinden korkarım.” dedi. Bize İshak b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, el-Esved ve Amr b. Meymuna dedi ki: Öleceğim sırada bana “La ilahe illallah”ı hatırlatın. Kimse benim arkamda bağırıp çağırmasın. Çünkü bu Cahiliye döneminin adetlerindendir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Muhammed b. Kaystan, o Ali b. Müdrik en-Nehaiden, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, İbrahime, “Beni telkin edebilirsen son söyleyeceğim kelime La ilahe illallah vahdehü la şerike leh olsun. Kimse benim arkamda ağlamasın. Çünkü bu, Cahiliye döneminin ağıtıdır. Cenazemi evden çıkarırken kapıyı kilitleyin. Cenazemin arkasında hiçbir kadın gelmesin.” diye vasiyet etti. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Cabirden, o da amirden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Alkame ile beraber Mervde iki sene kaldım. Alkame namazını ikişer rekat şeklinde kılardı. Muhammed b. Sad ve başkaları şöyle dedi: Alkame, Haverizme geldi ve burada iki sene kaldı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Hasandan, o da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, müezzin ininceye kadar Alkamenin arkasında dururdum. Bize Veki ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler. Onlar İsrailden, o da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Alkame, cübbesi ve kürkü ile namaz kılardı. Ellerini de çıkarmazdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Alkame, Kufede 62 yılında öldü. Alkame, sika ve hadisi çok olan birisiydi.
2810. Ubeyde b. Kays Ubeyde b. Kays es-Selmani. Murad kabilesindendir. Bize Abdullah b. Bekir b. Habib es-Sehmi haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O Muhammedden, o da Ubeydeden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde, Resulallah vefat etmeden iki yıl önce Müslüman oldu. Resulallah ile karşılaşmadı. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Hişam b. Hassandan, o da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde, Peygamber vefat etmeden iki yıl önce namaz kılmaya başladı. Ubeyde Peygamberi bizzat görmemişti. Muhammed b. Sad dedi ki: Muhammed b. Ömer şöyle dedi: Ubeyde, Ömer zamanında hicret etti. Ömerden Aliden ve Abdullahtan rivayet etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn, Ebu amir el-Akadi ve Müslim b. İbrahim haber verdiler. Bunların hepsi Kurre İbn Halidden, o da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet ettiler: Ubeyde, kendi kavminin bilgesi idi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde, kavminin bilgesi idi. Bir defasında kavmi arasında atıyyelerini taksim etti. Taksimden sonra bir dirhem arttı. Bu dirhemi kuraya tabi tutmak istedi. Yanına bir adam yaklaşarak “Bu kura doğru değildir.” dedi. Ubeyde, “Gazvelerimizde böyle yapmıyor muyduk?” dedi. Adam, “Sizi bunu yaptığınızda insanlar arasında malları paylaştırıyordunuz. Sonra aralarında kura çekiyordunuz. Kimse pay düşmeden oradan ayrılmıyordu. Oysa sen bu şekilde kura çekecek olursan sadece bir kişi onu almış olacak, arkadaşlarına bir şey düşmeyecek.” dedi. Ubeyde, “Doğru söylüyorsun.” dedi. Bu dirhemle bir şey satın alınmasını ve onun insanlar arasında bölüştürülmesini emretti. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyub ve Hişamdan, o ikisi de Muhammedden Aliden şöyle dediğini rivayet ettiler: “Ey Kufe halkı! es-Selmani ve el-Hemdani gibi olmaya gücünüz yetmeyecek mi?” Ali, el-Haris b. el-Ezmaı kastediyordu; el-Averi değil! Hammad şöyle dedi: Ubeydenin bir gözü kördü (Aver). Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Eyyubdan, o da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Mesudun arkadaşları beş kişiydi. Bunların bir kısmı Ubeydeyi, bir kısmı ise Alkameyi üstün gösteriyordu. Sonuncularının Şüreyh olmasında ihtilafları yoktu. Hammada Abdullah b. Mesudun arkadaşlarını say denildi. O da “Ubeyde, Alkame, Mesruk, el-Hemdani ve Şüreyh.” diye saydı. Hammad şöyle dedi: Şüreyh ile mi yoksa el-Hemdani ile mi başladı bilmiyorum? Bize Affan b. Müslim, Hişam Ebül-Velid, Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. O el- Hakemden, o da İbrahimden şöyle dediğini haber verdi: Ubeyde, benim adıma kitap yazmayın dedi. Ebül-Velid hadisinde, “Ubeyde bizzat bana söyledi.” dedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da en-Numan b. Kaystan şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde ölmeden önce kitaplarını isteyip onları imha ettikten sonra, “Benden sonra gelen ve onları uygun bir şekilde kullanmayan birisinden korkuyorum.” dedi. Bize Kabisa haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da en- Numan b. Kaystan şöyle dediğini rivayet etti: Biz mahallenin ihtiyarları idik. Müezzin kameti getirince aceleden dolayı “Bu, Ubeydenin namazıdır!” diyorduk. Bize Ahmed b. İshak el-Hadrami haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı. O asımdan, o da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Bir kavim, aralarındaki sorunu çözmek için Ubeydenin yanına geldiler. Ubeyde “Beni emir tayin etmeden önce bu konuda bir şey söylemeyemem.” dedi. Sanki Ubeyde sorunu çözmeyi emire mahsus addediyordu. Kadına veya başkasına değil. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam anlattı. O Muhammedden, o da Ubeydeden şöyle dediğini rivayet etti: İki genç çocuk ellerinde yazı olan iki levha ile Ubeydenin yanına geldiler ve hangisinin daha güzel olduğunu sordular. Ubeyde, “Bu, bir hükümdür.” diyerek bir şey demedi. Muhammed b. Abdullah bize haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi. O da Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Bir ayeti Ubeydeden sordum. Ubeyde, “Allahtan kork ve doğruyu yapmaya çalış. Kuran-ı Kerimin emirlerine göre hareket edenler kalmadı.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Hişamdan, o Muhammedden, o da Ubeydeden şöyle dediğini rivayet etti: “İnsanlar bazı içecekler konusunda ihtilafa düştü. Ben yirmi yıldır su, süt ve baldan başka bir şey içmedim.” Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyub ve Yahya b. Atikten, o ikisi de Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Nebizi Ubeydeden sordum. Ubeyde, “İnsanlar yeni şaraplar icad ettiler. Ben yirmi yıldır su, süt ve baldan başka bir şey içmedim.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassandan yani Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeydeye, “Yanımızda Enesten aldığımız Resulallahın kılları var.” dedim. Ubeyde, “Resulallahın bir kılı benim için yeryüzündeki bütün altın ve gümüşten daha kıymetlidir.” dedi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize en-Numan b. Kays anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ubeydeye dedim ki: “Öleceksin, kıyamet gününden önce tekrar dirileceksin. Bir bayrak taşıyacaksın. Senden önce ve senden sonra hiç kimseye nasip olamayan fütühat yapacaksın.” Ubeyde, “Allah kıyamet gününden önce beni iki kere yaşatıp iki kere öldürdüyse benim için hayır istememiştir.” dedi. Bize el-Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Misardan, o da Ebu Husayndan şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde, cenaze namazını el-Esved b. Yezidin kıldırmasını vasiyet etti. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Ebu Hasinden şöyle dediğini rivayet etti: Ubeyde, es-Selmaninin cenaze namazını el-Esved b. Yezidin kılmasını vasiyet etti. el-Esved, -el-Muhtarı kastederek-, “Bu yalancı gelmeden önce acele gömünüz.” dedi. el-Esved güneş batmadan önce Ubeydenin cenaze namazını kıldı. Ubeyde 72 senesinde öldü.
2811. Ebu Vail İsmi Şakik b. Seleme el-Esedidir. Beni Malik b. Malik b. Salebe b. Dudan b. Esed b. Huzeymein bir ferdi idi. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O da Ebül-Anbes Amr b. Mervandan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vaile, “Peygambere yetiştin mi?” dedim. “Evet yetiştim. O zaman sakalı bitmemiş gençtim fakat onu bizzat görmedim.” dedi. Bize Ebu Muaviye haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O da Şakikten şöyle dediğini rivayet etti: Biz Kadisiyyede iken Ebu Bekirin mektubu gelmişti. Abdullah b. el-Erkam mektubun cevabını yazdı. Bize Ebu Muaviye haber verdi. O el-Ameşten, o da Şakikten şöyle dediğini rivayet etti: Ey Süleyman, Büzaha olayında biz Halid b. el-Velidden kaçarken, halimi görseydin! Devenin üzerinden düştüm. Boynum kırılacaktı. O gün ölseydim Cehenneme giderdim. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Huşeym anlattı; dedi ki: Bize Muğire haber verdi. O da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamberin sadaka memuru bize gelmişti. Her elli deveden bir deve alıyordu. Ona bir koç götürdüm ve “Bunun zekatını al.” dedim. “Bunların zekatı olmaz.” dedi. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vaile, “Sıffine katıldın mı?” diye soruldu. “Evet, katıldım ne kötü bir Sıffin idi.” dedi. Bana Abdurrahman b. Mehdiden rivayetle haber verildi. O Şubeden, o da Yezid b. Ebu Ziyaddan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vaile, “Sen mi büyüksün, yoksa Mesruk mu?” dedim. Ebu Vail, “Ben daha büyüğüm.” dedi. Bana Abdurrahman b. Mehdiden rivayetle haber verildi. O Süfyandan, o babasından, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vaile, “Sen mi daha büyüksün, yoksa Rebi b. Husem mi?” diye soruldu. Ebu Vail, “Yaşça ben ondan büyüğüm, ama akılca o benden daha büyüktür.” dedi. Bize Ubeydin oğulları Yala ve Muhammed haber verdiler. Onlar Salih b. Hayyandan, o da Şakik b. Selemeden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer eliyle bana dört Atiye verdi ve “Bir tekbir dünyadan ve içindekilerin hepsinden daha hayırlıdır.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Ahvas anlattı. O Müslim el-Averden, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Akın yapmak üzere Ömer ile Suriyeye gittim. Ömer, “Resulallahın İpek, süslü ve renkli elbiseler giymeyin. Altın ve gümüş taslarla su içmeyin. Bu dünyanın ziyneti şimdiki insanlar içindir. Cennetin ziyneti ise bizim olacaktır. dediğini duydum.” dedi. Bize Affan b. Müslim ve Said b. Mansur haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Avane anlattı; dedi ki: Bize Muhacir Ebül- Hasan anlattı; dedi ki: Ebu Bürde ve Şakik Beytülmalı idare ederlerken ben onlara zekat götürdüm; zekatı benden aldılar. Said hadisinde şöyle dedi: Sonra tekrar geldim. Ebu Vaili yalnız başına buldum. Ebu Vail, “Zekatını geri al ve onu uygun yere ver.” dedi. Ben, “Müellefe-i kulub sahiplerinin hakkı olan şeyi ne yapacağım?” dedim. Ebu Vail, “Başkalarına ver.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bana el-Hakem haber verdi; dedi ki: Ebu Vail, Ziyad b. Ebihi tanıyordum. “Kufe ve Basra ona verilince bana arkadaşlık yap ki, benden faydalanasın.” dedi. Ben Alkamenin yanına gittim ve ona fikrini sordum. Alkame, “Senden iyisini almadan sana bir şey vermezler.” dedi. Ziyad, Ebu Vaili Beytülmala tayin etti; sonra onu azletti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş anlattı. O asımdan, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Muaviye, oğlu Yezidi halife tayin ettiği zaman Ebu Vail, “Muaviye öldükten sonra bu dünyaya geri dönmeyi ve mülkü üzerinde oğlunu görmeyi düşündüğünü mü görüyorsun?” dedi. Bize Said b. Mansur anlattı; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı; dedi ki: Bize asım b. Behdele anlattı. O da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: el-Haccac bana haber göndererek yanına gitmemi istedi. Yanına vardığımda, “İsmin nedir?” dedi. Ben, “Adımı biliyor olmalısın ki gelmemi emretmişsin!” dedim. Haccac, “Bu memlekete ne zaman geldin?” dedi. Ben, “Bu memleketin ahalisinin geldiği gecede geldim.” dedim. Haccac, “Kuran-ı Kerim okuyor gibisin!” dedi. “Bana lazım olanı okuyorum.” dedim. Haccac, “Sana görev vermek istiyoruz.” dedi. “Hangi görevi vermek istiyorsun?” dedim. “Silsileye görevlendirmek istiyoruz.” dedi. Ben, “Silsile kendisini idare edecek ve işin başında duracak adamlara ihtiyaç duyar. Sen benden yardım istersen zayıf ve ahmak bir insandan yardım istemiş olursun. Eğer beni bu durumdan muaf tutarsan sevinirim. Şayet beni bu işe zorlarsan bunu zoraki yaparım. Allaha yemin ederim ki, emirin görevlisi olmadığım halde geceleri yatmayan sabahlara kadar uyanık kalan bir insanım bir de görevli olursam nasıl olacağını siz düşünün. Allaha yemin ederim ki, insanlar senden korktukları kadar hiçbir emirden korkmamışlardır.” dedim. Bu sözlerim Haccacın hoşuna gitti ve bunları bir daha söyle dedi. Ben sözlerimi tekrar ettim. Haccac, “Beni muaf tutarsan sevinirim. Şayet beni bu işe zorlarsan zoraki yaparım.” sözlerine gelince, “Senden başkasını bulmazsak seni bu işe zorlarız. Ama senden başkasını bulursak seni muaf tutarız. “İnsanlar senden korktukları kadar hiçbir emirden korkmamıştır.” sözüne gelince, “Vallahi, bu dünyada benden daha fazla kan akıtacak adam görmedim. Ben insanların cesaret etmediği işlere giriştim ve hepsinde başarılı oldum.” dedikten sonra bana, “Haydi dışarı çık!” dedi. Ebu Vail dedi ki: “Ben yanından ayrılırken bilerek yanlış yöne gittim. Haccac, “İhtiyara yol gösterin, ihtiyara yol gösterin.” dedi. Bir adam geldi elimden tuttu ve beni dışarı çıkardı. Bir daha Haccacın yanına gitmedim. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Ravh b. Kasım anlattı. O asım b. Behdeleden, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vail şöyle dedi: el-Haccac buraya gelince bana haber gönderdi ve yanına gittim. el- Haccac, “İsmin nedir?” dedi. Ben, “İsmimi biliyor olmalısın ki beni buraya çağırdın!” dedim. el-Haccac, “Bu memlekete ne zaman geldin?” diye sordu. Ben, “Bu memleketin ahalisi ne zaman geldiyse ben de o zaman geldim.” dedim. el-Haccac, “Kuran-ı Kerimin ne kadarını biliyorsun?” dedi. Ben, “Bana yetecek kadar olan miktarını biliyorum.” dedim. el-Haccac, “Bazı işlerimde bana yardımcı olman için seni buraya çağırdım.” dedi. Ben, “Hangi işlerde?” dedim. el- Haccac, “Silsilede bana yardımcı olmanı istiyorum.” dedi. Ben, “Silsile kendisinin işlerini yürütecek ve onu idare edecek adamlara ihtiyaç duyar. Sen bu konuda benden yardım istiyorsan yaşlı ve beceriksiz birisinden yardım istemiş olursun. Eğer beni muaf tutarsan sevinirim. Şayet beni buna mecbur edersen ben zoraki iş yaparım. Allaha yemin olsun ki, ey Emir! Gece seni hatırladığımda uykum kaçar. Bu arada insanların senden çok korktuğunu görüyorum.” dedim. el-Haccac, “Bunu itiraf ettiğin için söylüyorum ki, buraya benden daha fazla kan döken kimse gelmemiştir. İnsanların yapmaya korktuğu işlere atandım ve başarılı oldum. Eğer senden başka birisini bulursak seni muaf tutarız. Yoksa zoraki olarak seni Silsileye tayin ederiz. Allah yardımcın olsun. Şimdi çıkabilirsin!” dedi. Ben el- Haccacın yanından çıkarken görmüyormuş gibi hareket ederek kapıyı aramaya başladım. el-Haccac, “Bu ihtiyara yol gösterin!” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vail, “Allahım! Eğer Senin hoşuna giderse Haccaca fayda vermeyen ve açlığı gidermeyen yiyeceklerden yedir!” dedi. Ebu Vaile, “Bunda şüphen mi var?” denildiğinde, “Bunda şüphem yok, ama kötülük yapmak da istemiyorum.” dedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da İbn Avndan şöyle dediğini rivayet etti: İbn Avn bir adam beni Ebu Vaile götürdü. Adam Ebu Vaile, “Haccac hakkında ne diyorsun?” dedi. Ebu Vail, “Allah hakkında hüküm vermemi mi istiyorsun?” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ebu Haşimden şöyle dediğini rivayet etti: “Haccac zamanında Ebu Vailin söyleyeceklerini ima yoluyla ifade etmeye çalıştığını gördüm.” Bize Muhammed b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş haber verdi; dedi ki: İbrahim bana dedi ki: Şakike yaklaş. Abdullahın arkadaşları, Şakiki en iyilerinden biri saydıklarını gördüm. Bize Cerir b. Abdülhamid haber verdi. O da Muğireden şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim et-Teymi, Ebu Vailin evinde müzakere yapıyordu. Ebu Vail ise kuş gibi silkeleniyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş anlattı. O da asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vail namaz kılarken ve yolda giderken sağa sola bakmazdı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Bekir anlattı. O da asım b. Behdeleden şöyle dediğini rivayet etti: Şakik b. Seleme Ebu Vailin -secde ederken- şöyle dediğini duydum: “Allahım! Beni affet, bana mağfiret eyle! Beni affedersen uzun bir süre için affedeceksin. Şayet bana azap vereceksen biliyorum ki, zalim olarak bana zulmetmeyeceksin. Senden başkasının yapmayacağını bana yapacaksın.” Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da el-Ameşten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vaile Kuran-ı Kerimden bir soru sorulduğu zaman, “Allah, muradını Kuran-ı Kerimde anlatmıştır.” diyordu. Bize Ali b. Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne anlattı. O da Ata b. es-Saibden şunu rivayet etti: Ebu Vail, -Kuran-ı Kerimde- “harf” demeyi sevmezdi “isim” diyordu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize asım anlattı; dedi ki: Geceyi kendilerine binek edinen kavimler gördüm. Testilerin şarabını içerler, renkli boyalı elbiseler giyerler ve bu yaptıklarında bir beis görmezler. Ebu Vail de bunlardan birisidir. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş anlattı. O da asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, “Ebu Vaili gördüğü zaman bu şahıs tövbekar bir adamdır.” diyordu. Bize Affan b. Müslim ve arim b. el-Fadl haber verdiler, dediler ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Muğireden, o da Ebu Vailden şunu rivayet etti: Ebu Vail çağrıldığı zaman, “Lebbeyillah Allahın emrindeyim!” diyordu. Affan hadisinde şunu dedi: Ebu Vail çağrıldığı zaman, “Lebbeyk Buyur, emret!” demiyordu. arim şunu dedi: Ebu Vail çağrıldığı zaman, “Lebbey yedeyk Ellerin dert görmesin” demiyordu. Bize Hallad b. Yahya ve Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber vediler; dediler ki: Bize Muarrif b. Vasıl anlattı: Güneş batmaya meylederken Ebu Vail hizmetçisine, “Ey delikanlı! İkindi ile akşam arasına girdik mi?” diyordu. Ahmed b. Abdullah hadisinde şunu dedi: Şakik gözlerini kaybetmişti. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bana Muarrif b. Vasıl anlattı: İbrahim et-Teymiyi Ebu Vailin yanında gördüm. Eli elimdeydi. İbrahim nasihat edip ahireti hatırlattığı zaman Ebu Vail ağlamaya başlıyordu. Ona nasihat edip ahireti her hatırlattığında Ebu Vail ağlamaya başlıyordu. Bize Said b. Muhammed es-Sekafi haber verdi. O da ez- Zebrikandan şöyle dediğini rivayet etti: Şakik bana şöyle bir emir verdi: “Gördün mü, gördün mü?” diyen kişileri arkadaş edinme. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O da asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vailin sazdan bir kulübesi vardı. Atı ile beraber orada yaşıyordu. Ebu Vail, gazaya çıktığı zaman kulübesini sökerdi. Gazadan döndüğünde kulübesini tekrar kurardı. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Mindel anlattı. O Süfyandan, o Amr b. Kaystan, o asımdan, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: “Ticaretten kazandığım bir dirhem, atamdan (maaşından) aldığım on dirhemden daha iyidir.” “Kays b. asımdan, o da Ebu Vailden” senediyle aynısı rivayet nakledilmiştir. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs anlattı. O da el-Ameşten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vailin paçalarını dizlerinin altına kadar yukarıda olduğunu ve gömleğinin diz kapağına kadar uzandığını gördüm. Abasını da bunların üzerine giyerdi. Mücahid de aynısını yapardı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Salih el-Esedi anlattı; dedi ki: Ebu Vail, Yümne denen elbiseler giyiyordu. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Şeyban haber verdi. O da el-Ameşten şöyle dediğini rivayet etti: Şakik sakalını sarı boya ile boyuyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Fıtr anlattı; dedi ki: Ebu Vail sakalını sarıya boyuyordu. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Muarrif b. Vasıla “Ebu Vailin sakalını sarıya boyadığını gördün mü?” dedim. Muarrif b. Vasıl, “Evet! Ebu Vail, sakalını sarıya boyuyordu.” dedi. Bize Züheyr b. Harb haber verdi. O Ali b. Sabitten, o da Said b. Salihten şunu rivayet etti: Ebu Vail, ağıt söyleyenleri dinler ve ağlardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Bekir el-Müzeni anlattı; dedi ki: asım b. Behdelenin şöyle dediğini duydum: Ebu Vail, ziyaret etmek için el-Esved b. Hilalin yanına geldi ve ona “Vallahi, senin yanına gelirken seni bulmayacağımı temenni ettim.” dedi. el-Esved, Ebu Vaile “Neden bunu temenni ettin ey Ebu Vail?” dedi. Ebu Vail, “Fitnelere bulaşmandan ve hayata önem vermenden korktuğum ve Allahın yanındakilerin bu hayattan daha hayırlı olduğunu bildiğim için bunu temenni ettim.” dedi. el-Esved, “Bunu yapma! Ben günde elli defa namaz kılarım. Eğer ölürsem amelim kesilir. Namazlarıma yeni namazlar katamam; iyiliklerime yeni iyilikler katamam; orucuma yeni oruçlar katamam.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme bize haber verdi. O da asım b. Behdeleden rivayet etti: Ebu Vail öldüğünde Ebu Bürde onu alnından öptü. el-Fadl b. Dükeyn ve başkaları şöyle dedi: Ebu Vail, el-Haccacın valiliği zamanında el-Cemacim savaşından sonra vefat etti. Ebu Vail, Ömer, Ali, Abdullah, Üsame b. Zeyd, Huzeyfe, Ebu Musa, İbn Abbas ve Azre b. Kaystan hadis rivayet etti. Şama geldi ve Ebüd- Derdadan hadis duydu. İbnüz-Zübeyr ve Selman b. Rebiadan rivayet etti. Selman b. Rebia ile beraber Belencer gazvesine katıldı. İbn Muiz es-Sadiden rivayet etti. İbn Muiz ise Abdullahtan rivayet etti. Ebu Vail, Mesruk, Kürdus, Amr b. Şürahbil, Yesar b. Nümeyr, Seleme b. Sebre ve Amr b. el-Haristen de hadis rivayet etti. Amr b. el-Haris ise Abdullahın hanımı Zeynebden rivayet etmişti. Ebu Vail, sika ve hadisi çok olan birisiydi. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O el-Ameşten, o Ebu Vailden, o da ed-Dabbi b. Mabed el-Cüheniden rivayet etti.
2812. Zeyd b. Vehb Zeyd b. Vehb el-Cüheni. Hısl b. Nasr b. Malik b. Adi b. et-Tul b. Avf b. Gatafan b. Kays b. Cüheynenin oğullarından birisidir. Cüheyne ise Kudaa kabilesinin bir koludur. Zeyd b. Vehbin künyesi Ebu Selman idi. Zeyd Ömer, Ali, Abdullah ve Huzeyfeden rivayet etti. Zeyd, Ali b. Ebu Talibin savaşlarına iştirak etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Ganiyye anlattı. O el-Hakemden, o da Zeyd b. Vehbden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer halife iken Azerbaycana akın yaptık. Aramızda ez-Zübeyr b. el-Avvam da vardı. Bu sırada Ömerden bir mektup geldi. Mektubunda şöyle diyordu: “Yemeklerine ölü hayvan eti karıştıran ve elbiselerinde ölü hayvan derisi kullanan bir yere vardığınızı haber aldım. Nezih olandan başkasını yemeyin, nezih olandan başkasını giymeyin!” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Zeyd b. Vehbin mevlası anlattı; dedi ki: Zeyd b. Vehb bir elbiseyi vücuduna dolayarak bize imamlık yapıyordu. Zeyd, cenaze namazında dört defa tekbir getiriyordu. Selam verdiği zaman “es-Selamü aleyküm ve rahmetüllahi ve beraketühü ve mağfiretühü ve tayyib salavatüh” diyordu. Bize Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı; dedi ki: Zeyd b. Vehb sakalını sarıya boyuyordu. Arkadaşlarımız şöyle dediler: Zeyd, Haccacın valiliği zamanında Cemacim savaşından sonra vefat etti. Zeyd sika ve hadisi çok olan birisiydi.
2813. Abdullah b. Sahbere Abdullah b. Sahbere el-Ezdi. Künyesi Ebu Mamer idi. Ömer, Ali, Abdullah, Habbab, Ebu Mesud ve Alkameden rivayet etti. O, İsrailin hadisinden, o da O Ebu Mamerden, Ebu Bekir es-Sıddıkin şöyle dediğini duyduğunu rivayet etti: “Kişinin bilinmeyen bir soydan olduğunu iddia etmesi küfürdür.” Fakat bu hadis bana göre sabit değildir. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi. O el-Ameşten, o İbrahimden, o da Ebu Mamerden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer rükuya gittiği zaman ellerini dizlerinin üzerine koyuyordu. Bize Abdülhamid b. Abdurrahman el-Himmani haber verdi. O el-Ameşten, o Umare b. Umeyrden, o da Ebu Mamerden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mamer, hadisi söylediği zaman duyduklarına uyarak hadiste irab hatası yapıyordu. Arkadaşlarımız şöyle dediler: Ebu Mamer, Ubeydullah b. Ziyadın valiliği zamanında Kufede vefat etti. Ebu Mamer sika ve birkaç hadisi olan birisiydi.
2814. Yezid b. Şerik Yezid b. Şerik et-Teymi. İbrahim et-Teyminin babasıdır. Ömer, Ali, Abdullah b. Mesud, Sad b. Ebu Vakkas, Huzeyfe ve Ebu Zerden rivayet etti. Yezid, kavminin bilgesi idi. Sika ve hadisi olan birisiydi.
2815. Ebu Amr eş-Şeybani İsmi Sad b. İyas idi. Kadisiyye savaşına katıldı. Ömer, Ali, Abdullah, Huzeyfe ve Ebu Mesud el-Ensariden rivayet etti. Ebu Amr uzun bir ömür yaşadı. Sika ve hadisleri olan birisiydi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Abdurrahman es-Sülemi anlattı; dedi ki: Ebu Amr eşŞeybaninin şöyle dediğini duydum: Kazımada ailemin develerini güderken Resulallah ile ilgili haberleri duymaya başladığımı hatırlıyorum. Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne anlattı; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid anlattı; dedi ki: 120 yıl yaşayan Ebu Amr eş-Şeybaniyi şunu söylerken duydum: “Kadisiyye savaşında gençliğim bitmişti. O zaman 40 yaşımda idim.”
2816. Zir b. Hubeyş Zir b. Hubeyş el-Esedi. Beni Gadire b. Malik b. Salebe b. Dudan b. Esed b. Huzeymedendir. Künyesi Ebu Meryem idi. Zir, Ömer, Ali, Abdullah, Abdurrahman b. Avf, Übey b. Kab, Huzeyfe ve Ebu Vailden rivayet etti. Bize Abdullah b. İdris haber verdi. O da İsmail b. Ebu Halidden şöyle dediğini rivayet etti: Çok yaşlandığı için Zir b. Hubeyşin çenesi titriyordu. İbn Sad dedi ki: Onun şöyle dediğini de duydum: “Übey b. Kab, Kadir gecesi Ramazan ayının 27. Gecesidir.” diyordu. Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid anlattı; dedi ki: Zir b. Hubeyş 120 yıl yaşadı. Yaşlılıktan dolayı çenesi titriyordu. İbn Sad dedi ki: Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisiden başka biri, “Zir 122 yaşında iken vefat etti.” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O asımdan, o da Zirden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe Zire, “Ey kel adam!” diyordu. Yahya b. adem dedi ki: O Ebu Bekir b. Ayyaştan, o da asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Zir b. Hubeyş, Arapçayı en iyi konuşan kişiydi. Abdullah, Arapça ile ilgili mevzuları Zirden öğreniyordu. Yahya b. adem dedi ki: O Ebu Bekirden, o da asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Zir b. Hubeyş, Ebu Vailden büyüktü. İkisi bir araya geldikleri zaman Ebu Vail, Zirin yanında hadisten söz etmezdi. Zir, Aliyi, Ebu Vail ise Osmanı severdi. Zir ve Ebu Vail sürekli beraber otururlardı; fakat aralarında tartışma olmazdı. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Ebu asım es-Sekafi anlattı. O da asım Ebün-Nücuddan şöyle dediğini rivayet etti: Zir b. Hubeyş her zaman bir tek elbise giyerdi. Elbisesini boynunda düğümlemiş halde toplumun içine girerdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er- Rebi anlattı. O da asım b. Ebün-Nücuddan şöyle dediğini rivayet etti: Zir, ezan okurken Ensardan bir zat oradan geçiyordu. “Ya Ebu Meryem ezan okumandan dolayı ben sana saygı gösteriyordum. Bundan sonra sana bir kelime dahi söylemeyeceğim.” dedi. Zir sıka ve hadisi çok olan birisiydi.
2817. Amr b. Şürahbil Ebu Meysere el-Hemdani el-Vadiinin babasıdır. Amr; Ömer, Ali ve Abdullahtan rivayet etti. Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O İbrahim b. Muhammed b. el- Münteşirden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Amr b. Şürahbil, Beni Vadia mescidinin imamı idi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O Cabirden, o amirden, o da Ebu Meysereden şöyle dediğini rivayet etti: İbn Mesud, bana “el-Hunnes el-cevaril-künnes ne demektir?” dedi. “Bunun yaban sığırından başka bir şey olduğunu bilimiyorum.” dedim. İbn Mesud, “Ben de bunu tahmin ediyorum.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: İsrail b. Yunustan şöyle dediğini duydum: Ebu Meysere atasını devletin verdiği yıllık maaş aldığı zaman onun bir kısmını sadaka olarak dağıtırdı. Evine döndüğü zaman ailesi atasını sayardı ve eksilmediğini görürdü. Ebu Meysere yeğenlerine “Benim yaptığımı siz de yapın.” deyince yeğenleri, “Atalarımızın eksilmeyeceğini bilirsek biz de yaparız.” dediler. Ebu Meysere, “Ben bunu Allaha şart koşmam.” dedi. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi. O el-Ameşten, o da Şakikten şöyle dediğini rivayet etti: Amr b. Şürahbile yakın olmayan bir Hemdaniyi görmedim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O asımdan, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: “Hiçbir Hemdani kadın Ebu Meysere gibisini doğurmadı.” “Mesruk da buna dahil mi?” denildi. Ebu Vail, “Evet, Mesruk da dahil.” dedi. Bize İshak b. Mansur ve el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr anlattı. O Ebu İshaktan, o da Ebu Meysereden şöyle dediğini rivayet etti: Bir adamı bir hayvandan süt emiyor halde gördüğümde ona gülerdim. Onun gibi davranacağımdan korkardım. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere ve arkadaşlarının ipek sırmalarla süslenmiş uzunca cübbeleri vardı. Bize el-Hasan b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O Ebu İshaktan o da Ebu Meysereden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere, “Allah yalnızca münezzeh yerlerde zikredilir” dedi. Bize el-Hasan b. Musa ve Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere fıtır sadakasını bayram namazından sonra verirdi. Bize el-Hasan b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere fıtır sadakasını bir sa olarak verirdi. Verdiği bir sadan hiç eksiltmezdi. Bize el-Hasan b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere hanımına erkek çocuk doğururması halinde adını er- Rehin, kız doğurması halinde adını Ümmür-Rehin koymasını vasiyet etti. Hanımı bir kız doğurdu ve ismini Ümmür-Rehin koydu. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Ebu İshaktan, o da Ebu Meysereden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysereye, “Neden dışarı çıkmıyorsun?” denildi. Ebu Meysere, “Vitr yapıyorum. Peşpeşe namaz kılıyorum” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O asımdan, o da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere, “Cahiliye döneminde yapıldığı gibi cenazemin arkasında bağırıp çağırmayın. Mevtamı uzun süre yerde bırakmayın. Lahdimin üzerine kamışlar koyun. Muhacirlerin bu kamışı sevdiklerini gördüm.” diye tavsiyede bulundu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Ahvas anlattı. O Ebu İshaktan rivayet etti: Ebu Meysere lahdinin üzerine kamışlar konmasını vasiyet etti. Kamışlardan dört tutam yaparak üst üste koydular ve onun lahdi üzerine bıraktılar. Bize el-Hasan b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere lahdinin üzerine kamış ve kamış tutamlarının konulmasını istedi ve şöyle dedi: “Benim hoşuma giden şudur: Arkamda ne borç bıraktım ne de bir erkek çocuk bıraktım.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize Asım b. Behdele anlattı. O da Ebu Vailden şöyle dediğini rivayet etti: Amr b. Şürahbil ölümü esnasında şöyle dedi: “Ben şimdi ölüme yürüyorum. Zannederim ki, şöyle dedi: “Bende ölüm endişesinden başka bir şey yoktur. Arkamda mal bırakmadım. Arkamda borç bırakmadım. Benden sonra bana muhtaç olan çocuk bırakmadım. Ben ölürsem arkamda kimse ağlamasın. Cenazemi hızlı bir şekilde kabre götürün. Lahdimin üzerine kamış koyun. Muhacirlerin bunu sevdiklerini gördüm. Cenazemi fazla yüksekte taşımayın. Muhacirlerin bunu sevmediklerini gördüm” Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı: O asım b. Behdeleden, o da Ebu Vailden Amr b. Şürahbilin şöyle dediğini rivayet etti: Cesedimi fazla uzatmayın yani kabrimi uzun yapmayın, Muhacirler bunu sevmezdi. Bize Veki ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere cenaze namazını Müslümanların kadısı olan Şüreyhin kılmasını tavsiye etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Yunus anlattı. O Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere, kardeşi el-Erkama şunu vasiyet etti: “Benim arkamda kimsenin ağlamasına izin verme. Müslümanların kadısı ve imamı olan Şüreyh cenaze namazımı kıldırsın. Cenazemi hızlı bir şekilde götürün. Lahdimin üzerine kamıştan başka bir şey koymayın.” Bize İshak b. Mansur ve el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr anlattı. O da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere kardeşi el-Erkama şunu vasiyet etti: “Ben bu gece öleceğim. Sabahleyin cenazemi hemen çıkarın ve kimse arkamda ağlamasın. Bu bağırıp çağırmalar Cahiliye adetlerindendir.” Bize el-Hasan b. Musa bu rivayetin aynısını haber verdi: Rivayetinde şöyle dedi: Züheyr dedi ki: Ebu İshak şöyle dedi: Alkame, el-Esvede ve Amr b. Meymuna aynısını söyledi: O ikisine şöyle dedi: Ölüm anında La İlahe illallahı bana hatırlatın. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Ebu İshaktan, o da Şürahbilden şunu rivayet etti: Öldüğü zaman cenazesinde kimsenin ağlamamasını vasiyet etti. Bu durumu Alkameye de vasiyet etti. Bize Vehb b. Cerir haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Ebu İshaktan şunu rivayet etti: Amr b. Şürahbil kardeşine cenazesinde kimsenin ağlamamasını vasiyet etti. Bunu Alkameye de vasiyet etti. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O el-Ameşten, o Umare b. Umeyrden, o da Ebu Mamerden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meysere öldüğü zaman Abdullahın arkadaşları, “Ebu Meyserenin cenazesinin arkasında yürüyün. Çünkü Ebu Meysere cenazenin arkasında yürümeyi severdi.” dediler. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Malik b. Miğvelden, o da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Meyserenin cenazesinde Kadı Şüreyhi bir binek üzerinde gördüm. Bize Veki ve Ebu Davud et-Tayalisi haber verdiler. Onlar İsrailden, o da Ebu İshaktan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Cuheyfe, çıkarılıncaya kadar Ebu Meyserenin tabutunu taşıdı. Sonra “Ey Ebu Meysere! Allah sana mağfiret eylesin.” Demeye başladı. Mezara kadar ondan ayrılmadı. Muhammed b. Sad dedi ki: “Ebu Meysere, Ubeydullah b. Ziyadın valiliği zamanında Kufede vefat etti.” dediler.
2818. Abdurrahman b. Ebu Leyla Ebu Leylanın ismi Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha b. el-Cülah b. el-Hariş b. Cahceba b. Külfe b. Avf b. Amr b. Avftır. Evs kabilesindendir. Abdurrahmanın künyesi Ebu İsa idi. Ömer, Ali, Abdullah, Übey b. Kab, Sehl b. Huneyf, Havvat b. Cübeyr, Huzeyfe, Abdullah b. Zeyd Kab b. Ucre, el-Bera b. azib, Ebu Zer, Ebüd-Derda, Ebu Said el-Hudri, Kays b. Sad, Zeyd b. el- Erkamdan rivayet etti. Babasından da rivayet etti ve şöyle dedi: “Peygamberin 120 Ensari sahabisini gördüm.” dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Ata b. es-Saibden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın şöyle dediğini duydum: Peygamberin 120 Ensari sahabisini gördüm. Bu gördüğüm kişilerden herbiri kendisine soru sorulduğu zaman diğer arkadaşının cevap vermesini tercih ederdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ata b. es- Saibden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın şöyle dediğini duydum: Bu mescitte Ensardan 120 sahabi gördüm. Bu Sahabilerden her birisi arkadaşının hadis anlatmasını bekliyordu. Kendisinin yerine arkadaşının sorulan soruya cevap vermesini istiyordu.Yani arkadaşına önceliği veriyordu. Bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize Ata b. es-Saib anlattı; dedi ki: İbn Ebu Leylanın şöyle dediğini duydum: Ensardan 120 sahabi tanıdım. Bu sahabilerden birisine soru sorulduğu zaman arkadaşının cevap vermesini tercih ediyordu. Bu sahabiler hadis konusunda çok titiz davranıyorlardı. Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Abdülaladan, o da Abdurrahman b. Ebu Leyladan şöyle dediğini riyayet etti: Ömer b. el-Hattabın yanında oturuyordum. Onun yanına bir atlı geldi ve hilali gördüğünü iddia etti. Ömer, “Ey insanlar orucunuzu açın.” dedi. Sonra su ile dolu büyük bir tasın yanına gitti; abdestini aldı, iki mukunu ayakkabının üzerine giyilen kalın bir derimeshetti ve akşam namazını kıldı. Ata binmiş adam, Ömere “Zaten ben bunu sormaya gelmiştim, senden başka bunu yapan bisirisini gördün mü?” dedi. Ömer, “Evet! Bu ümmetin efendisi ve benden daha iyi olan Resulallah benim bu yaptığımı yapardı.” dedi. Bize Şihab b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne anlattı. O İbn Ebu Necihten, o da Mücahidden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın evinde Mushaflar vardı. Orada kurra (kuran okuyanlar) toplanır ve sadece yemek vakitlerinde oradan ayrılırlardı. Yanımda külçe altın olduğu halde oraya gittim. Abdurrahman, “Bu külçe altın ile kılıcını mı süsleyeceksin?” dedi. Ben, “Hayır!” dedim. “Yoksa Mushaflarını mı süsleyeceksin?” dedi. Ben, “Hayır!” dedim. O, “Belki de onu kolye yapacaksın, ama kolye mekruhtur.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Sabit el-Bünani anlattı; dedi ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla sabah namazını kıldıktan sonra Mushafı açar ve güneş doğuncaya kadar okumaya devam ederdi. Hemmam dedi ki: Sabit de bunu yapardı. Müslim dedi ki: Hammad b. Seleme de bunu yapardı. Bize Haccac b. Muhammed haber verdi: O Şubeden, o da Ebu Ferveden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla abdest aldıktan sonra birisi ona mendil verdi. O ise mendili attı, mendil ile ellerini silmedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi. O Süfyandan, o da Müslim el-Cüheniden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla parmağıyla Muhammed b. Sada işaret ederek “İmam Cuma hutbesini verirken konuşma.” dedi. Bize Ebu Sehl Nasr haber verdi. O el-Haccacdan, o el- Hakemden, o da Abdurrahman b. Ebu Leyladan şöyle dediğini rivayet etti: İmamımız selam verdiği zaman sağa veya sola döner, arka saflara geçer ve namazını kılardı. Bize Muhammed b. es-Salt haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Küdeyne anlattı; dedi ki: Bize Ebu Ferve anlattı; dedi ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla safları sıklaştırmamı ve düzeltmemi emrediyordu ve şöyle diyordu: “Kimse önüne tükürmesin. Sol ayağının altına tükürsün.” Bize Muhammed b. es-Salt haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Küdeyne anlattı. O da Ebu Ferveden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla saçlarını sarıya boyardı. Namaza kalktığı zaman saçlarını çözerdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Kays haber verdi. O da Ebu Ferveden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın iki saç örgüsü vardı. Namaz kılmaya başladığı zaman onları çözerdi. Bize Muhammed b. el-Fudayl b. Gazvan haber verdi. O da Yezid b. Ebu Ziyaddan şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın ipek kumaştan yapılmış bir elbisesi vardı. Parçalanıncaya kadar onu giydi. Sonra onu çözdü ve yeniden ördürdü. Yapan adama, “İçine ipek koyma çözgüsünü keten ya da pamuktan yap.” dedi. Abdurrahmana, “Daha önce bunu giyiyordun.” denildiğinde “Bunu başkası yapmıştı.” diye cevap verdi. Bize Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O da Yezid b. Ebu Ziyaddan şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla, “Hadisi tekrar etmek onu canlı tutar.” dedi. Abdullah b. Şeddad, Abdurrahmana, “Allah sana rahmet eylesin! Nerdeyse unutacağım birçok hadisi bana hatırlattın. Birçok hadisi gönlümde canlandırdın.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize es-Sabbah b. Yahya el-Müzeni anlattı. O da Yezid b. Ebu Ziyaddan şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın Abdullah b. Ukeyme, “Gel hadisleri tekrar edelim. Hadisi tekrar etmek onu canlı tutar.” dediğini duydum. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O da Abdülala es-Salebiden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın künyesi Ebu İsa idi. Bize Veki anlattı; dedi ki: Bize Misar anlattı. O da el- Hakemden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leylanın künyesi Ebu İsa idi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Kays anlattı. O da Ebu Husayndan şöyle dediğini rivayet etti: el-Haccac geldiği zaman Abdurrahman b. Ebu Leylayı kadı tayin etmek istedi. Havşeb, el-Haccaca “Ali b. Ebu Talibi tayin etmek istiyorsan, Abdurrahmanı tayin et.” dedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Abdullah et-Teymi anlattı; dedi ki: el-Haccac, Abdurrahman b. Ebu Leylayı dövdü ve izarını paramparça etti. O sırada Havşeb, el-Haccacın güvenlik amiri idi. O Ebül-Avvam b. Havşebdir. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el- Ameş anlattı; dedi ki: el-Haccac, Abdurrahman b. Ebu Leylayı durdurdu ve ona “Yalancı olan Ali b. Ebu Talibe, Abdullah b. ez-Zübeyre ve el-Muhtar b. Ebu Ubeyde lanet et.” dedi. Abdurrahman, “Allah yalancılara lanet etsin.” dedi. Sonra “Ali b. Ebu Talib, Abdullah b. ez-Zübeyr ve el- Muhtar b. Ebu Ubeyd” diyerek isimlerini saydı. el-Ameş dedi ki: İsimleri merfu okumaya başlayınca onları lanetlemek maksadıyla isimlerini zikretmediğini anladım. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el- Ameş anlattı. O Amr b. Mürreden, o da Abdurrahman b. Ebu Leyladan şunu rivayet etti: Aliden ve ondan naklettiklerinden bahsettiklerini duyunca, “Biz Ali ile beraber oturduk ve bunların söylediklerinden bir şey söylediğini duymadık. Alinin Resulallahın amcası oğlu, onun damadı, Hasan ve Hüseynin babası, Bedir ve Hudeybiyede bulunması ona yetmiyor mu?” Dedi ki: “Kaynağımız olan alimlerin hepsi, Abdurrahman b. Ebu Leylanın Haccaca karşı ayaklanan Abdurrahman b. Muhammed el-Eşas ile beraber ayaklandığı ve Düceylde öldürüldüğü hususunda görüş birliği etmişlerdir
2819. Abdullah b. Ukeym Abdullah b. Ukeym el-Cüheni. Künyesi Ebu Mabed idi. Ömer, Osman, Ali ve Abdullahtan rivayet etti. Öldüğünde çok yaşlıydı. Uzun ömürlü olup Cahiliye dönemini de yaşamıştı. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Eclah anlattı. O el-Hakem b. Uteybeden, o Abdurrahman b. Ebu Leyladan, o da Abdullah b. Ukeymden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bize “Leşlerin hiçbir şeyinden faydalanmayın.” diye yazı göndermişti. Bize Vehb b. Cerir haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O el-Hakemden, o İbn Ebu Leyladan, o da Abdullah b. Ukeymden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın bize gönderdiği mektupta “Leşlerin hiçbir şeyinden, ne derisinden, ne de herhangi bir yerinden yararlanmayın.” yazılıydı. O sıralar ben Cüheyne topraklarında idim ve genç bir çocuktum. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O da Hilal el-Vezzandan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ukeymin şöyle dediğini duydum: Ömere bu elimle, gücümün yettiği kadar dinlemek ve itaat etmek üzere biat verdim. Bize Muhammed b. el-Fudayl b. Gazvan haber verdi. O Abdurrahman b. İshaktan, o Abdullah el-Kureşiden, o Abdurrahman b. Ebu Leyla ve Abdullah b. Ukeymden, o da Aliden şöyle dediğini rivayet etti: Müezzin, “Eşhedü en la İlahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulallah” dediği zaman Ali, “Muhammedi yalanlayanlar bilerek gerçeği inkar edenlerdir.” diyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik anlattı. O Hilalden, o da Abdullah b. Ukeymden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Mesudu duydum. Konuşmaya önce yeminle başlayarak, “Vallahi, kıyamet gününde her insan Allah ile yalnız görüşecektir.” deyip sözlerine devam etti. Bu konuşma uzuncadır. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da Müslim el-Cüheniden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla ve Abdullah b. Ukeymi gördüm. Biri Aliyi, diğeri ise Osmanı seviyordu. Abdurrahman b. Ebu Leylanın annesi vefat edince Abdullah b. Ukeym onun namazını kıldırdı. Kufede Cüheyne Camiinin imamı idi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi. O Süfyandan, o Musa el- Cüheniden, o Abdurrahman b. Ebu Leyla ve Abdullah b. Ukeymden yukarıdaki sözlerin aynısı rivayet etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İsrail anlattı. O da el-Hakemden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Leyla annesinin cenaze namazını kılması için Abdullah b. Ukeymi öne geçirdi. Çünkü Abdullah b. Ukeym onların imamı idi. Bize Abdurrahman b. Mehdi anlattı. O Süfyandan, o Musa el- Cüheniden, o da Abdullah b. Ukeymin kızından şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ukeym Osmanı İbn Ebu Leyla ise Aliyi severdi. İkisi kardeş gibiydiler. Abdullah b. Ukeymin kızı dedi ki: Babam ile İbn Ebu Leyla arasında hiç tartışma olmazdı. Yalnız bir gün babam, İbn Ebu Leylaya “Senin dostun (Ali) sabretseydi insanlar onun yanına gelirdi.” dedi. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Bize el- Mesudi anlattı. O da el-Hakemden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ukeym torbasının ağzını kapatmazdı. “Allah Servet toplayıp yığan… diyor.” derdi. Bize Abdullah b. İdris haber verdi. O Muhammed b. Ebu Eyyubdan, o da Hilal b. Ebu Humeydden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ukeym, “Osmandan sonra hiçbir halifenin kanının akmasına yardımcı olmam.” diyordu. Abdullah b. Ukeyme, “Ey Ebu Mabed! Onun kanının akmasına yardımcı oldun mu?” denildiğinde Abdullah b. Ukeym “Onun kötülüklerini söylemekle onun kanının akmasına yardımcı olmuş gibi oldum.” diyordu. Süfyan b. Uyeyne, Ebu Ferveden rivayet etti; dedi ki: “Abdullah b. Ukeymi ben yıkadım.” Süfyandan başkası şöyle dedi: Abdullah b. Ukeym, el-Haccac b. Yusufun valiliği zamanında Kufede vefat etti.
2820. Abdullah b. Ebül-Hüzeyl Abdullah b. Ebül-Hüzeyl el-Anezi. Rebia kabilesindendir. Künyesi Ebül-Muğire idi. Ömer, Ali, Abdullah b. Mesud, Ammar b. Yasir, İbn Abbas, Abdullah b. Amr, Ebu Züra b. Amr b. Cerirden rivayet etti. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Eclah anlattı. O da İbn Ebül-Hüzeylden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattabın yanında oturuyordum. Sarhoş olmuş bir ihtiyarı getirdiler. Ömer, “Bizim çocuklarımız bile oruçlu iken sen bu haldesin! Sana yazıklar olsun!” diyerek ona seksen celde vurdu. Bize bu hadisi Muhammed b. el-Fudayl b. Gazvan haber verdi. O Dırar b. Mürreden, o da Abdullah b. el-Hüzeylden şöyle dediğini rivayet etti: Ömere bir sarhoş getirildi. Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. adem anlattı. O el-Eşcaiden, o Süfyandan, o Ebu Sinandan, o da Abdullah b. Ebül-Hüzeylden şöyle dediğini rivayet etti: Ömerin “Beytülatik dışında hiçbir yere yol hazırlığı yapılmaz.” dediğini duydum. Bize Şuayb b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O el-Hakemden, o da Abdullah b. Ebül-Hüzeylden şöyle dediğini rivayet etti: Kufe ahalisi İbn Abbastan sormam için bana bazı meseleleri gönderdiler. Meselelerin hepsini İbn Abbastan sordum.
2821. Harise b. Mudarrib Harise b. Mudarrib el-Abdi. Ömer, Ali, Abdullah, Ammar, Ebu Musa el-Eşari, Furat b. Hayyan el-İcli ve el-Velid b. Ukbeden rivayet etti. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Ebu İshak anlattı; dedi ki: Harise b. Mudarribin vers ve zaferanla saç ve sakalını boyadığını gördüm.
2822. Abdullah b. Selime Abdullah b. Selime el-Cemeli. Murad kabilesindendir. Ömer, Ali, Abdullah, Sad b. Ebu Vakkas, Ammar b, Yasir ve Selmandan rivayet etti. Bize İshak b. Mansur haber verdi. O Züheyrden, o Ebu İshaktan, o da Ebu aliyeden şöyle dediğini rivayet etti: Ebül-aliye, Abdullah b. Selimedir. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Amr b. Mürreden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Selime ihtiyarlamıştı. Hadis rivayet ettiği zaman bazılarını biliyor, bazılarını kabul etmiyorduk.
2823. Mürre b. Şerahil Mürre b. Şerahil el-Hemdani. Mürretül-Hayr ve Mürretüt- Tayyibdir. Ömer, Ali ve Abdullahtan rivayet etti. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Haccac b. Ertat haber verdi. O Amr b. Mürreden, o da Mürre el- Hemdaniden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattabın, “Vallahi sadakayı her adama 100 deve düşecek şekilde tekrar tekrar size göndereceğim.” dediğini duydum. Mürre b. Şerahil sika birisiydi.
2824. Ubeyd b. Nudayle Ubeyd b. Nudayle el-Huzai. Künyesi Ebu Muaviye idi. Yahya b. adem, el-Hasan b. Salihin şöyle dediğini rivayet etti: Yahya b. Vessab, Ubeyd b. Nudayleye; Ubeyd b. Nudayle, Alkameye; Alkame, Abdullaha okudu. Bu okumadan daha sahihi var mıdır? Yahya b. ademden başka kimseler şöyle dedi: Ubeyd b. Nudayle Abdullah b. Mesuddan daha sonra Alkameden hadis öğrendi. Ubeyd b. Nudayle, Bişr b. Mervannın valiliği zamanında Kufede vefat etti.